Kaset 182
17/05/1964 84dk. (Düzenlenmemiş Metin)
Ahlak
mevzuu üzerinde devam etmektedir.Diğerine de aşkdan doğan ahlak tesmiye
edilmişti.Her konuşmada tekrar ettiğim gibi vazifeden doğan ahlakın menbaı
akıl,aşkdan doğan ahlakın da annesi kalb.Tabi ahlakın bahsettiği aşk,romanda
okunan aşk manasına değil.İnsan âsude kaldığı zaman,kendi iç alemiyle baş başa
olduğu an, içinde sessiz sözsüz bizsiz sizsiz konuşan vücuduyle bir tarafta
olduğu vakit bir an içün şu halaik aleminden kendini kurtarır birkaç sual sorar
;kimim der,acaba ben neyim?Nereden geldim,ne olacağım,nereye götürüleceğim.Ve
bu suali sorarken de kendi hayatının seyrini takib ettiği gibi bir çok varlığın
da seyrini seyreder.Neticeler görür,gayeler görür.Elemler,emeller önünden
seyrini yapar.Suali üzerinde sıkı durmaya başlar.Başka suale benzemez.Kendini
aramaya çalışır.Kendi hazır değil mi? Yok.Biz bu aleme kendimizi bulmaya
gelmişizdir.İşte bu değilmi ya kendin? Hayır.Ya bu ne? Bu,
vesika.Ahmet,Ali,Zeyid,Demir,altın neyse herkesin bir ismi var ya o isimde biri
gelmiş bu alem i şuhuda.Dünya denilen bu sahneye gelmiş.Dünya .Tuhaf bir
kelimedir kelimesi de bunun.Lugatda bunun iki manası var iki türlü şeyi
var.dünuden var deniden var .Dünuden alırsan yakınlık deniden alırsan alçaklık
.Ya bir yere yaklaştırır,ya bir yerden uzaklaştırır.Kelimesinde de incelik var
anlatabildim mi acaba? Dünya,acaip bir sahne.İkbalinde hüda idbarında fecia
gizli.Zahirde bal gibi tatlı fakat içinde semm i katil var.Bu sahneye gelmiş.Ne
malum geldiği?İşte bu vesikası.Bu kendi değil bu.Çok defalar anlattım bazan
tekrar etmeklik icab eder tekrar ederiz.Şu gömlek,nasıl bu ten değilse bu
gömlek, bu ten mi? Değil.Bu tenin teni
muhit gömlek .Bu da benim varlığımın şimdilik gömleği.Nasıl bu gömlek,bu
ten değil.Bu ten de bu gömlek değilse benim bu varlığım da kendi varlığımın
aynı değil.Acaba bişey anlatabiliyo muyum?Değil.Benim bir varlığım var bu da o
varlığımın gömleği.İşte hilkatdeki gaye,yani bizim bu şuhud alemine artık
ismini sen koy ne dersen de.Dünya de,ibtila alemi de ,imtihan alemi de,geçici
de, darr ül fena de ne dersen de.Yaşıyorsun ya içinde.İşte bu yaşadığın aleme
gelmemizdeki gaye,niçün getirildim diye sorulacak olursa, tek cevap;”kendimi
bulmaya”Belki vehleten insana bi tuhaf gelir.Ama gaflet,öyle bizi perdelemiştir
ki haberimiz bile yoktur.Sen beni yersin,ben seni yerim nihayet “gel” derler
istikamet karşıki çukura.Herkes boyunun aldığı kadar bir çukura girer.Son “gel”
emrini aldığı vakit insan çok acaip olur.”Buraya kadar mı?” der bi defa.Buraya
kadar mı? Der. Çok ağır gelir adama.Bir kuş görsek ki kolu kanadı kırılmış kesilmiş
bir kenara atılmış .”Bir avcının maharetidir” deriz. Gördük bir kuş avlanmış,
yolunmuş bir kenara.bir avcının mekrine uğramış.Biz de dünyanın mekrine uğrayan
zavallı avlarız.Hani “yaratırız” filan diye gezeriz ya şöyle ensemizi
gereriz.Aynanın karşısına girer şöyle şöyle bir şeyler yaparız.Av.O
mansıblar,cahlar ,o büyük masalar,o geniş kasalar ,o bol servetler.Onlar hepsi
av.Sonra Kudret bize yine acır da gösterir.O avların neticesi mezarın üzerinde
şöyle sivrilmiş bir toprak.O da muvakkat bir zaman içindir.Anlatamıyorum
galiba?Seksen sene emek verdi,yüz.Gece düşündü, gündüz şöyle etti.Böyle hile
dokudu,şu şekilde can yaktı.”Haberi yokken ben onu tuzağa düşürdüm” dedi.Kendi
kendine makamı iftiharda konuştu.Hiç acı da hissetmedi.”Zavallıyı şu biçimde yuvarladım”
dedi.Pekala hepsinin neticesini ver bakalım.Nihayet neticesi işte o şöyle bişey
şöyle. O gün bir parça kalır ondan sonra siner zaman gelir izi de
kalmaz.Av,av.Hepimiz avız.Nice semayı deler gibi bakan gözleri,nice yeri ezer
gibi basan ayakları Kudret.. Bişey yok hiç.hiç bişey yok.Nem var ki laf edem özümden.Mahveyle beni benim gözümden. En mühim
yeri bu, Nem var ki laf edem
özümden.Mahveyle beni benim gözümden. Gelelim konuşmamızın an
yerine;kendini arıyor dedik değil mi?Onun içün Cihan bagında budur makbul ey gafil ins ü cin. Ne kimse senden incinsin
ne sen kimseden incin. Buna dikkat et. Cihan
bagında budur makbul ey gafil ins ü cin. Ne kimse senden incinsin ne sen
kimseden incin. Zalim olup sultan olmaktan ise mazlum olup kul olmak çok
hayırlıdır.Bunu gönlünde böyle bir muhafaza içinde hususi sakla.Zalim
olup,gaddar olup sultan olmaktan ise mazlum olup kul olmak çook
efdaldir.Deymez.Demek bu hakikati ararken kendisinin kim olduğunu,nerden
geldiğini ne olacağını sorduğu vakitde ona cevab verirler.O cevabın
zavkiyle,kendisinin hakikatde fani olmadığını .Öyle değl mi? İnsan için en zor
şey nedir?Şöyle her gün takvim i insanisinden bir yaprak koparırken,eğer
düşünüp aşk ile aslını bulmak zevkiyle koparıyorsa büyük bir safadır.Yok böyle
kıymetsiz bir vaziyette haberi yokken,geliş ve gidişteki gayeyi duymamış
veyahut duymak istememiş veyahut tersine duymuş.”Adem” demiş.Var ya öyle tuhaf
zihniyet.Sana kainatı versinler ,bir milyar sene de ömür versinler.Nihayeti var
mı? Var.Ne kadar acıdır.Fakat hiçbir şeye sahib olma yahu sen namütenahi
yaşayacaksın kayıttan kurtarıp aslınla bir ebedi hayata kavuşacaksın,tam bir
hürriyet alacaksın .Bu zevk ile o zevk bir midir?İnanmayanın
yaşaması,ayriyetten insanı düşündürür bir şeydir.”Nasıl yaşar,inanmaz da?”Düşün
bi defa eğer hayat böyle elli altmış seneden ibaretse ne korkunç şeydir o.Ondan
daha korkunç bir şey var mı?Fakat biz gafiliz de uykudan bile
korkmuyoruz.Azıcık akil olsak ürkersin yahu ne demektir o? Farkında değiliz
işin.”Aman şöyle bi uyuyum diyosun” tamamen gidiyosun.Ya gelmesen.Neler
kaçırmış Kudret insana ne incelikler kaçırmış.Kim tarif edebilir uykuyu?Hangi
alim adam, hangi fen adamı, hangi felsefe adamı kim var dünyada tarif
edebilecek? Hiç.Tarif olmaz mı? Olmaz.Kimse edemez.
