180. Kaset


Kaset 180    28/10/1962    85dk. (Düzenlenmemiş Metin)



Mevzu başlıca iki esasa ayrılmıştı.Birine vazifeden doğan ahlak,diğerine aşkdan doğan ahlak tesmiye edilmişti.Vazifeden doğan ahlakın annesi akıl,aşkdan doğan ahlakın madeni,menbaı ,mastarı kalb olduğunu söylemiştik.Tabi buradaki aşk,her konuşmada tekrar ettiğim gibi romanda okunan aşk mânasına değil.O öyle bir aşk ki onunla yoğrulan simayı hiçbir ayine çirkin göstermez.O öyle bir aşk.İnsan âsude kaldığı zaman kendi iç aleminde mânayı enfüsisi ile vicdan ı kibriyası ile mânayı ihtivası ile başbaşa olduğu an kendisine bazı sualler sorar.O suallerin içersinde ilk sorduğu,aslını aramak sualidir.Merak eder acaba ben kimim der.Neyim ben,benim gelmemde gitmemde ihtiyarım var mı yok mu? Ben şimdi otuz yaşındayım yirmi yaşındayım .Yirmi sene evvel yirmibir sene evvel otuzbir sene evvel ben kendimi bilmezdim muhitim de beni bilmezdi.Benim hiçbir yerde kaydım da yoktu.Ne ismen,ne cismen,ne resmen ,ne vesmen tanınmayan bir varlıktım.Ben şimdi taayyün etmişim bu ruyayı taayyünde ben neyim acaba?Nihayet neyim,nereden geldim,ne olacağım,bu yük bana niye vurulmuştur? Hepimiz yüklüyüz.Acaba nereye götürülüyorum.Hayat nedir,memat nedir ,hilkatten gaye nedir,ben böyle başıboş mu kalacağım?Bu suallere almış olduğu cevabın neticesinde kendisinde hâsıl olan bir varlık onun adına aşk derler.Ahlakın tarif ettiği aşk ki âlem i kudret anınla fethedilir.Malum ya insanın iki vechesi vardır;bir yüzü âlem i hilkate açılmış bir yüzü de âlem i kudrete açılmıştır.Âlem i hilkate açılan yüzüne vechesine akıl denilen şey ihsan edilmiştir ona rehberlik o yapar fakat âlem i kudrete taalluk eden kısmında da akıl durur.Orada da iman ve aşk geçer.Onun içün derler ki; kalbi iman ile kavi olan kimse daima dinçdir.Ahlaka göre dinç adam taze insan öyle yaş mânasına değil ahlaka göre insanda zaten yaş olmaz.İnsanın yaşı mânaya takarrübü nisbetindeki zevkine bağlıdır.Anlatamıyo muyum?O der ki;insanlar öldükleri için gam yemesinler ,fevt olan mâna için gam yesinler der.Hakikatte zira ölüm yoktur.Hakiki insan ölmez, ölen zalimdir,ölen hayvandır,ölen mânayı inkar edendir, geliş ve gidişteki gayeyi duymayandır.Ölen,insanları inletendir.Yoksa insan ölür mü hiç buna imkan var mı? İnsan ölmez,elbisesini değiştirir.Bu mevzu uzar o kısmına girersek.Şimdi biz şöyle bir sofranın ekmeği bu her konuşmada tekrar ederiz.Demek oluyor ki ahlak iki kısma ayrılıyor ;biri vazifeden doğuyor bir de aşkdan doğuyor.Vazifeden doğanın ahlakın menbaı akıl oluyor,aşkdan doğan ahlakın menbaı da kalb oluyor.Gerek kalb gerek aşk gerek vazife gerek akıl bunların hepsi mânayı insaniyeye ait birer vasıf olması dolayısıyle mevzumuzun asıl rüknünü insan mefhumu teşkil ediyor hakikatte.İnsan nedir? En zor anlatılması güç olan da burasıdır.Vakıa insan,suret itibariyle neticede yetmiş,seksen,yüz kiloluk,altmış kiloluk bir sıkletten ibaret .Nihayet iki metre uzunluğunda bir çukur kendisini istiab edebilir.Fakat onun mânayı ihtivası,vicdan ı kibriyası kainatı muhittir nasıl tarif edilebilir?Beşeri tâkatle edilemez.Neden edilemez?Çünkü insan ,naib i Hak’dır.Hak, insanı bütün sıfatlarıyla süslemiş ,isimleriyle tezyin etmiş.”Benim esrar ı zatiyeme âgah,sıfatıma layık olaraktan ,kendime muhatab tutaraktan seni alem i şuhuda gönderdim” demiş ve kendisine naib kılmış.Onun içün insan öyle pek kolay bişey değil.Buna binaendir ki,geliş ve gidişteki gayeyi duyanlar pek kolay kolay kendilerini nefslerinin adi matalarına satmazlar değişmezler zulme divan durmazlar.Hiç bir vakit kendilerini haksızlığa ittihaz ettirmezler.Bu da neyle olabilir?ancak mâna putesinde erimek,ahlak denilen sahaya uğramakla olur bundan ayrıldı mı zavallı bir hale girer .Esasen asrımızda inkar kapısı da kapanmıştır.Öyle bir hale gelmiştir ki,bir insan kendi kendisine “ben neden acaba bir mânaya bir varlığa inanmışım” diye kendisine sual soracak olursa nefsine sormuş olduğu sualin cevabını yine kendisi vicdanından şu şekilde cevaplanır;hilafını isbata muktedir değilsin de ondan.Anlatamadım galiba?Yani şöyle kendi kendine “acaba ben neden bir mânaya bir kudrete bağladım gönlümde böyle bir ateş var acaba neden böyle bir alakayla yaşıyorum diye kendi enfüsüne bir sual irad edecek olursa yine kendi vicdanından alacağı cevap;çünkü hilafına muktedir değilsin.Zira sen,evet ben bu gün mâna ile ahlakın aslı olan ,aklın mürebbisi bulunan ,kainatın tanzimini, tanzifini, tedvirini,tedbirini yapan bir Kudret i Mutlaka ile irtibatım var demekliğin kandi mânanın bir lazımı olduğundan dolayı lisanen atsan dahi iç alemin onu kabul ederekten götürebilir.Hâlin oraya kadar gider neden?Sende acz muhakkaktır.Sen aciz oldu mu mafevt kudret meydanda gözükür.Anlatamıyo muyum?Bunu inkar edebilmeklik içün bütün hadisatı yenmen şarttır.Yenemedin mi en ufak bir hadiseye dahi yenilsen ,mâna tahakkuk etmiştir sen mahluksun o halde boyun kesmekle mükellefsin .Bu gün zevkim var iyi dinlersen çok mühim şeyler söyleyeceğim.Fakat çok esas şeyler söyleyeceğim.Çok esas.İmdi,gelmede gitmede hiç birimizin ihtiyarı yok.Bizi buraya getirirlerken bu dünya sahnesine geliş ve gidişte sordular mı?Hatta tesadüfen kainatın serir i saltanatına sahib olsan, bütün mevcudata seni malik kılabilecek zevahirde bir saha da eline geçse o kadar geniş de bir varlığın olmuş olsa acaba giderken sorarlar mı?”Böyle bir alemden geçicanız nasıl teşrif eder eder misiniz” diye sormazlar .Âdet değil sormuyorlar.Gelirken de sormuyorlar o halde elimizdeki meda nedir?Hani  bazı insanların böyle semayı deler gibi bakması ,insanlara eza u cefa etmesi,vurması,kırması,yakması nedir bu,bunun menbaı ne? Nerden  gelir bu? Kudret bunu bize gösteriyor ki her an bizde olan bütün varlığın hepsi iğreti.Öyle değil mi? Elli yaşındasın, yirmi sene evvelki resminlen bu seneki resmini yan yana getir.Hüner,sen zulm ile insanlığı inletmek değil kendinde mevcut olan kudreti muhafazadan acizsin.
