Kaset 187
13/01/1963 75dk. (Düzenlenmemiş Metin)
Mevzu başlıca iki esasa ayrılmışdı.Birine
vazifeden doğan ahlak,diğerine aşkdan doğan ahlak tesmiye edilmişdi.Vazifeden
doğan ahlak için menşe ,menba akıl,aşkdan doğan da ahlakın annesi kalb olduğunu
söylemişdik.Hemen her konuşmada tekrar ettiğim gibi ,gerek vazife,aşk,ahlak
,kalb bunların hepsi mânayı insaninin birer vasıfları olması hasebiyle mevzuun
en büyük rüknü insan mefhumu teşkil ediyor.E anlatılması zor olan kısım da
burası.Zira insan,iki âlemle alakalı bir varlık.Kendi kendisini henüz layıkıyla
ihata edemiyor.Bir yüzü âlem i kudrete bağlı,bir yüzü âlemi hilkate
rabtedilmiş.Âlem i hilkat vechesinde rehber olmak üzere Kudret kendisine bir
nur u rabbani bahşetmiş adına akıl denmiş. O kendinde mevcud olduğu halde bunun
mahiyetini insan layıkıyle göremiyor âsârından anlıyor.Kabil i vezin
midir,rengi nedir,nerde bulunur,nerde satılır?Efendim işte dimağın
şurasında..Sayfa numarasını aç da göster .Evet doğru amma sahrayı bayâbanda
büyümüş bir adamın şu alektrik ampuluna bakıb da ilahi bizatihi burdan tecelli
ettiğini sırf bundan ibaret olduğunu söylemesine benzer.Evet o ampul
vasıtasıyle oluyor amma onun mahiyeti ne?Maalesaf onu ihtira eden de mahiyetini
bilmiyor.Kudret mahsus bazı yerleri kapalı bırakmışdır.Beşer aczini bilsin de
Kudret’le azamet yarışına kalkmasın diye.Şimdi hepimiz aklımız var diye iddia
ederiz.Birisi dese göster bakayım aklını onu gösteremeyiz de onun vâridatı,onun
tecellisi,onun aksi olan âsârı gösteririz.İşte bu,bu aklın neticesinden tecelli
etmişdir deriz.Demek ki kendimizde bulunan bir çok varlıkları dahi layıkıyle
ihata edemiyoruz.Halbuki bu âlemi hilkate taalluk eden bir varlık bir de bunun
âlem i kudrete taalluk eden kısmı var ki orda bütün bütün aciziz.Tamamıyle acz
içersindeyizdir.Âlem i kudrete taalluk eden kısmında akıl işe yaramaz.Bir yere
kadar gelir evet der tahlilinde durur.E bizim varlığımızın kısm ı âzamı alem i
kudretle bağlı.Ne yapacağız?Âlem i kudretde de bize rehberlik yapacak bizi
makam ı kurbiyete isal edebilecek,sahte benliğimizden soyub aslımıza
kavuşturacak iki şey var; iman ve aşk.Tabi bunların tarifini yapıyorum ben
fakat bir bu tarifde bulunmayan arkadaşın teşrif ettiğini gördüğüm vakit
mecburum yeniden tarif etmeye onun için tarifler tekerrür ediyor ki kuracağımız
binanın temeli bunlar.Onun için tekrar ediyorum ki buradaki aşk romanda okunan
aşk mânasına değil.Ahlakın tarif ettiği aşk başka, ahlakın tarif ettiği vazife
başka ,ahlakın tarif ettiği kalb başka ,ahlakın tarif ettiği insan yine
başka.İnsan keduratdan, hadisatdan bir an için, tamamıyle değil de bir an için
âsude kalıb iç âleminde sessiz sözsüz,bizsiz sizsiz konuşmaya başlarsa evvela
kendi hakikatiyle konuşmak ister kendisini aramak ister.Ve ahlak der ki, bu
kendi hakitai ile meşgul olmayan ve bunu aramak sevdasını kendisinde bulmayan
henüz makam ı âdemiyete kadem basmamışdır der.Merak eder ben bir varlığım ,benim
bu varlığım nerden geldi,kimim ben,neyim,niçin getirildim.Gelmede gitmede
ihtiyarım yok.Sormadılar bize “beyefendi bir âlem i şuhud vardır,dünya denilen
bir darr ı ibtila vardır “ malum ya burası ne bileyim Kudret herkesi burada bir
yerinden yakalamışdır.Yakalanmamış hiç bir şahıs yokdur.Âdeti öyle.Ama insan
iki yüküyle yaşar henüz üns kokusu almamış ise…rahman koklamamış ise.Şemle i
mânayı iştişmam etmemiş ise Geceleyin hilkat uykusu ile sair vakitler gaflet
uykusu ile.”gel” dedikleri vakit uyanır fakat o uyandıkdan sonra da bir şey
yapmanın imkanı kalmaz.Ahlak,insanı gaflet uykusundan uyandıran şeye
derler.Anlatabildim mi acaba? Geceleyin hilkat uykusuyla uyur,sair vakitlerde
gaflet uykusuyla.Herkese bir “gel” kumandası verilir.O kumandadan hiç kimse kurtulamaz.O
vakit uyanır.en büyük ahlakcı Beşeriyetin Fahri Ebedisi öyle demiştir. “En nasu niyamün fizâ mâtu entebehu” nas
uykudadır ,ölünce uyanır.Nas dendi mi bir kısmı nisyandadır gafletdedir.Nerden
gafletde?Kendisinden gafil.Marifet i nefs olmadıkca marifet i Hak olmaz.Kendi
hüviyetini bilmedikce hiçbir hüviyeti bir insan bilemez.Hep böyle ayrılıyor bu
iş.Hepsi ,her şeyi tatbik eder..kendinden utanmadıkça kimseden utanmaz.O
kendinden utanmayıb da başkasından utanan nefsanidir o makbul değildir o.Yine
utanmamışdır.Evvela insan kendisinden yüzü kızaracak.Kendisi,kendini daha iyi
bildiği için,kendinden hayâ edecek.O gaflet perdesi o hicab insanı
avutur.Mesela mektebe mi geldi bi çocuk “ben bu sene şu sınıfımı bi geçebilsem
“zanneder ki onun yaradılışındaki gaye o.O temenni olunur başka fakat himmet i
gaye o değil.Geçer.Tabiat ı beşeriye ittizası bir sürur bir felah bir sevinç
hasıl olur fakat birkaç gün sonra kendi haberi yokken o tekrar siner.Hani dalga
böyle vurur sonra bakarsınız ki dalganın vücudu yok orta yerde.O sevincin de
vücudu yok.Lisan ı hal ile Kudret diyor ki ona “aradığın bu değil” devam
etmedi.Anlatamadık mı acaba?Aradığın bu değil…Talebe olur özgün tabirini
kullanalım hayata atılıyor deriz.Hayata ne vakit atılacaksın? Onu da bi gün
Kudret müsaade ederse söyleyeyim.Hayata atılmak ahlakda mânası bambaşka
bişeydir.Eh bizde hayata atılmak;para kazanmak ,bir meslek sahibi olmak.Neyse
biz olanı konuşuyoruz şimdi.Atılır.Dediği olur olmaz o da ayrı.Oldu.yine şöyle
bir sevinç hisseder bir gurur hisseder.Beşeri hasletdir,hakkıdır.Fakat o da üç
gün beş gün yine bakarsınız ki o da geçer.Yine Kudret ona hitab etmişdir sırına
“aradığın bu değil”devam etmedi bu değil aradığın.Masam olsun der,kasam olsun
der,rütbem olsun der,şöhretim olsun der.Olur olmaz fakat işte evleneyim der,şu
kadar maddiyatım olsun der bu kadar vâridatım olsun der olur olmaz bunların hiç
birisi değil.Vakıa ki hazreti mevt karşısına çıkar .Aahh seni arıyormuşum amma
ismini koyamadım der.Anlatamadım mı acaba?Seni arıyormuşum ben amma ismini koyamadım.Niye
öyle müşahhas bir vaziyete sokdun diye bir sual çıkar böyle bir “hazreti mevt” dedim yani böyle evet öyledir
o.Müşahhasdır iki gözüm.