--/-
-2-
Allâhu yeteveffel enfuse
hîne mevtihâ velletî lem temut fî menâmihâ, fe yumsikulletî..Neyse ayeti idare
edemiyeceğim [kadâ aleyhel mevte
ve yursilul uhrâ ilâ ecelin musemmâ, inne fî zâlike le âyâtin li kavmin
yetefekkerûn (Zümer,42) ]
mealini söyleyeyim ;Allah tenezzül ediyor da diyor
ki niçin düşünmüyorsunuz yahu diyor.Ben Kudret i Sübhanim ile hadi size
tenezzül edeyim de bazı incelikler söyleyeyim inne fî
zâlike le âyâtin li kavmin yetefekkerûn .Fakat benim bu söyleyeceğim eshabı tefekküre
aittir.Düşünme kabiliyeti olan kimseler içindir.Hani biraz evveli dedim ya
kendi kendiyle kalır kimim der nerden geldim der.Cevap veriyor Hüda. O
suallerin bir cevabını Allah veriyor.Şimdiye kadar söyledim amma bu cevaplısını
söylememiştim.Bunu çok söyledim.Bugün , Kudret’in bir cevap veriş tarzı
var.Cevap veriyor.Ben size uyku denilen bir hal veririm kimse bilmez bunu.o hal
geldiği vakitte karını alırım,kocanı alırım,evladını alırım,emirsen
emirliğini,kumandansan kumandanlığını,uşaksan uşaklığını ,hamalsan kuvvetini,alimsen
ilmini,cahilsen cehlini,zalimsen zulmünü ,mazlumsan ahını hepsini alırım…
atarım.Uyku,hakimle mahkumu bir yapar.Zalimle mazlumu bir yapar.Biri bir tarafa
büzülür biri bir tarafa sızar.Hissinizi,şuurunuzu.. niçin bilinmiyor uyku?
Hissi de alıyor.Ben bunu ilk, bu emre ilk muhatab olduğum gün üç gün uykusuz
kaldım ben.Bakayım dedim bu nasıl olur? Olur mu dedim. İstersen bir milyon sene
bak dayanabilirsen .en dayanılmayan şey de o dur.Dayanılmaz.Suçu olanları da
söyletmeklik için de en kuvvetli çare uykusuz bırakmaktır.Ne işkence yapsan
dayanabilen olur fakat uykusuzluğa dayanamaz.İmkan yok dayanamıyor.O hali
verdiğin vakitde hiç bişeyiniz kalmaz. Merhameten size bir yakaza hali
verir.Uyanıklık.Buyrun der işte ilmin,işte şuurun,işte masan,işte karın,işte kocan,işte
evladın.Hepsi.Şunu her gün sizden alıp veriyorum.Bir gün vermesem.Niye benimle
azamet yarışına kalkarsınız,neden bir birinizi yersiniz,niçin muhabbet
esasınızı esasını kurmazsınız?Yok. Bu günkü cemiyeti insaninin yıkılmasındaki
illet nedir?Dünya bu kadar zengin olmamıştır.Herkes ters anlıyor efendim paran
şuydu buydu falan yalan.Çok zengin .Bu günkü kadar zenginlik Kudret dünyaya
vermemiştir.Vermiştir,inletir.Mevzii değil dünyanın her sahası öyle.Bu kadar
geniş fenniyle,bu kadar geniş ilmiyle,bu kadar geniş servetiyle,bu kadar
muazzam sanatı ile inliyor.Bütün insanlık alemi. Semaya çıkıyor,gökyüzüne
çıkmaya çalışıyor,denizin dibinde geziyor,dağları deliyor.Çünkü Kudret bütün
eşyayı kendisine musahhar kılmış.Semavat ve arzı ve arasındaki varlığı elinizde
musahhar kıldım. “İnni cailün fil ardı halife”(Bakara,30) sizi
yer üzerinde kendime naib bıraktım.Dedi musahhar kıldı.Fakat beşer bunlara
ellerini atıyor bu hayrı,şerre inkılab ettiriyor.Bu gün ilim,Allah’a şikayet
etmektedir.”Kurtar bu insanların elinden beni” der.”Beni kurtar” der.Her
konuşmada söylüyoruz ya yayılsın için söylüyorum.Yay.Beşerin fikri o kadar
dalalete o kadar hareketi fikriyeden mahrum kalmıştır ki vahşet i musannayı
medeniyet diye tapıyoruz.Düğmeye basıyor bir milyon adam ölüyor.Bu mudur
medeniyet?Medeniyet,ihyaya hâdimdir imhaya değil ki.Hayat verir,hayat
almaz.Basıyor düğmeye milyonla adam gidiyor.Sabun kalıbı gibi donuyor,parça
parça oluyor.Henüz dünyanın havasını teneffüs etmiş amma cifesine girmemiş
melekut alemi üzerinde bulunan masum bile yeni doğmuş o da o ara yerde imha
ediliyor.Kalem üzerinden kalkmış seksen doksan yaşında pir Utekaullah .”Allah
azat ettim sormayacağım” demiş.O da ara yerde gürültüye gidiyor.Bu mudur
medeniyet.Medeniyet değil bu.Fakat beşer o kadar ,öyle bir Kudret, “Benimle
azamet yarışına kalktınız mı sizin elinizle sizi size imha ettiririm”
der.Adetim öyledir diyor.Kalkmış,muhabbet sermayesini kaldırmış.Senelerden
beridir konuşuyorum aynı mevzu üzerinde.Fayda görüyor musun?Hayır.Daha buraya
gelen insanlar bir birini sevmez.On senedir on beş senedir gelmiştir bir birine
düşman nazarıyla bakar.Sevmez.Kudret almış o işi.Ne bileyim bir türlü
birleşmiyor olmuyor.Müteaddit vücutda bir ruh olaraktan yaşama kabiliyeti
yok.Teker teker iyi insanlar fakat ikisini üçünü bir araya getir kötülük
doğar.Tek tek al gayet iyi insan.Fakat tek istemiyor Kudret.Tek,tek
istemiyor.Tek müracaatı Allah kabul etmiyor.İstemiyor.Eski konuşmalarda misal
vermiştim.Farz edelim ki bir adamın ismi Adem. A, d, e, m. Bu dört tane
harf.Öbür yazıyla üç tane harf.Şimdiki yazımızla a,d.. neyse işte biliyorsunuz
ya burda şey mi okutacağım.O seksen yüz kiloluk Adem isminde tanımış olduğunuz
insanın o müsemmanın o Adem lafzı ismidir.O müsemma a ile d ile m ye
gizlenmiştir.Burdan geçerken “Adem” dediğimiz vakitte derhal bakar.Acaba
kendisi o Adem kelimesinin a sında mıdır, d sinde midir, m sinde
midir?Anlatamıyo muyum? “Adem” dedin derhal baktı.Kendisi onun a sında mı
gizli,d sinde mi gizli, m sinde mi gizli?Heyet i umumisinde gizli.”D” de bakmaz
gider işine, “m” de yine bakmaz,”a” de yine bakmaz.Fakat “Adem” dedin mi derhal
döner bakar.Biz de gönlümüzü birleştirir müteaddit vücutda bir ruh,bir kalb,bir
heyecan,bir gaye ile çalışmaya başladığımız vakitde “Allah” der demez derhal
“buyrun efendim” der.Bişey anlatamadık yine.Firak bizde daima firak.Ayrılık. O
onu beğenmez, o onu beğenmez kül halinde beğendiğin mevcut olmaz.Senin arşınına
göreKudret mahluk yaratmaz.Sen yaratılmışı hoş göreceksin yaradandan ötürü.O
senin tam zevkine muvafık oldu mu o nefsi oldu o.O ruhi olmadı ki o.Orda sevgi
yok.Anlatamıyorum galiba?O nefsidir o ve onun dersini Kudret kaçırmıştır.Elli
altmış kiloluk adamın vücudunde kilolarla necaset vardır.Fakat o necasetlen biz
meşgul değiliz.Cihet i kemaliyesi olan sıfat ı insanisini temsil eden yüzüyle
meşgulüz.Anlatamıyo muyum yarabbi?Koca Musa’ya Cenab ı Hüda firaka ayak koma
dedi.Çoban mevzuunda.Firaka ayak koma. Hem mühim bir tashih olduğu halde
“firaka ayak koma” dedi.Anlatayım mı ister misiniz?
--/-
-3-
Bilirsiniz ya mevzu daha iyi anlaşılsın diye
söyleyeyim.Bir gün Musa Kelimullah bir çobana rast geldi.Çoban kendi kendine
bir kenara çekilmiş ağlıyor.Yarabbi ne olur bir gün de bana tenezzül et.Bir gün
et bana tenezzül.Bir gün de ben seni temizleyeyim şu işini yapayım bunu yapayım.İhlas.Mesele
ihlasda.Musa durmuş “ne yapıyorsun sen” demiş.Yalvarıyorum demiş.Rabbim bir gün
bana tenezzül etse bütün kirini temizlesem şöyle yapsam böyle yapsam.Artık onun
söylediklerini söylemiyorum ben.Çünkü bana göre küfürdür.Ona göre imandır.Anlatabildim
mi? Böyle şeyleri anlatırken de insan korkar.Sen de onu taklid edeyim dersen
yıkılırsın.Bir defa sende o kalb yok.Kendime söylüyorum.”Sen” derken kendine
alma.O kalb başka.Benim kalbimi şeytan delmiş vesvese ile boş.Doldur,dolu
gözükür kaktığın vakit hepsi boşalır.O kalb öyle değil o çobanın kalbi.Başka
bir kalb.Sus demiş Musa.Senin dediğin şeylerden bu kainatın sahibi halikı olan
Zat ı Âla sübhandır, münezzehdir.”Yanıyorum” demiş.Ona kulluk etmek istersen
şöyle ibadet edeceksin şöyle şöyle şöyle şöyle uzun boylu söylemiş.”Baş üstüne”
demiş.Musa gitmiş.Çobanda bi tanesi kalmamış.Başlamış ağlamaya “eski yaptığım
doğru değilmiş,bunun söylediği bi şey anlamadım.Anladım gibiydi şimdi
kayboldu.” İşte o vakit diyor Hüda “Musa,firaka ayak koma,ayırma benden,kestin
onun muhabbetini,onun sözü bende iman idi .Git bul “ diyor.Buluyor “Bildiğin
gibi yap,bildiğin gibi” Burda da anlaşılacak on konferanslık mevzuu var.Sen de
böyle bi şey görsen “bildiğin gibi yap” diyebilir misin diyemez
misin?Diyemezsin.O nasıl dedi? O ne biçim oldu? Onlar uzun boylu tahlil
edilecek şeyler .Ben şimdi size lazım olan muhabbet esasına ait bir misal
getirdim.O, acabasız bir umur u kalbiyeye malik bir ihlasdır o.Size bir ihlas
tarifi yaptım geçen konuşmada.O kalbde nefs yok ki isyan olsun ma’siyet
olsun.anlatabildim mi acaba?bizde öyle mi ya? Bizde öyle değil.Onda öyle bir
iman var ki.Eski konuşmalarda bir şey anlatmıştım tekrar edeyim anla.İki büyük
alim konuşuyorlar.Muazzam adam ikisi de.Büyük Kitab’da bir bahis var.Allah
diyor ki “İnsan haklarını ezen ,masumu inleten ,benim varlığımın karşısında ben
varım diye yaşamak sevdasında bulunan ve yaratmış olduğum varlığa nazar ı
hakaretle bakıp kendisini ondan üstün gören deve iğnenin deliğinden geçerse o
da o vakit darüsselama geçer.”Bizim kudretimizle deveyi iğnenin deliğinden
geçirmek muhal onu düşünmeye lüzum yok.Deve iğnenin deliğinden geçerse diyor.
hattâ yelicel cemelu fî semmil hiyât (A’râf,40) emir
böyle.Geçerse.İki Alim bu mevzuuyu almış.Bizce muhal.Fakat allah murad eder de
geçirmek isterse. Allah kendi murad eder de deveyi iğnenin deliğinden geçirmek
isterse .Konuşuyorlar .Münakaşa kızışmış kızışmış.Biri diyor ki deveyi küçültür
küçültür öyle iğnenin deliğinden geçirir .Biri de diyor ki hayır deveyi
küçültmez iğnenin deliğini büyültür büyültür deveyi öyle geçirir.Öyle geçirir
,böyle geçirir derken bu biraz evveli söylediğim çoban şeklinde bir zat da
ordan geçiyormuş durmuş.İddia devam ediyor iğna mi küçülecek,deve mi
büyüyecek?İğne mi büyüyecek,deve mi küçülecek?Nedir sizin davanız yahu?
Anlatmışlar böyle böyle.Gülmüş.Niye güldün? Demişler.İkinizin de imanı yok
demiş.Siz beşer hakkında mı konuşuyonuz bunları Allah hakkında mı?İşte Allah.
İkinizin de imanı yok.Sen nasıl hallediyorsun? Ne deveyi küçültür,ne iğneyi
büyültür.”Geç” der geçer demiş.O ki Allah dır. İğneyi büyültmeden,deveyi
küçültmeden geçirir.Anlatamadım mı acaba?Aşıkın sözü o. Öyle ya.Aşıkın
aşkı,kendisinden sadır olan suçu yakan
adama denir.Anlatabildim mi ama? Ama o romanda okunan aşık değil ha.Öyle değil.Aşkda
bimeselem vahid i bitayem ben.Bana manend bulunmaz kime hemtayem ben.Vahdete
sığmaz enel hak sözünü söylemezem.Rabbi erini demezem matlab ı Musayem ben. Acaba
anlatabiliyor muyum?Tahlil etmek lazım.Gayet güzel fakat benim halim yok şimdi
okuyum da bu gün bir gün de inşaallah açarım.Söylenmemiş.Aşkda bimeselem
vahid i bitayem ben.Bana manend bulunmaz kime hemtayem ben.Vahdete sığmaz enel
hak sözünü söylemezem.Rabbi erini demezem matlab ı Musayem ben.İhtiyarımla
değil böyle makalat veli.Yar söyler bu sözü şecerei sinayem ben.Her ne güftara
gelir talim i didar iledir .Arifem ilm i ledünni ile cuyayem ben. Bu kadarı
yeter.Bir sual çıkar.Dediniz ki dersiniz “o kalb başka bir kalb” tarifi var
mı?İnsan bilmek ister.Var.Bu gibi insanların sermayeleri aşkdır.Aşkın tarifi nedir?
Maşukun rızasıdır.Maşukun rızasının tarifi nedir?Maşukun rızasında olan aşık,ne
talib i izzetdir ne talib i zilletdir.Anlatılıyo mu acaba,kelimeler
anlaşılabiliyo mu bilmiyorum ki.Bunlar,beladan zevk alırlar.Ölçüleri de
bu.Meşhur Marifetname sahibi İbrahim Hakkı vardır.Yüzdört kitab yazılmıştır .O
yazmıştır.Bizde bir iki tanesi var diğerleri Fransa kütüphanelerinde
müzelerinde muazzam adam.Almanlar birinci kısmını fen kısmını basmışlar “biz
henüz nerde bırakmışsa onun dibinde oturuyoruz daha ileriye gidemedik”
demişler.Bir tuhaf adam.O kitabını tasnif etmiştir.Her sözü söylerken mesela
der ki “ehli fen demişlerdir ki” ,”Ey aziz ehl i hadis demişlerdir ki” “ehl i
tıp demiştir””ehl ikimya demiştir” böyle ayrı ayrı gayet muazzam ve sonra da o
kadar mütevazi adam mal kendinin olduğu halde bir şey olmasın diyerekten “Ben
bunu ikiyüz büyük insandan ahz ı feyz ederek yazdım onundur “der.Biz alemden
çalarız ondan sonra bizimdir diye böööyle geniş geniş geriliriz.Tevfiznamesi
bile insana en büyük ferahlık verir.Onun bir Tevfiznamesi vardır yeter.İnsan
sıkıldığı vakitde okusun kendi kendine teslim olur.Hakdan dır olacak işler
.Boştur ol gam ı işler.Mevla hikmeti işler.Mevla görelim neyler .Neylerse güzel
eyler. Uzun .Aç teşrih kısmını oku.Daha teşrih oraları yazmamıştır.Onun
yaptığı tahlili yapmamıştır.Püüü.Safravi olur diyor.Soruyorum nedir diyorum bu
günkü tıp adamlarına bu safraviyi anlatsana bana.Bakıyor bana anlatmıyor ki.
--/-
-4-
Anlatsa orda onun daha bir çok şeyleri var
birleştireceğim bazı ilaç çıkacak ortaya ama .Bilmiyor.Onun mizacı ratib olursa
şu mizacındaki yağ bi yübusetle intizac ederse şu netice çıkar diyor.Bunu
biliyor musun diyorum kaç tanesine sordum .Bilmiyor.O alemi heyeti alem i
semayı püüüü.Nen varsa dedende vardır ha.Sen öyle zannetme deden ufacık bi
adam.Püüü. Deden, deden kıymetini çok bil.Ben değil,medeniyetini taklid
eden,ettiğimiz alemin beynelmilel en yüksek söz sahibi olan insanlardan bir çok
insanların isimlerini sayarım ki.Orda diyorlar ki,İlm i kimyanın muhterii banisi
senin dedenin olduğunu söylüyor.”Onlardır” diyor.O medeniyeti yüksek yunan
aleminde iki tane üç tane gösterirseniz onlarda üçyüz tane gösterirsiniz
diyor.Hem orası eksiktir,burası tamamdır diyor.Daha neler neler.Buraya nerden
girdim,ne söylüyordum bakayım.Hatırlatabilen var mı acaba?Bu İbrahim Hakkı işte
böyle mütefennin ,sonra mânası dolmuş.Maruf i billah aşık ı billah bi cephesi
öyle.Bi cephesi de dünya elinde oyuncak gibi.Adam bir sahada bir parça tekamül
eder.Fakat aç,tıp kısmını aç ,riyaziye kısmını aç,heyet kısmını aç geç öbür
tarafa keşf ü keramet kısmını ..belayı bal yapar…(boşluk) refikam
hastalanmıştı.Doktor dedi ki şehre inmek mecburiyeti var.Sıkıntı içindeydim
maddiyatım yoktu.Hastalık. Mecbur oldum indim.Bir yer kiraladım.Ümidim vardı o
ümid ettiğim şekil zuhur etmedi,kirayı veremedim. Haremim vaz’ı haml ediyordu
.O gün de acaip bir yağmur yağıyor sanki sema yıkılır gibi.Bir kaç ay kirayı
veremediğimden dolayı “damı yaptır” demeye de mal sahibine cesaret
edemedim.Vaz’ı haml ederken şemsiyeyi açtım başucunda bekliyorum yağmur öyle
yağıyor.Bir anda gelmiş mal sahibi kapıyı çalıyor.”Ne sıkılmaz adamsın ne vakit
vereceksin kirayı” diyor.Bunu eksik söyledim diyorlar ki hayat ı suri de en
zevk aldığın zaman ne zamandır?Bunu anlatıyor.Ha anlatayım size diyor.Şu hayat
ı suri de en zevk aldığım zaman, işte haremim hastaydı ,şehre inmek mecburiyeti
vardı indik,şöyle oldu böyle oldu nihayet şemsiyeyi açtım.Haremim vaz’ı haml
ederken yağmur böyle iniyor ,kapıda da mal sahibi “benim kirayı ne vakit
vereceksin” diye bağırıyor.Öyle bir zevk almışımdır ki,hayatta öyle bir anı bir
daha yaşayamadım.Anlatabildim mi acaba?Öyle bir kalbin olursa,öyle bir kalbin
olursa .Evet insan,ten itibarıyla hayvandır,can itibarıyla melekden
efdaldir.Onun içün hem yerde hem semada bulunur.O bela onun semaya çıkmasına
merdiven olmuştur da onun içün tatlı gelmiştir.Hadi orasını da sana
söyleyivereyim ben.Ya..Kudret’e yaklaşmaklık böyle şapır şupur
yaklaşılmaz.Şöyle burnun sızlar,gözlerinde sıcak yaş olur,yol almasını bilirsen
ilk basamakda Allah’ın yanındasın.O onun için arar onu o.Bizde olmaz
o.Anlatamadım mı acaba?Mesele o. Onun içün diyor Beşeriyet’in Fahri Ebedisi ..
O bir sıcak gözyaşı gelir ,bi de şöyle bir burunda sızı olur.”O anı kaçırmayın”
diyor.Belanın arkasından hil’at vardır evinde otur diyor .Hangi evde? Kalbinin
evinde,nefsin hevasında dolaşma gelir, bulamadan gider.Otur evinde.O vakit Rab
içün müşahade edersin ,malum ya müşahade üç türlü olur; Rabbi müşahade,Rab’dan
müşahade ,Rab içün müşahade.Şimdi biz,yani inanmış olan sınıf tabi bu.Şöyle
inanmış,temiz yaşamak usulune alışmış,elinden geldiği kadar çirkinlikden
kendisini zabtetmiş,iyilik üzerinde yürümeyi gaye ittihaz etmiş olan bir orta
sınıf vardır bunların netice itibarı ile alacakları ecir Rabbi müşahadedir.O, o
kadar makbul değil.Daha ileriye gidecek olursa Rab’den müşahadedir.Seni alır
Kendisi’ne, Kendisi’nden sana gösterir.Ona Rab’den müşahade.Ondan daha üstün
vardır,Rab içün müşahade.Bütün mevcudat kalkar sen O’nda kalırsın.Anlatabildim
mi acaba?Gaye bu.Ama tabi bunların oluşu da yine “Hay”a bağlı değil de “Ah” a
bağlıdır.Yoruldunuz mu,keseyim mi? İnsanın hâli kuvvetli olmalı,hâli.Bedeni
kuvvetli olmak, o makbul,başka ama,geçer o bedeninin kuvveti.Hâl’i kuvvetli
olmalı.Biz,bedenimiz kuvvetli olsun diye her çareye başvuruyoruz.Güzel,vurmamız
da lazım.Bu da ahlakın emirleri dahilindendir.Kavi insan,zayıf insandan daima
efdaldir.Fakat asıl,hâlen kuvvetlenmekte.Şartdır.Hâliniz kuvvetlenmeli.Hâliniz
kuvvetlenince müşahade,gönlünü,dostunu görmek hakkını alır.Sırrında müşahade
eder,o vakit aşıkın kalbinden cihan sakit olur.Anlatabildim mi acaba?Biraz zor
değilmi? Zor ama tatlı,özenmek de bir kârdır.Herkesin kıymeti,kendi gönlünün
himmetidir.Ahlak öyle tarif ediyor.Şimdi herkes kendini tartabilir bu teraziyi
verdikden sonra.Herkesin kıymeti,kendi gönlünün himmetidir.Himmeti ,bu şuhud
alemi olursa,kıymeti şehvet olur.Himmeti ebediyet alemi olursa,kıymeti darrüs
selam olur.Himmeti Muhabbetullah olursa gayesi biat olur.Hangisine sâliksen
onun üzerine yürü.Eğer tam muhibsen,Kudret’le muamelen tam yerinde ise ,tam ona
gönlünü bağlamış seven bir kimse isen ,bedenin vahşidir,kalbin arşidir.Bunların
hepsinin şeysini söylemiştir.Bedenin vahşi olur, kalbin arşi olur,tabiatı
ruhani olur,himmeti rabbani olur,siması da nurani olur.Şimdi bakıyorsun
insanlara ,kaşını gözünü sordukları vakitde unutuyorsun.Yahut benim gözüm iyi
görmüyor.Kendimde kusur var. Büyük kitabda öyle der; “sîmâhum
fî vucûhihim min eseris sucûd” (Fetih,29) ”Onun yüzünde
eseri,onların yüzünde eseri secde vardır.” der.Eseri secde, sofu da yanlış
anlamış burasını çürütür böyle nasır yapar simsiyah.Eseri secde o değil.
Ayrılır,ruhunda nuraniyet, kendisinde gayet güzel latafet.O bakarsın öyle
insanla hiç tesadüf etmedin mi ?Ufacık bir insan olup bir meclise girsin dolar
orası.Gayri ihtiyari doldurur.Bakarsın ki ondan eser bulunmaz,bin kiloluk olsa
dahi bir kasvet verir.Hiç olmaz.Onun için muhibbi sadıkın bedeni vahşidir,kalbi
arşidir ,tabiatı ruhanidir,himmeti rabbanidir ,siması nuranidir.Öyle
demişler.Hulasa,gelirken bu aleme kendini güzel yapmaklıkda elinde bir çare
yok.Hangi renkle boyarsa o renkle çıkarsın,fakat giderken kendini güzel
yapmaklığını Allah eline vermiştir.İster güzel yap git,ister çirkin yap
git.Anlatabildik mi acaba?
--/-
-5-
Gelirken elinde değil fakat giderken.Giderken öyle
değil.Sonra her insan selamet i fıtriye ile doğar.”Küllu mevludün yüledu alâ
fıtratil islam” Her doğan yavru,selameti fıtriye ile doğar,sonra anasına
babasına tabi olur derler.Öyle değil o.E anası
babası da öyle doğdu.Ne yapacaksın şimdi?O halde her insan selameti
fıtriye ile doğar,o selameti fıtriyesini bozmamak ve onu daha ziyade teali
terakki ettirebilmesi için bir mânaya ihtiyaç vardır mâna, mâna.O mânaya
intisab ederse evvela fazilet kazanır.Onu kazandı mı, fazilet ne demektir?Hiç
kimseyi aldatmaya ait hassası olmayan kimseye faziletli adam denir.Aldatmak,
öyle şey kapısına uğramıyor.Hiç aldanmayan adama da ne denir?Akıllı adam
denir.Akıllı adamın tarifi bu, ahlakda.Hiç aldatmayan kimseye faziletli ,hiç
aldanmayana da akıllı denir.”La darara vela dırar” Ne aldatmak var,ne
aldanmak var.Ve burası da çok zordur.İnsan içinbüyük bi acayip bi bahisdir
bu.Çok konuşmak icab eder üzerinde.Yalnız esas olarakdan bil.Aldandın mı,aklın
tekamül etmemiş,sen istediğin kadar akıllıyım de,tekamül etmemiş aklın.Kabul
et,tekamül ettirmeye çalış.Aldattın mı,fazilet namına bişey yok.İstediğin kadar
abid ol,istediğin kadar zahid ol ,istediğin kadar ne bileyim ben ne yaparsan
yap,aldattın mı? Henüz imanın yok ki.İman yok.Neye mecbur olduğumuzu bildiren
bir ilme sahib değilsin.Geçen konuşmalarda söylemiştim, kötülüğü bazı insan
“ben terk ettim” der.Dikkat etsin,sakın kendisini kötülük terk etmesin.Bazen
insan,zamanı geçer de kötülük onu beğenmez o onu terk eder,”ben onu terk ettim”
der.O makbul değildir o.Kötülüğü sen terk et.Sonra kötülüğün kökü çok kavidir
çabuk çabuk kopmaz vilayet kuvveti lazımdır Hayber Kalesi’ne benzer kopmaz
o.Çok sağlam.Deden bunların hepsini yenerdi.Hubb u gayr ile
yaşardı.Muazzam.Rikkat sahibi,şefkat sahibi,merhamet sahibi,”bana ne” yi
kaldırmış,müteaddid vücudda bir ruh olarak yaşama zevkini almış.Dünyanın hiçbir
yerinde yoktur ki akşam üstü bir misafir
beklesin de ama tabi şimdi onlar artık kalktı,belki onlara aptallık
derler,hamakat derler.Ve bu gün yapması da caiz değil çünkü neden? Tekamül
birden bire çökmüştür ,yine birden bire tekamül ederse olur.Hırlı mı hırsız mı
ipsiz mi nedir belli değil.O beraber gidiyodu o,kapının önünde birisi gelse de
sofrada bulunsa hiç yemek yemeye iştahım yok ,iştahım açılsın.İştah ilacını ,bir
kırık kalblinin sofrada oturmasından alırdı.Çünkü inanmıştı Hazreti Muhammed’in
sözüne ,bir evdeki tabibin iyi
edemeyeceği derdi ,eğer ivazsız garazsız bir garib gelir de orada biraz
tavattun eder ,alacağını alır giderse o hastalık da ordan gider.Buna
inanmıştı.Ama sen onu,her şeyi müsbet ilime sokub da ,ben bunu tecrübe edeceğim
dersen. Sen daha tecrübe ettiğin,sineğin bir kanadında zehir vardır ,bir
kanadında panzehir.Sana getirsem hangisinde var desem anlayamazsın.Böyle.Deden
beklemiştir.”Ah bu akşam bir kimse gelmedi” diyor.Kapının önünde bekliyor.Ha bu
gün caiz mi? Cemiyet tekamül ederse yine o safvet i kalbiye hepimize gelirse
elbette caiz ama neyin nesidir? Çarpacak mı,yıkacak mı,bir yeri soyacak mı?
Kaybettik, ipin ucunu kaçırdık.Çünkü muhabbet denilen şey herkesden
kalktı,kalkınca ivazlar,garazlar meydana geldi. Gelir, gelen misafir bile seni
tenkide gelir.Odanın şurasında şu vardı der,burasını silmemişti der.Sen kendi
kalbini silsene, alemin odasının kirinlen ne alakadarsın?Mısri Niyazi’nin dediği
gibi .Onun için o işte kalkınca soğuyor cemiyet.Kimisi gelir münafıklığa
gelir,münafıkdır.Konuşursun dinler,gözetler. Ahlakan,mânen.Çirkin ne kadar şey
varsa bize yerleşmiştir.Bir fısıldayan var yapmasa çok iyi olur,kaybediyorum
mevzuu.Bazen ben söylüyrum öteki tarafta birisi tasdik ediyor,bir birine böyle
şey ediyor.Lüzumu yok kendi içinde kalsın.Kaybettiriyosunuz mevzuu,zorluk
çekiyorum terliyorum.Men kaf’a müminen bima leysefihi habiseullahu teala fi
rebgatil iba hatta yehtiye bin mahrec.Bir kimse,bir kimsenin aleyhinde bir şey
söylese arkasından.Söylemiş olduğu şey de o kimsede olmasa ,yarın ikinci
hayatta,divanda,huzurunda ,filana böyle söylemiştin isbat et bakalım.Hariçde
vücudu yok.Öyle değil.”İsbat edinceye kadar irin çamurunda hapsederim” diyor.Dinleyen
de beraber.Sen dinlemeseydin, o söylemeyecekti çünkü.Dinleyen neden beraber
olsun?Şimdi böyle bir şey oldu mu uyuyan bir adama söyleyeyim derhal gözleri
açılır.Hâli yokken hâli geliyor neden acaba?Bir tuhaf bişey bu.Bir dedi kodu
olsun en böyle artık külçe halinde olan adama “filanca şöyle şöyleymiş “ dedin
mi böyle dinliyor.Daha gıdıklıyor altında ne var diyerekten.Yükünü
yükleniyorsun azizim,sana bir faydası yok.Bir faydası yok. Men kaf’a müminen
bima leysefihi habiseullahu teala fi rebgatil iba hatta yehtiye bin
mahrec.Evveli kadınlarda vardı nisbeten,şimdi erkeklerde onlardan
fazla.İşsizlik,cehil buraya sevk ediyor.”Tettebbu olmassa,tefekkür de olmassa
dedi kodu olur” diyor.Bir şey okumuyoruz,tetebbu etmiyoruz.Bir hak ve hakikat
düşünmüyoruz.O halde nefse hoş gidecek olan şey nedir dedi
kodu.Malâyani.Halbuki insan hür olarak gelmiştir.Hürriyetini,kendisini esir
edecek bir yerde kullanır mı? İnsan henüz nefsinin mahiyeti hakkında hiçbir şey
bilmezken hayretli gözleriyle Vacib ül Vücud’u aramaya başlamıştır.O
araştırmasındaki hikmet hürriyete sahib olduğundan dolayıdır.Demek oluyor ki
insana hakiki hürriyet Allah’dan geliyor.Anlatamıyo muyum yahu? Muazzam bir yer
burası.Onun içün Allah tanımayan, mânaya,ahlaka
kıymet vermeyen cemiyetlerde “hukuk i insaniyeye riayet ederiz” sözü
bomboş bir şeydir o.Harab bir kuyu.Ordan ne çıkar?Hukuk u insani
demek,hayvanlardan bile esirgenmeyen cesedin bazı vazifelere müsait bırakılması
değildir ki.Cesede,bazı vazifelere müsait bırakıp da ruhu mahkum olan insanlar
hür insanlar değildir.Ahlakın tarifinde ,ruhu mahkum olan insana hür insan
denmez.Cesed istediğini yapabiliyor da ,ruh bir şey yapamıyor.Ona hür
demez.Çünkü hürriyet ve irade, doğrudan doğruya insana Allah’dan gelir.
Allah’dan.Canım iman,o güzel aşk,kaçtın gittin bizden gelmez misin? Haksız olan
her şey hırsızlıkdır.Hem kimin hırsızıdır?Hak’kın hırsızıdır.
--/-
-6-
Yarın rezil olur.Değmez. değmez, değmez. Onun içün
nefsi terbiyeye almak şartdır.Nefsi.Nefsi terbiyeye aldın mı edepsizden
kurtulursun bir defa.Edepsize uymazsın,edepsizden kurtuldun mu tekamül etme
yolunu bulursun.Kabirden bir taş düşerse dava eder misin?Edepsizden bir şey
işitirsen sakın uğraşma.Ahlakın emri bu.Kabirden gidiyordun bir taş düştü.Kabir
taşı düştü hemen bir dava açar mısın?Yook. Binaenaleyh edepsiz bu vücudunda
yaşar ama ölüdür o.Onlan uğraşma sen.Kabirden bir taş düşerse dava
etmezsin,edepsizden de bir şeye maruz kalırsan onunla uğraşma.Öyle ölü vardır
ki kendi kabirlerini kendi üzerlerinde taşırlar.Edepsiz,kendi kabrini kendi
üzerinde taşıyan adamdır.Edepsiz kime derler?Mânadan uzak olan insana
derler.Edepsiz demek,bir parça böyle cümlelerindeki kelimelerinde bozukluk olan
mânasına alırsın sen.O mâna.. cicili bicili konuşur tatlı tatlı
konuşur.İğilir,iğilmesindeki edasına hayran olursun fakat senin kalbindeki
mânayı çalar ,en büyük edepsiz.Dedeni sana kötü gösterir.Evinde oturursun.Şu
dedenin evi değil mi şu?Daha biz yeni bir ev almadık.Hem babanın evinde otur
hem pencereyi burdan niye açmış diye küfret.Ne hakkın var?Al yeni bir ev ondan
sonra beğenmezsen ne yaparsan yap.Ama daha yeni bir ev almadık.Hem dedenin
parasını ye.Asırlarca ye.Yedik yedik bitmedi.Biz daha yerin dibinden bir kuruş
çıkarmadık.Kudret, bizi İsm i Aziz’e mazhar kıldı,dedenin o mânadaki aşkına
bağışladı,seni daha yerin dibine sokmadan asırlarca bu gün medeniyetini taklid
ettiğin alemi, asırlarca taht ı hakimiyetinde adaletle tuttu.Unutalım mı bunu?
Aç tarihi bak.Geçen konuşmada da söyledim,yine söyleyeyim, her Pazar günü
“şanlı şerefli sayfa” diyerekten ne bitmezmiş bu.Boyuna dinliyorsun.O
edepsiz,bir parça konuşmasında mübalağsız o ayrı o. O o kadar bir şey onun.O
ayrı,o değil o.Edepsiz o ki, senin müebbet istikbalini ,mânanı,hüviyetini
eritecek.Onun cicili bicili konuşması olur.İğilmesi,büğülmesi,hayran
olursun.Ama içinden çalar.Kasayi kilitledik para çalınmasın diye kapıya kilit
vurduk.Anahtar uymayan,acaba kalbimize bir şey yaptık mı?Yaptık mı kalbimize?
Onun için nefsimizi tiğli muhabbetle öldürmeliyiz.Muhabbet okuyla nefsini
öldür.Bak tatlı bir ok.Açlıkla öldür demiyorum,eziyet et öldür
demiyorum.Muhabbet tedarik et,bir yeri sev,o sevginin acısı ona vursun,beni
terk etti desin kendi kendine ölsün.Nefsini tiğli muhabbetle öldür.Kalbi
ölenlerle ne konuşuyorsun? Kalbi ölü olanlarla ne konuşulabilir ki konuşursun?Biz,hiç
birimizin bir işini yapmayız.Bir defa sevmediğimiz burdan bellidir değil mi
ya.Beşeriyetin Fahri Ebedi’si olan Hazreti Muhammed der ki Bir kimsenin elinden
gelen ricayı bir kimse kabul etmezse ,Allah onun hiçbir şeysini kabul
etmez.Zordur bu cemiyette kendisini
Hüda’ya insan kabul ettirmek.Pek kolay değildir.Şimdiye kadar söylemediğim bir
senetdir.Senin elinden bir şey geliyor değil mi,biri geldi o gelen şeyinden
rica etti,sen onu şöyle atlattın,böyle yaptın.Belli etmeden,o benim elimden gelseydi
yapardım filan,onu sen kandırdın.Fakat Hüda, mürakib, “gözetlerim Ben”
diyor.Murakıbın mânası,gözetleyici.Gözetlerim diyor,sen bana zor kabul
ettirirsin kendini diyor.Etmeez,hiç.Âdeti değildir.Vallahi de,billahi
de,tallahi de etmez.Emir öyle.Hazreti Muhammed’in sözü.Ama belki
abidsindir,zahidsindir.Kendi kendine “ben şu mânaların bütün şunlarını
yapıyorum,bunlarını yapıyorum.” Hüda hiç birisine bakmaz.Geldi birisi der,senin
elinden şunu yapmaklık geliyordu der.Sen bunu yapmadın der.Geliyordu.Belki de
güzellikle önledin kalbini de kırmadın.Ama Ben Murakıbım diyor.Bakıyorum diyor.”alîmun
bizâtis sudûr”(Mâide,7) Böyle içlerine doğru böööyle. Öyle röntgenin görmesi gibi değil. Öyle değil.Tatlı ama,
elbette biraz da şey alıştırmak lazım.Ama zararı yok.Şimdi cemiyette öyle bir
hale gelmiştir.Sen yaparsın,sana arkadan aptal der.Sen yaparken Hüda’yı “beni
gözetliyor,O’na yapıyorum” diyerekten yap.Şahsı kaldır.İyilik ettin,fenalığı
bekle.Bu Pazar öyle.Onları da ben senin karşına koyayım.Hizmet Hak’ka diye yapacaksın
öyledir o.Bir defa muhabbet kalktı mı,fazilet kalkıyor,Fazilet kalktıktan sonra
nefsin havaları çalıyor.Nefsin havası çaldıktan sonra bütün muamelelere nefis
ahmak nazarıyla bakar.Düşmüştür,elinden tutarsın kaldırırsın,bütün ihtiyacını
giderirsin.Seni sorsunlar arkadan “nasıl adam?”. “Bırak zavallıdır” der “saf”
der.Yan ordaki saf temiz manasına değil de “abdal” mânasına.Elifli abdal değil
aynlı abdal mânasına.Öbür tarafta vurur,kırar,yakar,ezer sorsunlar “nasıl
adam?” Efendim hesabı Kudret’den üüüü o ne kiyaset, o ne fatanet”böyle bu hale gelmiş.İşte neden böyle
değildir.Aramızdaki fark bu.Deden,mecazi bir ilahi idi.Allah cezbesine
tutulmuştu.Anlatabildim mi? Semâvi bir kuvveye tutulmuş kurtulamıyordu.Bİ kurtulduk,tutabilirsen
tut.Aklın eremediği,ilmin yetişemediği hakikatlara düşenlere mecazi bir ilahi
derler. Deden, aklın eremediği,ilmin yetişemediği şeylerde muvaffak
olurdu.Karadan gemi yürüttü.İşte isbatı bu sana.Akıl kabul eder mi?Hem o günkü
şeyi al gözünün önüne o günkü coğrafi
vaziyeti al o o Kasımpaşa’nın oraları böyle şimdiki gibi değil o dağ tepelerini
gözünün önüne getir.O yontulmamış vaziyetleri.Ordan o dağ,oradan o şeyler,o
gemiler nesıl indi o?İşte aklın eremediği,ilmin yetişemediği hakikatlara
düşenlere Hak’kın cezbezine tutulmuş adam denir.Deden öyleydi deden.Yeni yeni
demlemdim amma vakit geldi.Deden öyleydi.Basarı ibretle,kalbi fikretle ,ruhu
lezzetle meşguldü.O cezbe,yapmış olduğu zaferin sarhoşluğunda onu mest
etmemiş.Çekiyor.Kaptırmıyor kendisini.Nasibi, vahdetde çünkü.Kısmeti vahdetde
açılmış.Nasibi,vahdetde olan, şevket i azametde,dünya üzerinde beşeriyetin
kalbine heybet verir.Birlikde nasibi.Birliğe nazır olanda Allah, kendi de
bir.Hasmına karşı dururken gayri ihtiyari bir korku gider.O muhabbet geçer.Onu
kaybettik.O cezbeyi kaybettik. Satılmıyoruz,satılmıyoruz.Neden?En yüksek
ahlakçının sözünü duymuş,zevk edinmiş.
--/-
-7-
”taassabdün dinari yüved dirhemi vel hamisati ven
tekese veiza şikemen tekaş” akıntıya bak.Belli oluyor kimin sözü
olduğu.Sözü.Mânasını bilende de bilmeyende de bööyle vücudda bir istila oluyor
ruhan safası varsa..”taassabdün dinari yüved dirhemi vel hamisati ven tekese
veiza şike men tekaş” sürüm sürüm sürünsün o insan ki,Hüda kendisini Kendisine
muhattab tuttuğu halde mevcudad içersinde ahsen i takvim sırrına mazhar kıldığı
halde lâzık bir tinden ,yapışkan bir çamurdan yaptım seni ,sonra baktım da
kendimle süsledim seni.Sen çamurunda kaldın,Beni niye bıraktın?Anlatabiliyo
muyum acaba?Kudret’le ayrılan insanın farkı,öyle diyor Kudret büyük kitabında
“lâzık bir tinden yaptım seni” türkçesi yapışkan bir çamuran yaptım fakat
Kendimle süsledim seni “fe teberakellahu ahsenül
hâlikin”(Mü’minun,14) o süsü Ben
sana verdim.Sen süsünü attın çamurunda kaldın öyle mi? Anlatamıyorum
galiba.Süsünü atmasaydın satılmazdın.Söyle bakalım Beşeriyet’in Fahri Ebedisi
”taassabdün dinari yüved dirhemi vel hamisati” sürüm sürüm sürünsün o kul ki, o
insan ki ,Ben onu bu kadar tekamül ettireyim ,kendime muhattab tutayım,konuşma
hakkı vereyim .Konuşturan,bir gün konuşacak.Konuşmanın ne olduğunu bileniniz
var mı? Yoo.Kimse bilmez ki. Konuşturan,bir gün konuşacak.Tercemansız
icapsız,Kerremna tacı giydirdim,ruhu menfuh ile tekrim ettim .Adem’e meleğe
bile secde ettirdim size yahu diyor.Çok kıymet verdim.Manzumei kuvvayı melekutdan
muhafız tayin ettim. “Lehu muakkibâtun min beyni
yedeyhi ve min halfihî yahfezûnehu min emrillâh” (Ra’d,11) sonra satıldınız
diyor.Paraya. “vel hamisati” zahirinizdeki işte bir parça ,ne diyorlar ona bu
günkü bir tabir var.Getiremedim.Söyleme tarzından anlayıver.Sürüm sürüm
sürünsün o insan ki satılır paraya “vel hamisati” biraz zavahirinin süsüne
püsüne. Neticede ,konuşmaya başladığım vakitte şöyle bir yığın yapıyorlar bir
çukurun üstüne .”ven tekese” burnu üzerine sürünsün “ve iza şike men tekaş”ayağına
diken battığı vakitte çıkaranı olmasın.O kadar incelik var ki bunda mesela .O
kadar büyük bir felakete maruz kalsın ki intisar ediyor Beşeriyetin Fahri
Ebedi’si .İnsan şöyle bir diken battı mı en ufak bir çocuğa “şunu şurdan
çıkarır mısın dedi mi “tutar çıkarır yani büyük bir külfete lüzum yok.İkinci
hayatta yüzüne bakanı olmasın.Anlatabildim mi? Olmasın. Mânası o.Bu günkü
konuşma bu kadar yeter.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder