194. Kaset

Kaset 194  17/03/1963    86dk.  (Düzenlenmemiş Metin)



Ahlak mevzuu üzerinde devam etmektedir.Mevzuu başlıca iki esasa ayırmışdık.Birine vazifeden doğan ahlak,diğerine aşkdan doğan ahlak tesmiye etmişdik.Vazifeden doğan ahlakın annesi akıl,aşkdan doğan ahlakın da nembaı mastarı kalb olduğunu söylemişdik.Ahlakın bahsetdiği aşk,tarifini yapıyoruz sık sık.Aklın da kalbin de ve bu cümleleri her konuşma başında tekrar ediyoruz.Çünkü umur u hariciyede misal vermek lazım gelirse sofrada yemekler değişir de ekmek değişmez.Söyleyeceğimiz mevzuun sofrasının ekmekleridir.Bunun üzerine bina edilecek.Ondan dolayı tekrar etmek mecburiyetinde kalıyoruz.İki kelime vardır ki ekseriyet bunu konuşur fakat yerinde kullanmaz.Biri vazife kelimesi biri de vicdan.Bir iş yapılır sen o işi benim vicdanıma bırak der.Hepimizin ağzında dolaşan bir kelime.Gelmemizdeki gayenin..getirirlerken sormadılar.Beyefendi yahut hanımefendi bir darr ı ibtila vardır ,dünya denilen bir sahne vardır,dirliği kısa,ikbalinde hüda idbarında fecia gizlidir.Hezar aşina bir acuzeye benzer,sizinle konuşurken başkasına işaret eder dünya öyle.Mahalli istibar,imtihan.Kapısının üzerinde yazılıdır darılma pazarı değil dayanma pazarı.Gir bakalım içeriye…Kapısının üzerinde büyük bir yazı var Türkiye’ de türkçe Fransa’da fransızca ,İngiltere’de ingilizce ..lisaniyle yazılmış dünyanın kapısında böyle “darılma pazarı değil dayanma pazarı” buyrun.Sormadılar.Giderken de sormazlar.Var mı öyle bir soran “teşrif eder misiniz efendim?”Bir ecel âlemi vardır hayat şimdi başlayacak .O herkes hayata atıldı filan nerde hayata atıldın? Hayata insan musalla taşından sonra atılır kısmeti varsa.Yok daha hayata atılma yok.Hayat ondan sonra başlar şimdi hayat ..Şimdi dalgasız denizden dalgalı denize düşmüşüz.Bu denizde kendi kulaçlarımla yüzer de kenara çıkarım derse muhakkak boğulur.Hele bir de kendi kulaçlarına güvenib de yüzüb kenara çıkmak iddiasında bulunan hiçbir kimse sahil i aidiyete çıkamamışdır.Bunun iki sert dalgası vardır birine Celal birine Cemal derler biri batırır biri çıkarır nihayet insan tıkanır boğulur gider.Bunun orta yerinde muazzam bir gemi vardır.Mevkii filan yok ücretsiz, külfetsiz, minnetsiz .İhlas ile temiz bir niyet ile herkese buyrun der.Binilir,haberi olmadan o sahile çıkılır.Yok ben kendim gidicem.Buyrun.Kimseyi de zorlamazlar.Pekala derler.Ulum u bahriyede mütebahir bir kaptan tasavvur edin.Yani deniz ilimlerinde gayet iyi bilgisi olan bir kaptan gözünüzün önüne getirin deniz ilimlerini çok iyi biliyor.Bir yere uğradı gemi kalkacak saati geldi.. yok bilmiyoruz fakat havaya bakıyoruz gayet müsait gözüküyor bize berrak böyle.O ilmi bilen kaptan diyor ki “bizim burdan kalkmamız doğru değil şu kadar zaman sonra bir havada bir dehşet tecellisi olacak bir yerde tutunamayız.”O ilme agâh olmayan insanlar kendi kendilerine derler “kaptanın kim bilir ne dalaveresi var. Burda sevdiği mi var onunla mı görüşecek,alışverişi var ona mı bağlanmış.Şu havaya bu ne olabilir?”Söylenme başlar.Tabi kaptan bildiği niyse onunlan âmel eder.Fakat ara yerden şöyle bir az bir zaman geçer geçmez simsiyah o dalga muazzam vuruyor aman ha. İşte bizi sahil i aidiyete çıkaracak ulum u bahriyede ama hangi ilimde biliyor musun mâna ilminde mütebahir olan kaptanlar ,hakiki bir hayat sahili vardır şimdi böyle hiçbir şey gözükmüyor derler o ilmi bilmeyen insanlar “bırak canım orasını,bundan başka bişey yoktur” der.Bişey anlatamıyo muyum acaba? Buraya nerden girdik? Gelirken sormuyorlar,giderken de sormuyorlar. Bakıyorsun semayı deler gibi bakıyor ,yeri ezer gibi basıyor. ”Yaratırım” diye yaşıyor.”Gel” dedi mi hiç bişey yok.O dimdik kafa ne bileyim saate vaz etmeye gelmez o kalb atış tarzını.Bir gün hayat i hayvani ile hayat ı insani Allah kısmet ederse anlatayım size.Nedir o hayat? Burdaki hayat rutubete bağlı,rutubet sıcağa bağlı o bitiyor.Onların şeyleri var hikmetleri var.Biz de nagalib olduğundan dolayı hayat ı hayvanimiz naildir.Bunda neler var biliyor musunuz çok muazzam elli konferans sürer ama çok tatlı.Ben anlatabilsem çok zevk alırsınız o kanaatdeyim.Şu kadarcık bir yer kaçırıveriyim de zevkını anlayabilen varsa anlasın.Mesela Cenab ı Musa “inni enallah” nârasını çoluğuna çocuğuna ateş aramak zarureti o anda muhabbeti ateşteydi.İnsanın ihtiyacı neyse muhabbeti o dur.Kudret de o ihtiyacına binaen o muhabbetini oraya tevcih etdiği vakitde o ateşten “aradığın Allah benim” dedi.Ha bu şimdi bin sayfa sürer.Muazzam.Niyse yine biz mevzuu püüü bir yere götüreceğiz dön dön .Fuzuli’nin dediği gibi “Ey akıl edebe riayet eyle bu bilmek ile kifayet eyle kâni i sıfat olgil mâni i zât olgil” biz de şimdi dönelim.Sormuyolar giderken.İnsanlar yalnız burasını düşünse. Onun için Hüda der ki;
Se nurîhim âyâtinâ fîl âfâkı ve fî enfusihim hattâ yetebeyyene lehum ennehul hakk..”(Fussilet,53) Zemin yardım etmedi efendim zaman yardım etmedi şu etmedi bu etmedi işte müsait saha bulsaydım ben de bu hususlarda biraz zevk edinebilirdim.Param olmadı,kimse elimden tutunamadı,tutan olmadı.Hani mazeretler vardır ya.Allah diyor ki “ Hiç bişey bulamadınsa âfakda kendini de sana büyük bir kütübhane yapmışdım kendini okuyaydın yahu.Bunun için de külfet varmı idi.” Diyor.Biraz kendin üzerinde dursa idin mesela ilk derse başlarken “ben buraya gelmişim beni kim çekti? Nasıl çekildim de geldim buraya? Kim çekti beni?Her vakit söylediğim gibi o uyku nedir o uyku?Uyku? O ne muazzam bir şeydir ne korkunç şey sonra.Aman dersin şöyle bir istirahat edeyim.Evet güzel istirahat edesin diyerekden de onu hâlketmiş ama her şeyi bırakıyorsun ne kadar sevdiğin varsa malında mı gözün var,canında mı gözün var canını da bırakıyorsun.Mal,can,servet sonra cah o bir beladır adama.Cah hırsı püü huzursuz.Öyle bir hastalıkdır ki mübtelası zavallıdır.Başka hırsa benzemez ne mala ne servete ne şuna buna o cah bunların hepsini evlad ıyal .Ya kalkmazsan?Aczin tahakkuk ediyor işte.Kudret,aczini sana tattırıyor.Eyy inleten bak inletmenin şeklini şimdi senden alacağım ben.Zalim de bir tarafa büzülecek ,mazlum da bir tarafa sızacak.Hakimle mahkum müsavi oluyor.

                                                                                              --/-

                                                                                              -2-

Sonra en samimi arkadaşın yastığın oluyor orda bütün dertlerini konuşuyosun o bastırıncaya kadar değil mi?Ne kadar serairini senin gizler o.Beşer hülasa aciz bir vechesinde.Zaten aciz olan vechesiyle insanlara ihanet eder.Aciz olmayan vechesi Hakdadır onun o vakit Hakk ile Hakk olur lutfeder kerem eder.Aczi tarafı kötüdür anlatabiliyo muyum?Aczi olan tarafı beladır beşerin.Aczi olmayan tarafı o çok güzel o.Aczinden dolayı onların yapar hepsini.Buraya nerden girdikdi?Yine ben hatırlatayım belki hatırdan çıkmışdır.Üç şey için geldik dedik.O üç unsurun bir tanesini teşkil eden kelime vicdan.Burdan açıldık.Gelmemizdeki şey üç şeyin biri;bilmek, bulmak, olmak.Taalluk etmek,tahalluk etmek,tehakkuk etmek.Sevecek,sevdiğini bürünecek,sevdiği ile sevdiği ile olacak.Sevdiği ile sevdiği onda tahakkuk edecek.Bu üçü.Başka bir şey değil.İşte vicdan da bulmak.Neyi bulmak?Aslını bulmak. Hakk’ı bulmak. Allah’ı bulmak.Allah’ı bilende bile vicdan yokdur… de vicdan yokdur.Herif mânayı inkar etmiş ,ne bileyim “kainat kör bir tesadüfün neticesidir ben de tekamül etmiş bir hayvanım” diyerek yaşıyor.Bu adamın vicdandan bahsetmesi ne mâna ne münasebet var?Bir defa aslı kabul etmiyor.Bizce kıymeti yok ister kabul etsin ister  etmesin Kudret müsaade etmiş “isteyen inanır diyor isteyen inanmaz zorluk yokdur” diyor. Öyle diyor Hüda öyle diyor.Bana gelir diyor ondan sonra niçin inanmadın derim diyor sorarım diyor.Ya inanmadınız değil mi sen beni inkar etmişdin ben de seni şimdi inkar edeceğim ama senin inkarın gibi olmaz benim inkarım diyor.fe keyfe kâne nekîr”(Mülk,18)” Nasıl bakalım Benim inkarım seninkine benzedi mi?” Acı çok.Çok acı ama.Sen beni inkar etmiştin diyor konuşuyor ben de şimdi seni inkar edeceğim ama  fe keyfe kâne nekîr” nasıl benim inkarım seninkine benziyor mu.Bu böyle.Onun için mesela bazı insanlar bir inkar eden adamı buldu mu kızıyor hakaret ediyor.Yok canım ne kızıyorsun acı.Büyük Kitab öyle der gördün mü der gül “selam” dersin gidersin der.Tabir de böyle.Allah’ın tarifi öyle… der bazı yerde.Bazı yerde selam selam dersin.”selam selam” dersin diyor.Allah öyle diyor.O işler bana ait diyor Ben onları halledeceğim diyor.Soracağım ona bakalım .21:30 “Ve lekad ci’timûnâ furâdâ kemâ halaknâkum evvele merretin..”(En’âm,94)  Ne o beyefendi teki tenha geliyorsun diyor. Allah’ın konuşma tarzı da acayib bi tuhaf konuşur öyle.Seni ben ilk yarattığım gibi geliyorsun .Öyle ilk yarattığım vakitde çırçıplakdın sular içinde filan öyle bi tuhaf gelip yıkadılar mıkadılar kuruladılar bişeyler bi torbalardan morbalardan çıkdın filan.Şimdi öyle geliyorsun sen diyor.Senin bi çok etrafın vardı,dalkavukların vardı,böyle kıpırdanırken hemen daha zıp diye vaziyetler alarakdan halinden malinden filan bişey yapmak isteyenlerin vardı bunlarlan senin aran açıldı mı? Koptu mu bağ diyor.Niye getirmiyorsun onları yanında?Pek yalnız geliyorsun diyor.Ondan sonra başlıyor .Celse de açıkdır hepsini temaşaa edecek mevcudat .Hafi celse yok Kudret de hiç.Daima açıkdır.Ama bütün çirkinlikler de çıkacak mı mâdam celse bu kadar açık oluyor? “Yevme tublesserair fema lehu min kuvvetinvela nasir” Ben bütün serairi her şeyin içini dışına çıkaracağım gün var. Çıkaracağım vakitde hiç kimsenin güvendiği kuvvetli filan yardımcısı filan olmayacağı bir an öyle bir zamanda çıkarırım.İnsan merak eder.Onun için celse açık amma bazısını siliyor.Siliyor.En.. tabirini bulamıyorum ki cümleyi sarfediyim.Nasıl ne biçim cümle sarfediyim nasıl kelime koyayım?Yine o kelimeyi koymak lazım.En keremli tarafı.En Keremli tarafı ,insan yapmış olduğu çirkinlikden kendi kendisini ta’zib eder.Ben diyor, tevabın mânası o dur yalnız tövbeyi kabul eden mânasına değildir.”Yapılmış olan şeyi, yapan adama unuttururum” diyor.Mesela ben şu fenalığı yaptım beni Kudret affetti affetti ama benim içimde oturan sessiz sözsüz, bizsiz sizsiz konuşan bana diyor ki “sen alçaksın”Beni,benim vecmimden beni, benim yapmış olduğum ta’zibden kurtarmaklık için Hüda “seni sana unuttururum ben” diyor.Anlatamıyo muyum yahu?Burayı anlatamadık gözler söylüyor.Kendin de kendin yapmış olduğun çirkinliği bilmeyeceksin.Kaldıracağım onu diyor sen de bilmeyeceksin. Bulmak.Dönelim mevzuun an yerine.Bulmak. Hakk’ı bulacak.Bilmek kâfi değil.İman ı akli de insan kalır.Başlar akıl kabul etmemeye bocalamaya filan kalır iman ı aklide.Taaak iman ı şuhudiye çıkıncaya kadar .İman ı şuhudiye çıkdıkdan sonra iç tarafı başkadır dış tarafı başkadır.İman ı tevhidi ilmi olur, akli olur, şuhudi olur.İlmisinde aklisinde beşer noksandır.Henüz inandığı şeyin zevkini alamamışdır.Nasıl anlatayım sana.İnandığının zevkini bulamamışdır.Mesela o kadar incedir ki Cibril, iman ı aklidedir.Sen şimdi kendini düşün bakalım Cibril’i getir gözünün önüne Cibril bu artık var mı Hükümet i Sübhani’nin Sefir’i Büyük Sefir.”Lev denevtü ümmületen leharaktu”Mirac mevzuunda Sidre i münteha’ya geldikden sonra bir serçe parmağı kadar ilerlersem nar ı .. beni yakar diyor.Bişey anlatıyo muyum?Bilecek,bulacak,olacak.İlmi tabirle taalluk edecek,tahalluk edecek,tahakkuk edecek.Daha anlayışlı tabirle sevecek ,sevdiğini giyinecek,sevdiği onda tahakkuk edecek.Bu âleme gelmeden gaye bu.Hayvan da yer,içer,tenasül eder.İnsan da yer,içer,tenasül eder.Fark? Fark buraylan ayrılır işte.Bir yerli yerine kullanılmayan kelimenin bi tanesi bu dedik.Biri de bu vazife kelimesi.Vacib ül icradır.Yapılması aklen ,ilmen,kalben ,vicdanen,örfen,cemiyeten mecburi olan şeyin adına vazife denir.Mukaddesdir,kudsiyatdan doğar.Kudsiyat,ahlakdan doğar.Ahlak,Zât ı Bâri’ye iman ile olur.Zât ı Bâri’ye iman ,mâna ile olur.Kanal böyle geliyor şimdi.Yoksa gitmiş zehid beşyüz lira aylık vermiş bilmem üçyüz lira haftalık vermiş orda uşak olmuş tezgaha geçmiş şu malı şurda sakla bakalım da bu beş ay sonra para edecek e şunu şöyle yap bunu böyle yap bir yığın ihtikarı var hilesi var filan niye bunları vazifen ben orda vazifeliyim.Sen ona vazife deme kelimeyi bozma .”Ben uşakım” de.Vazife başka uşak başka.Vazifenin gelen kanalı başka.Anlatabildik mi?Bir de dedik ki romanda okunan aşk değil.Aşkdan doğan ahlak dedik ya.Ya nasıl aşk bu?Bu öyle bir aşk ki, insan âsude kaldığı zaman kendi kendisine başbaşa kaldığı an şöyle bir düşünür.Kimim der, nerden geldim der, nereye götürüleceğim der.Bu beden der bunu tasarruf eden var der.
                                                                                              --/-
                                                                                              -3-

Bakar buna.Ben, kan,kemik,et torbasından ibaret miyim? Yook.Eğer ondan ibaret olmuş olsam ben uyuduğum vakit kimse benlen konuşmuyor.En sevdiğim bir adam gelsin müsaade et de şurda biraz uzanayım desin buyrun dersin sen başlarsın yazını yazmaya biraz fazla uyursa “amma yattı ha”  dersin.Ağırlığı basar sana.Kendi yok sıkleti geçti.Anlatamıyo muyum? Neden ağırlığı basıyor farkında değilsin sen onun.Kendi gitti de maddenin kesafeti boğmaya başladı seni.Evinde çocuğun bile uyurken canın sıkılır ya.Kendi yok da ondan.Anlatamıyoruz galiba?Düşünür, ruh ile beden birleşiyor der.İşte bu ruh ile bedenin birleşmesinde bir mebde i ittisal var der.Bu acaba bu başlangıç nedir der.Başlar kendini aramaya.O aradığı vakitde kendisini bulur.Kolay da bulunmaz ha o.Kendisini bulur diyorum çabuk yerde bulamaz onu.Bulamaz kendisini.O kendim dediği vakitde bir vahdet bulur mebde i ittisalde ruh ile cesedin birleştiği ikizdi.Ruhun cesedim demez kendim der bir yapar.Anlatamıyo muyum yahu?”Kendim” der bir yapar.Hak,ruh,cesed oldu üç .Bunun üçü ferd namını alır.Bu gün zevkim var böyle biraz acayib şeylerden konuşacağım anlatabilirsem.Beş dakka kadar konuşayım ondan sonra geçeriz şuraya.Şimdi ona misal vereceğim ben daha güzel misal vereceğim inşallah.Mânada aile teşkilatı neyi iktiza eder onu anlatmak istiyorum anlatabilirsem.Gireceğim oraya. (Yok,yok mendil değil başka şey aradım o da yok.).O itilip tıkılır şirk,vahdaniyete geçtiği vakitde kendi hakikatına ârif olur.Kendi hakikatına ârif oldu mu Hakk’a ârif olur.Hakk’a ârif olunca ervahın suretlerini bir tarafa eshamın suretlerini bir tarafa dizmeye başlar ezellere layezellere doğru koşar.Hakikatında o münasebatda bir ittisal duyar o duymuş olduğu ittisaldeki zevkinin adına aşk derler.O zevkın menbaı ruh ul envâ dır.Ordan gelir insana.Yoksa romanda okunan aşk mânasına değildir.Konuşma mevzuumuz ahlak mevzuu.Bu mevzuun en büyük rüknü insan.Tarifi zor olan kısım da bu.Neden zor? Zira insan Hakda naib olmuş Hakk’dan muhabbetini hamil olarakdan bu âlemi tecellide kendisini göstermek için o tecelliye mazhar olmuş.Yani Hakk’a ayine olmuş hazreti insan, insan ı kamil .Âdem olmak istersen âdem ara,âdemi bul âdem ile âdem ol.Seyyidül âlemdir âdem ,gayriden sevdayı kes.Bazı kimse “Allah’ı arıyorum” der o söz çok tehlikelidir.Allah kayıp mı hâşa? Allah, bütün hadisat ve tasavvuratdan münezzeh ,zamandan mekandan her şeyden münezzeh fakat hiçbir şey O’ndan münezzeh değil.Kendi kendisini beşerin anlayabileceği kabiliyete göre hitab etmiş anlaşılsın için söylemiş “…ve nahnu akrebu ileyhi min hablil verîdi.(Kaf,16) Soruyolar Resul u zişana nasıl yapalım diyerekden .Söyle onlara diyor “Biz onlara can damarlarından daha yakiniz” Çok yakinliğinden dolayı itiraz edemiyosun. “Can damarından daha yakiniz” diyor ya. Neden zordur insanın tarifi?Hakk , insanı kendi sureti cemiye i ilahisi üzere izhar etmişdir.Onun için tarif edemezsin.Kim bir insanı tarif edebilir?Neyini tarif edeceksin?Bak burada şimdi şu kadar insan varız şu ande her birimizde başka bir tecelli var her birimiz başka türlü dinliyor ,her birimiz başka türlü anlıyor ,bazı dinlerken kendi kendine cevab veriyor bazısı anlayamadım diyor,bazısı bir an için memleketine gidib geliyor,hariçde bir iş derhal geliyor onu görüyor tekrar oturuyor.Kaç vücud var? Bu, tarife girer mi?Nefes i rahmani ile menfuh olan insan ,bu cümlelerle ifade edilmez.Bir parça âsarından bahsedilir.Yalnız, insan Hakk’ın muhabbetinin mazharıdır.Şunu untmayın, Allah bizi sevmeseydi tutunamazdık.Biz,Allah’ın muhabbetinin mazharıyız.Çok sever. Bizi sevmeseydi imkan mı var tutunmanın? Tutunamazdın.Buna umur u hariciyede Cenab ı Hak misaller veriyor.İnsan,sıfat ı Hakk’ın sureti olduğundan dolayı Hakk, kendi suretine aşık seni onun için seviyor.Anlatabildim mi acaba?Kendi sıfatının sureti olduğundan dolayı seni sevmesi,kendi kendini sevmesidir.Eğer sen kendini idrak ettin de O’nu seviyorsan aslını sevmendir.Bunu idrak edememişsen henüz makam ı insaniyetde değilsin ,ruh u menfuh ile tekrim edilmemişsin o ruh her an tecellidedir diyor Cenab ı Fahri Âlem “kendini arzet” diyor.”Yazık olursun” diyor. Yine bişey anlatamadık?.. buna misal veriyor. Âdemden ,nisayı yani Havvayı ,Âdem’den halkediyor.Havva, Âdem’in sureti oluyor.Nasıl hazreti insan, Hakk’ın sıfatının sureti ise Ben diyor sana muhabbet ediyorum kendimin sıfatını sana verdiğimden dolayı sana da kendimden bir sıfat vereceğim sana da o sıfatı sevdireceğim.Bu incelikleri bilmeden aile yuvası kuranlar evlenmezler eğlenmeye başlarlar eğlendiklerinden dolayı da az bir zaman sonra ya soğuk soğuk yaşarlar ya artık büsbütün çocukları diri diri yetim bırakırlar.Anlatabiliyo muyum acaba? Anlatamıyacak kadar anlattım galiba?E öyle.Bu yalnız böyle tel entariyle kabarıb gezmek değil bu.O bildiğin yarım saat tel entariyi kabartırsın .Bir daha söylüyorum bak bakalım söyleyeyim bir daha.Hakk, insanı Kendi suret i cemiye i sübhanisi üzere izhar etmişdir halketmişdir.Binaenaleyh nefes i rahmanisi ile ona nefhedmiş ruh u menfuh ile tekrim kılmışdır.Kendi sıfat ı sübhanisinin mazharı olarakdan meydana geldiğinden dolayı ona muhabbet etmişdir.Ona muhabbet,kendine muhabbet ediyor.Beşer de o nimete nail olduğunun farkına varır da o muhabbetin zevkini kendinde duyar da O’na muhabbet edecek olursa o tecellinin mazharı ya o da yine kendisine muhabbet etmiş oluyor.Anlatabildim mi ?Buna umur u hariciyede Hüda “size canlı bir misal vereyim” diyor. Ben,sıfatıma mazhar olarakdan seni yaptım sende seni ayine i Hakk kıldım.Senden de sana bir mazhar yapacağım Âdem âdemden değil mi Havva halkolundu.Âdemden Havva halkolundu.Âdemden imreeyi halkeyledi.İmree yani kadın nisa insanın sureti üzerine halkolunuyor Âdemden halkolundu ama insanın sureti üzerine halkolundu.İnsan yani âdem recül kendi şerefini nisada müşahade ediyor. … sana da öyle bir tabid bir muhabbet sıfatıyla donatayım sana da ona karşı bir iştiyak vereyim diyor.Anlatabildim mi? … İştiyak vereyim diyor.O ne oluyor?Kendisinin aksi olduğu için o .. nisa kendisini seviyor adam zannetme ki o nisayı seviyor kendisini seviyor.O nisa da tekamüle ermişse ona karşı olan iştiyakı yine kendisinedir çünkü onun aksi oluyor.Herhalde bişey anlattık.Bu kadara zaten bu lisana kelime bu hâldir bu.Elfaza girdiği vakitde bu kadar konuşulabiliyor benim kudretim o kadar .Bundan başkası.
                                                                                              --/-
                                                                                              -4-

Ve nisa.. edildi zira Hakk kendi sureti üzere halketdiği kendi sıfatı sureti üzere halketdiği insana muhabbet etdiğinden dolayı ve ondan dolayı bak o muhabbetinin neticesidir.Anâsır  itibariyle melek insnadan efdaldir anâsıriyetine bakarsan maddesine yalnız ne vardır insanda ruh u menfuh vardır.Bir de ne vardır muhabbeti ilahiye insana kuvvetli işlemişdir hiçbir mevcudatda yok ne duruyorsunuz diyor melaikeye “Benim muhabbetimi görmüyor musunuz o yaptığım muhabbeti yatsanıza secdeye.Benim muhabbetim orda tahakkuk etti .. mukabili olmayan bir nur tecelli etti derhal secde edin bakayım.”Onun için hazreti insanın kemali aciz beşerin tâkatiyle tarife gelmez.Binaenaleyh insan bunu idrak ederse ne zulme divan durur, ne nifaka eşek olur, ne hattızatında şuna buna adi matâ mukabilinde satılır yalnız yalnız Hakk’a divân durur.Belvâya girer çıkar zulme divan durmaz.Çünkü kendisinde muhabbet i ilahiye vardır .. atılmaz.(Yoruldunuz mu bitireyim mi konuşmayı? )İnsan kendi ledünniyatını bilecek olursa ,kendi hakikatını bilecek olursa .Allah’ın kendisine bahşetmiş olduğu o kendisini insan yaptığındaki zevki tadacak olursa .Bazı kimseler vardır “aman niye geldim canım.” Hakk’ın sevgisi olduğundan dolayı mazurdur.İnsandan hariç bir mahluk bunu söylemiş olsa kainatı yıkar Allah.Yalnız onu değil insan haricinde bir mahluk “ben niye getirildim” demiş olsa bütün mevcudatı yıkar. Muhabbetim var diyor bi defa sevmişim diyor.O sevgisi dolayısıyle.. hadi öbür tarafları dursun.Bir defa sevmişim diyor ama biz onu bilmiyoruz.Mesela ledünniyata misal ver derseniz vereyim.Geçen hafta biraz şöyle hafif şöyle bir parça şöyle bir parça bir parça şeyetmişdim.Kelimullah, kendisine bir sual soruldu .İnce yerlerdir de onun için düşünüyorum.İnsan bilmeden bir ufak cümle ile nezaketsizlik yapar tepelenir.Enbiya u evliyanın kalbi gayet rakikdir.Bazı rind adamlar vardır nazlı insanlar.Nazlı insanlar, insan evvela hayvaniyetden âdemiyete kadem basar .Adam olur yani ya.Adam oldukdan sonra Kudret ona “inan” der iman mertebesine çıkar.O mertebe kâfi gelmez “insan” ol der.”teslim ol” inandığına teslim olmak.Ayrı ayrı şeyler.Hep ayrı ayrı şeylerdir.(Yalnız sükuneti muhafaza edin ben konuşamam.Öyle kendini muhafaza edemeyen varsa dışarıya çıksın)e inanan da teslim olmaz mı o? O olmuyor teslimiyet başka türlüdür.Ben konuşurken çok misal getirmişimdir.Mesela ben size inanırım çok iyi insan diye tavsif edebilirim inanmışım size.Fakat sen günün birinde bana gelir dersin ki şurada sizin yüz lira var şunu bana ver de üç gün sonra vereyim ben biraz düşündüm mü sana inandım ama teslim olmamışım.Anlatabiliyor muyum?Teslim olmamışım.İnanmak ve teslim olmak lazım.Hayvaniyetden kurtulur “adam ol” der âdem âdem.Ondan sonra inanma mertebesi gelir ,teslim olma mertebesi gelir.Teslim oldukdan sonra ünsiyet başlar.Teslim olunca.Hani bir adam bir adama inandı bi de teslim oldu mu ondan sonra ne gelir artık ünsiyet.İnsan oluyor yani ya.Zor demek ki.Hakk ile muameledeki yani hükümet i sübhaniden alınacak nüfus kağıdında o şeyi  doldurmak yeri çok zor. Çebuk çabuk doldurmuyorlar orda zor hane.Ondan sonra işte namaz makamı gelir.Namaz.Onun biz yanlış şeklini biliriz namaz deyince.Kıyamda durur,rüku yapar ,secde.Şekli.Namaz,zahirde âzanın ıslahı bâtında Hakk’a iktirabdır.Bütün âza i cevarihin tam imanı ,bâtında da secde olduğundan dolayı iktirabdır yani ya.Orada Kudret’len aydınlıkda kalıyor mu? Hani bazı insanlar vardır böyle gözünü kapar ne kapıyorsun sen?E  açıkken bir şey görmüyorsun kapayınca ne görücen? Ama görünenlere başka.Açtığın vakitde görmüyorsun ya kapayınca?Ayrı bi iş.O ayrı.”Bikatrı taalluk abeses inheme taat serta neburi dest ez o secde ravanis” Halayık ı kevmiyeden sayılmadıkca, sayılmak demek fakir zelil ol serseri ol demek mânasına değil. Kalbinlen kalıbının vazifesini ayırıb bütün madde elinde, Hakk bütün gönlünde olmadıkca yerleri ayrı bunun.Bir geminin yürüyebilmesi için denize ihtiyac vardır fakat geminin dibinden şu kadarcık bir delik açtın mı su girer girmez gemiyi batırır.Bir insanın bu sahne i şuhudda Hakk uğrunda her şeyi yapabilmesi için servete ihtiyac vardır.Ne kadar çok servet olur o kadar Hakk uğrunda onu yapabilir.O adam Hakk indinde makbuldur.Ama burasında olmak şartıyle .Buraya girerse onu batırır.Anlatamıyo muyuz acaba?.. öyle diyor .”Bikatrı taalluk abeses inheme taat” yapmış olduğum tarif üzere bu ahlak ı kevmiyeden soyunmadıkca  “serta neburi dest ez o secde ravanis” Hakk uğrunda kelle kesilib ortaya atılmadıkca henüz secde yapamamışındır.O kolay iş değil.İşte bu makama gelir ondan sonra niyaza çıkar ordan sonra naza çıkar.Söyle bakalım der Allah. İstediğini söyle.Söyleyebildiğini söyle.Ona naz deniyor.Şimdi bu adam böyle bu lacivert kubbenin altında öyle insanlar bulunur.Böyle Kudret’e karşı söyleyenler de olur.Fakat bazı risalete gelince dil, lâv olur orası şaka kaldırmaz.Orda latife olmaz.Orada öyle naz olmaz.Orası kabul etmiyor.Korkulu yerdir.Sordular Hazreti Musa’ya “her şeyi bilir misiniz?” Yani ilme ait bilgisine ait bir sual soruldu.Cenab ı Musa işte Kudret tarafından bildirilen nübüvvet vazifesindeki bilgiler bunları arzetdi.Allah u Teâla dedi ki git git git Hızır’a git .O’na ilm i ledün öğretmişim git ondan biraz bişey öğren.Git bak ona bak.Gitti.Söyledi Hızır  tahammül edemezsin dedi bu başka bir şeydir dedi.Söz veriyorum dedi pekala.Bilirsiniz tabi duymuşunuzdur kıssa, uzun boylu bahsedilir tarihlerde filan.Bir çocuğun kafasını kopardınız.Musa Celallı bir zat dedi ne yapıyorsun yahu.Hangi kısasa binaen yaptın? Onun hakikatını anlattı Musa’ya. Sen bunun dış yüzünü biliyorsun dedi.Buyrun dedi.İç tarafını açtı.O çocuğun kafası kopması lazım.Ve buraya kadar dedi.Söz verdin sen sözünde duramıyorsun.Aman dedi.Bununlan Musa’nın gönlünde olan ukteyi kaldırtdı.Neydi Musa’nın gönlünde?Firavunun adamlarından birisi sarayın bahçesinde gezerken Beni israilden birisini hainâne işkence ediyor. Hainâne işkence ediyor. Gitti niçin yapıyorsun dedi yazık günah değil mi nedir suçu ne?Zevkim öyle dedi.Öyle adamlar vardır.Zevk alıyorum dedi .Ama bi daha şeyedersen ben seni perişan ederim dedi.Ben yapayım da sen bakalım bana ne yaparsın dedi yine beni israile işkence yapınca Musa elini kaldırdı “Bu el Hakk’ın eli” dedi bi vurdu orda öldü.Kitabda zahir görüşüne göre Musa hikaye eder de Hakk’a niyazında “şeytan yaptırttı” der.

                                                                                              --/-
                                                                                              -5-

Hızır şimdi tashih ediyor.Anlatabiliyo muyum acaba?Hızır tashih ediyor.Onda yani “bu hadise benim elimden çıktı zulmetdim” diyor Hüda’ya yalvarıyor.Esasen hak olmayan masum olmayan insana nübüvvet gelmez.O işte isabet olmasa Hakk ona nübüvvet vermez.Fakat dış cephesiyle insan şöyle bir itminan ister.Ona o sayfayı açıb gösterdiği gibi o kıptinin katlinde Allah’ın rızası vardı o emri Allah’ın emriyle yaptın ama emir butundadır zuhura çıkmadı bunun farkında değilsin üzüntüdesin dedi.Anlatamıyo muyum acaba?Annesi, Musa doğdu.Musa dokuzyüzdoksanbin küsur çocuğun ruhuna hamil olarak geldi.Çünkü aranılan Musa idi.Her çocuk Musa’ya bedel katlonuluyordu.Anlatamıyo muyum?Ve o bütün ruhlarla Musa techiz ediliyordu onunla kuvvetlendiriliyordu Kudret tarafından.Nasıl olur canım? Nasıl mı olur? Bir ağaç tasavvur edin hakiki bir bağuban ağacı budadıkca o ağaca kuvvet gelir.Budananlar,Hazreti Musa’nın ağacından budananlardı.Anlatamıyo muyum? Ve Firavunun yanına hak ve hakikat tebliğine girdiği vakit girmek için hazırlandığı zaman zevahir daha nübüvvet yeni gelmiş onu da işlemek lazım.Harici ihtişam biraz Musa üzerinde bir tesir yaptı .Birden bire girmek istemedi geldi kapının önüne kadar bu gün dedi biraz dursun yarın daha temkinli gelir girerim derken bütün ervah ı masumi “nereye Musa” dediler.Nereye dönüyorsun senin hesabına gittik gir içeriye. Firavunun kullandığı orduya karşı Musa’nın kullanmış olduğu ordu ervah ı  masumiden teşekkül etmişdi. Gemi geliyor.Musa’yı da annesi tabuta koymuşdu tabut.Deryaya atıyor .İmha olunacak bir yere böyle deryaya gözümün önünde olmasın.Elini bağlıyacaklar boğazlayacaklar.O geminin geliş mevzuunda Musa’nın tabutla firavunun sarayındaki takıntıyı anlatıyor.Bunların bir de iç mânası var .Enfüsde kafası kopartılan çocuk nefsi emmaredir. Onun kafasının kopması şart.Nefsi emmare eğer islam edemezse, teslim edemezse.Bu bahisde çok incelikler var amma nerelerinden söylesek .Bi defa insan Kudret’i şöyle müşahade ile anlamak isterse , çok kavii çok zayıf ile Allah tepeliyor.Görülücek olursa çok kavii daima öyle insan ümid etmiyor Firavunun göz kamaştırıcı varlığı var ufak tefek iş değil.Adam “ene rabbikümul â’la” demiş ve kabul ettirmiş.Sonra biliyor musunuz kolay iş değildir bunu kabul ettirmek “ene rabbikümul â’la”  diyor ve bunu kabul ettiriyor tapıyolar adamlar.Bunu ne vakit dedi bilir misiniz?Âlim adam çok. Öyle kerata ki ilmi kuvvetli.Yanındakiler bilmiyor fakat kendi gayet ilmi var.Muısa’nın verdiği cevaba karşı söyledi.Sordu Musa Musa’dan sordu “Allah diyorsun beyan et bakayım” dedi.Semavat ve arzın rabbi .Sıfatlarından bahsediyor.Ondan sonra Rabbul meşrikayni ve rabbul magribeyn” (Rahmân,17) yani meşrik, zahirde yarab bâtında da rab.Vahdete girdi vahdete girince o halde bütün mevcudat rab olunca Hakk dan başka bişey yok diyorsun ben de buranın malikiyim benden üstün kimse yok ben de onda fani olarak “ene rabbikümul â’la” diyorum dedi.Fakat bunun mahiyeti farkında değildi.Anlatamadım.Tuhaf bişey.Ha tuttu bunu Cenab ı Hüda götürdü deryada gark etdi.Kenara çıkarmayıverirdi.Kenara çıktı cesed.Neden acaba? Rububiyet davasında ya “ene rabbikümul â’la” eğer cesed kenara çıkmamış olsa idi kendisine tapanlar “ rububiyetiyle çekildi gitti” derlerdi.”Bakın leşine” dedi. İşte rab dediğiniz gördünüz mü?Acaba anlatabildik mi?Yoksa butune geçti derlerdi.Şöyle oldu derlerdi.Öyle bir incelik de vardır ki Musa’yı. Musa. Çıkardıkları vakit yanına imha edecek.İmha ediyor işte Hazreti Âsiye bunları bizzat Cenab ı Fahri Âlem imtiyazlamış.İmtiyazlarını haber vermiş.Hazreti Hatice,Cenab ı Fatıma,Hazreti Meryem,Hazreti Âsiye bunlar hususi diyor.”Kıyma” dedi.Senin saltanatın beni israilin omzunda durmuyor mu ,biraz kadere teslim ol .Zaten hepsini kaldıracak olursan kendi kendine yıkılacak hiç olmazsa bir sene gelenini bırak bir sene gelenini şey et. Böyle bir katliamın yarısını önledi fakat işte Musa’da katlonulacak senede geldi.Yani Firavunun imha edeceği senede doğdu.Bir senede gelenlere dokunmuyor Haremi Âsiye hörmetine.Çok seviyor onu.Geldi.Bundaki incelik nedir?Niçin acaba Cenab ı Hakk kesilmeyecek senede getirirdi o da olurdu.Hayır .Eski konuşmalarda bahsetmişimdir.İki aslan tasavvur edin biri sahrayı bayâbanda biri sahnede .Sahnedeki aslanın yanına gidersin, kuyruğuna sopayla dokunursun ,kulağına şöyle şöyle yaparsın.Fakat sahrayı bayâbandaki aslan kilometrolarca uzaktan kükredi mi kaçacak delik ararsın.Aslan olmak nokta i nazarından sahnedeki de aslan,ordaki de aslan.Ama birisinden aslan sıfatı kaldırılmışdır.Dişi sökülmüşdür,morfin vurulmuşdur,kafasına vurula vurula vurula artık onda aslanlık eseri kalmamışdır.Eğer Musa kesilmeyecek senede dünyaya gelseydi Firavunun yumruğu altında büyüye büyüye insanlık sıfatı kalıp da Firavunla boy ölçüşemezdi.O öyle bir senede gelecek Firavunun kucağında bir şehzade gibi büyüyecek tam bir hürriyetle hem bir ibret olacak öyle ya.Mesela böyle bir gün otururken sakalını  almış şöyle bir tutmuş sallamış daha mini mini .Asiye’ye demiş ki işte beni altımı üstüme getirecek kişi.Yahu bu temyiz kudreti yok senin bildiğin gibi sallamıyor o sakalı demiş mâna var demiş elini bi tuhaf sallıyor.Ben bunu imha edeceğim.Bir tepsi ateş getirin bir tepsi de mücevher getirin eğer elini ateşe atarsa şey mücevhere atarsa temyiz kudreti var diyelim imha edelim naapayım.Hazreti Âsiye der ki hayatta onun kadar yalvardığım o kadar sıkıldığımı bilmem.Getirdiler getirmişler böyle ahh Yarabbi ne olur ki elini ateşe atsa.Ne olur elini ateşe atsa çünkü elini attığı an öbür tepsiye imha edecek.Elini ateşe atmış ve ateşi de ağzına atmış.Dilindeki rekaket ondandır.Acaba neden eli yanmadı?Bir sual çıkar e ağzına atıncaya kadar eli yanardı onun ağzı yandı.İşte Kudret i ilahiye çok dikkat olunacak nokta ve ibretler vardır.İbret var.Mânalı o sakalı sallayan eller yanmasın fakat o zalime baba dediği ilk önce o ağız yansın…Şimdi bakın incelik şurda .Hazreti Âsiye yalvarıyor buna ilişmeyelim diyor ve bu bizim gözümüzün nuru olacakdır.Benim de senin de.Benim de senin de.Az bir zaman sonra bu bizim gözümüzün nuru olacakdır.Hakikaten Hazreti Âsiye’nin gözünün nuru olduğu tahakkuk etdi.Bu ayet i kerimeden bazı hulefa Firavun ölümü muayene etmeden iman etdi ve Âsiye’nin dediği gibi Musa memur ki gözünün nuru oldu derler.Başka iş ayrı iş o. Anlatabildim mi acaba?

                                                                                              --/-
                                                                                              -6-

Daha incelikler vardır.Firavun da geldi gitti fakat gönüllerde kasvetini bırakdı.Musa da geldi gitti gönüllerde muhabbetini bırakdı.Onun için bu âlem acayib bir âlemdir.”Ziver arayı vücud olmadan ..” neyse bu da sizin vaktinizi alacak .İnsanın hilkatinde fıtratında Kudret’in vermiş olduğu o büyüklüğü iyi muhafaza edebilmesi için bu gayet güzel bir örnek olabilir.”Ben ol bir şahsı sultanım ki âli himmetim vardır.Hakikat ehliyim her şahs ile ünsiyetim vardır.” .”Ben ol bir şahsı sulatım ki âli himmetim vardır.Hakikat ehliyim her şahs ile ünsiyetim vardır.” “Veli vâlayı pire nice .. hizmetim vardır.Kitab ı aşkı tefsir eylemek kudretim vardır.”Benim ..böyle söz içli müessir sohbetim vardır.Anın için zümre i irfan içinde şöhretim vardır.Bu günden .. nazmın kuvvetiyle merd i meydanım.Kemalatı sühande şehriyar ı  bezm i irfanım .Gedayım surete lakin gönül tahtında sultanım .Serir i lağvı hüsrev mülki mahkumetde hakanım .Ne zannettin efendim intihasız devletim vardır.Fakirim rütbe i âlada şanım şevketim vardır.Ben ol avareye hayran hayran yüz sücu etmem .Sözün dad ı Hüdadır.Özümden .. etmem .Muhassal bir selatini zamana serfüru etmem.Güzellikde seha şuh u cihanı arzu etmem .Benim bağımda bir gülyüzlü nazik kıymetim vardır.Sedaret bezmigâhında anın için rikkatim vardır.Çıkardım bu müessir nüshayı bir ismi .. den.Müsahhar eyledim devrânı bir vehd i Muhammed’den .Kemali fehmedenler eylesinler bu müsebbesden bu feyzi almışım ..bir Zat ı mukaddesden .Selamında fasihane fesahat dikkatim vardır.Özünde hüsn ü himmet hem sözümde kuvvetim vardır. Evvela konuşmaya başlarken dedik ki bu dünyanın kapısında böyle bir levha vardır.”Darılma pazarı değil dayanma pazarı.”Neden öyle muktezayi hikmet i tabiat böyledir.Bunu ara sıra okurum size .Gönlüne yaz.
”Muktezayı hikmet i tabiat böyledir.Düşmek üzere yıldırım ekser mualla tâk arar.  Muktezayi hikmet i tabiat böyledir düşmek üzere yıldırım ekser mualla tâk arar.Çok mu namerdin felaketden rehayab olması .Alçağa hiçbir felaket gelmemesi çok mu? “Çok mu namerdin felaketden rehayab olması .Herkese gelmez bela erbâb ı istihkak arar.” Bu günkü konuşma bu kadar yeter.



  
















Hiç yorum yok:

Yorum Gönder