                                                                                              --/-
                                                                                              -2-

O kadar acizsin.Acz o kadar muhakkak ki henüz ağaran saçını geriye çeviremiyorsun.Neden elindeki sermayeyi boş yere sarfeder beşer acaba?Beşer ne vakit kalbine itminanı ,hatırına huzurunu ,fikrine sükunu getirebilir?acaba milyona sahib olunca mı, milyara malik olunca mı,geniş bir malikanesi olunca mı?Evlad ıyali bol bol olunca mı?Çok geniş bir zürriyete sahib olunca mı?Hayır öyle bir şey yok.Kalbe itminan ,hatırına huzur,fikrine sükun ,ruhuna aradığı aslına ait olan sesi duyuncadır.Ondan evvel bişey bulamazsın.Hepsi yarı yerde kalır.Hem öyle bir yerinde bıraktırır ki Kudret, tam ohh nefesini alırken o nefes seni yuvarlar.Ohh nefesi,insanı çukura yuvarlayan nefesdir.Ondan evvel yok bi şey.Anlatamadım mı acaba?Sen dersin ki tam kâmımı aldım işte elli senelik emeğin neticesi çıkıyor ne güzel ooh dediğin dakikada çukurun içersindesin.Bu Pazar öyle açılmıştır.Bunun içersindeki huzuru bulabilmek içün kalbe itminan hasıl olabilmek içün ,ruhun sırf nurani bir fıtratta olduğunu idrak ederek,ancak nur ile enis olabileceğini duyarak ve o nurun adına da ahlak dendiğini bilerek o ahlakın da menbaı ebediyete inanmakla olduğunu anlayarak,ebediyete inanmak da ancak Allah olduğunu tadarak olur.Anlatamadık mı? Olmaz başka türlü .Niçin inanan mesuddur?Hürdür de onun için.Neden hürdür?Çünkü iman, onu nefsinin esaretinden kurtarmıştır.İman,onu rezaletten alakoymuştur.Rezaletten,nefsinin esaretinden kurtulan adam e hakikatta hürdür,hür olan insan bütün insan haklarına riayet eder ve o herhangi bir insana kötülük yaptığı vakitte benden ayrı değildir der.Ben onda kendimi görüyorum o da bende kendisini görüyor.Binaenaleyh herhangi çirkin bir şey yaparsa “kendime yapıyorum” der.Zalim,kendi butundan kebap yapıp yiyen adamdır.Başka bir şey değildir ha.Fakat o gaflet morfiniyle morfinlenmiştir bu gün onun acısını duymaz butunu keserken kebabı yaparken fakat nasıl ki bir gün gelir bir morfin yapılır da ,morfinin saati vardır o saat geçinceye kadar keserler biçerler insan hiç duymaz fakat o saat geçtikten sonra başlar acı duymaya bu morfinin acısı o acı gibi de değildir çok fena duyar adam,çok aciip duyar.Tedavisi,telafisi hiç bişeysi yok.Hiiç.Onun için ne der ahlak,insan lezzet ve elemin mahkumu olarak yaşamamalı yalnız hak ve hakikatın mahkumu olarak yaşarsa ahlakda o adama insan diye tesmiye edilir.Yoksa bir adam yalnız lezzete mahkum olmuş yaşıyor yalnız ne bileyim ben eleme mahkum olmuş yaşıyor ona insan demez.Ya? Yalnız Hak’ka mahkum olmuş yaşıyor.İnsanın ahlakdaki tarifi o.Hak’ka mahkum olunca ne olur?Şerefe sahib olur.Şerefe.Şeref nedir?Şeref,kalblerde zevale mahkum olmuş olan hissiyatı hamideyi uyandırmak demektir.Şerefli adam kime derler?Şöyle rütbesi var,böyle masası var,şöyle efendim debdebesi var ,böyle tantanası var.Hayır.Ahlakın tarifinde şerefli adam,kalblerde sönmek üzere,mahkum u zeval olmak üzere veyahut mahkum u zeval olmuş hissiyat ı hamideyi uyandıran insana “şerefli adam” tabirini kullanır.Anlatabildim mi acaba? Şerefin tabiri bu.Ve bu doğrudan doğruya hakiki insanda bir inayet i ilahiyedir.Onu hususi olarak böyle ara vakrı vücud et.Bende var mı bu meziyet de.Deden böyle yaşardı.Dedenin yaşayış tarzı böyle idi.O makam ı tabiatta kalmamıştır.Kalıbını makam ı tabiata,kalbini de makam ı hakikate bağlayarak yaşamıştır.Tarihte büyük bir mevki almış senin deden.İnayet i Hak’ka mazhar olmuş.Ve onun için derler ki ahlakçılar,hakiki insanı tarif ederken hakiki insan der ,cibilli olarak,fıtri olarak insanlarda varmış bu ama işte dikkat olunmazsa körleniyor kaybolup gidiyor yazık oluyor.Yoksa istidadında var.Hakiki insan diyor ahlakcı ancak o şerefi kazanmak ve bu alemi şerefyab etmek için yaşar diyor.Şimdi bunun altından ne çıkacak biliyor musunuz?Şerefden başka ne kadar lezzet varsa onların hepsi insanı şerefe vesile olsun için kullanır.Anlatamadım galiba?Biraz zorca geldi.Bi daha söyleyeyim.Evvela şerefi tarif ettik .Ahlakın tarifinde şeref,kalblerde mahkum u zeval olan hissiyatı hamideyi uyandırmakdır.Hangi adam bununla muttasıfdır o insan şerefli insandır.Bu bir inayet i Hak’dır.Binaenaleyh hakiki insan, ancak o şerefi kazanmak için yaşar ve bu şerefi aleme yaymak için çalışır.Diğer lezzetler,diğer zevkler o şerefe vesile olmaklık için tedarik edilir yoksa o şerefi izale için değil.Anlaşıldı değil mi şimdi?Anlaşılmadı mı acaba? Onu yerine getirmeklik için.Bu şerefden mahrum olursa ne olur?Şimdi geliyor,en mühim söyleyeceğim yerler geliyor şimdi.Bu şerefden mahrum olursa ne olur?Evvela ihanet, hain olmaklık ,hissi merhametden soyunmak,muhabbet,merhamet,hürmet yoksunları onun nazarında bir uğultu halinde kalır.Ne muhabbeti bırak şimdi hissi sözler onlar.Hissi.Fırsat eline geçti mi vur.Zamanı geldi mi yak.İhtirasat ı nefsaniyen kabardı mı meydanı buldun mu ez.Bunların neticesi ne?Bunların neticesi mahrumiyetdir.Nerden bilirsiniz?Gerek tarihin mazbut olan bu gününden gerek ondan evveline fikren seyahate çıkacak olursak bu sahne ne devreler geçirmişdir.Hepsinin akibeti görülmüşdür.Taatın sıcaklığını,maasiyetin soğukluğunu ,iyiliğinin sıcaklığını,kötülüğünün soğukluğunu görmeyen insan, insan değildir.Ahlak,bu sıcaklığı bu soğukluğu duyuran şeyin adına derler. iyiliğinin sıcaklığını, kötülüğünün soğukluğunu duyuran şeyin adına ahlak denir.Bu gün yaptığım tarif,zabtet.Taatın sıcaklığını, maasiyetin soğukluğunu duyuran şeyin adına ahlak denir.Bunu duymadı mı    den çok aşağıdır o insan.Beşerde fıtri olarak şerefli bir emel vardır yaradılışında.Fert olarak da vardır,millet olarak da vardır.Fert olarak herkes ister bir şerefe sahib olsun.Ahlaka girdi mi bu şerefi ister ,bundan mahkum oldu mu çok fenadır,millet olarak da vardır.Daima diğer milletten bir mecd bir yükseklik kendisinde olmasını ister fıtridir bu.Ve o istemeklikle teali terakki eder.İstemeklikteki istidadını kullanmasıyla Kudret ona lazım gelen şeyi verir.Bundan mahrum oldu mu bu şerefi terkettiği gün ne olur?Teşebbüsat ı merdanesi kalkar da temenniyat ı zelilane ile mahkum olur.Ana tahlili bu söylediğim şeyler dikkatle dinle tarihe bak.
                                                                                              --/-
                                                                                              -3-

İzzetden mahrumiyetle mahkum olunca bütün ihanet bütün hakaret o insandan beklenir.O vakit insanı hayvandan ayıran imtiyaz orta yerden kalkar.Âli hisler çöker.O hislerden vicdanı bigâne kalır.Hayvanlara yapılan şeylerden hayvanlar ne kadar kanaat ederse kendisine yapılan şeylerden öyle kanaatkar olur.Ne oluyor böyle olunca?Kudret bırakmıyor ki yakasını.Bırakmaz.Hani böyle olsa da bırakır mı? Bırakmıyor. Ben seni insan yaptım diyor sana bu fıtratları vermiştim sen bunların hepsini adi bir şekilde sattın değiştin şereften uzaklaştın.Kendi nefsinle çalışmayı ne bileyim şerefe ait olan varlığını mânayı inkar ettin ahlakın çerçevesinin haricine çıktın bu terkediş.Ben seni başıboş bırakmam diyor.Başkalarının hesabına çalıştıracağım diyor.Sen kendi hesabına çalışmadın değil mi başkalarının hesabına çalışacaksın. Karınca gibi.Karınca da taşıdığı buğdayın hamalıdır fakat kendisine yaramaz.Sen de çalışacaksın çalışacaksın başkaları sana hakim olacak o müsterih mesud yaşayacak sen çalışman sayesinde ancak hayvan gibi yaşayacaksın. Anlatabiliyo muyum acaba?Ağır.Karınca da öyle değil mi ya?Ne kadar çok çalışır. O kadar çok çalıştıracağım ki seni diyor.Sen, Benim vermiş olduğum mâna sıfatlarına layıkıyla sarılamadın değil mi? Ben seni bırakır mıyım bu tezgahda ,öyle başıboş mu kalacaksın,bu tezgah benimdir,seni ben çalıştıracağım.Sana öyle insanları hakim kılarım ki Ben, sen kendi hesabına değil onun hesabına çalışacaksın ve ne yazık ki karınca ki o kadar çok çalışır yalnız taşımış olduğu yükün hamallığıyla kalır kendisi ondan bi şey istifade edemez.Sen de çalıştığının hamallığıyla kalacaksın ,seni çalıştıranlar senden zevk alacak.Onlar müsterih yaşayacak,sen de yaşayamayacaksın sen yalnız işin mahkumu ve hamalı olarak kalacaksın.