--/-
-2-
Nasıl ki uykunun ne olduğunu idrak
edemiyorsun uyuduğun halde.Onu da idrak edemezsin.Bir şey üç türlü
bilinir;İlmel yakin bilinir,aynel yakin bilinir,hakkel yakin bilinir.Bilgi üç
türlüdür.Bir şeyi bir insan ya ilmel yakin bilir,ya aynel yakin bilir ,ya
hakkel yakin bilir.Şimdi benim bu tariflerim hep ilmel yakin bilinen bir
şeydir.Bunun zevki,hakkel yakin bilindiği vakitde olacakdır.Ben bişey
anlamadım.Sana anlatayım, misal vereyim daha iyi anlarsın.Bu vücudunun
varlığına şimdi ne kadar inanmışsan “ben varım” diye yaşıyorsan dünyada Amerika
denilen bir kıtanın varlığına da inanmışsındır.Eğer Amerika’ya gitmemişsen
görmemişsen habere binaen,haberin sadık olduğuna ,haberin mütevatir olduğuna
binaen ,kendi vücudun gibi bu gün dünya denilen mahalde bir Amerika kıtası var
diyorsun.Bu bilgin senin nasıl bilgidir?İlmel yakin bilgidir.Bir gün binersin
bir vasıtaya yaklaşırsın Amerika kıtasına ,görürsün kıtayı ,yine “Amerika var”
dersin. Burda otururken de Amerika var dedin ,gördüğün vakitde de o varken …de
değişiklik yok.Fakat mânalarında var.Ordaki var demekliğindeki bilgi nasıl
bilgidir?Aynel yakin bilgidir.Gördün de var dedin.Anlatabildim mi acaba?Bir gün
de ordan çıkarsın içersine şehrinde gezersin,yemeğini yersin,otelinde
yatarsın,suyunu içersin,gezersin yine “Amerika var” dersin.Birinci var,ikinci
var,üçüncü var kelimelerinin var demelerinde hiç değişiklik yok.Fakat
mânalarında var.Şimdi nasıl biliyorsun Amerikayı? Hakkel yakin biliyorsun.Şimdi
biz bu ikinci hayata gidiş tarifini ilmel yakin tarif eddik.Bunun bir gün
hakkel yakini olduğu vakitde o gün bambaşka bir ricatdır.Anlatabildim mi
acaba?Kendi aslını aramak zevki gelir.Bu fıtridir.Beşerin doğumuyla başlamışdır
sonradan gelme değil.Anlatabildim mi?fıtratın ilk tecellisinde beşer daha sade
olduğundan dolayı o günkü imanı daha temizdir.Tuhaf geldi bu cümle.Ben
anlatamadım.Anlatmak da istesem çok uzun sürecek.Burası bu kadar kalsın.Bazı
konuşmalarda misal veririm o misali vereyim yalnız.Sizinle şöyle binlerce sene
evvel fikren bir seyahate çıkalım tarihin .. olmayan bir devresinde gezinti
yapalım.Göreceğiz ki geniş bir ağacın gölgesini kendisine bir saray yapmış öyle
zannediyor.Beşer,hayalinin kölesi ya zahirde.Avladığı hayvanın etini
yemiş,derisini de önüne örtmüş,taşdan yaptığı baltasını da fırlatmış
atmış,ağacın dibine geçmiş düşünüyor.Mesele düşünmekde.düşünen bilir,bilen
konuşur.Neyi düşünüyor acaba?Ne düşünüyor bu adam?Akşamın çocukların ekmeğinin
parasını kazanalım daha aile teşkilatı yok.Vergi zamanı gelmiş parayı kazan..
daha köy teşkilatı yok.Ne düşünüyor?Aslını düşünüyor ve ismini bulamıyor “var
var” diyor nihayet.Kendi kendine düşüncesinden içinden çıkan deruni bir sesine
kararı veriyor “var” diyor. İşte o “var” dediği O dur.Anlatabildim mi?Demek bu
fıtri olarakdan insanla beraber.O mâna doğmuş.O “var” ın zevkınden hâsıl olan
tecellinin adına aşk derler.Takvim i insanisinden bir yaprağı koparırken yok
oluyorum diye yaşayan vardır.O takvim i insanisinden bir yaprağı koparırken
aslıma kavuşuyorum zevkıyle yaşayan insan vardır aralarındaki fark
bu.Kudret,insan sınıfına hususi bir ikramda bulunmuş ,Naib i Hak yapmış.Yani
“yer üzerinde sana salahiyet verdim,bir çok sıfatlarımı sana giydirdim,eşyayı
emrine musahhar kıldım,tasarruf etmek hakkını verdim. Sen malik bizatihi
değilsin,malik bil araz memluk bizatihisin bunu bil gel faniyi bâkide boşalt
kâm al” demiş.Değil mi bir çok kuvvetli vâridatı biz kullanıyoruz.Mesela beşer
bu gün bir atom yapmış.Atom çıktı,atom çıkdıkdan sonra Hazreti Muhammed’in
ondört asır evvel Hak’ka yalvarmış olduğu bir cümlenin mânası çıktı.Mesela
Hazreti Muhammed der ki “Allahümme
erinel eşya kemahi” Yarabbi bana
eşyanın hakikatını göster.Biz,meratib i eşyayı görüyoruz hakaik i eşyayı
görmüyoruz.Ancak insana hakaik i eşyayı ahlak gösterir.Anlatabildim mi
acaba?Biz meratib i eşyayı.. bu bir ufak cümledir amma kocaman bir büyük cilt
doldurur bunun izahına geçecek olursak.Biz eşyanın mertebelerini biliyoruz
hakaikini bilmiyoruz.Bu gün ilmen şuna “camdır” diyemezsin “cam şeklinde bana
gözüküyor” diyebilirsin.Buna “cam” diyemezsin şuna ilmen “tahtadır” diyemezsin
“bana tahta şeklinde gözüküyor” dersin daha ne olduğunu bilmiyoruz.Bu kadar
meçhuller içersinde yüzerken artık “ben yaratırım” sevdası ile beşeriyeti
inletmekde mâna var mı ya?Ne kaldırıyorsun kafanı yukarıya?Hindistan cevizi
kadar muhafazanın içersinde cevher i akıl denilen nerde satıldığı ,nerde
bulunduğu,rengi ,mahiyeti henüz kabil i vezin midir değil midir bilinemediği
bir kuvve ile senin elinle sana ihtira etmiş olduğu ufacıcık bir nokta ile bir
kainatı yok edebilecek kadar bir tasarruf yaptıran kuvvetin karşısında neden
azamet yarışına kalkışıyorsun?Şunu yapana hürmetle eğiliyorsun da kulağını
yapana niçin eğilmiyorsun?Değil mi? Onu biliyorsun aman diyorsun ne ihtiradır
diyorsun hürmetle eğiliyorsun saygı gösteriyorsun e kulağını yapanı? Binlerce
.. gözünün önüne getiren bilgini yapana hürmetini gösteriyorsun ,gözünü yapana?
Sonra o intizamı,elbette bir ahenk var değil mi ya?Gözün şurda olsa idi,burnun
burda olsaydı,ağzın şurda olsaydı bir lokmayı ne kadar zamanda
yerdin?Göstereceksin göze bak bakalım rengi nasıldır,götüreceksin buruna kokla
bakalım nasıldır,götüreceksin .. tat bakalım nasıldır?Hepsi bir araya gelir.Bu
bizim elimizde böyle bedava da onun için farkında değiliz.Bilir misin o kalb
şöyle bir ne bileyim zamansız bir şöyle bir saniyenin bir saniyesini bul da
şöyle.. bir hal gelsin o dimdik dikilen kafa öyle düşer ki böyle.Hiç bişey
bizim değil.Bizim gibi gözükür ama bizim değil.Güzel söylenmiş ; İlahi ,emrinin avare bir mahkumudur âlem
.Meşiyyet sende ,her şey sende hiçbir şey değil âdem.Fakat hala vücud isbat
eder kendince eyy sersem .Bu gün üç beş karış toprakdan varlıkdan vururken dem
,Yarın toprak kesilmiş varlığından fışkırır mâtem. İşte bu.Bu,suret i
zahiresine göre söylenmişdir.Bu zahirinde kendine tapana göre
söylenmişdir.Kendisini hak da .. verene
göre değil.Bu, zahirde vardır ya bu ona göre söylenmişdir.Şimdi mühim esas,bu
gün zevkım de var da gayet de iyi dinlerseniz mühim esas şeyler söyleyeceğim. Demek oluyor ki hulasa edelim buraya
kadar konuştuğumuzu; İnsanın bu âleme gelmede gitmede ihtiyarı yok giderken de
yok gelirken de yok.O halde az bir zaman içersinde çok bir şeye sahib olmaklık
fırsatı var.
--/-
-3-
Şimdi kardeşim açık konuşalım.Bu gün ömrü
tabii kaç sene diyorlar? Bilmiyorum yetmiş,seksen,yüz koy bir şey koy bir rakam
koy.Bunun yarısı uykuyla geçer değil mi?Bir kısmı da henüz sinn i rüşd
gelmemişdir şadavetle sadavetle geçer geriye kalır, uzun yaşayan bir insan için
konuşuyoruz.Bu gün kü günde yirmi yirmibeş sene .Onun dakkalarını hesab
et,saati önüne koy.O vakit çok heyecan geçirirsin bakarsın saat böyle tıkır tıkır döndükçe eyvaah dakkalara bak ne
çabuk gidiyor dersin.Şimdi bu kadar kısa bir zaman için bir çocuğumuz olur
.aman buna bir istikbal deriz.Ve demektede hem mânen, hem örfen ,hem ahlaken
hem vicdanen mecburuz vazifeliyiz.Çocuğun istidadı etrafında çırpınırız.Bir istikbal.Kâh
kendi arzumuza uygun bir mekteb buluruz kâh çocuğun arzusuna uymak
mecburiyetinde kalır bir mekteb buluruz.Bir sanat buluruz,bir ticaret
buluruz.Vakıa pederin dediği olmaz kaderin dediği olur.. anlatamadım mı?Pederin
dediği olmaz,kaderin dediği olur.Çırpınırız.Bir iki lisan bilsin deriz bilirse
hoşumuza gider .Her lisan ayrı bir insandır deriz bir kıymet veririz.Hep bunlar
şu kadarcık .Orda bir istikbal. Oturduğumuz yer evine mektebine uzak olur mecbur oluruz evi
yaklaştırmaya külfet yaparız.Ne bileyim daha daha yevmi olursa onu muhabbetle
görmek,her an temaşaa etmek malum ya ömür zaten kısa haftada bir gelecek.O
muhabbeti tedarik ederiz.İstikbal yapacağız diyoruz.Bir insanın elad ıyaline
nazar ı muhabbetle bakması en büyük ibadetdir mânada .Öyle mi?Evet.Feda ederiz
burda.İkmale kalır hoca tutarız dersine yirmi lira veririz, yirmibeş lira
veririz, on lira veririz, onbeş lira veririz.Her neyse bir çok külfete
gireriz.Bunlar hepsi yerinde yapılması elzem.Fakaat bunun müebbet istikbali
için hayatının müfredat cetvelinde ne
kadar bir külfete tahammülümüz vardır acaba?Kudret bizden bir sual açsa dese ki
; Bana inandın mı idi,Bana göre Canana inandın mı idi ve senesi, ayı bitmeyen
namütenahiye ait olan bir itikadın var mı idi?” Vardı.Peki sen üç günlük hayatta
bu kadar bir bunu tahkir ediyorum bu kadarlık bir sarfiyatın var demek ki sen
bana veresiye inanmışsın.Anlatamıyo muyum acaba?dur bakalım demişsin olur mu
olmaz mı?Binaenaleyh ebediyet istikbaline beşeriyet suri istikbale çalıştığı
kadar çalışmazsa hadi ne olursa hiç olmazsa yarısı kadar çalışmazsa Kudret’le
arası olmaz.Olmadıkca insanlık alemi huzur bulmaz.Buna imkan yokdur.Ve
görüyorsunuz ki ,mevzii konuşmuyorum bütün dünya sekenesi huzur içersinde
değil.Nasıl ki maddi rahatsızlıklar bir yerde bir sâri hastalık çıktı aman
derler derhal tedbir alınır ne giren çıkar, ne çıkan girer emrinin tedbiri de
budur.Manevi rahatsızlıkların sirayeti maddi hastalıkların sirayeti gibi
değildir.bir anda kalb kararır.anlatabildim mi?Bir anda.dün görmüş olduğun en temiz
bir adam sabahleyin bakarsın diyor Beşeriyetin Fahri Ebedisi en şaki bir adam
olur diyor.Onun için beşer o mâna etrafında yekvücud olarakdan lazım gelen
sahasını takviye etmesi ve ne yapmak lazımsa çalışması esasdır der.Maddi
hastalıklar gibi de değildir.Maddi hastalıklar geldi tifo,kolera bilmem ne
bileyim işte şu bu filan hemen derler sarı kağıdı yapıştırır kapıya sâridir
diyor.Öbürkü öyle değil.O daha kuvvetli sirayet ediyor ,süratle.Akşamleyin
görürsün tertemiz bir adam,sabahleyin görürsün gayet şaki bir adam.Derhal
sirayet ediyor.O bir kalb vardır kalb.Burdaki bu vücud u hayvanimizin kalbi her
vakit söylüyorum ya sadrın orta yerinde hani okuduğun ilm i teşrifdeki kalb o
vücud u hayvaninin .O vücud u hayvaniye taalluk eden bir vücud u insani var.O vücud
u insaninin kalbine böyle bir nokta halinde gelir diyor.Derhal birden bire
büyür diyor.Ani büyüyüverir kaplar.Onun için mâna, mâna yok mu mâna ahlak
,Kudret’in insanlara bahşettiği en büyük bir nimetdir.”le in şekertum le
ezîdennekum” (İbrahim,7) Büyük Kitab böyle
beyan eder.Verdiğim nimete teşekkür ederseniz,nimet artar.Nimet ne?Yemek
,içmek,sıhhat mı?Hani olmaya cihanda devlet.. e biliyorsunuz hepiniz benim
hafızamdan çıktı şimdi.Meali şöyle,sıhhat kadar cihanda büyük bir nimet
yok.Yavuz’un söylediği sözdür o.Kanuni’ye izafe ederler Kanuninin değildir
Yavuz’undur.Arkasındaki şir ipençeyi görünce ölümünün .. olduğunu anlamış
bakmış şöhret afak ı cihan bir hükümdar her yerde kılıcı her tarafda
işliyor.Onun üzerine diyor ki aaahh olmaya cihanda devlet işte bir nefes
sıhhat gibi.Demiş.O da ikinci üçüncü derecede kalır.en büyük nimet nedir
bilir misiniz? Emni eman dır.Şeyden de daha üstün o ,daha büyük bir nimet.O
emni eman,ona nimet i adalet derler.O akide i ilahiye olan hürriyet onunla
kaimdir.Her türlü esaretden,istibdatdan,mezalimden,ezalardan, işkencelerden
halas olmaklık Allah’ın en büyük nimetidir.Eğer siz benim verdiğim nimetin
kıymetini bilmezseniz siz hürriyetinizi kaybedersiniz,istibdata layık olursunuz
,mezalim görürsünüz,ezalarla inletilirim ,işkenceler içersinde kıvrım kıvrım
kıvrandırırım.Anlatabildim mi acaba?Öyle diyor.Verdiğim nimete küfran
ederseniz,intikam alırım sizinle bu şekilde diyor.Sizinle böyle
alırım.İntikamımı böyle alırım.istemediğini yapmaya mecbur olursa bir kimse ona
insan denir mi?E burdan çıkıyor nimetin alındığını .Bir kimseyi istemediğini
yapmaya bir kimse mecbur olursa onda insanlık kalır mı? İnsanlık kalmayınca
nimet de kalktı demekdir.Şimdi dedim ki bak bu gün mühim bir esas tarif
yaptım.Belki onun siz farkına varmadınız.Dedim ahlak,insana hakaik i eşyayı
gösterir ,meratib i eşyayı değil.Biz şimdi eşyanın meratibini biliyoruz.Niçin
ahlak hakaik i eşyayı gösterir?Ahlak, insanı Hak’da boşaltır.Bir insan Hak da
boşalırsa Hak onda dolar Hak onda dolunca neyi görürse onun hakikatını
görür.Anlatamadık mı acaba?Biraz ağırdır mevzuu.Ama ne yapalım öyle geldi.Biz
şimdi meratib i eşyayı görüyoruz.Çifte gayeyle yol alınamaz.Çifte gayeyle
yürüyoruz.Daha gaye birleşmedi gaye.Ne çifte kaç gaye var.Çifte gaye ile yol
alınmaz.İnsanlık yolu aşk yoludur.Aşk da kabil i tecezzi değildir ,kabil i
inkısam değildir.Aşkda parçalanma yokdur.Bir parça bu kadar,bir parça bu kadar
yok kabil i tecezzi kabil i inkısam
değildir aşk.Onun içün çifte gaye ile şey alınmaz yol alınmaz.Biz çok
düşnüyoruz çok ağlıyoruz amma Hak yolunda ağlamıyoruz.Mevlana öyle demiştir, ne
olur bir kere seni görsem kendin için ağladığını hep âlem için ağlarsın
dedi.bir gün Hak içün sende bir gözyaşı görsem ne olur diyor.
--/-
-4-
Ağlarsın,şu iş rast gitmedi der ağlarsın ,bu iş
böyle oldu der ağlarsın ,terzi kumaşı yanlış kesmiş der kadın evde ağlar.Şu
şöyle olmuş der ağlar.Hak için gözyaşı döküldü mü Hak uğrunda ağlayan gözün
ecri, Hak’kı görmek olur.Belle bunu.Hak uğrunda ağlayan gözün karşılığı Hak’kı
görmekdir.Yağmur görmeyen arz,mahsul vermediği gibi gözyaşıyla sulanmayan
kalbden de tevhid gemisi çıkmaz.Kestirme bu.Bir arazi yağmur görmezse mahsul
verir mi vermez.Bir kalb de Hak uğrunda gözyaşıyla ıslanmazsa o adam bir semere
i .. hâsıl olmaz.(saat kaç,yoruldunuz mu?daha biz başlamadık)Bir cemiyetin
devam ı bakâsı için iki şart vardır tekrar tekrar söyleyeyim lazım olan yerler
bunlar,ahlakın ana düsturları.Bir cemiyetin devam ı bakâsı için iki şart vardır
;biri, her şahsın kendi hissesine isabet eden hak,diğeri de vatandaşlarına
karşı borçlu olduğu vazife.Gayet kolay geldi ama o kadar zor ki bu şimdi
toplayacağım ben size misal vereceğim.Bir daha söylüyorum bir cemiyetin devam ı
bakâsı için iki şart vardır.Biri,her şahsın kendi hissesine isabet eden
hak,diğeri de …. Boşluk tetkik edildiği vakitde her bir hakkın karşısında
vazife her bir vazifenin karşısında.. anlatabildik mi acaba?Bunun şuuru olacak
bilecek herkes .Teali terakki böyle,başka türlü yok .İyi ama açık anlaşılıyor
ki hak ile vazife, bütün eshab ı beşer için sırat ı müstakim teşkil
ediyor.Başka doğru yolu yok.Çıkmanın imkanı yok.O ordan zerre kadar inhirat
edildi mi yıkım başlar.Fakat insanda kuvve i şeheviye ,kuvve i gadabiye denilen
iki mühim bir kuvve var ki insan da bunun içersinde mahsur.Anlatamıyo muyum
acaba?Şimdi kuvve i şeheviye ile kuvve i gadabiyenin bu iki kuvvet insanı
sürükleyib götürüyor.Öyle kuvvetli sürükler ki bu iki kuvvenin arasından hele o
kuvvei gadabiyenin teklif ettikleri o kuvve i şeheviyenin cicili bicili
müştehiyatı ortaya dökdükden sonra o intikam hislerini o tecavüz hislerini
kaldırabilmeklik ne mümkün? Neylen kaldırtabileceksin ki hak gelsin neylen
kaldırtabileceksin ki vazife gelsin?Anlatamıyo muyum acaba?İnsan,bu iki
kuvvetin elinde esir.Bu iki kuvvetten kim adamı kurtarabilir?Mesele
burda.Buraya kadar konuştuğumu zabt edebildim..ettirebildim mi acaba bilmem
ki?İstiyorum ki burası ,hele bu konuşmam herkesin iklim i vücudunde yer
etsin.Ana söz bu.Hak,vazife bunun tecelli edebilmesi için beşerin kuvve i
şeheviye ve kuvve i gadabiyesinin esaretinden kurtulabilmesi şart.Bu da o kadar
kuvvetli bir şeye almıştır ki muhasaraya almıştır ki böyle sülük gibi o.Kim
kurtarabilir? Vehle i ulâda dört şey akla gelir hatıra gelir.Kuvve i cebire
denir evvela,o kuvve i şeheviye ,kuvvei gadabiyenin teklifatı karşısında insan
kaldığı vakitde bahusus kendisini o müştehiyatın huzurunda gördü mü artık
akıl,isyana inkılab eder vicdan tevahhuş eder kaçar.O hayır şunlan halledelim
bunların onların hepsi kaçar .Burada bir kaid lazım inhirat ettirmemesi için bir
muhafız lazım .Bunu kime terketmeli kimin eline bırakmalı ki bu iş
düzelebilsin? Bu muhafızlık vazifesini kim yapacak?Hatıra bir şey geliyor.Kuvve
i cebriye geliyor ,hükümet i muntazama geliyor,hükümet i muntazam muhkem
kanunları geliyor.Şeref i nefs geliyor.Örfün namus dediği bir de mâna
geliyor.Bu vazifeleri bunlardan birine verelim ,muhafızlık vazifesini.Beşeri
kurtarsın.Kuvve i cebriye.Onu mütalaa edelim.Alalım.Cebri ,intizamı yapayım
diye kullanırken asayişi ihlal eder.O kadar işe yaramaz yaramadığı gibi
ekseriyetde o kuvveti kullananda kuvvet kalır zayıflar hakkını
alamaz.Anlatamıyoruz galiba.Kuvve i cebriyeye verdin mi kullanacak cebrini,
kullanırken ben onu muhafaza edeceğim derken asayiş ihlal olur.Vazife yine
hakkıyla olmaz.Vazife hakkıyla olmadığı gibi bazan da kuvveti kullananda o
kuvvet tamamıyle kalır kaldığı vakitde bu sefer zayıflar inlemeye başlar hiç
hakkını alamaz.Demek ki burdan iyi bir kaidlik iyi bir muhafızlık meydana
gelmiyor.E bu vazifeyi hükümet i muntazama yapamaz mı?Hayır. Allah
Allah.Hükümet ne kadar muntazam ne kadar muhkem kanun yapsa insanın âmak ı
kalbine kadar giremez.Hatta insanın evinin içine dahi giremez.İnsanın ahvali
efalinin yüzde doksandokuzu gizlidir.Bu ahvali kalbiyesi efali haziyesinde ne
tedbir kullanabilir?Anlatamıyo muyum acaba?.. tedbir kullanır.Sonra onu da
yapan insan değil mi?Masum mu o?Onu kim intizama sokacak?E kime vermeli bu
muhafızlık vazifesini? Bu insanı kuvve i şeheviye ve kuvve i gadabiyenin
esaretinden kurtarsın da birisinde hak, birisinde vazife ,birisinde
vazife,birisinde hak olarakdan bir sırat ı müstakim yapsın da bir intizam ı
ahenk bütün vücudlarda müteaddit vücudlarda beşeriyet bir ruh olarakdan yaşasın
da kâm alsın.Nasıl bir muhafız lazım buna?Umumun ekseriyetin telakkisine göre
şeref i nefse verelim derler namus bu işi görür .Görmez.Haa örfün tanıdığı bir
bu tabi mânayı biz mâna üzerinde konuşmuyoruz.Bir mânanın tarifinde namus var
bir de cemiyetin tarifinde namus var.Mânanın tarifindeki namus oldu mu o vakit
zaten mânaya tevdi edersin iş olur.O onun sıfatıdır dersin geçer fakat mânayı
kabul etmeden. “Bırak mânayı “ diyor.Onla alâkan yok .Onla alakan olmayınca,
örfün tarifindeki namus olunca ki yani şimdi onun tam mukabili şeref i
nefs.Anlatamıyo muyum yahu?O halledemez mi? Edemez.Çünkü neden? Herkesde
ayrılır,her sınıfda ayrılır o.Nasıl ayrılır?Evet ayrılır ya.Misal vereceğim
sana şimdi o ayrılır.Beşer,her mesleğini bir saadet için yapar.O mesleğinin
neticesinde yani illeti gayesi saadetdir.İnsanlar saadetlerine
bağlıdır.Saadetlerine.İnsan kendi saadeti için düşünür.Düşündüğünden
saadet,illeti gaye olur.Bu saadetin devamı için şeref i nefs şartdır.
Anlatabildim mi acaba?Orda şart. Orda yarıyor.O saadetin neticesi için o namus
yarıyor.Yani şerefi nefs maddi o. O saadeti elde etmek için orda yarıyor.Fakat
ya umumileştir.Yaramaz neden mütefaikdir .Bu gün o saadet reçberde başka
türlüdür ,esnafda başka türlüdür.Mesela bir esnafda hakiki bir esnafda yalan
söylemek,eksik vermek ,insanı kandırmak namussuzlukdur.Fakat bir diplomatda?En
namuslu adam olur fakat diplomatın vermiş olduğu meslek itibariyle yalan da
söyler,öbür türlü de söyler ,böyle de söyler orda namussuzluk olmaz.Anlatamıyor
muyum acaba?Değişik o.Demek bu da bir muhafız olamıyor.Reçberde
değişir,tüccarda değişir ,diplomatda değişir.Bismark dünyanın en namuslu bir
adamı idi fakat öyle bir diplomatdı ki bir anındaki bir anı bir anına
uymazdı.Acaba kim burda bu muhafızlığı yapabilir?İman iman.İman ve aşk. --/-
-5-
Ebediyet aşkı.Anlatamadım mı acaba?Ben abes
gelmedim bu kainata bir küllün cüzüyüm.Yarın ben bir divânda bütün mahiyetimle,
bütün evlad ıyalimle, bütün dostlarımla,bütün muhabbet ettiklerimle beraber bir
huzurda aşk ile bulunacağım ve bu hesabı alın akı ile vereceğim .Bana verdiğin
kudreti bozmadım,zulme divân durmadım,zülfe el sundurmadım,ruhsare toz
kondurmadım,belvaya girdim çıktım hiç kimsenin karşısında divân durmadım
diyebileceğim diye aşk ile yaşayan yaşatan şeyin adına iman derler.Anlatamadık
mı acaba? O halde fikri mâna fikri ahlak ,fikri iman,ihlas ve aşk beşeri o sırat
ı müstakime sevk edebiliyor.Ondan madası olmuyor.Ama siz dediniz ki dersiniz
şimdi.”Sen burda namusu birkaç kısma ayırdın ben de şaşırdım bi yer.” Sor bana
.Senin soracağını ben soruyorum sakın bana ordan sual sorma ha.Senin aklından
geçeni ben söylüyorum.Fikri imanda,fikri aşkda,fikri mânada ki namus başka
türlüdür o.O tarif. Orda her sınıfta birdir.Öyle mi?Evet.O nasıldır o? Allah’ın
bir ismi “Gayur” dur.Pek sevip,pek seçerek,pek benimseyerek ,batahsis i sübhani
,ayırmış olduğu insanlardan ,insanlara,kimlerse,o sıfatından,o sıfatına mazhar
kılmış olduğu o Gayret, o Gayur sıfatına ki o vakit Hak dan ayrılmıyor o sıfat
.O sıfata mazhar kılınıyor o orda ayrı.Beriki ayrı o ayrı.O mânanın
bütünlüğünden bir varlık.Orada yine Hak kâim.Sevdiği bir insana kendi
sıfatından o “Gayur” sıfatını onun kalbine bahşedişidir o.O kalb Onun namına
o gayreti muhafaza edeceğim namına
çırpınır.O ayrı o. Bir misal vereyim size bak daha iyi
anlayacaksınız.Yorulmadınız değil mi? (hayır hayır) O bir hayâ, ona yüz suyu
derler altın suyuna benzemez.Altın suyu,sayarifi,levhaları,tabloları tezyin
eder.O namus Kudret’in kendi eliyle insanın yüzünü tezyin eden bir mânadır.Onu
bozdu mu bir adam onun nakkaşı yok ki yeniden yapsın.Gitti o. Onun için Cenâb ı
Ali öyle demişdir;El haya u katretün iza kutire kutile .O bir damladır düştü mü
ölür.Misalini vereceğim daha iyi anlaşılacak.Hepimizin bildiği bir Yusuf,bir
Zeliha mevzuu vardır kıssası vardır.O semavi kitablarda beyan edilir
bahusus.Halife i Kutsiye i İlahiye olan Büyük Kitabda da açık tafsilatı
vardır.Ama biz onu böyle bir hikaye gibi okur geçeriz.Allah, Allah’lığı ile
tenezzül eder de der ki; “Nahnu nakussu aleyke ahsenel kasası bimâ evhaynâ” (Yusuf,3) Azimüşşan ,kendi Zâtını beyan
etti. Ben, Allah’lık azametimle sana beyan etmiş olduğum bu kıssa, hadisat ı
kevniyede âlem i mevcudatda olan kıssaların en güzelidir.Burda öyle beyan
etti.E insan bunu böyle roman okur gibi mi okur?Üzerinde durmak lazım.Kudret
kendi tenezzül ediyor “Ahsenel kasas” diyor.”En güzelidir.” Bakın
şimdi kuvve i gadabiye dedim bir de kuvve i şeheviye dedim.Beşer onun
mahmulların mahsurudur.Seneler geçiyor da insanlar intikam almakdan
vazgeçmiyor.Esir,hür değil zavallı.Esir esir ,nefsinin esiri.Bu kıssada aşk
nedir,gadab nedir ,sabır nedir,iffet namus nedir bunu beyan ediyor.Bunun
inceliklerini beyan ediyor.Tarihi okuyanlar,işitenler bütün bunları bildiği
için hepimizin bilmezi lazım olan bir mevzuu.Biliyorsunuz fakat temas ederekden
yürümek lazım.Hazreti Yusuf,bir peygamber oğlu bir peygamber.Hazreti Yakub’un
oğlu.Kendisi küçüklüğünde hususi bir fıtratı olduğundan dolayı mahbub ul
kulub.Kardeşleri hasım olmuşlar.Biliyorsunuz kuyuya attılar.Ve her gün de bir
tanesi bir kısmı öldürelim dedi içinden bir tanesi dedi ki yaptığımız zaten
fenalıkdır ben buna taraftar değilim ama siz artık buna karar verdiniz hiç
olmazsa öldü diyelim bir kuyuya atalım.Biri gelir çıkarır filan bizden
uzaklaşır.Fikrini kabul ettirtdi kuyuya attılar.O yokluyordu kuyuyu nihayet bir
gün geldi “Yusuf yok” dedi.Dediler ki zengin bir kafile geçti herhalde kuyuya
müracaat ettiler onu çıkardılar önleyelim kölemiz kaçmıştır diyelim vermek
istemezler para alırız.Satarız para alırız.Önlediler.Dediler ki bu bizim
kölemizdir bizden kaçmıştı nerde buldunuz biz bunu arıyorduk bu kuyudan
çıkardık kölemizdir bu bizim.Eee? Kafilenin reisi dedi ki ,Biz bedelini
vereceğiz dedi külliyetli bir para aldılar.Aldıkdan sonra da ilerde birisi daha
çıkmasın diyerekden bir senet yaptı imzalayın bunu dedi.Yaptılar hepsi
imzaladılar senetleri.Şimdi aldılar götürüyorlar bir an .. etti Yusuf.Kendisini
satın alan o kafilenin reisine dedi ki bir recam var dedi.Beni satın
aldınız.Eski efendilerimle bir istihlal i hukuk yapayım müsaade edinde
dedi.İstihlali hukuk yapmadık.Pekala dedi.Onlar geride kalmışlar koşarak geldi
dedi ki; esrar ı kader dedi ne yapalım haikmet i mefkuduna hikmeti bizim beşeri
takatına gizlenmiş Kudret’in bir cilvesi var.Bana bunu layık görmüş.Fakat
ayrılıyorum sizden ne de olsa bir pederin zahrında bulunduk o hak vardır
elinizi öpeyim de öyle ayrılayım büyüğümsünüz dedi.Yapabilir misiniz? Kudret
burada Hazreti insanın tarifini yapıyor.Anlatamıyo muyum acaba? Gittiler.Âlem,
âlem i ibretdir.Akıl işlemez dedim ya.Mesela mâna ilmi ile şöyle konuşalım
sizinle.Büyük Kitab der ki “yuminune bil gaybi” (Bakara,3)der. Onu
ekseriyet mâna verirken idare tasları acayip olur Allah gayb da ona iman.Allah,
ne gayb ne bişey.Neyse parça parça hatırıma gelecek.Sanma zahid savmu salatı
Haccı zekat ile biter işin İnsan ı Kamil olmağa lazım olan irfan imiş.Mısri
der ki, Nerden gelip gittiğini anlamayan hayvan imiş.İşit Niyazi’nin sözün
hiçbir nesne örtmez Hak yüzün,Hak’dan âyan bir nesne yok gözsüzlere pünhan
imiş.Buradaki gayb,Hak’kın saltanatını idaredir.İnsan, Allah geçen
konuşmamda dediğim gibi .. muhtac ı isbat değil sen varsın O var.Yalnız
saltanatı idare edilmez saltanatı gaybdır.Bakarsın ki öbür tarafta ilmi var
fazileti var ,ahlakı var her şeysi var.Bu gün ekmek parasına muhtaç.Orda
şaki,zalim,rezil,edepsiz nân içinde müstağrak.Aklan hallet bakayım.Akıl durdu
işte.Efendim çalıştı da oldu.Çalışmak,ibadetdir .Çalışmak muhakkak o şeyin
karşılığı olarakdan değildir.Yalnız mâna içindir o. “Ve en leyse lil insâni illâ mâ
seâ” (Necm,39) Herkes çalıştığının karşılığını görecek ebediyet âleminde
.Burada ekseriyetle çalışmayanlar nân içinde müstağrakdır çalışan
değil.Sadi’nin dediği gibi ; … başka bir şey okuyacaktım. … Devlet verildi
köpeklere nimet verildi eşeklere Yarabbi beni bu kainata bel bel baksın diye mi
getirdin diyor.O makam ı raz dan konuşmuş ben söyleyemem ya onun ağzından konuştum.O
salahiyetli o.Herkesin Allah yanında bir rütbesi var.Sen de söylerken onun
ağzından söyledim de.Belki onun makamındaysan ona bişey demem söyle. --/-
-6-
O nedim olmuş söyler o. Devlet beçe-gân dağda i nimet
beharan besma betamaşai cihan devlet
verildi köpeklere nimet verildi eşeklere besma betamaşai cihan ben de hoş bu kainata böyle bel bel bakayım
diye mi getirdin beni diyor.Sadi o.O söyler o.Mevzuu dağıtayım da gireyim bari
Sadi deyince.Yoruldunuz mu? (hayır hayır) Hafız Şirazi vardır meşhur.Bütün garb
edibleri feylesofları ,şairleri meftun olur.Söylenmemiş şeyler ,ilhami
şeyler.Divanını yapmış hocasına götürmüş.Hocası.. demiş efendim Sadi’ninki gibi
oldu mu,güzel mi filan.Maşaallah demiş tabi büyük adamlar insanı kırmaz.Müphem
konuşur evet de demez hayır da demez .O gece hafız rüyasında görüyor.Rüya alemi
menamda cennettde .Cennetin o âleme ait memureleri raks yapıyorlar. Keşefed
dücâ bi cemalihi ,beleğal ulâ bi kemalihi,hasunet cemii hısalihi ,salli aleyhi
ve âlihi diye yer yerinden oynuyor orda.O seda başka o an başka filan.Zevk
içinde uyanmış .Sabahleyin gitmiş yine hocası ya girmiş içeriye daha kendi
bişey söylemiyor gülerek karşılamış demiş hafız bu akşamda cennetten faslı Sadi
den yaptılar demiş.Öyle adam bu Sadi de böyle işte.Böyle olursa öyle şeyler
söyler.Hani söyler dedim de O söyler ben niye söyleyemem diye belki birinin
gönlünden geçerse işte böyle biri bişey şeyederde sen de gelince sen burdan
yaptılar şurdan yaptılar diye bir halin varsa sen de söyle, söyleyebilirsin.İnsan
her şeyi yapar,insan olunca.Çıkarmışlar.O vakitde Mısır,İran’ın bir
eyaleti.Mısır,İran’ın bir eyaleti.İran kisrası,o günkü kisranın bir tek evladı
var bir kızı var.Ruyasında Mısır azizini görüyor ve ona mübtela oluyor .Tedrici
surette vücudunde mailiyet başlıyor.Doktorlar filan bir türlü çare
bulamıyorlar.Bir gün canı sıkılmış,eski zalim adamlar hükümdar,çağırmış bütün
doktorları sertabibi filan ,tabib i hususisine demiş bir tane kızım var ,siz
doktorum diye gezersiniz bak iyi edemezseniz hepinizi imha edeceğim demiş ve
bunu bilin demiş.Hiç birinize hakk ı hayat yoktur.Doktorun biri demiş ki bu
adam bunu yapar yahu bunu söyleyelim bu bizim mevzuatımıza dahil değil bunun
ruhani bir rahatsızlığı var.Önceden söyleyelim de biz yakamızı
kurtaralım.Söylemişler bunun demişler yakini kimse bunun herhalde bir derdi
vardır bundan öğrensin.Dadısını çağırmış.Bak demiş kızımın bişeysi mi var
anla.Ben demiş Mısır Azizine alem i menamda taaşşuk ettim demiş.O günün kisrası
hükümdarı sevinmiş işte ne olacak demiş bunu niye söylemiyor benim kızım ki
Mısır Azizi de kim demiş.Şimdi demiş irade ederim burda nikahını kıyarım
karşılasın demiş.O günün saltanatının iktizası neyse o saltanat icabı
yapılacaklar yapılıyor.Mısır Azizi de seviniyor bana rağbet edildi
diyerekden.Biraz da çekiniyor.Neyse dadısınlan beraber gönderiyorlar bir çok
maiyet filan.Şimdi Aziz karşılıyor yarı yoldan kız bakıyor ki ruyada gördüğü
değil gayet de abus ul vecih bir adammış.Dadı demiş kader sürükledi böyle
değildi amma artık dönmek filan olmaz hiç ses çıkarmayacağız,kabul
edeceğiz.Neyse gitmişler saraya.Muazzam bir saray.Yalnız dadısı biliyor
serairini .O günlerde Cenab ı Yusuf’u da köle diye satılığa çıkarmışlar.Orda
insan satılan bir sahne var haber vermişler.Saraya da haber vermişler,Zelihaya
da haber vermişler.Hatta tuhaf,bir ihtiyare kadının bir ihtiyar kadının bir
vecizesi var.Elinde bir yumak iplen süratle gidiyor “anne nereye gidiyorsun”
demişler.”Kudret buraya bir afitab göndermiş” “e ne olacak?” Pey sürmeye
gidiyorum. Gülmüşler.Biliyorum bizim yumağa da olmaz ama Allah adamın başına
kakar “böyle bişey yarattım da bir bahane bulamadın mı” der demiş.Sahne
açılmış,Zeliha görünce fe arre mahşiyyen aleyha der derhal düştü bayıldı.Rüyada
gördüğüm bu.Sahne kapansın diyor ayıpdır diyor böyle insan satılmaz.Gelin ne
isterseniz saraydan alın saraya götüreyim.Saraya götürmüş.Yusuf, rağbet
etmiyor.Öyle yapmış ki bir bilmece gibidir.Kimin sarayının her tarafı ayna
idi?Zeliha’nın .Tavan,taban,duvarlar hep.Nereye baksam onu göreyim diye öyle
yaptırmış.Bir gün yine ağlıyormuş dadısı demiş ki nedir demiş bu sen O nihayet
senin elinde bir köle .Bu kadar olmaz demiş ben gideceğim kendisine
söyleyeceğim senin arzuna ram ettireceğim.Sultanım ama sana hizmetçi olurum
dadı demiş.Ben gidiyorum demiş.Yusuf’un odasına girmiş .Diyor ki ey gulam oğlu
gulam ,ey köle oğlu köle.Nedir senin ettiklerin?Uzun boylu söylüyor söyledikden
sonra.O güne kadar gizlemiş Yusuf diyor ki yook dadı diyor ben gulam oğlu gulam
değilim ben bir peygamberzadeyim.Belki de istikbalin o rütbesinin namzediyim.Esrar
ı kader beni bu hâle kadar getirdi bu böyle ağlayarak söylerken Zeliha bunu
işitmiş gelmiş ayaklarına kapanmış demiş ki ne ağlarsın cihanın sahibi ağlamak
lazımsa beni bir ruya taalukuyla buralara kadar gelmişim.Ondan sonra bir gün
diyor ki kimse yok neden çekinirsin diyor dünya babamın hakikatda öyle.Bizansı
yıkmış ,her yeri yakmış her tarafta bi tane o herif kalmış öyle.Aziz de uşağı
babamın hepsi.Neden çekinirsin?Seninle benim aramda kim var,niye çekinirsin?İyi
ama demiş sana senden yakın,bana benden yakın birisi şimdi burda
bulunuyor.Binaenaleyh ben yine kaçacağım senden. Kim O dediği vakitde o biraz
evveli hani dedim ya ne o muhafızlık yapabildi,ne o yapabildi ,ne o yapabildi
anlatabildim mi .. deki misali? Misal geldi mi acaba? Kurduğum mevzuun misalini
getiremedik mi? Bu uzun bahis ben de yoruldum bu kadar yeter bize lazım olan
kısmı burası idi .Yani hiçbir kuvvetin giremediği bir yerde bir şeyin girmesi o
da ne idi? İman. İman ne idi? Ebediyet.Ebediyet ne ile olurdu? Allah ile. Emni
aman da onunla gelirdi .Arazi i kalbiye ne ile sulanacaktı?Birinde hak
diğerinde vazife nasıl teşekkül ediyordu?Sırat ı müstakim üzerine yürümek ne
biçim oluyordu? Konuştuğumun da hulasalarını, nirengi noktalarını
söylüyorum.Sağ kalırsak haftaya yine konuşuruz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder