182. KAset


Kaset 182    17/05/1964    84dk. (Düzenlenmemiş Metin)



               Ahlak mevzuu üzerinde devam etmektedir.Diğerine de aşkdan doğan ahlak tesmiye edilmişti.Her konuşmada tekrar ettiğim gibi vazifeden doğan ahlakın menbaı akıl,aşkdan doğan ahlakın da annesi kalb.Tabi ahlakın bahsettiği aşk,romanda okunan aşk manasına değil.İnsan âsude kaldığı zaman,kendi iç alemiyle baş başa olduğu an, içinde sessiz sözsüz bizsiz sizsiz konuşan vücuduyle bir tarafta olduğu vakit bir an içün şu halaik aleminden kendini kurtarır birkaç sual sorar ;kimim der,acaba ben neyim?Nereden geldim,ne olacağım,nereye götürüleceğim.Ve bu suali sorarken de kendi hayatının seyrini takib ettiği gibi bir çok varlığın da seyrini seyreder.Neticeler görür,gayeler görür.Elemler,emeller önünden seyrini yapar.Suali üzerinde sıkı durmaya başlar.Başka suale benzemez.Kendini aramaya çalışır.Kendi hazır değil mi? Yok.Biz bu aleme kendimizi bulmaya gelmişizdir.İşte bu değilmi ya kendin? Hayır.Ya bu ne? Bu, vesika.Ahmet,Ali,Zeyid,Demir,altın neyse herkesin bir ismi var ya o isimde biri gelmiş bu alem i şuhuda.Dünya denilen bu sahneye gelmiş.Dünya .Tuhaf bir kelimedir kelimesi de bunun.Lugatda bunun iki manası var iki türlü şeyi var.dünuden var deniden var .Dünuden alırsan yakınlık deniden alırsan alçaklık .Ya bir yere yaklaştırır,ya bir yerden uzaklaştırır.Kelimesinde de incelik var anlatabildim mi acaba? Dünya,acaip bir sahne.İkbalinde hüda idbarında fecia gizli.Zahirde bal gibi tatlı fakat içinde semm i katil var.Bu sahneye gelmiş.Ne malum geldiği?İşte bu vesikası.Bu kendi değil bu.Çok defalar anlattım bazan tekrar etmeklik icab eder tekrar ederiz.Şu gömlek,nasıl bu ten değilse bu gömlek, bu ten mi? Değil.Bu tenin teni  muhit gömlek .Bu da benim varlığımın şimdilik gömleği.Nasıl bu gömlek,bu ten değil.Bu ten de bu gömlek değilse benim bu varlığım da kendi varlığımın aynı değil.Acaba bişey anlatabiliyo muyum?Değil.Benim bir varlığım var bu da o varlığımın gömleği.İşte hilkatdeki gaye,yani bizim bu şuhud alemine artık ismini sen koy ne dersen de.Dünya de,ibtila alemi de ,imtihan alemi de,geçici de, darr ül fena de ne dersen de.Yaşıyorsun ya içinde.İşte bu yaşadığın aleme gelmemizdeki gaye,niçün getirildim diye sorulacak olursa, tek cevap;”kendimi bulmaya”Belki vehleten insana bi tuhaf gelir.Ama gaflet,öyle bizi perdelemiştir ki haberimiz bile yoktur.Sen beni yersin,ben seni yerim nihayet “gel” derler istikamet karşıki çukura.Herkes boyunun aldığı kadar bir çukura girer.Son “gel” emrini aldığı vakit insan çok acaip olur.”Buraya kadar mı?” der bi defa.Buraya kadar mı? Der. Çok ağır gelir adama.Bir kuş görsek ki kolu kanadı kırılmış kesilmiş bir kenara atılmış .”Bir avcının maharetidir” deriz. Gördük bir kuş avlanmış, yolunmuş bir kenara.bir avcının mekrine uğramış.Biz de dünyanın mekrine uğrayan zavallı avlarız.Hani “yaratırız” filan diye gezeriz ya şöyle ensemizi gereriz.Aynanın karşısına girer şöyle şöyle bir şeyler yaparız.Av.O mansıblar,cahlar ,o büyük masalar,o geniş kasalar ,o bol servetler.Onlar hepsi av.Sonra Kudret bize yine acır da gösterir.O avların neticesi mezarın üzerinde şöyle sivrilmiş bir toprak.O da muvakkat bir zaman içindir.Anlatamıyorum galiba?Seksen sene emek verdi,yüz.Gece düşündü, gündüz şöyle etti.Böyle hile dokudu,şu şekilde can yaktı.”Haberi yokken ben onu tuzağa düşürdüm” dedi.Kendi kendine makamı iftiharda konuştu.Hiç acı da hissetmedi.”Zavallıyı şu biçimde yuvarladım” dedi.Pekala hepsinin neticesini ver bakalım.Nihayet neticesi işte o şöyle bişey şöyle. O gün bir parça kalır ondan sonra siner zaman gelir izi de kalmaz.Av,av.Hepimiz avız.Nice semayı deler gibi bakan gözleri,nice yeri ezer gibi basan ayakları Kudret.. Bişey yok hiç.hiç bişey yok.Nem var ki laf edem özümden.Mahveyle beni benim gözümden. En mühim yeri bu, Nem var ki laf edem özümden.Mahveyle beni benim gözümden. Gelelim konuşmamızın an yerine;kendini arıyor dedik değil mi?Onun içün Cihan bagında budur makbul ey gafil ins ü cin. Ne kimse senden incinsin ne sen kimseden incin. Buna dikkat et. Cihan bagında budur makbul ey gafil ins ü cin. Ne kimse senden incinsin ne sen kimseden incin. Zalim olup sultan olmaktan ise mazlum olup kul olmak çok hayırlıdır.Bunu gönlünde böyle bir muhafaza içinde hususi sakla.Zalim olup,gaddar olup sultan olmaktan ise mazlum olup kul olmak çook efdaldir.Deymez.Demek bu hakikati ararken kendisinin kim olduğunu,nerden geldiğini ne olacağını sorduğu vakitde ona cevab verirler.O cevabın zavkiyle,kendisinin hakikatde fani olmadığını .Öyle değl mi? İnsan için en zor şey nedir?Şöyle her gün takvim i insanisinden bir yaprak koparırken,eğer düşünüp aşk ile aslını bulmak zevkiyle koparıyorsa büyük bir safadır.Yok böyle kıymetsiz bir vaziyette haberi yokken,geliş ve gidişteki gayeyi duymamış veyahut duymak istememiş veyahut tersine duymuş.”Adem” demiş.Var ya öyle tuhaf zihniyet.Sana kainatı versinler ,bir milyar sene de ömür versinler.Nihayeti var mı? Var.Ne kadar acıdır.Fakat hiçbir şeye sahib olma yahu sen namütenahi yaşayacaksın kayıttan kurtarıp aslınla bir ebedi hayata kavuşacaksın,tam bir hürriyet alacaksın .Bu zevk ile o zevk bir midir?İnanmayanın yaşaması,ayriyetten insanı düşündürür bir şeydir.”Nasıl yaşar,inanmaz da?”Düşün bi defa eğer hayat böyle elli altmış seneden ibaretse ne korkunç şeydir o.Ondan daha korkunç bir şey var mı?Fakat biz gafiliz de uykudan bile korkmuyoruz.Azıcık akil olsak ürkersin yahu ne demektir o? Farkında değiliz işin.”Aman şöyle bi uyuyum diyosun” tamamen gidiyosun.Ya gelmesen.Neler kaçırmış Kudret insana ne incelikler kaçırmış.Kim tarif edebilir uykuyu?Hangi alim adam, hangi fen adamı, hangi felsefe adamı kim var dünyada tarif edebilecek? Hiç.Tarif olmaz mı? Olmaz.Kimse edemez.

                                                                                              --/-
                                                                       -2-

Allâhu yeteveffel enfuse hîne mevtihâ velletî lem temut fî menâmihâ, fe yumsikulletî..Neyse ayeti idare edemiyeceğim  [kadâ aleyhel mevte ve yursilul uhrâ ilâ ecelin musemmâ, inne fî zâlike le âyâtin li kavmin yetefekkerûn (Zümer,42) ]
mealini söyleyeyim ;Allah tenezzül ediyor da diyor ki niçin düşünmüyorsunuz yahu diyor.Ben Kudret i Sübhanim ile hadi size tenezzül edeyim de bazı incelikler söyleyeyim inne fî zâlike le âyâtin li kavmin yetefekkerûn .Fakat benim bu söyleyeceğim eshabı tefekküre aittir.Düşünme kabiliyeti olan kimseler içindir.Hani biraz evveli dedim ya kendi kendiyle kalır kimim der nerden geldim der.Cevap veriyor Hüda. O suallerin bir cevabını Allah veriyor.Şimdiye kadar söyledim amma bu cevaplısını söylememiştim.Bunu çok söyledim.Bugün , Kudret’in bir cevap veriş tarzı var.Cevap veriyor.Ben size uyku denilen bir hal veririm kimse bilmez bunu.o hal geldiği vakitte karını alırım,kocanı alırım,evladını alırım,emirsen emirliğini,kumandansan kumandanlığını,uşaksan uşaklığını ,hamalsan kuvvetini,alimsen ilmini,cahilsen cehlini,zalimsen zulmünü ,mazlumsan ahını hepsini alırım… atarım.Uyku,hakimle mahkumu bir yapar.Zalimle mazlumu bir yapar.Biri bir tarafa büzülür biri bir tarafa sızar.Hissinizi,şuurunuzu.. niçin bilinmiyor uyku? Hissi de alıyor.Ben bunu ilk, bu emre ilk muhatab olduğum gün üç gün uykusuz kaldım ben.Bakayım dedim bu nasıl olur? Olur mu dedim. İstersen bir milyon sene bak dayanabilirsen .en dayanılmayan şey de o dur.Dayanılmaz.Suçu olanları da söyletmeklik için de en kuvvetli çare uykusuz bırakmaktır.Ne işkence yapsan dayanabilen olur fakat uykusuzluğa dayanamaz.İmkan yok dayanamıyor.O hali verdiğin vakitde hiç bişeyiniz kalmaz. Merhameten size bir yakaza hali verir.Uyanıklık.Buyrun der işte ilmin,işte şuurun,işte masan,işte karın,işte kocan,işte evladın.Hepsi.Şunu her gün sizden alıp veriyorum.Bir gün vermesem.Niye benimle azamet yarışına kalkarsınız,neden bir birinizi yersiniz,niçin muhabbet esasınızı esasını kurmazsınız?Yok. Bu günkü cemiyeti insaninin yıkılmasındaki illet nedir?Dünya bu kadar zengin olmamıştır.Herkes ters anlıyor efendim paran şuydu buydu falan yalan.Çok zengin .Bu günkü kadar zenginlik Kudret dünyaya vermemiştir.Vermiştir,inletir.Mevzii değil dünyanın her sahası öyle.Bu kadar geniş fenniyle,bu kadar geniş ilmiyle,bu kadar geniş servetiyle,bu kadar muazzam sanatı ile inliyor.Bütün insanlık alemi. Semaya çıkıyor,gökyüzüne çıkmaya çalışıyor,denizin dibinde geziyor,dağları deliyor.Çünkü Kudret bütün eşyayı kendisine musahhar kılmış.Semavat ve arzı ve arasındaki varlığı elinizde musahhar kıldım. “İnni cailün fil ardı halife”(Bakara,30) sizi yer üzerinde kendime naib bıraktım.Dedi musahhar kıldı.Fakat beşer bunlara ellerini atıyor bu hayrı,şerre inkılab ettiriyor.Bu gün ilim,Allah’a şikayet etmektedir.”Kurtar bu insanların elinden beni” der.”Beni kurtar” der.Her konuşmada söylüyoruz ya yayılsın için söylüyorum.Yay.Beşerin fikri o kadar dalalete o kadar hareketi fikriyeden mahrum kalmıştır ki vahşet i musannayı medeniyet diye tapıyoruz.Düğmeye basıyor bir milyon adam ölüyor.Bu mudur medeniyet?Medeniyet,ihyaya hâdimdir imhaya değil ki.Hayat verir,hayat almaz.Basıyor düğmeye milyonla adam gidiyor.Sabun kalıbı gibi donuyor,parça parça oluyor.Henüz dünyanın havasını teneffüs etmiş amma cifesine girmemiş melekut alemi üzerinde bulunan masum bile yeni doğmuş o da o ara yerde imha ediliyor.Kalem üzerinden kalkmış seksen doksan yaşında pir Utekaullah .”Allah azat ettim sormayacağım” demiş.O da ara yerde gürültüye gidiyor.Bu mudur medeniyet.Medeniyet değil bu.Fakat beşer o kadar ,öyle bir Kudret, “Benimle azamet yarışına kalktınız mı sizin elinizle sizi size imha ettiririm” der.Adetim öyledir diyor.Kalkmış,muhabbet sermayesini kaldırmış.Senelerden beridir konuşuyorum aynı mevzu üzerinde.Fayda görüyor musun?Hayır.Daha buraya gelen insanlar bir birini sevmez.On senedir on beş senedir gelmiştir bir birine düşman nazarıyla bakar.Sevmez.Kudret almış o işi.Ne bileyim bir türlü birleşmiyor olmuyor.Müteaddit vücutda bir ruh olaraktan yaşama kabiliyeti yok.Teker teker iyi insanlar fakat ikisini üçünü bir araya getir kötülük doğar.Tek tek al gayet iyi insan.Fakat tek istemiyor Kudret.Tek,tek istemiyor.Tek müracaatı Allah kabul etmiyor.İstemiyor.Eski konuşmalarda misal vermiştim.Farz edelim ki bir adamın ismi Adem. A, d, e, m. Bu dört tane harf.Öbür yazıyla üç tane harf.Şimdiki yazımızla a,d.. neyse işte biliyorsunuz ya burda şey mi okutacağım.O seksen yüz kiloluk Adem isminde tanımış olduğunuz insanın o müsemmanın o Adem lafzı ismidir.O müsemma a ile d ile m ye gizlenmiştir.Burdan geçerken “Adem” dediğimiz vakitte derhal bakar.Acaba kendisi o Adem kelimesinin a sında mıdır, d sinde midir, m sinde midir?Anlatamıyo muyum? “Adem” dedin derhal baktı.Kendisi onun a sında mı gizli,d sinde mi gizli, m sinde mi gizli?Heyet i umumisinde gizli.”D” de bakmaz gider işine, “m” de yine bakmaz,”a” de yine bakmaz.Fakat “Adem” dedin mi derhal döner bakar.Biz de gönlümüzü birleştirir müteaddit vücutda bir ruh,bir kalb,bir heyecan,bir gaye ile çalışmaya başladığımız vakitde “Allah” der demez derhal “buyrun efendim” der.Bişey anlatamadık yine.Firak bizde daima firak.Ayrılık. O onu beğenmez, o onu beğenmez kül halinde beğendiğin mevcut olmaz.Senin arşınına göreKudret mahluk yaratmaz.Sen yaratılmışı hoş göreceksin yaradandan ötürü.O senin tam zevkine muvafık oldu mu o nefsi oldu o.O ruhi olmadı ki o.Orda sevgi yok.Anlatamıyorum galiba?O nefsidir o ve onun dersini Kudret kaçırmıştır.Elli altmış kiloluk adamın vücudunde kilolarla necaset vardır.Fakat o necasetlen biz meşgul değiliz.Cihet i kemaliyesi olan sıfat ı insanisini temsil eden yüzüyle meşgulüz.Anlatamıyo muyum yarabbi?Koca Musa’ya Cenab ı Hüda firaka ayak koma dedi.Çoban mevzuunda.Firaka ayak koma. Hem mühim bir tashih olduğu halde “firaka ayak koma” dedi.Anlatayım mı ister misiniz?
                                                                                              --/-

                                                                                              -3-
Bilirsiniz ya mevzu daha iyi anlaşılsın diye söyleyeyim.Bir gün Musa Kelimullah bir çobana rast geldi.Çoban kendi kendine bir kenara çekilmiş ağlıyor.Yarabbi ne olur bir gün de bana tenezzül et.Bir gün et bana tenezzül.Bir gün de ben seni temizleyeyim şu işini yapayım bunu yapayım.İhlas.Mesele ihlasda.Musa durmuş “ne yapıyorsun sen” demiş.Yalvarıyorum demiş.Rabbim bir gün bana tenezzül etse bütün kirini temizlesem şöyle yapsam böyle yapsam.Artık onun söylediklerini söylemiyorum ben.Çünkü bana göre küfürdür.Ona göre imandır.Anlatabildim mi? Böyle şeyleri anlatırken de insan korkar.Sen de onu taklid edeyim dersen yıkılırsın.Bir defa sende o kalb yok.Kendime söylüyorum.”Sen” derken kendine alma.O kalb başka.Benim kalbimi şeytan delmiş vesvese ile boş.Doldur,dolu gözükür kaktığın vakit hepsi boşalır.O kalb öyle değil o çobanın kalbi.Başka bir kalb.Sus demiş Musa.Senin dediğin şeylerden bu kainatın sahibi halikı olan Zat ı Âla sübhandır, münezzehdir.”Yanıyorum” demiş.Ona kulluk etmek istersen şöyle ibadet edeceksin şöyle şöyle şöyle şöyle uzun boylu söylemiş.”Baş üstüne” demiş.Musa gitmiş.Çobanda bi tanesi kalmamış.Başlamış ağlamaya “eski yaptığım doğru değilmiş,bunun söylediği bi şey anlamadım.Anladım gibiydi şimdi kayboldu.” İşte o vakit diyor Hüda “Musa,firaka ayak koma,ayırma benden,kestin onun muhabbetini,onun sözü bende iman idi .Git bul “ diyor.Buluyor “Bildiğin gibi yap,bildiğin gibi” Burda da anlaşılacak on konferanslık mevzuu var.Sen de böyle bi şey görsen “bildiğin gibi yap” diyebilir misin diyemez misin?Diyemezsin.O nasıl dedi? O ne biçim oldu? Onlar uzun boylu tahlil edilecek şeyler .Ben şimdi size lazım olan muhabbet esasına ait bir misal getirdim.O, acabasız bir umur u kalbiyeye malik bir ihlasdır o.Size bir ihlas tarifi yaptım geçen konuşmada.O kalbde nefs yok ki isyan olsun ma’siyet olsun.anlatabildim mi acaba?bizde öyle mi ya? Bizde öyle değil.Onda öyle bir iman var ki.Eski konuşmalarda bir şey anlatmıştım tekrar edeyim anla.İki büyük alim konuşuyorlar.Muazzam adam ikisi de.Büyük Kitab’da bir bahis var.Allah diyor ki “İnsan haklarını ezen ,masumu inleten ,benim varlığımın karşısında ben varım diye yaşamak sevdasında bulunan ve yaratmış olduğum varlığa nazar ı hakaretle bakıp kendisini ondan üstün gören deve iğnenin deliğinden geçerse o da o vakit darüsselama geçer.”Bizim kudretimizle deveyi iğnenin deliğinden geçirmek muhal onu düşünmeye lüzum yok.Deve iğnenin deliğinden geçerse diyor. hattâ yelicel cemelu fî semmil hiyât (A’râf,40) emir böyle.Geçerse.İki Alim bu mevzuuyu almış.Bizce muhal.Fakat allah murad eder de geçirmek isterse. Allah kendi murad eder de deveyi iğnenin deliğinden geçirmek isterse .Konuşuyorlar .Münakaşa kızışmış kızışmış.Biri diyor ki deveyi küçültür küçültür öyle iğnenin deliğinden geçirir .Biri de diyor ki hayır deveyi küçültmez iğnenin deliğini büyültür büyültür deveyi öyle geçirir.Öyle geçirir ,böyle geçirir derken bu biraz evveli söylediğim çoban şeklinde bir zat da ordan geçiyormuş durmuş.İddia devam ediyor iğna mi küçülecek,deve mi büyüyecek?İğne mi büyüyecek,deve mi küçülecek?Nedir sizin davanız yahu? Anlatmışlar böyle böyle.Gülmüş.Niye güldün? Demişler.İkinizin de imanı yok demiş.Siz beşer hakkında mı konuşuyonuz bunları Allah hakkında mı?İşte Allah. İkinizin de imanı yok.Sen nasıl hallediyorsun? Ne deveyi küçültür,ne iğneyi büyültür.”Geç” der geçer demiş.O ki Allah dır. İğneyi büyültmeden,deveyi küçültmeden geçirir.Anlatamadım mı acaba?Aşıkın sözü o. Öyle ya.Aşıkın aşkı,kendisinden sadır olan suçu  yakan adama denir.Anlatabildim mi ama? Ama o romanda okunan aşık değil ha.Öyle değil.Aşkda bimeselem vahid i bitayem ben.Bana manend bulunmaz kime hemtayem ben.Vahdete sığmaz enel hak sözünü söylemezem.Rabbi erini demezem matlab ı Musayem ben. Acaba anlatabiliyor muyum?Tahlil etmek lazım.Gayet güzel fakat benim halim yok şimdi okuyum da bu gün bir gün de inşaallah açarım.Söylenmemiş.Aşkda bimeselem vahid i bitayem ben.Bana manend bulunmaz kime hemtayem ben.Vahdete sığmaz enel hak sözünü söylemezem.Rabbi erini demezem matlab ı Musayem ben.İhtiyarımla değil böyle makalat veli.Yar söyler bu sözü şecerei sinayem ben.Her ne güftara gelir talim i didar iledir .Arifem ilm i ledünni ile cuyayem ben. Bu kadarı yeter.Bir sual çıkar.Dediniz ki dersiniz “o kalb başka bir kalb” tarifi var mı?İnsan bilmek ister.Var.Bu gibi insanların sermayeleri aşkdır.Aşkın tarifi nedir? Maşukun rızasıdır.Maşukun rızasının tarifi nedir?Maşukun rızasında olan aşık,ne talib i izzetdir ne talib i zilletdir.Anlatılıyo mu acaba,kelimeler anlaşılabiliyo mu bilmiyorum ki.Bunlar,beladan zevk alırlar.Ölçüleri de bu.Meşhur Marifetname sahibi İbrahim Hakkı vardır.Yüzdört kitab yazılmıştır .O yazmıştır.Bizde bir iki tanesi var diğerleri Fransa kütüphanelerinde müzelerinde muazzam adam.Almanlar birinci kısmını fen kısmını basmışlar “biz henüz nerde bırakmışsa onun dibinde oturuyoruz daha ileriye gidemedik” demişler.Bir tuhaf adam.O kitabını tasnif etmiştir.Her sözü söylerken mesela der ki “ehli fen demişlerdir ki” ,”Ey aziz ehl i hadis demişlerdir ki” “ehl i tıp demiştir””ehl ikimya demiştir” böyle ayrı ayrı gayet muazzam ve sonra da o kadar mütevazi adam mal kendinin olduğu halde bir şey olmasın diyerekten “Ben bunu ikiyüz büyük insandan ahz ı feyz ederek yazdım onundur “der.Biz alemden çalarız ondan sonra bizimdir diye böööyle geniş geniş geriliriz.Tevfiznamesi bile insana en büyük ferahlık verir.Onun bir Tevfiznamesi vardır yeter.İnsan sıkıldığı vakitde okusun kendi kendine teslim olur.Hakdan dır olacak işler .Boştur ol gam ı işler.Mevla hikmeti işler.Mevla görelim neyler .Neylerse güzel eyler. Uzun .Aç teşrih kısmını oku.Daha teşrih oraları yazmamıştır.Onun yaptığı tahlili yapmamıştır.Püüü.Safravi olur diyor.Soruyorum nedir diyorum bu günkü tıp adamlarına bu safraviyi anlatsana bana.Bakıyor bana anlatmıyor ki.
                                                                                              --/-
                                                                                              -4-

Anlatsa orda onun daha bir çok şeyleri var birleştireceğim bazı ilaç çıkacak ortaya ama .Bilmiyor.Onun mizacı ratib olursa şu mizacındaki yağ bi yübusetle intizac ederse şu netice çıkar diyor.Bunu biliyor musun diyorum kaç tanesine sordum .Bilmiyor.O alemi heyeti alem i semayı püüüü.Nen varsa dedende vardır ha.Sen öyle zannetme deden ufacık bi adam.Püüü. Deden, deden kıymetini çok bil.Ben değil,medeniyetini taklid eden,ettiğimiz alemin beynelmilel en yüksek söz sahibi olan insanlardan bir çok insanların isimlerini sayarım ki.Orda diyorlar ki,İlm i kimyanın muhterii banisi senin dedenin olduğunu söylüyor.”Onlardır” diyor.O medeniyeti yüksek yunan aleminde iki tane üç tane gösterirseniz onlarda üçyüz tane gösterirsiniz diyor.Hem orası eksiktir,burası tamamdır diyor.Daha neler neler.Buraya nerden girdim,ne söylüyordum bakayım.Hatırlatabilen var mı acaba?Bu İbrahim Hakkı işte böyle mütefennin ,sonra mânası dolmuş.Maruf i billah aşık ı billah bi cephesi öyle.Bi cephesi de dünya elinde oyuncak gibi.Adam bir sahada bir parça tekamül eder.Fakat aç,tıp kısmını aç ,riyaziye kısmını aç,heyet kısmını aç geç öbür tarafa keşf ü keramet kısmını ..belayı bal yapar…(boşluk) refikam hastalanmıştı.Doktor dedi ki şehre inmek mecburiyeti var.Sıkıntı içindeydim maddiyatım yoktu.Hastalık. Mecbur oldum indim.Bir yer kiraladım.Ümidim vardı o ümid ettiğim şekil zuhur etmedi,kirayı veremedim. Haremim vaz’ı haml ediyordu .O gün de acaip bir yağmur yağıyor sanki sema yıkılır gibi.Bir kaç ay kirayı veremediğimden dolayı “damı yaptır” demeye de mal sahibine cesaret edemedim.Vaz’ı haml ederken şemsiyeyi açtım başucunda bekliyorum yağmur öyle yağıyor.Bir anda gelmiş mal sahibi kapıyı çalıyor.”Ne sıkılmaz adamsın ne vakit vereceksin kirayı” diyor.Bunu eksik söyledim diyorlar ki hayat ı suri de en zevk aldığın zaman ne zamandır?Bunu anlatıyor.Ha anlatayım size diyor.Şu hayat ı suri de en zevk aldığım zaman, işte haremim hastaydı ,şehre inmek mecburiyeti vardı indik,şöyle oldu böyle oldu nihayet şemsiyeyi açtım.Haremim vaz’ı haml ederken yağmur böyle iniyor ,kapıda da mal sahibi “benim kirayı ne vakit vereceksin” diye bağırıyor.Öyle bir zevk almışımdır ki,hayatta öyle bir anı bir daha yaşayamadım.Anlatabildim mi acaba?Öyle bir kalbin olursa,öyle bir kalbin olursa .Evet insan,ten itibarıyla hayvandır,can itibarıyla melekden efdaldir.Onun içün hem yerde hem semada bulunur.O bela onun semaya çıkmasına merdiven olmuştur da onun içün tatlı gelmiştir.Hadi orasını da sana söyleyivereyim ben.Ya..Kudret’e yaklaşmaklık böyle şapır şupur yaklaşılmaz.Şöyle burnun sızlar,gözlerinde sıcak yaş olur,yol almasını bilirsen ilk basamakda Allah’ın yanındasın.O onun için arar onu o.Bizde olmaz o.Anlatamadım mı acaba?Mesele o. Onun içün diyor Beşeriyet’in Fahri Ebedisi .. O bir sıcak gözyaşı gelir ,bi de şöyle bir burunda sızı olur.”O anı kaçırmayın” diyor.Belanın arkasından hil’at vardır evinde otur diyor .Hangi evde? Kalbinin evinde,nefsin hevasında dolaşma gelir, bulamadan gider.Otur evinde.O vakit Rab içün müşahade edersin ,malum ya müşahade üç türlü olur; Rabbi müşahade,Rab’dan müşahade ,Rab içün müşahade.Şimdi biz,yani inanmış olan sınıf tabi bu.Şöyle inanmış,temiz yaşamak usulune alışmış,elinden geldiği kadar çirkinlikden kendisini zabtetmiş,iyilik üzerinde yürümeyi gaye ittihaz etmiş olan bir orta sınıf vardır bunların netice itibarı ile alacakları ecir Rabbi müşahadedir.O, o kadar makbul değil.Daha ileriye gidecek olursa Rab’den müşahadedir.Seni alır Kendisi’ne, Kendisi’nden sana gösterir.Ona Rab’den müşahade.Ondan daha üstün vardır,Rab içün müşahade.Bütün mevcudat kalkar sen O’nda kalırsın.Anlatabildim mi acaba?Gaye bu.Ama tabi bunların oluşu da yine “Hay”a bağlı değil de “Ah” a bağlıdır.Yoruldunuz mu,keseyim mi? İnsanın hâli kuvvetli olmalı,hâli.Bedeni kuvvetli olmak, o makbul,başka ama,geçer o bedeninin kuvveti.Hâl’i kuvvetli olmalı.Biz,bedenimiz kuvvetli olsun diye her çareye başvuruyoruz.Güzel,vurmamız da lazım.Bu da ahlakın emirleri dahilindendir.Kavi insan,zayıf insandan daima efdaldir.Fakat asıl,hâlen kuvvetlenmekte.Şartdır.Hâliniz kuvvetlenmeli.Hâliniz kuvvetlenince müşahade,gönlünü,dostunu görmek hakkını alır.Sırrında müşahade eder,o vakit aşıkın kalbinden cihan sakit olur.Anlatabildim mi acaba?Biraz zor değilmi? Zor ama tatlı,özenmek de bir kârdır.Herkesin kıymeti,kendi gönlünün himmetidir.Ahlak öyle tarif ediyor.Şimdi herkes kendini tartabilir bu teraziyi verdikden sonra.Herkesin kıymeti,kendi gönlünün himmetidir.Himmeti ,bu şuhud alemi olursa,kıymeti şehvet olur.Himmeti ebediyet alemi olursa,kıymeti darrüs selam olur.Himmeti Muhabbetullah olursa gayesi biat olur.Hangisine sâliksen onun üzerine yürü.Eğer tam muhibsen,Kudret’le muamelen tam yerinde ise ,tam ona gönlünü bağlamış seven bir kimse isen ,bedenin vahşidir,kalbin arşidir.Bunların hepsinin şeysini söylemiştir.Bedenin vahşi olur, kalbin arşi olur,tabiatı ruhani olur,himmeti rabbani olur,siması da nurani olur.Şimdi bakıyorsun insanlara ,kaşını gözünü sordukları vakitde unutuyorsun.Yahut benim gözüm iyi görmüyor.Kendimde kusur var. Büyük kitabda öyle der; “sîmâhum fî vucûhihim min eseris sucûd” (Fetih,29) ”Onun yüzünde eseri,onların yüzünde eseri secde vardır.” der.Eseri secde, sofu da yanlış anlamış burasını çürütür böyle nasır yapar simsiyah.Eseri secde o değil. Ayrılır,ruhunda nuraniyet, kendisinde gayet güzel latafet.O bakarsın öyle insanla hiç tesadüf etmedin mi ?Ufacık bir insan olup bir meclise girsin dolar orası.Gayri ihtiyari doldurur.Bakarsın ki ondan eser bulunmaz,bin kiloluk olsa dahi bir kasvet verir.Hiç olmaz.Onun için muhibbi sadıkın bedeni vahşidir,kalbi arşidir ,tabiatı ruhanidir,himmeti rabbanidir ,siması nuranidir.Öyle demişler.Hulasa,gelirken bu aleme kendini güzel yapmaklıkda elinde bir çare yok.Hangi renkle boyarsa o renkle çıkarsın,fakat giderken kendini güzel yapmaklığını Allah eline vermiştir.İster güzel yap git,ister çirkin yap git.Anlatabildik mi acaba?
                                                                                              --/-
                                                                                              -5-

Gelirken elinde değil fakat giderken.Giderken öyle değil.Sonra her insan selamet i fıtriye ile doğar.”Küllu mevludün yüledu alâ fıtratil islam” Her doğan yavru,selameti fıtriye ile doğar,sonra anasına babasına tabi olur derler.Öyle değil o.E anası  babası da öyle doğdu.Ne yapacaksın şimdi?O halde her insan selameti fıtriye ile doğar,o selameti fıtriyesini bozmamak ve onu daha ziyade teali terakki ettirebilmesi için bir mânaya ihtiyaç vardır mâna, mâna.O mânaya intisab ederse evvela fazilet kazanır.Onu kazandı mı, fazilet ne demektir?Hiç kimseyi aldatmaya ait hassası olmayan kimseye faziletli adam denir.Aldatmak, öyle şey kapısına uğramıyor.Hiç aldanmayan adama da ne denir?Akıllı adam denir.Akıllı adamın tarifi bu, ahlakda.Hiç aldatmayan kimseye faziletli ,hiç aldanmayana da akıllı denir.”La darara vela dırar” Ne aldatmak var,ne aldanmak var.Ve burası da çok zordur.İnsan içinbüyük bi acayip bi bahisdir bu.Çok konuşmak icab eder üzerinde.Yalnız esas olarakdan bil.Aldandın mı,aklın tekamül etmemiş,sen istediğin kadar akıllıyım de,tekamül etmemiş aklın.Kabul et,tekamül ettirmeye çalış.Aldattın mı,fazilet namına bişey yok.İstediğin kadar abid ol,istediğin kadar zahid ol ,istediğin kadar ne bileyim ben ne yaparsan yap,aldattın mı? Henüz imanın yok ki.İman yok.Neye mecbur olduğumuzu bildiren bir ilme sahib değilsin.Geçen konuşmalarda söylemiştim, kötülüğü bazı insan “ben terk ettim” der.Dikkat etsin,sakın kendisini kötülük terk etmesin.Bazen insan,zamanı geçer de kötülük onu beğenmez o onu terk eder,”ben onu terk ettim” der.O makbul değildir o.Kötülüğü sen terk et.Sonra kötülüğün kökü çok kavidir çabuk çabuk kopmaz vilayet kuvveti lazımdır Hayber Kalesi’ne benzer kopmaz o.Çok sağlam.Deden bunların hepsini yenerdi.Hubb u gayr ile yaşardı.Muazzam.Rikkat sahibi,şefkat sahibi,merhamet sahibi,”bana ne” yi kaldırmış,müteaddid vücudda bir ruh olarak yaşama zevkini almış.Dünyanın hiçbir yerinde yoktur ki  akşam üstü bir misafir beklesin de ama tabi şimdi onlar artık kalktı,belki onlara aptallık derler,hamakat derler.Ve bu gün yapması da caiz değil çünkü neden? Tekamül birden bire çökmüştür ,yine birden bire tekamül ederse olur.Hırlı mı hırsız mı ipsiz mi nedir belli değil.O beraber gidiyodu o,kapının önünde birisi gelse de sofrada bulunsa hiç yemek yemeye iştahım yok ,iştahım açılsın.İştah ilacını ,bir kırık kalblinin sofrada oturmasından alırdı.Çünkü inanmıştı Hazreti Muhammed’in sözüne ,bir evdeki  tabibin iyi edemeyeceği derdi ,eğer ivazsız garazsız bir garib gelir de orada biraz tavattun eder ,alacağını alır giderse o hastalık da ordan gider.Buna inanmıştı.Ama sen onu,her şeyi müsbet ilime sokub da ,ben bunu tecrübe edeceğim dersen. Sen daha tecrübe ettiğin,sineğin bir kanadında zehir vardır ,bir kanadında panzehir.Sana getirsem hangisinde var desem anlayamazsın.Böyle.Deden beklemiştir.”Ah bu akşam bir kimse gelmedi” diyor.Kapının önünde bekliyor.Ha bu gün caiz mi? Cemiyet tekamül ederse yine o safvet i kalbiye hepimize gelirse elbette caiz ama neyin nesidir? Çarpacak mı,yıkacak mı,bir yeri soyacak mı? Kaybettik, ipin ucunu kaçırdık.Çünkü muhabbet denilen şey herkesden kalktı,kalkınca ivazlar,garazlar meydana geldi. Gelir, gelen misafir bile seni tenkide gelir.Odanın şurasında şu vardı der,burasını silmemişti der.Sen kendi kalbini silsene, alemin odasının kirinlen ne alakadarsın?Mısri Niyazi’nin dediği gibi .Onun için o işte kalkınca soğuyor cemiyet.Kimisi gelir münafıklığa gelir,münafıkdır.Konuşursun dinler,gözetler. Ahlakan,mânen.Çirkin ne kadar şey varsa bize yerleşmiştir.Bir fısıldayan var yapmasa çok iyi olur,kaybediyorum mevzuu.Bazen ben söylüyrum öteki tarafta birisi tasdik ediyor,bir birine böyle şey ediyor.Lüzumu yok kendi içinde kalsın.Kaybettiriyosunuz mevzuu,zorluk çekiyorum terliyorum.Men kaf’a müminen bima leysefihi habiseullahu teala fi rebgatil iba hatta yehtiye bin mahrec.Bir kimse,bir kimsenin aleyhinde bir şey söylese arkasından.Söylemiş olduğu şey de o kimsede olmasa ,yarın ikinci hayatta,divanda,huzurunda ,filana böyle söylemiştin isbat et bakalım.Hariçde vücudu yok.Öyle değil.”İsbat edinceye kadar irin çamurunda hapsederim” diyor.Dinleyen de beraber.Sen dinlemeseydin, o söylemeyecekti çünkü.Dinleyen neden beraber olsun?Şimdi böyle bir şey oldu mu uyuyan bir adama söyleyeyim derhal gözleri açılır.Hâli yokken hâli geliyor neden acaba?Bir tuhaf bişey bu.Bir dedi kodu olsun en böyle artık külçe halinde olan adama “filanca şöyle şöyleymiş “ dedin mi böyle dinliyor.Daha gıdıklıyor altında ne var diyerekten.Yükünü yükleniyorsun azizim,sana bir faydası yok.Bir faydası yok. Men kaf’a müminen bima leysefihi habiseullahu teala fi rebgatil iba hatta yehtiye bin mahrec.Evveli kadınlarda vardı nisbeten,şimdi erkeklerde onlardan fazla.İşsizlik,cehil buraya sevk ediyor.”Tettebbu olmassa,tefekkür de olmassa dedi kodu olur” diyor.Bir şey okumuyoruz,tetebbu etmiyoruz.Bir hak ve hakikat düşünmüyoruz.O halde nefse hoş gidecek olan şey nedir dedi kodu.Malâyani.Halbuki insan hür olarak gelmiştir.Hürriyetini,kendisini esir edecek bir yerde kullanır mı? İnsan henüz nefsinin mahiyeti hakkında hiçbir şey bilmezken hayretli gözleriyle Vacib ül Vücud’u aramaya başlamıştır.O araştırmasındaki hikmet hürriyete sahib olduğundan dolayıdır.Demek oluyor ki insana hakiki hürriyet Allah’dan geliyor.Anlatamıyo muyum yahu? Muazzam bir yer burası.Onun içün Allah tanımayan, mânaya,ahlaka  kıymet vermeyen cemiyetlerde “hukuk i insaniyeye riayet ederiz” sözü bomboş bir şeydir o.Harab bir kuyu.Ordan ne çıkar?Hukuk u insani demek,hayvanlardan bile esirgenmeyen cesedin bazı vazifelere müsait bırakılması değildir ki.Cesede,bazı vazifelere müsait bırakıp da ruhu mahkum olan insanlar hür insanlar değildir.Ahlakın tarifinde ,ruhu mahkum olan insana hür insan denmez.Cesed istediğini yapabiliyor da ,ruh bir şey yapamıyor.Ona hür demez.Çünkü hürriyet ve irade, doğrudan doğruya insana Allah’dan gelir. Allah’dan.Canım iman,o güzel aşk,kaçtın gittin bizden gelmez misin? Haksız olan her şey hırsızlıkdır.Hem kimin hırsızıdır?Hak’kın hırsızıdır.
                                                                                              --/-
                                                                                              -6-

Yarın rezil olur.Değmez. değmez, değmez. Onun içün nefsi terbiyeye almak şartdır.Nefsi.Nefsi terbiyeye aldın mı edepsizden kurtulursun bir defa.Edepsize uymazsın,edepsizden kurtuldun mu tekamül etme yolunu bulursun.Kabirden bir taş düşerse dava eder misin?Edepsizden bir şey işitirsen sakın uğraşma.Ahlakın emri bu.Kabirden gidiyordun bir taş düştü.Kabir taşı düştü hemen bir dava açar mısın?Yook. Binaenaleyh edepsiz bu vücudunda yaşar ama ölüdür o.Onlan uğraşma sen.Kabirden bir taş düşerse dava etmezsin,edepsizden de bir şeye maruz kalırsan onunla uğraşma.Öyle ölü vardır ki kendi kabirlerini kendi üzerlerinde taşırlar.Edepsiz,kendi kabrini kendi üzerinde taşıyan adamdır.Edepsiz kime derler?Mânadan uzak olan insana derler.Edepsiz demek,bir parça böyle cümlelerindeki kelimelerinde bozukluk olan mânasına alırsın sen.O mâna.. cicili bicili konuşur tatlı tatlı konuşur.İğilir,iğilmesindeki edasına hayran olursun fakat senin kalbindeki mânayı çalar ,en büyük edepsiz.Dedeni sana kötü gösterir.Evinde oturursun.Şu dedenin evi değil mi şu?Daha biz yeni bir ev almadık.Hem babanın evinde otur hem pencereyi burdan niye açmış diye küfret.Ne hakkın var?Al yeni bir ev ondan sonra beğenmezsen ne yaparsan yap.Ama daha yeni bir ev almadık.Hem dedenin parasını ye.Asırlarca ye.Yedik yedik bitmedi.Biz daha yerin dibinden bir kuruş çıkarmadık.Kudret, bizi İsm i Aziz’e mazhar kıldı,dedenin o mânadaki aşkına bağışladı,seni daha yerin dibine sokmadan asırlarca bu gün medeniyetini taklid ettiğin alemi, asırlarca taht ı hakimiyetinde adaletle tuttu.Unutalım mı bunu? Aç tarihi bak.Geçen konuşmada da söyledim,yine söyleyeyim, her Pazar günü “şanlı şerefli sayfa” diyerekten ne bitmezmiş bu.Boyuna dinliyorsun.O edepsiz,bir parça konuşmasında mübalağsız o ayrı o. O o kadar bir şey onun.O ayrı,o değil o.Edepsiz o ki, senin müebbet istikbalini ,mânanı,hüviyetini eritecek.Onun cicili bicili konuşması olur.İğilmesi,büğülmesi,hayran olursun.Ama içinden çalar.Kasayi kilitledik para çalınmasın diye kapıya kilit vurduk.Anahtar uymayan,acaba kalbimize bir şey yaptık mı?Yaptık mı kalbimize? Onun için nefsimizi tiğli muhabbetle öldürmeliyiz.Muhabbet okuyla nefsini öldür.Bak tatlı bir ok.Açlıkla öldür demiyorum,eziyet et öldür demiyorum.Muhabbet tedarik et,bir yeri sev,o sevginin acısı ona vursun,beni terk etti desin kendi kendine ölsün.Nefsini tiğli muhabbetle öldür.Kalbi ölenlerle ne konuşuyorsun? Kalbi ölü olanlarla ne konuşulabilir ki konuşursun?Biz,hiç birimizin bir işini yapmayız.Bir defa sevmediğimiz burdan bellidir değil mi ya.Beşeriyetin Fahri Ebedi’si olan Hazreti Muhammed der ki Bir kimsenin elinden gelen ricayı bir kimse kabul etmezse ,Allah onun hiçbir şeysini kabul etmez.Zordur bu cemiyette  kendisini Hüda’ya insan kabul ettirmek.Pek kolay değildir.Şimdiye kadar söylemediğim bir senetdir.Senin elinden bir şey geliyor değil mi,biri geldi o gelen şeyinden rica etti,sen onu şöyle atlattın,böyle yaptın.Belli etmeden,o benim elimden gelseydi yapardım filan,onu sen kandırdın.Fakat Hüda, mürakib, “gözetlerim Ben” diyor.Murakıbın mânası,gözetleyici.Gözetlerim diyor,sen bana zor kabul ettirirsin kendini diyor.Etmeez,hiç.Âdeti değildir.Vallahi de,billahi de,tallahi de etmez.Emir öyle.Hazreti Muhammed’in sözü.Ama belki abidsindir,zahidsindir.Kendi kendine “ben şu mânaların bütün şunlarını yapıyorum,bunlarını yapıyorum.” Hüda hiç birisine bakmaz.Geldi birisi der,senin elinden şunu yapmaklık geliyordu der.Sen bunu yapmadın der.Geliyordu.Belki de güzellikle önledin kalbini de kırmadın.Ama Ben Murakıbım diyor.Bakıyorum diyor.”alîmun bizâtis sudûr”(Mâide,7) Böyle içlerine doğru böööyle. Öyle röntgenin görmesi gibi değil. Öyle değil.Tatlı ama, elbette biraz da şey alıştırmak lazım.Ama zararı yok.Şimdi cemiyette öyle bir hale gelmiştir.Sen yaparsın,sana arkadan aptal der.Sen yaparken Hüda’yı “beni gözetliyor,O’na yapıyorum” diyerekten yap.Şahsı kaldır.İyilik ettin,fenalığı bekle.Bu Pazar öyle.Onları da ben senin karşına koyayım.Hizmet Hak’ka diye yapacaksın öyledir o.Bir defa muhabbet kalktı mı,fazilet kalkıyor,Fazilet kalktıktan sonra nefsin havaları çalıyor.Nefsin havası çaldıktan sonra bütün muamelelere nefis ahmak nazarıyla bakar.Düşmüştür,elinden tutarsın kaldırırsın,bütün ihtiyacını giderirsin.Seni sorsunlar arkadan “nasıl adam?”. “Bırak zavallıdır” der “saf” der.Yan ordaki saf temiz manasına değil de “abdal” mânasına.Elifli abdal değil aynlı abdal mânasına.Öbür tarafta vurur,kırar,yakar,ezer sorsunlar “nasıl adam?” Efendim hesabı Kudret’den üüüü o ne kiyaset, o ne fatanet”böyle  bu hale gelmiş.İşte neden böyle değildir.Aramızdaki fark bu.Deden,mecazi bir ilahi idi.Allah cezbesine tutulmuştu.Anlatabildim mi? Semâvi bir kuvveye tutulmuş kurtulamıyordu.Bİ kurtulduk,tutabilirsen tut.Aklın eremediği,ilmin yetişemediği hakikatlara düşenlere mecazi bir ilahi derler. Deden, aklın eremediği,ilmin yetişemediği şeylerde muvaffak olurdu.Karadan gemi yürüttü.İşte isbatı bu sana.Akıl kabul eder mi?Hem o günkü şeyi al gözünün önüne  o günkü coğrafi vaziyeti al o o Kasımpaşa’nın oraları böyle şimdiki gibi değil o dağ tepelerini gözünün önüne getir.O yontulmamış vaziyetleri.Ordan o dağ,oradan o şeyler,o gemiler nesıl indi o?İşte aklın eremediği,ilmin yetişemediği hakikatlara düşenlere Hak’kın cezbezine tutulmuş adam denir.Deden öyleydi deden.Yeni yeni demlemdim amma vakit geldi.Deden öyleydi.Basarı ibretle,kalbi fikretle ,ruhu lezzetle meşguldü.O cezbe,yapmış olduğu zaferin sarhoşluğunda onu mest etmemiş.Çekiyor.Kaptırmıyor kendisini.Nasibi, vahdetde çünkü.Kısmeti vahdetde açılmış.Nasibi,vahdetde olan, şevket i azametde,dünya üzerinde beşeriyetin kalbine heybet verir.Birlikde nasibi.Birliğe nazır olanda Allah, kendi de bir.Hasmına karşı dururken gayri ihtiyari bir korku gider.O muhabbet geçer.Onu kaybettik.O cezbeyi kaybettik. Satılmıyoruz,satılmıyoruz.Neden?En yüksek ahlakçının sözünü duymuş,zevk edinmiş.
                                                                                              --/-
                                                                                              -7-

”taassabdün dinari yüved dirhemi vel hamisati ven tekese veiza şikemen tekaş” akıntıya bak.Belli oluyor kimin sözü olduğu.Sözü.Mânasını bilende de bilmeyende de bööyle vücudda bir istila oluyor ruhan safası varsa..”taassabdün dinari yüved dirhemi vel hamisati ven tekese veiza şike men tekaş” sürüm sürüm sürünsün o insan ki,Hüda kendisini Kendisine muhattab tuttuğu halde mevcudad içersinde ahsen i takvim sırrına mazhar kıldığı halde lâzık bir tinden ,yapışkan bir çamurdan yaptım seni ,sonra baktım da kendimle süsledim seni.Sen çamurunda kaldın,Beni niye bıraktın?Anlatabiliyo muyum acaba?Kudret’le ayrılan insanın farkı,öyle diyor Kudret büyük kitabında “lâzık bir tinden yaptım seni” türkçesi yapışkan bir çamuran yaptım fakat Kendimle süsledim seni “fe teberakellahu ahsenül hâlikin”(Mü’minun,14)  o süsü Ben sana verdim.Sen süsünü attın çamurunda kaldın öyle mi? Anlatamıyorum galiba.Süsünü atmasaydın satılmazdın.Söyle bakalım Beşeriyet’in Fahri Ebedisi ”taassabdün dinari yüved dirhemi vel hamisati” sürüm sürüm sürünsün o kul ki, o insan ki ,Ben onu bu kadar tekamül ettireyim ,kendime muhattab tutayım,konuşma hakkı vereyim .Konuşturan,bir gün konuşacak.Konuşmanın ne olduğunu bileniniz var mı? Yoo.Kimse bilmez ki. Konuşturan,bir gün konuşacak.Tercemansız icapsız,Kerremna tacı giydirdim,ruhu menfuh ile tekrim ettim .Adem’e meleğe bile secde ettirdim size yahu diyor.Çok kıymet verdim.Manzumei kuvvayı melekutdan muhafız tayin ettim. “Lehu muakkibâtun min beyni yedeyhi ve min halfihî yahfezûnehu min emrillâh” (Ra’d,11) sonra satıldınız diyor.Paraya. “vel hamisati” zahirinizdeki işte bir parça ,ne diyorlar ona bu günkü bir tabir var.Getiremedim.Söyleme tarzından anlayıver.Sürüm sürüm sürünsün o insan ki satılır paraya “vel hamisati” biraz zavahirinin süsüne püsüne. Neticede ,konuşmaya başladığım vakitte şöyle bir yığın yapıyorlar bir çukurun üstüne .”ven tekese” burnu üzerine sürünsün “ve iza şike men tekaş”ayağına diken battığı vakitte çıkaranı olmasın.O kadar incelik var ki bunda mesela .O kadar büyük bir felakete maruz kalsın ki intisar ediyor Beşeriyetin Fahri Ebedi’si .İnsan şöyle bir diken battı mı en ufak bir çocuğa “şunu şurdan çıkarır mısın dedi mi “tutar çıkarır yani büyük bir külfete lüzum yok.İkinci hayatta yüzüne bakanı olmasın.Anlatabildim mi? Olmasın. Mânası o.Bu günkü konuşma bu kadar yeter.














Hiç yorum yok:

Yorum Gönder