İnsan eğer kendi hakikatını layıkıyle teemmül edemeyib ruhunun aradığı,zulmetin mukabili olmayan nurunu bulamadığı zaman hakiki çalışma zevkini kaybeder.O zevki kaybettiği vakitte yeis gelir.Bunlar ana kaideler dikkatle dinleyin.Ama yorulmuş gibi gözleriniz uyku halinde .Yaa.Uyku halinde.Niye uyumadan geldin Pazar bu gün uyuyaydın ondan sonra geleydin.O kadar zevkim vardı dörtte üçü gitti.Şimdi yine keseceğim şimdi on dakka sonra.Söyleyenin zevki,dinleyenin zevkine bağlıdır.Bu bir kaidedir.Alektrik vardır,söyleyenle dinleyende.Mevzu,iyi mevzu.Hadi ben anlatamıyorum desem mevzuun kendi iyi.Değil mi?Mânaya taaluk eden mevzu mâna.Beşeriyet o kadar yükselmiş birbirini yiyor.Niçin rapor verilmiyor hastalığı nedir?Değil mi? Beşer,ilmi yürümüş,fenni gözleri kamaştırmış,felsefesi fikirleri durdurmuş.Bakıyorsun iki insanın hissiyatındaki intihal milyonla milyarla insanın bir birinin yüzünü görmediği halde kanını içebilecek bir soğukkanlılıkla böyle tir tir titretiyor.Nedir bu medeniyet?Neresinde bunun an?Ama biz bunun yalnız zevahirindeki şunu bunu görüyoruz.Perdenin arkasında acaba bir Kudret’in cezası mıdır,bir mânanın bir vergisi midir nedir bu?Bunu arayan yok,tarayan yok neyin nesidir bu?İlimse işte semaya çıktın,çıkıyorsun daha ne.Denizin dibinde gidiyorsun,kalb takıyorsun,göz takıyorsun bunun daha nasıl olacak?Vakıa olacağa nisbeten hiç bişey ama yine nisbeten bu gün için bir şey ya.Zevahirde bu kadar bi şey olduğu halde gönülde niçin bir keşif yok?Hep burda mı (zahirde) olacak bu keşif bunun içinde sessiz sözsüz,bizsiz sizsiz konuşan vücudde niçin keşif yok.Kolay mıdır bir insan azizim bir insanın zavahirde geliş tarzını sen düşünme.Onun,Kudret’e bi defa daha eğer inanmışsan ki ben sizi inanmış gözüyle diyerekten kabul edip bu şekilde konuşuyorum inanmayanla da başka türlü konuşuruz.Fakat inanmış diyerekten..bi defa düşün .Bir varlığı düşün.Onun Kudret’in ilminde duruşu var bunun alem i gaybında bulunuşu var bir çok alemi seyredişi var,nice devreler geçirişi var ondan sonra tabayiye inkılabı var şu var  bu var nihayet sen kendini idrak ettikden sonra devrelerin var.Böyle böyle böyle gel sonra bir anda birden bire şşşt de geçsin gitsin.Bu nasıl iş bu?Medeniyet bu mudur,ilim bunu mu idrak eder,fen bu mudur?Sonra o ufak bi iş değil ki o.Bir evlat yetiştiriyorsun nasıl yetişiyor o? onun üzerinde ne emekler sarfediyorsun neler oluyor.Kendimiz için.Nasıl yetiştin sen?Beşeriyetin bu gün mevzii konuşmuyorum şurası burası değil bütün dünya sekenesi üzerinde küre ne kadar milyar insan besler?Bunun heyet i umumiyesindeki çöken bu ağırlık nedir?Niçin bu saha üzerinde insanlar çalışmaz?Çalışsa,Kudret.Dönse derhal değiştirir.Derhal değiştirir.Suç bi tane olsa iki tane bi defa olsa iki defa olsa derhal değiştirir.Nasıl değişti..?Değiştirir.Bir misal vereyim size bak gayet güzel  belki hoşunuza gider.Uyuyorsunuz uykunuz açılır.Hazreti Ömer’in zaman ı emaretinde bir hırsız getirdiler.Genç birisi hırsız.O günkü hükmün,o günkü ahkamın cezası verilecek.Ceza verilirken bir ihtiyar kadın geldi.İhtiyar.Mahzun bir edâ ile içeriye girdi.Ya emir el müminin dedi.Ya halife i Resulallah,sana recam var cezayı vereceğin oğlumdur cahildir dedi.İlk yaptığı suçtur affet.Yalan söyleme Ben Ömer’im dedi.Yalan söyleme.İlk yaptığı suçu Allah meydana çıkarmaz kaçıncıdır kim bilir dedi.Anlatabiliyo muyum inceliği?İlk yapılan suçu Kudret kendi gizler.Verin cezasını.Anlatamadık mı?İnceliğe bak.İlk yaptığı suçu Kudret kendi gizler yalan söyleme ben Ömer’im bana yalan söylenmez.Demek oluyor ki insanlar mânanın zevkinden ,geliş ve gidişteki gayenin hikmetinden uzaklaştığı günden itibaren hakiki hayatın istikametini veremiyorlar.O verilmeyince zavallı vaziyete düşüyorlar.Ne kadar teali ederse etsin fayda olmuyor.Şimdi biraz evveli demiştim ki gerek fert halinde gerek cemiyet halinde cibilli olarak herkesde bir şeref bir teali zevki Kudret tarafından verilmiştir.Bu vardır.Bunu usuluyle meydana koyabilmeklik için ,ahlakın putesinde gösterilen düstur ile meydana çıkarılacak olursa,beşeriyet huzura kavuşur.Böyle olmazsa insanın aldandığı nokta nedir?Mühim bir yer söyleyeceğim.İnsanın aldandığı nokta;insan öyle zanneder ki bütün işlerini sırf kendi kuvveti ve kendi ihtiyarı ile meydana getiriyor.
                                                                                              --/-
                                                                                              -4-

Bu hadisat aleminde kendi işlerini yaparken,kendi kuvvetimle,kendi zekamla ,kendi dirayteimle,kendi ihtiyarımla meydana getiriyorum dersen el üstünde bir el olduğunun farkında olmaksızın ..olduğu vakitte derhal kendinden biliyor ya onu artık ben bunu yapamam diyor düşüyor ,düşünce yeis kaplıyor,yeis kapladıktan sonra yıkılıyor.Anlatabildim mi?Fakaat iman ki insana geniş bir hürriyet vermiştir,o hürriyete sahib olan bir insan herhangi bir işi yaparken doğrudan doğruya bizatihi kendi ihtiyarımla ,kendi kudretimle,kendi dirayetimle demeyip de Kudret’in bana vermiş olduğu ihtiyarla,Kudret’in bana bahşetmiş olduğu zeka ile onun bende iğreti olan varlığıyla yapıyorum dediği vakitte hayatın içersinde daima çarpışma vardır.Hangi bir çarpışmada bir yıkıntı bir sarsıntı olduğu vakitte sabır denilen büyük elinde elinde kalesi vardır muhakkak bunun üstündeki el buna gelecektir diyor o azim karşısında deden gibi bire on dövüşüyor,açken doyuyor,ne bileyim ben bütün manialar tamamiyle elinden izale ediyor çünkü neden?Kudret’in eli işin içersinde .Anlatamadık mı acaba? Esef,yeis ne vakit insanda olurmuş?Herhangi bir işi yaparken kendine güvenerek,kendi kudretiyle,kendi varlığıyla yaptığına iman ettiği vakitte iş aksi gidince oluyor.Fakat bu kudret kendisinde değil bu kudretin fevkinde bir kudret var diyerekten yapacak olursa yeis olmuyor.Ben bu konuşmayı çok sefer yaptım fakat bu hikmetini anlatmamıştım.Anlatabildim mi acaba? En mühim nokta bu.Mühim bi şey söyleyeceğim demiştim buraya dikkat et.Bu hayatta bize hergün olur.Onun için yeis olmadı mı en kuvvetli şeylen karşılaş hepsi altı üstüne gelir.Kuvvet asıl kuvvetin sahibi olan Kudret’indir.İsterse bizatihi tesir eder isterse etmez.Deden böyle yaşamıştı.Dünya elinde oyuncak,kalbinden kalıbının vazifesini ayırmış,ikisinin vazifesini ayırmış hem maddede hakim,hem mânada hakim.Karadan gemi yürütmek ne demek?Akıl durur yahu.Karadan gemi yürütülür mü?Karadan gemi yürüttü.Şimdi mesela derler ki efendim o günkü o kadar büyük mânaya sahib ama ne gösterebilirsiniz?Birinci cihan harbinde dedenin dökmüş olduğu toplar Alman müzesinin kapısında duruyor git gör.Adi bir misal.En adi bir misal.Ne gösterecek sana?Kütüphanesi var okudun mu kitaplarını ne gösterecek diyorsun.Bir milletin göstereceği şey ilmidir.Dedenin kitabı bu gün herhangi bir yerde bir kıymet ifade ederekten durur. Kütüphanesi var.İlmini kabul ettirmiş,ilimlere mevzu vermiş ,sanatlere model vermiş.Ama ebediyet neşesiyle yaşamış.ebediyet neşesiyle yaşamadıkça bevvab ı hakikat açılmaz.O hakikat açılmadıkça istibdad doğar istibdad.Neden doğar istibdad.Her zalim benden kavi yoktur der.Bütün kuvvetlerin fevkinde bir kuvvet olduğuna inanmadı mı insanlar zalim olurlar.İnsanlar zalim oldu mu beşeriyet zavallı vaziyete düşer inler.İşte ahlak bunlardan insanları kurtarmak ister.Bunlardan kurtulmasını amildir.Size bir misal vereyim eskiden de konuşmalarımda verdim ya canlı misal vereyim.Ama maddenin kesafetinde kalan insan bu misalden bişey anlamaz.Bu likaullah devletine nail olan insanlarda olur bu zevk.Malum ya bütün zevkler geçicidir.Kendisinin bir nokta i kübra olduğunu mevcudatın da o noktanın harfi olduğunu idrak etmiş ve hakiki insan da likaullaha devletine nail olmuş zevkiyle yaşayan insan bu işten anlayacak.Eski konuşmalarımda bulunanlar bunları dinlemişlerdir ama tekrar edeyim zararı yok.Malum ya en büyük kazanç ahlakda gönül kazanmaktır.Gönlü kazan da nasıl kazanırsan kazan.Kırık kalb satın almaktır.Biz bilhassa kalbi kırmayı zevk ittihaz etmişizdir.Kırık kalbi satın almayı bırak ,sağlam kalbi nasıl kırarız diye ondan zevk alırız.Mesela, para efendisini kaybetmiştir.Böyle hiç kökü olmayan bir insanın eline geçtiği vakitte şımarır o şımarıklıkla bir çok insanın gönlünü kırar,evini yıkar,ötekini ezer,berikini şeyeder.Bu gibi insanlara eski insanlar derler ki ne oldu neden bu böyle? Para,efendisini kaybetti derler.Anlatamadım mı acaba?Para,efendisini kaybetti.Çok fena.Kazancın en büyüğü o.Hepimiz gidiyoruz.Ne kazanırsak hepsi kalacak.Çünkü bizim değil ki.Fakat Kudret bize bizim hissini vermiş ki iyi çalışsınlar diye.O hissi vermeseydi mesela Fatih geldi Akşemseddin’e dedi ki ;sen kendi zevkini bana aşılasana.Yook dedi .Sen müminsin Kudret seni kabul etmiştir.Bendeki zevki sana verecek olursam,sen bütün insanlara ait olan vazifenden geçersin çünkü o zevk seni bambaşka bir adam yapar öyle şet olmaz sen bu şekilde insanlara lazımsın dedi.Anlatabiliyo muyum acaba?O ayrı bir iş.Kalb işi.Gönül.Sizin değil o.Onun bizatihi mutasarrıfı var.Ve öyle zamanda insanı imtihan eder ki O.Öyle zamanda imtihan eder ki.Mesela;ahlak der ki bir insan,mavzuu dağıttım yine ama toplayacağım.Kırk gün yalan söylemezse tekamül etmenin usulleri,kırk gün yalan söylemezse muhakkak gönlünde bir ilham menbaı kaynar.Nasıl insan hiç konuşmazken,ilham ne demek?Niye inkar ediyosun niçin gülüyosun kardeşim?Oğlun olur,çocuğun olur gözünün içine bakarsın büyüdü şu kadar aylık oldu ama daha ana baba demiyo filan diyerekten biraz daha büyürse acaba ne olacak bu çocuk dersin.O nasıl birden bire başlıyor?Onu sen nasıl izah edemiyorsan ,gönlünde de böyle bir konuşturan vardır başka bişey konuşulur anlatabildim mi?Ağzın konuşması gibi gönlün de hususi bir konuşması var.Yine anlatamıyoruz galiba?E ama der ki insan ben şu, bu kolay bi şey giderim bir yere kapanırım kırk gün .Öyle değil.Böyle kesret halinde cemiyet içersinde hem öyle yapar ki tam otuzsekiz gün hakikaten bütün insanlarla düşersin kalkarsın tam otuzdokuzuncu günü hadiseler birbirine karışır öyle bir hadiseyle imtihan eder perhizi birden bire bozarsın.Bozuluverir perhiz.Perhizi bozmayacaksın.Kudret’in en ziyade kızdığı şey o.Dikkat edecek olursanız en teali terakki eden milletler yalan söylemeyenlerdir.Gezin dünyayı bakın.Bi vakit deden.Söylemedim mi ilhama sahib oluyor.Onun cinsini mezhebini filan bakmıyor Hüda.Bu alemde çalışacak diyor bu yalan söylemiyor benim malımı iyi kullanır.Anlatamadık mı acaba?
                                                                                              --/-
                                                                                              -5-

Bakmıyoruz.Doğru söyledi diyor.İbret alınacak şeyler vardır.Mesela Beşeriyetin Fahri Ebedi’si Mahbubul Kulub olan Zat ı Âli , anavatanından hicret ederken yol gösterici olaraktan Meysele’yi almıştır.Meysele mümin değildir,müslüman değildir.Fakat orda bütünn kendisine tabi olan insanlara ders veriyor diyor ki;ahmaklığı bırakın diyor.İnsan arayın doğru insan arayın ben ona emniyet ettim emindi o diyor.Anlatabildim mi? Sen dersin ki ama ben onu şöyle gördüm de böyle mümindi de şöyledi de beni yaktı.Öyle değil o.Meysele ne mümindi ne müslümandı fakat doğru idi diyor.O gün cemiyetin içersinde evet o kendisi taraf ı ilahiden mahfuzdur. vallâhu ya’sımuke minen nâs(Mâide,67) emri vardır ama bütün beşeriyetteki olacak hadiselerin heyet i umumisi O’na uğrayacak ki bir numune olabilsin.Onun içün o hadiselerin üzerinde duraraktan yürümesi şart .İbtilalara kendisi önce kendisi göğüs germesi elzem.Numune oluyor orada.En büyük mesele hayatını teslim ediyor .Arkadan düşman teşkilatını kurmuş ,suikast hazırlanmış,gözcüler meydanda ,tarassudcular meydanda,bunların arasında ben filan yere hicret edeceğim bu işte kim şey olabilir?Meysele diyorlar.Meysele hattı zatında mümin de değil müslüman da değil o gün onu tebliğ ettiği dini kabul etmiş de değil.Meysele diyorlar.Çok doğru bir adamdır diyor.Çok kalbi temiz bir insandır diyor.Bana bu rehberliği yapabilir diyor.Bununla bize yol gösteriyor.Anlatamıyo muyum? Bütün varlık Kudret’in.Bu Pazar çalışacak.Kim iyi işletebilir mesele orda.Bunu kim iyi işletebilir?Kim iyi işletirse ona işlettirir işlettirir .İşlettikten sonra vazife bitti der herkesin elinde bir müfredat programı vardır.Program bittikten sonra “karşıki çukura” der.O kadar.Bunu da islam ananası gayet güzel tezyin etmiştir.Ne büyük ders verir mesela o bir cenaze namazı merasimi vardır o.Onu insanlar incelemezler de böyle ulu orta filan hoop filan öyle değil o.Bir teenni ile düşünülecek olursa acaba insan   bilir?Şöyle bir teenni ile düşünülecek olursa .Orda mesela sorar adama efendim bunu nasıl biliyorsunuz?Şöyle biliyorsunuz böyle biliyorsunuz o bizde âdet haline gelmiştir.Sadrı islamda öyle değil ki o.Ömer adama “leşini kaldır” deyiverdi.Öyle bir hadise olmuştu  geldiler dediler ki efendim bunun filan filan adamın üzerinde bunun hakkı hukuku var bunun da vaziyeti müsaittir şöyle bir gasıblık vaziyeti vardır onun.Çağırdı varislerini sizin için böyle diyorlar dedi siz bunu şeyedebilecek misiniz? Hık mık deyince biz şey değiliz dedi.Yalan şehadete memur insanlar değiliz kaldır leşini götür git.Ya bunların hak sahiblerini ikna eder istihlali hukuk edebilirsiniz .Bu adamın vaziyeti müsait bunun malından çıkarır zulmü önlersiniz şimdi yoksa ben bunun ne namazını kılarım ne bu iyi adamdır diye götürüp benim mezarıma korum.Kaldırın götürün.E bu böyle devam etse zalim yetişir mi,onu bunu inleten adam gelir mi,yarın benim de başımda bu böyle olacak .Biz alışmışız önüne gelene efendim bi de bişey vardır.Her iş bozuk “üzküru mevtaküm bi’l hayr” sanki bu haminne mânasına geliyor?Ölmüştür hayırla yad ediniz.Ama öyle demedi ki O.Bu doğru.Bu emir var ama.İyi bakmıyoruz.sizden olan sizin gibi olup da mânadan sahib olarakdan bu alemden gidenin bir ufak kusuru varsa üzerinde durmayın diyor.Senden değil ,vaktiyle seni inletmiş,eğlenmiş ,ihtiza etmiş hakaret etmiş ,vicdanına müdahale etmiş,hiç bişeyini beğenmemiş,gitmiş.gittikten sonra yahu şu işi yapmıştı.Suss.Ne o dünyadan elini çekti.E arkadan bi tane daha gelir öyle.Zalimin zulmünü söylemezsen bi tane daha yetişir.Yine gelir o.Öyle değil o .Hep tersine bi daha gelir.Öyle bakarsın ki ufacık bir sandukanın içersinde ,bir sandukça içersinde ne büyük ibrettir o.Biz onu ahirete tevşih ederken hazreti mevt de bizi istikbah ediyor farkında mısın sen onun? Bu şekilde mi götürüyorsun dostunu bir yere götürürken dikkat et.Biz onu hayat ı berzahiyeye teslim ederken hazreti mevt de bizi istikbal ediyor sefa geliyorsunuz sefa geliyorsunuz diyor.Bu sesi duymayıb da niye bir birimizi yiyoruz acaba?Hayat içünse bunca gam değilmi akibet adem.Hayat içünse bunca em bakidir aslı mültezem .Hayata minnet eylemem Hüda’ya eylerem kasem .Hayatımın zevali var ne olmak ihtimali var. Ne olmak ihtimali var.Er kişi niyetine der.Ne kadar güzel.”Sayın” da gitti,”beyefendi” de gitti ,elkab da gitti,şöhret de gitti.Eğer hakikatan erse o da .Kabul ederler mânadan neyse o da gider.Orta yerde bi şey yok.Hatun kişi niyetine der.Hem gayrıihtiyari orda seda da değişir.Ben çok dikkat etmişimdir şu seda değişmesin diyerekten hiiç imkanı yok. O sözü söylerken Kudret değiştiriyor sedayı.Onun üzerinde azmile durmuşumdur şu sedamı değiştirmeyeceğim diyerekten imkanı yok tutamazsın.Muhakkak “Err kişi niyetine “ diyosun seda anında değişiyor.Değiştiriyor Kudret.Çıplak bir seda .Onun tadını tadan biliyor.O seda çıplak oluyor.Çırçıplak bir seda.Sonra o kadar ibretlidir ki o kadar mânalıdır ki mesela istermisiniz buralarını anlatayım?Onu kıldıran adam gelir işte mevta bu.Kondu musalla taşına.Kalbinin hizasına gelir sadrının hizasına.Burda durmaz,burda durmaz, burda durur.Kıble yaptı onu.Biz putperest miyiz?Dikkat edin bakın inceliklere bakın .Yani bunu anlatmaktan maksadım,dedenin kabul etmiş olduğu mânadaki niçin bütün dünya üzerinde bir çok mânalar var da deden bunu kabul etmiş zevkini anlatmak istiyorum.Öyle körü körüne değil.Bunu hiçbir yerde bulamazsın. Yok. Hareketinde hikmet gizli.Putperest miyiz biz?Bak önünde duruyor namaz kılınıyor.dirinin niçin kılınmaz?Mani olan nefsiyle nefsi kalktıktan sonra her insan bir kıbledir.Anlatamadım mı acaba?Demek ki bize lazım.. bizim işte anladın ne demek istediğimi.Ölünce nefsi gitti .Nefsi kalktıktan sonra ,nefsi kalkınca onun o hizasına geliyor.Kudret, onun hizasında diyor dur.Bu kalb benimle yaşadı,bu kalb de “ah” yok.Bu kalb hiçbir vakit insan hakkını yemedi.Bu kalbden hiçbir mahluk incinmedi.Bu kalb Benim nazarımdan dur olaraktan bulunmadı.Ben bu kalbimle çoook nazar ı sübhanimle baktım.
                                                                                              --/-
                                                                                              -6-

Benim baktığım bu kalbin hizasına dur şimdi de hususi bir tecellideyim o tecelliyi seyret bakayım.Anlatabildim mi acaba?O tecelliyi seyret.Hükümler değişiveriyor.Bakıyorsun mesela şehit diyoruz.Onu yıkamıyorlar neden?Neden acaba yıkamazlar?Söyleyeyim mi? Şeceresini karıştırırsanız  dedeniz boyuna hayatını cihatla geçirmiştir onun içün her birinizin şeceresinde muhakkak şehit bulunur.Ya dedenin babası ya deden ya amcanın oğlu ya amcan ya dedenin dedesi muhakkak vardır.Onun içün zevk alırsın diye söylüyorum.bir defa “şehit” demesindeki illet ,ivazsız garazsız Kudret’e onun namınıyla ve onun beyanı üzere insani hakları ibka ve onun koymuş olduğu tebligatı ilan hususunda can vergisi vermeye geldiği vakit ölürken Kudret’in saltanatı,o işin memuru olan kabz ı ervah olan melek geldiği vakit vermiyor şehit.Göreyim kendisini diyor ben başka ölüler cinsinden değilim binaenaleyh orda vasıta ile değildir bizzat Cenab ı Hak onu kendisine vasıl kılıyor. Orda Hak’kın Cemal i Sübhanisini gördüğünden dolayı şahit oluyor şehit oluyor.Ondan dolayıdır.Allah da diyor ki “Beni gördükten sonra artık kir tasavvur edilir mi yıkamayın”İşte onun için yıkanmaz şehit.Şehidin yıkanmamasındaki illet odur.Ondan dolayı yıkanmaz.Buraya nerden girdik biz?İşte o kalbi getiriyorduk misal.Kalb satın almak derken ,bir musalla taşında islam bunu gayet güzel gösterir,onun namazı kılınırken böyle kalbinin hizasına gelir.O namazı kıldıran insan onu kıble ittihaz ederekten böyle o Kudret, “bu adam gönül kazandı,bu gönül benim nazargahım oldu ,Ben ona çok baktım o Benden razi,Ben ondan razi olaraktan bana geldi şimdi hususi bir tecellime mazhardır kalkın bakın bakalım” der.Buraya misal getirirken bazan getirdiğim misal vardı o misali verecektim.Gönül alma misalini,kırık kalb. İki çeşmim sirişki efşan ver kalbi viran al eğer tükenmez hasra gelmez daimi irad lazımsa. Ama bu şeyler kırık kalb ,kendin kalbin kırıldıktan sonra almıycaksın o da makbul amma,asıl makbul olanı kendin sağlamken.İnsan düştükden sonra öyledir.Acz ,insanı mânaya sevkeder.Bunu daima ben söylerim.Kendimizde tecrübe etmişimdir.Kendi şahıslarımızda.paran yokken yürüyüşünle varken yürüyüşün arasında muhakkak fark vardır.”Yok efendim” o halde insan ı kamilsin.Öyle de var.Ben bu kubbe altında öyle insanlara tesadüf ettim.Bana engel oluyor diyor herif götürüyor bir torba altını bu benim gönlümde bir kayıtdır diyor sabahleyin kim karşıma çıkacaksa ona vereceğim diyor.Ama sen deli dersin o da başka.O yine ayrı bir iş.Sakın sen öyle yapma.O ayrı o o deli o onun cinsi ayrı.O ayrı. Deli o. Onun hepsinin ayrı ayrı tarifi var.Büyük kitabta.Bir kısmında suçlu gösterir,bir kısmında elini açarsa müsrif gösterir adamına göre tarif eder.Herkesin istidadına göre .Hastaya göre ilaç verilir.Bazı hastanın kalbi rahatsız olur,o kalb rahatsızına öbür romatizmalı adama verilen ilaç verilmez.Değiştirir doktor onu.Öyledir o. Makbul olan,gençken,dinçken,her şeye sahibken gönül arıyor.Bunu iş edinmiş.Hiç korkma eğer bu halde yaşıyorsan.Ahlak haber veriyor.Bunlar,bu insanlara “haşyetullah ile münevver olan kalb sahibidir” diyor.Bu sınıftır diyor.Bunlarda daima aynı kalb bulunur.Bir de varki böyle zamanla.. mesela insanlar torunlarını çok sever derler.Yok.Torunları zamanında sinnlerinde zaaf gelmiştir.Kendi çocuğu zamanında yirmi yirmibeş yaşındadır.O kadar rikkate malik değildir.Yavru,evlat o incelikler daha henüz kendisinde belirmemiştir.Sinn daha ziyade tekamül etmiştir torunu zamanında ondan dolayıdır.Anlatamıyo muyum?O ayrıdır.Hep “biz” diyor.Yoksa acz zamanında insan..mesela çok insanlar vardır ki,hilkaten mütevazidir en ufak hâdimiyle de dertleşir,şunu eder bunu eder.Bir de çok kibr i nutfet adamları vardır ki ne bileyim ben iblis sıfatdır yanına yaklaşılmaz.Ama düştü mü düşer düşmez, kötü de düşerse taşdan adam arar.Taşdan adam arar.O hiç yanına sokmadığı adamı onu çağırır.onu zannedersin ki sen artık bu evliya oldu dersin.Yine bir kısmetdir fena değildir amma ne bileyim öteki gibi değil.Değil.Bu mevzua nerden girdik?Gönül satın almakdan.Okudum ya nazmı da;” İki çeşmim sirişki efşan ver” bunu ben size hemen hemen iki üç haftada bir tekrar ederim.Bunu zaptedin ve daima aklınızda ,hayalinizde,kalbinizde ,bütün varlığınızda mevcut olsun ki sıkıldığınız vakit size çok yardım eder.Hadisat,dünya acayip sıkıntılar geçirir.O geldiği vakitde sen bunaldığın vakit gözlerini önüne getir “ağla ağla gözüm “ de “bunun müşterisi Hak’dır” de.Çünkü gözyaşı öyle bir incidir ki kimsenin parası yetmez hiçbir hükümdar hiçbir lord onu almaya kudreti yetişmez.Onu yalnız yalnız o bir Zat ı Âla’nın kudreti yetişebilir ona.Değil mi öyle acayip bi şeydir ki nasıl bir fincan su bir uykuyu tarumar ederse ,bir damla gözyaşı eğer saatinde düşerse bakarsın bir dünyayı yakar ve içinde bir çok masum da gider hiç dinlemez Kudret.Filan adam büyük insanmış,filan adam şuymuş buymuş hiiç dinlemez bir irade heyet i umumisi birden yanar geçer.Kudret’in umrunda mı öyle şey? Hiç dinlemez. Bir ufacıcık göz damlası böyle lüzumsuz bir anda düşer bakarsın ki o anda da tutum saatidir .Tutum saatidir.Her şeyin bir tutumu vardır zürriyet gibi.Nasıl zürriyetin de bir tutum saati olur da çocuk olur gözyaşı da bir zürriyetdir tutum saati olur Kudret tarafından tutulur.Harici misali ile anlatıyorum.Yakar adamı.Meşhur Necmettin i Kübra öyle demiş; kocaman adam Necmettin i Kübra püüü asırlar geçmiş gönüllerde hala yaşar.Necmettin i Kübra büyük türk büyüklerinden türk maneviyat adamlarından muazzam bir adam.Hem maddeye hakim hem mânaya bir gün dostlarıyla böyle konuşurken ani birden bire “öfff yandı” gayet tatlı konuşuyormuş ,”dünyada bir zulm oldu kan gövdeyi götürecek” aman demişler efendim.”benimki de gitti” demiş.Gitti,benimki de gitti. Onun içün acayiptir.Gözyaşı acayiptir.Dikkat olunacak şey.”İki çeşmim sirişki efşan ver. Gözyaşını akıt.Kalbi viran al.Me kadar nazik söylüyor para ver pul ver değil de onlar geçici.
                                                                                              --/-
                                                                                              -7-

Tükenmez hasra gelmez daimi irad lazımsa.Öyle ya bir büyük bir akar yaptırırsın damı bozuldu denir,duvarı çöktü denir ,filan yeri tıkandı denir,geliri azaldı denir ,vergisi çoğaldı denir.Eğer sen bunlardan azade bir akar istersen çünkü onun kiracısı Hak dır daima artar.Öyle bir akar al diyor. Vaktiyle, vereceğim misali şimdi veriyorum.Eski konuşmalarımda birkaç sefer vermişimdir.İstanbul zenginlerinden efendilerinden Kız Ali Bey namıyla ma’ruf  mücessemü ezeli vefa ahlak ı hamide sahibi eshab ı faziletten bir hazreti insan.Gayet zengin.Hem mânen hem maddeten hem kalben hem ruhen Kudret verirse verir bazen ağası değilsin ya.Bir ana kız.Babaları eshab ı ticaretten bir adam.Senelerce evvel ölmüş.Kıymetlice bir gerdanlık,kılade .Anasını çağırmış kızın anasını kendi kızı olur anası da hanımı olur.Demiş ki gönlüm isterdi ki kızımın mürrüvetini göreyim fakat Kudret lihikmetin benden esirgedi Allah nasib eder de sen görürsen beni hatırlarsın benim namıma bu gerdanlığı gelin olduğu vakit onun boynuna tak.Vasiyet etmiş.Seneler geçmiş vaziyetleri bozulmuş ellerindekini yemişler bir kısmını satmışlar filan nihayet kıza bir talib çıkmış Allah’ın emriyle.O vakit işte böyle kıza talib çıktı mı yani bir şey aklıma geldi.Şimdi bir insanın kızı olur da mesela filana “benim kızımı al” dedi mi muayyebatdan sayılır.Örf de.Veyahut muayyebatdan sayılmasa da işte öyle bir tuhaf gelir bir ağır gelir.Fakat Hazreti Muhammed zamanında öyle değil.Ne güzel,ne ne ihlas ne samimiyet.Hazreti Ömer’in kızı Hazreti Hafsâ .Kızının kocası şehit düşüyor.Gelmiş çağırsanıza bana şu Osman’ı Hazreti Osman için.”Bizim kızın kocası şehit düştü bunu Allah’ın emri ile al bakalım.”Hazreri Osman şöyle bir toplanmış ufak bir mazeret serdedmiş.















Hiç yorum yok:

Yorum Gönder