Kaset 192 03/03/1963
75dk. (Düzenlenmemiş Metin)
Diğerine de aşkdan doğan ahlak tesmiye
etmişdik.Vazifeden doğan ahlakın annesinin akıl olduğunu aşkdan doğan ahlakın
menbaı,mastarı,annesi kalb olduğunu hemen hemen her konuşmada tekrar edib
izahını yapmaktayız.Gerek vazife,aşk doğrusu ışkdır fakat örfümüzde aşk tabir
edilir ,kalb bunlar mânayı insaninin birer vasfı olması dolayısıyle mevzuun en
büyük rüknünü insan mefhumu teşkil ediyor.İnsan.Ve tarifi güç olan kısım da
burası.İnsan nedir? Suret itibariyle elli, altmış, yetmiş, seksen kiloluk kan
ve kemik torbasından ibaret .Nihayet boyu iki metre uzunluğunda bir çukura
sığabilir fakat vicdan ı kibriyası mânayı ihtivası ilmen fikren kainatı
muhit.Gelmede gitmede ihtiyarı yok.Zahirde küçücük bir nüsha hakikatde ondan
büyük bir nüsha yok.Konuşur,konuşan bilir, bilen düşünür, düşünen bilir, bilen
konuşur isterseniz böyle tasnif edelim.Konuşturan da bir gün elbet
konuşacak.Konuşuruz da konuşmanın ne olduğunu bilemeyiz.Var mı bir ilim adamı
bana konuşmayı tarif etsin?Bir felsefe adamı,bir fen adamı.Nedir konuşma? O
kadar vâridata sahibiz elimizde mevcut fakat tarifini hakikatını da
anlatamayız.Bir cephemiz çok zengin,bir vechemiz çoook fakir.En ufak misal
nedir konuşma?Hiç birimize sorulmadı “beyefendi bir sahne i şuhud vardır ,bir
dar ı belvâ vardır dünya denilen bir mihnethane vardır teşrif eder misiniz?”
giderken de sorulmaz .İstersen kainatın serir i saltanatına sahib ol gaflet
cehalet insanı bazan semayı deler gibi baktırır yeri ezer gibi bastırır
“yaratırım” dedirtir.Ne yaratırsın?ağaran saçını bile geriye çeviremezsin.
Uyuyan, uyuklayan ne yapabilir?Bununla beraber fâniyi bâkiylen değişebilirsen
her şeyi de yaparsın.Tuhaf bu insanın tarifi.Bir vechesinde hiçbir şey yapamaz
fakat bir vechesinde eğer aslını bulabilirse .Biz bu aleme ne için
gelmişizdir,gaye i hilkat nedir? Yaratılışımızda,gelişimizdeki hikmet ne ,illet
i gaiye ne?Yemek, içmek,yatmak mı? Hayvan da yer, içer, tenasül eder insan da
yer, içer, tenasül eder fark ı temyiz nedir?Bi imtiyazımız yok mu bizim?Bazı
kimseler der ki efendim insan şöyle kuş gibi gelib gitmeli.Yook.Ona insan razı
olur mu kuş gibi gelib gitmeli?Güvercinler ,benden daha iyi eşini, aşını, işini
bilir.Hiç bir insan böyle bir kuş gibi gelib gitmeye razı olabilir mi? O kadar
da ucuz değil.Bir güvercin eşini,aşını ,işini bizden iyi bilir.Onun için insan
âsude kaldığı vakitde şöyle bir düşünür.Bu bir kabza toprağa ,bir avuçcuk
toprağa bu kadar lütfu inayet nedendir diye sormadıkca henüz makam ı insaniyete
kadem basmamışdır.Bidayetini tasavvur etsin netice hülasa çıkarsın çıkarsın
eğer yalnız maddeye tapıyorsa maddenin kesafetinde kalmışsa âlem i hilkatle
âlem i kudreti ayırmamışsa Kudret’den nasibedar olmamışsa o kendinin netice i
hülasası olan toprağı gözünün önüne getirsin desin ki ; bu bir kabza toprağa
lütfu inayet neredendir nedendir?Evet sinesi hazine i esrar ı Celal ,kalbi
ayinesi kalb ayinesi mehbit i envar ı Cemal olan kimim ben diye bi defa
sorsun.Bu lütuf nerden geliyor? Şanına “İnni
cailün fil ardı halife”(Bakara,30) buyrulmuş kamet i kabiliyetine “Tahallaku bi ahlakillah” elbisesi biçilmiş.Bu kadar
mükellef tutulmuş bir insan nasıl olur da hayatını böyle adi vaziyetde zulme
divan durmakla ,malayani ile dedikodu ile şunun bununun ölmüş manevi etini
didik didik yapmakla çirkin çerik bir şeyi yeyip geçirmekle gider mi? Buna razı
olur mu insan?Bişey anlatamıyoruz galiba?Sorar kendi kendisine neyim ben
der,nerden geldim,ne için getirildim,ne olacağım? Bu kevni efesad âleminde
benim imtiyazım nedir?Öyle demiş Hazreti Ali Kerremallahu Zatehu
hazretleri;dünya hezar aşina bir acuzeye benzer.Dirliği kısa,ikbalinde hüda
idbarında fecia gizli .Zahirde tatlı fakat içinde semmü katil vardır.Onun için
Nur u aynim Hasenim hacet meshetmedikce bir işin peşinden koşma.Kavval olmakdan
ziyade faal ol.Yani kuvvetini sözünden ziyade bileğine getirt.Söz adamı olma
,iş adamı ol feil adamı ol.Bir adamın kalbi ne kadar temiz olursa olsun o ayrı
bir meseledir Kudret onun âmalinden bir şey bekler.Bazı sözler vardır onlar da
hatalıdır.”Efendim sen onun ameline bakma kalbi temiz ya” Öyle bir şey yok.Var
ama öyle senin anladığın şekilde yok.Ayeti şimdi birden bire idare edemeyeceğim
“li yebluvekum eyyukum ahsenu
amelâ” (Mülk,2) der Allah
.”Ben sizi yaşatırım,öldürürüm bir birinizin üzerinde güzel amellerinizi size teflik ettirtmeklik
üzere “ demek ki âlem i hilkatde gelmekdeki gaye, yapılan işlerin güzellerini
bize kendi kendimize teflik ettirtmeklik içindir.Yalnız kalbi temiz tutmak için
değil.Anlatamadık galiba?İlk söylediğim sözdür zabdet.O bazı böyle acayip acayip
bi tuhaf haller vardır. “Efendim sen benim kalbime bak” Ne var kalbinde? Benim kalbim temiz.E amel? Bişey yok.Öyle
demiyor ki Kudret öyle demiyor.Hem kalbine ben bakmağa memur değilim kalbine
Allah bakar adamın.Ben memur değilim ki senin kalbine bakayım.Ben senin kalbine
bakmakla memur değilim.Serair i zemair i hafayaya ancak Zat ı Ecelli Âlâ
bakar.O âgahdır. Sizi imtihan ediyorum diyor Kudret.”li yebluvekum
eyyukum “ hanginiz,sizden
hanginiz “ahsenu amelâ” en
güzel amelleri en güzel işleri meydana getirecek bir birinize bunları
anlattıracağım ,göstereceğim. E bunun için .Hilkatdeki gaye,illet i gayemiz
bu.Onun için kimim,neyim,nereden geldim ,ne olacağım,nereye götürüleceğim?Bu
sualleri soracak.Hayat nedir,memat nedir ,maad nedir, hadisat bana niçin
yüklenmişdir? Bu yükü çekmekden gaye nedir? Bunların üzerinde duracak.Bunun
üzerine bu bir kabza toprağa ,bir avuç toprağa öyle ya bu kadar lütf u inayet
nedendir?Sen kendini çok şey görme.İnsanın her konuşmamda tekrar ettiğim gibi
iki yüzü vardır ,iki vechesi var,iki cephesi var ;bir cephesi âlem i hilkate
bağlı,bir cephesi âlem i kudrete bağlı.Âlem i hilkatde geçen kendisine
rehnümalık eden varlık, Kudret tarafından kendisine ihsan edilen akıl denilen
bir nurdur.Fakat nihayet o, âlem i hilkatde geçer âlem i kudrete geldi mi
durakdır sahası değil.Ordan öbür tarafa iman ve aşk geçer.Anlatabildim mi?
--/-
-2-
Geçmez öbür tarafda onun sahası bitti.Şimdi âlem i
kudrete intisab etdikden sonra ,o sahasındaki yüzünü açtıkdan sonra meçhuller
hallolur.Âlem i hilkatdeki aklınla meçhulleri halledeyim dersen bocalar
durursun hiç birisini halledemezsin.Acz içersinde gidersin.Onu aştığın vakitde
anlarsınki sen ben mecla i hazreti âdiyetim. Kendini o vakit
anlayabilirsin.Görebilirsin o “neyim” sualinin cevabını o vakit anlarsın ki
benim sinem hazine i esrar ı Celal ,kalbim de öyle bir ayine ki mehbit i envar
ı Cemal benim şanımda Kudret “İnni cailün fil ardı halife” “Yer üzerinde seni kendi namıma ibka etdim
bütün mevcudatı müsahhar kıldım kullan bakalım.” Anlatamıyo muyum yahu?Böyle ve
“Tahallaku bi ahlakillah” biçildi benim
kâmetime ,benim kâmet i kabiliyetime ve suretime de “innallahe alaka âdeme
âla suretihi” kemaliyle vasıflandırıldı.Mecmu u hayat ile ben vebia
kılındım bi hasbi zahir .Zahirim dolayısıyla mecmua i âlemim,batınım
dolayısıyle mecla i hazreti adiyetim .Ben hiçbir vakit nefsinin semen i
kaliline kendimi sattıramam hiçbir vakit sayılı nefesimi Allah sız bırakamam
,hiçbir vakit kendimi bir zalime uşak yapamam .Benim bu kafam yalnız Kudret’in
karşısında bükülür eğilir,benim bu yüzüm yalnız Rahman’a çevrilir, hiçbir vakit
O’nun udvanına karşı dönmez diye yaşayabilene ahlak sahibi der
ahlak.anlatabildik mi acaba?Fakat ne
faide ki bizde gâh huruş i ney gâh cuşiş i mey gâh harekat ı felek gâh tesbihat
ı melek gâh rifat ı eflak gâh best i i hure i Hak anlatabiliyor muyum?Gönlümüzü
oraya bağlamışız oradan tenbihler nasihatlar alıb da eserden müessire gelirden
medhule geçmeklik fakirliğinde bulunuyoruz.Biz kendimizden oraya gitmeklik
fenası ile Kudret bizi yaratmışdır yoksa ben bundan Hakk’ı bulmak için
yaradılmadım “Men arafe nefse fakat arafe Rabbe” benim kütübhanem de kendimde
varlığım da kendimde zenginliğim de kandimde .Kendinde Hakk’ı bulmayıb da
eşyada Hakk’ı bulmaya çalışanlar çok zavallıdırlar.Hiç bir vakit kör,görene yol
göstermeklik yolunda kabiliyetinde layıkıyle bir intizam veremez.Bu kadar da
zenginsin.Zengin olduğunu bu gün daha açık söyledim sana anlatamadım mı acaba?
O halde dikkat et derlen toplan ,hayatının muhasebesini her an yap netice
itibariyle vehmi hayalin pençesinden kurtul,zengin olduğunu bil düşme
satılma.Değmez çünkü hayat.Bu hayat değmez.O kadar muazzam bir şey değil netice
itibariyle.Fazilet sahibi olmanın çaresine bakmalı.Bunu anladığın dakikadan
itibaren her zerrede Hakk’ın vücudunu görürsün.Nazarı hakikatde mevcud olan
ancak Allah dır.Nazarı mecazide mevcud olan şudur budur.Onun için Cenab ı Hakk
Büyük Kitabında “Kul
huvallahu Ehad” (İhlâs,1)
demişdir.Hakikatde meşhud olan ancak Hakk dır.Nazar ı mecazide
şudur,budur, o dur.Lazım olan nazar ı hakikatdır.Sen beni hak olarak kabul
edersen ben sana hile yapabilir miyim?Ben seni hak olarak kabul edersem sen
bana hile yapabilir misin?Ama ne faide ki beşeriyet o kadar düşmüş ki ben
senden emin değilim, sen benden emin değilsin.Zira biz mânadan tamamıyle
uzaklaşmışız mevzii konuşmuyorum bütün dünya sekenesi üzerinde ,bütün sekene i
dünya bütün arz üzerindeki mevcudat üzerinde.İşte her hafta her konuşmamda
tekrar ettiğim gibi hamule i irfaniye i beşeriye bu gün fennen beşerin yükselmesi,ilmen
yükselmesi,felsefeten yükselmesi gözleri kamaştıracak, akla veleh verecek fikri
durduracak kadar olduğu halde ki faide ki kalbindeki çıkan ahı
durduramıyor.İnsanlar huzur içinde yaşayamıyor.Ne masası olanın huzuru var ,ne
kasası olanın huzuru var,ne cahı olanın huzuru var hiç kimsenin huzuru
yok.Neden değer mi sonra bu? Ömür denilen şey ömrü dünya bir dakika ömrü âdem
bir nefes.Ne vakit huzura ereceksin?Hadi bunun ehemmiyeti yok bir de birikmiş
ahların vebaliyle göçüp gidiyoruz ki ikinci asıl hayat bizde tamamıyle
mahrumiyetle başlıyor netice ne olacak? Tamamıyle mahrumiyetle başlıyor.Bir
birimizi sevmeyiz.En büyük kabahatimiz sevmeyiz.Halbuki hilkate düşün hilkatin
hilkatin tecellisine bak görmezmiyiz ki mânanın emirlerini “fe ahbebtü en u’rafe fe halektül halke li uğrafe bihi.” O işte afitab ı muhabbet onun
matlab ı hidayetden lemean etdiğine büyük bir burhandır.Kudret’de en büyük
sermaye bu beyan olunan senetle muhabbetdir.Bu gün beşeriyetde bu sermaye
kaybolmuşdur.İsterse milyarlar olsun, isterse nümilyon olsun ,isterse bütün
kainatın dağ altın olsun ,isterse bütün nehirler mücevher olsun zanneder misin
ki o servetlen beşeriyet kendini refaha çıkaracak.Hayır muhabbet serveti
kayboldukdan sonra refah yokdur.Zira ilk emir böyledir.“fe ahbebtü en u’rafe “ afitab ı muhabbetdir.
Onun matlab ı hidayetinden lemean etdiği aşikar olmuşdur.Bunu kaybetmişdir
beşeriyet. Şemim i şevk ve muhabbet iptida bezm i cuşe i ravza i rızasından
rezan olmuşdur.Ordan tecelli etmişdir.Bunu kaybetmişdir bu günkü bu günkü
beşeriyet .O, bu yakalanmadıkça “..yuhıbbuhum
ve yuhıbbûnehû..”(Mâide,54) âvazesi bütün cihan ve cihanihana tamamıyle ordan
erişmişdir.Bu muhabbetin esasına kavuşmadıkca ,sen beni sevmedikce ben seni
sevmedikce beşeriyete rahat gelmeyecekdir.İsterse en büyük kafalar toplansın
,en büyük diplomadlar içtima etsin ,en muazzam iktisatçılar bir araya gelsin
yine de beşere felah veremezler.Kudret’in çizmiş olduğu çerçevenin haricine
çıkmanın hiçbir faydası yokdur.Hiç.Güneşi metheden zannetme ki güneşi methediyor,gözünün
hastalığı olmadığını methediyor demekdir.Bir adam güneşin saltanatını,azametini
methedmiş olsa güneşi mi methediyor zannediyorsun?Kendi gözünde illet
olmadığını,kendi gözünü methediyor demekdir.Gözünün illetsiz olduğunu beyan
etmişdir binaenaleyh hazreti insanı metheden de kendisini metheder onu
değil.Kainatın varidatının beşeriyeti zulmetden çıkaran bir tek şahıs vardır
ücretsiz külfetsiz minnetsiz o da Hazreti Muhammed dir.Hakiki güneş O’dur.Beşer
vechesini tamamen O’na çevirmedikce felaha kavuşamaz.Bir kimse bir şeye ehil
olmadan neye malik olsa o şeyin ona faydası olmaz.Bir kimse dikkat et tabirime
bir kimse bir şeye ehil olmadan neye malik olsa o malik olduğu şeyin ona
faydası olmaz.En yüksek bir sanat aletini alalım fakat bilek onu işlemesini
bilmiyor en yüksek aletin ona ne faydası vardır?
--/-
-3-
Onun için insan biraz hikmete talib olmalı hikmet,
ihlas ve hâl ister hâl.O hâle malik olmaklık için de muhakkak satır ilmine
ihtiyac yokdur.İhlas ister hâl ister hakikat ilmi senin ona aşık olduğunu
gördüğü dakikadan itibaren elinden tutar.Alır elinden senin.O vakit hürriyet i
insaniye meydana çıkar.Biz hürriyet i insanimizi meydana çıkarmadan gelib geçib
gidiyoruz.Yazık günah değil mi? Gelmemizdeki gaye bundan ibaret midir? İşte netice
itibariyle hepsi fâni .Nerde deden?Onunda elemi vardı emeli vardı.Ne elem kaldı
ne emel kaldı.Nerde dedenin babası? Onun da elemi vardı emeli vardı.Hepsi
gidiyor.Bunlar bize en büyük birer nasihatdır..”Mutrib
fâni vü bezmi sâki fâni sen kimlere oldunsa mülaki fani.Geç kesreti suriye i
alemden geç Allah ancak bâki vü bâki fâni.”Size bir iki sefer bunu okudum
ben.Zevk edin bu okuduğumu bi daha okuyayım sana ;..”Mutrib fâni vü bezmi sâki fâni sen kimlere
oldunsa mülaki fani.Geç kesreti suriye i alemden geç Allah ancak bâki vü bâki
fâni.” Allah’dan başka ne varsa hepsi fâni.Bu böyle bu.Âşikar bu.Bu davayı
isbat etmeye hüccet lazım değil,senet lazım değil.Hep konuşuyoruz şöyle olsun
böyle ol.. sözler nefsimizden doğuyor sırrımızdan ruhumuzdan doğmuyor.Mansur da
enel Hak dedi firavun da enel Hak dedi.Mansur “enel Hak” dedi Allah’a nedim
oldu Allah’ın en büyük dostu olsu veli oldu .Firavun da “enel Hak” dedi fakat
nefsinden söylediği için iblis oldu.Hepsi bu iki dudağın arasından çıkdı
bunların farkında değiliz.Ne vakit düzelecek? Faziletden sonra menfaat
gelecek.Ahlak uzaklaşırsa cemiyetden, menfaat hakim olur fazilet orta yerden
kalkar.Halbuki cemiyet i insaniye nisbetle fazilet kainata nisbetle cazibe i
umumiye gibidir.Nasıl yıldızlar ,sevakib,seyyarat arasındaki nizam, cazibe i
umumiye sayesinde ise cemiyet i insaniye arasındaki nizam ı intizam da fazilet
sayesindedir.Faziletde de evvela canan sonra can vardır.Bu gün insanlar
arasında bu tamamen kalkmışdır.Sen beni nasıl boğacağım diye bakıyorsun ben
seni nasıl yiyeceğim diye bakıyorum. Olmaz.Aldanılan nokta Hakkı kuvvetde
sanıyoruz hak kuvvetde değil kuvvet hakdadır.Tabire dikkat edin.Yıkım noktası
nerdedir beşerin biliyor musun?Hakkı kuvvetde zannediyor.Hayır hak kuvvetde
değil kuvvet hakdadır.”..innel izzete
lillâhi cemîâ..”(Yunus,65) innel kuvvete lillahi cemia. Kuvvet hakda
kuvvet hakda değil.Onun için zalim aciz kalınca kuvvete sarılır ama netice
itibari ile o da yıkılır gider.Dünyada hangi ateş vardır ki ne kadar kabarık
olursa olsun ,ne kadar çok muazzam olursa olsun yerini küle bırakmasın.Her ateş
yerini küle bırakır.Bırakır küle yerini.Demek oluyor ki ahlak,iki kısma ayrıldı
topluyorum sözleri.Biri vazifeden doğan ahlak,biri aşkdan doğan ahlak.Vazifeden
doğan ahlakın çıktığı yer akıl.Akıl yalnızca âlem i hilkatde geçer bu
gördüğümüz, bildiğimiz,idrak etdiğimiz edemediğimiz varlıkda.Bunun harıcında
bir âlem i kudret var orada geçmez.Orada aşk geçer.Onun için Fuzuli öyle
demişdir.”Kad enarel ışku” örfümüzün telaffuzu ile konuşursak “Kad
enarel aşku lil uşşaki minhacel hüda salik i rahi hakikat ışka eyler iktida.” Burdaki
aşk,romanda okunan aşk mânasına değil.Dikkat et romanda okunan aşk mânasına
değil.O kadar güzel bulunmuş ki bu kelime .Hadi orasını da izah edeyim.Işkın
lugatda mânası, sarmaşık yaprağıdır.Sarmaşık.Bilirsiniz sarmaşık yaprağını.O
sarmaşık yaprağı hangi ağaca dolanırsa o ağacı kurutur.O aşkı hakiki de hangi
insana dolanırsa nefsi emmaresini kurutur.benliğini kurutur, kibr i nuhfetini
kurutur,hasedini kurutur,kinini kurutur,nifakını kurutur anlatamıyo muyuz
acaba?Onun için.Onun içün diyor işte “Kad enarel aşku lil uşşaki minhacel
hüda salik i rahi hakikat ışka eyler iktida. Neşe i kâmil kim andandır müdam
meyde teşvir i hararet neyde tesir i seda. Çün müşahhas olmaz ol vadide
sultandan geda.” O öyle bir sahnedir ki orada şahmış gedaymış tefrika yok
fark yok.O ihlas benliğini kendisinden alır.Ne güzel söylemişler.”Ey gönül
bil ezeli ahde samim isterler.”
Anlıyorsunuz bunun mânasını. “Aldığın bâr ı emanete kerim isterler.”
Malum ya insan,emanete hâmil.Emanet.Büyük Kitabda
nazımda Nazm ı Celil’de “İnnâ aradnel emânete ales semâvâti vel ardı vel
cibâli fe ebeyne en yahmilnehâ ve eşfakne minhâ ve hamelehal insân, innehu kâne
zalûmen cehûlâ (Ahzâb,72) Buna
ekseriyet mânayı hakikisine ait … Ben şimdi size türkçe mealini anlatayım o
vakit zevkini söyleyeyim.Sen kendi kendi kendini yokla bakalım bu tarifat ı
sübhanide ben var mıyım yok muyum.Yoksan derhal talib ol.Çünkü Beşeriyetin
Fahri Ebedisi bir emrinde her an öyle bir tecelli olduğunu beyan etmişdir
kendini arzet der.Hüda diyor ki; Biz Azimüşşan emanet i ilahimizi “âla teklif i
tahyir” ihtiyarı kendilerine bırakılmak şartı ile ne demek o? Emreder de hayır
dersen merdud olur fena.İhtiyar veriyor semâvata,arza,dağlara bütün mevcudata,
omevcudatın sekenesine “emanetimi vermek isterim” onun mukabilinde de tabi çok
büyük tecelliler var.İsterseniz,kabul ederseniz.”fe ebeyne” ibâ etdiler, çekindiler. “Onun
hakkını yerine getiremeyiz ,bizi affet” Kendilerini mâzur gösterdiler afuv
dilediler emaneti almadılar. “ve hamelehal insân” O emaneti insan yüklendi.İlletini şimdi kendi
beyan ediyor. “innehu “ zira o insan “kâne zalûmen “ arapçada
faul vezni mübalaga içindir.Bunu tam türkçe yaparsak şöyle çıkar; “O insan çok
zalim idi ,çok cahil idi emaneti aldı o yüklendi.” İyi ama burda bir sual
meydana gelir.Diğer tarafda Kendi buyuruyor ki “emaneti ehlinin gayrına
vermeyin.” Ya nasıl oldu da böyle kopkoyu zalime, kopkoyu cahile Kendi emanet i
sübhanisini nasıl verdi?Bir sual.Sual nasıl verdi?Buradaki zulüm,adlin mukabili
olan zulüm değil, cehil de ilmin mukabili olan cehil değil, makbul olan zulüm.O
insan ki nefsine kuvvetli zalim oldu “ben” den mâdasına cahil oldu emaneti
almak hakkına haiz oldu.Bişey anlatabildim mi acaba?Yahut buradaki zalum… mâna
mefuldur insan,hakiki insan mazlumdur,meçhuldur.Hakiki insanın kimse kıymetini
bilmedi.Anlatabildim mi?Meçhuldu o emaneti alan kimseyi kimse takdir
edemedi.Anlatamadık mı acaba? Hangi mâna zevkıne giderse o mânayı almak zevkını
Kudret sana versin.Ben hem onu alırım hem onu alırım sen bana bakma.
--/-
-4-
Hakiki insan ,faziletle Kudret’in sıfatlarıyla
muttasıf,daima zalimin tecavuzuna maruz kalır.Mânayı insaniyi taşıyan büyük
insan daima meçhul kalır layıkıyla kıymeti bilinmez.Neden?Allah’ın sıfatı
vardır.Ki Allah Kendisi,Kendisi için buyuruyor ; “.. mâ kaderûllâhe hakka
kadrihî..” (Zumer,67) ” Benim kadrimi bilemediler” diyor. “Hakkı ile Benim kadrimi
bilemediler.” Anlatamıyo muyum acaba?Tabi O’nda fâni olan büyük insanında
hakkıyla kıymeti bilinmez.Onun için meçhul olur.Tatlı mı? Bu gün biraz zevkım
var şöyle .O emanet ne? Ha onu on dakka da söyleyemem.Bir vakitler söyledin.O
söylediğim ,yenilen yemişin kabuğundan çıkan koku idi.Yemişin kendisi var. Onu
da söyle.Öyle on dakka da olmaz ki.Sağ kalırsak Kudret müsaade ederse zaman
zaman söyle..şimdi vakit yok.Yalnız kendi kendini şöyle bi dene.Acaba bende
böyle haklar var mı?. ”Ey gönül bil ezeli ahde samim isterler.Aldığın bâr ı
emanete kerim isterler.Hâlıkın seyrederek hâlka rahim isterler.” Bak
Allah’ın merhametine de mahluk u huda’ya öyle muamele et.Ahlakın menbaı
budur.Ahlak neye derler? “Ettazi’mu li emrillah veşefakatü alâ halkıllah.” Ahlakın
kısa tarifi budur.Hüda’nın emirlerine karşı hürmetkâr,bütün mahlukatına karşı
merhametkâr.Eğer böyle bir kalbin varsa bil ki sende ahlakı tamme var .Yoksa
tamamla.Anlatabildik mi acaba? Bu.Kestirmesi bu.Dimam öyle dedi”karşındaki adam
hilkatde bir eşin hakikatde kardeşin.Ya dinde kardeşin ,ya hilkatde eşin.” Ya
hilkatde berabersiniz veya hakikatde biradersiniz.Anlatamıyo muyuz? Ne kadar
güzel ,ne kadar veciz.püü namütenahi kainat devam etsin acaba bir şeysinin
üzerinde durabilir misin?Beşeriyeti tarif ediyor.Kudret sahibi,kuvvet sahibi
bir adama dikkat et küçük görme diyor karşındaki adam ya hilkatde bir eşindir
veya dinde kardeşindir.Bunu kabul etmedin mi,dini kabul etmedi mi bırak orayı
sonra iş diyor.Ya hakikatde biraderindir veyahut hilkatde eşindir.Hilkatde
beraber,hakikatde birader.Birader.Anlatamadık mı?Hilkatde beraber,hakikatde
birader.Sen eğer.. hangisini kabul edersin diyor.Kısım kısım tarif etdi.Niçin
inletirsin insanlığı?”Ey gönül bil ezeli ahde samim isterler.Aldığın bâr ı
emanete kerim isterler.Hâlıkın seyrederek hâlka rahim isterler.Sanma ey hace ki
senden zer ü sim isterler Yevme layenfau de kalb i selim isterler.” Şu
kalbi selime de bi mâna vereyim size.Marufu bilmiş münkeri tanımış ,iyiylen
kötüyü öğrenmiş ,iyiliğe sarılmış kötülükden istinab etmiş .Bunları da Hakk
namına yapmış, nefsini orta yerden kaldırmış.Anlatabildim mi? Çünkü emirlerde
nehiylerde hem kabul hem tahsin şartdır.Bunu belleyin.Bazı adam der ki mesela
bir şey gelir “zor ama ne yapayım allah emretmiş” Hiç makbul değil hiç makbul
değil.Allah öyle demiyor.Benim dediğimi kabul ederken insan hem bayılacak
beğenecek hem öyle kabul edecek.Emirlerde nehiylerde hem kabul ve hem taksin
şartdır.ikisi beraber.Bu da neylen oluyor işte aşk ile oluyor değil mi ya?Aşk ı
mecazi de bile var bu.Aşk ı hakikii bırak aşk ı mecazide.Suri,geçici ,nefsden
doğan,şehvetden doğan aşkda bile var.Alelâde bir kızı seversin de “ben seni
saat gece üçbuçukda göreceğim beni görebilirsin dörtde görebilirsin” der kar
yağar âlem donar sen donmadan durabilirsin.Anlatamıyo muyum acaba? Ne üşürsün
ne donarsın.Kainat donar sen donmazsın.Ya bunun aşk ı hakikisi olursa?
Anlatamadık mı acaba?Bu böyle.Emirlerde nehiylerde hem kabul hem tahsin şart ve
tatlı.O kadar aşk,kemale gelecek ki zevk alacak.Zevk.Bunu bir şey üzerine
söylüyordum hatırlatın bakayım bana .Kalbi selime misal veriyordum değil
mi diyordum ki; marufu bilmiş sertacı
ibtihac yapmış münkeri bilmiş istinab etmiş emirleri nehiyleri kabul etmiş hem
tahsin etmiş.İyiliği kötülüğü kendi nefsi hesabına değil de Hakk namına
yapmış.Anlattık ya bir cemiyetin teali terakki etmesi için iki şart var biri
hak diğeri vazife .Her ferd kendisini bir hakla mesul tanıyacak diğeri de o
hakka karşı bir vazife mesuliyeti kabul edecek.Bu işte.Üç konuşma evvel
konuştuğumun şimdi harici misallerini yapıyorum.Derle gözünün önüne getir böyle
.Bu hal oldu mu o adamın bütün âzayı cevarihi salimdir.Kudret’e iman etmişdir
yani ya.İman demek yalnız ağzınla “ben iman ettim” demek değildir… Saadet
duyuyorsa bu el hayra koşuyorsa ,bu elden kimse incinmiyorsa bu el
mümindir.Yook istediğin kadar “ben müminim” de fakat bu elden “ne vakit
kuruyacak” diye beşeriyet bekliyorsa bu el münkirdir.anlatamadık mı? Şimdi
bütün böyle hepsi tamamıyle teslim olmuş Kudret’e iman etmişse o âzayı
cevarihin merkez i hükümeti kalbdir o kalb de kalb i selimdir.Anlatabildik
mi?Anlaşıldı şimdi. Ha ama bu ufak kalb.Buradaki kalbi selim o değil.Bu kalbi
selimi kabul etdikden sonra asıl kalb nedir bilir misiniz?Nefsi natıka i
kainatın kalbi olan Hazreti Muhammed dir.İşte “Sanma ey hace ki senden zer ü
sim isterler Yevme layenfau de kalb i selim isterler.” Kendini kabul
ettirdin de mi geldin O’na?Şu var bu var anladık amma sana karşı bir nazarı var
mı?Kabul etti mi idi seni. Bir zerrecik ahzedse kamer nur u vechinden hurşid
i cihantaba edayı zimem eyler.Bir zerrecik ahzedse kamer nur u vechinden hurşid
i cihantaba edayı zimem eyler.Ey Şah ı Rusül nazar ı akdes i lutfün
mürşimleri Cibril kadar muhterem eyler.Zatında o kadardır ki şefaat dilerse bir
nazla ile mahvı zünub u .. eyler. Anlatamıyoruz galiba. Öyle. Ama burdan
bir sual çıkar .Kabul ettin de mi geldin? O’nun
bu âleme zuhuru ondört asır evvel .Bidâyet i hilkatden nihayet i hilkate
kadar bütün varlık O’nundur.Bize,hem asaleten hem vekaleten gelmiş ,diğerlerine
vekaleten gönderilmişdir.Her, Hakk’dan halka gönderilen beşeriyeti ücretsiz
külfetsiz rah ı hakikata sevketmek isteyendeki kudret O’nun
vekaletidir.Anlatabildim mi acaba?İzz ü cah devleti rifat yerine
binâm ol .Merteben şah ise de bende i has ı âm ol. Nik ü bed hali bırak
muntazır ı encâm ol.Berzah ı havf ı recadan geçegör nakâm ol.Dem i ahirde ne
ümmid ne bim isterler. Bunu açmak lazım.Dursun bakalım. Çalma ikbal
kapısın perde i idbar açılır.Sohbet i pir ile aşıklara efkâr açılır.Ehli dil
hare nazar eylese gülzar açılır.Âlem i keşf i meânide çok esrâr açılır .giremez
nefsi gazub anda hâlim isterler. Anlıyorsunuz değil mi?
--/-
-5-
Gönlünü
kıl nefs ü hevâdan sâlim .Kendini bil ezeli bezm i elest i de kaim Iyd i vaslı
gözet ol kayd ı sivâdan sâim Sâkin i dergeh i teslimi rıza ol dâim .Ber murad
etmeğe hizmetde mukim isterler. Sıdk ile hizmet i insana girib insan ol .Âdem olmak istersen âdem
ara,âdemi bul,âdem ile âdem ol.Sıdk ile hizmet i insana girib insan ol
.Ölmeden evvel ölüb hatime i nisyân ol ne melâhid ne sofi i bi izân ol.Bazı
insan vardır kendisinden başka mümin kendisinden başka iyi adam kimseyi
görmez.Sofi i ahmak. Rind ol kalender ol ne sofi i salus ne mürşid i bi dil
ol.Anlatabildim mi acaba?Rind ol kalender ol ne sofi i salus ne mürşid i
bi dil ol. Sağına baktın der hakaret eder,soluna baktın der hakaret
ed..kendinden başka kainatda iyi insan görmez zavallı şeytanın maskarası
iblis.Çok fena.Onu söylüyor işte.ne melâhid ne sofi i bi izân ol.Unutub
bildiğini ârif isen nâdan ol. Bilmiyormuş gibi ol.Sahibi var çünkü hiç
kimsenin bişeysi yok. Bezm i vahdetde ne ilm ü ne âlim isterler. Eli boş âşıka mahbûblar
el vermezler.Dikeninden çekinen ellere gül vermezler.Can ı baş vermeyene zevk ı
gönül vermezler.Harem’i mâni de bigâneye yol vermezler.Âşinayı ezeli yâr i
kâdim isterler.Yokluğa etme keder varına mesrur olma .Halkı nefretle görüb
âleme menfur olma.Ehli irfana kul nefse uyup dur olma.Cürmüne mu’terif ol taate
mağrur olma .Ki şifahaneyi hikmetde sâkim isterler.(Saaat kaç yoruldunuz mu?dokuz?) Şu okuduğum şeyin hulasası
şu cümleye sığar.Evveli büyük binalarda böyle kemale ermiş olan insanların
oturdukları yerlerde filan kapıdan içeriye girdiğin vakitde “edeb yahu” diye
bir yazı görürdün.Çünkü insana önce o lazım “edeb yahu” birdenbire insan aklını
başına alır dalgınsa da.”Edeb yahu” Edeb
ehli keremden hali olmaz. Edebsiz, ilim okusa âlim olmaz.Anlatabildik mi? Edeb ehli keremden hali olmaz. Edebsiz,
ilim okusa âlim olmaz. Okumuş.Kafana koy yaz hafızanda bulunsun.Edeb ehli keremden hali olmaz. Edebsiz,
ilim okusa âlim olmaz. “Edeb yahu” deyince insana şu gelir.Bu söylediğimiz
şeylerin tek cümle ile ifade edilmesi; Hakk’a karşı hüccet serdedilmez, ihtiyac
söylenir.Anlatabildim mi acaba?Hakk’a karşı hüccet,burhan şöyle idi böyle idi
bunlar serdedilmez.Daima ihtiyac serdedilir.Burda büyükler bir sözü söyleyeyim
ama suiistimal edilmesin.O tabiatıyle makam ı nazda söylemiş benim ağzıma
yakışan söz değil.Ben de hikayeten söylüyorum.Bayezid i Bestami’nin bir dostu
var aşık bir adam,daima ağlar ,daima hasret çeker,sıcak gözyaşı döker.Pahalı
bişey iyi ama.Biz dökemeyiz onu.Biz de ağlarız kendimize ağlamayız.Kendimiz
için ağlasak,bi gün ağlasan üff. Biz işimiz için ağlarız ,birisi nefsimize
dokunmuşdur o gücümüze gitmişdir onun için ağlarız.Anlatamıyorum değil mi?İş
ters gitmişdir onun için ağlarız.Canımız sıkılır ağlarız.Kendi için ağladı mı
onun müşterisi Allah…. Öyle demiş Beşeriyetin Fahri Ebedisi.Öyle bir hâlin
olduğu vakitde onu ganimet bil o kapıyı çal.Derhal karşılanırsın bol bol
alırsın.Sormuş dostuna “niçin ağlarsın” demiş.Cananım dayanamam sana geldim
gidiyorum henüz adam olamadım hiçbir şeyim yok Hakk’a takdim edebilecek. Ama
şimdi benim bu sözü söylerken de korkarım ben.Tevazuan her insanın kendisine
ait konuşması vardır.Bu,ona aitdir.Ben sizi kemale ermiş,mânayı kabul etmiş hak
ve hakikat nedir onu zevk edinmiş bir camia olarak görüb de söylüyorum.Sen bunu
suiistimal edersen ben de mesul olurum.Bazı şeyler,bazı şeyler şey bile
olmaz.Mesela ehli hâlin bir hâlini bir adam takliden başka bir şeye sokub da
onu taklid etse küfre gider.Ve adamı güldürür hoşuna gider amma çok fena netice
alır.O şeye girmez o mübalatsızlığa girmez.Onu mubalatsızlığa soktuğun an
derhal Kudret o kadar alıngandır ki Allah kadar alıngan hiçbir şey yokdur.Bir
gün diyor Beşeriyetin Fahri Ebedisi,kocaman kitabda ;bir adam gelir ,gelir
gelir gelir gelir dar ı selama girmeye bir karış yer kalır firdevsi âlaya
geçmeklik için şöyle bir karışcık kalır bir Celal sillesi gelir doğrudan
doğruya âlemi nâra savrulur.Kim bilir ne mübalatsızlık yaptı.Yine bir adam
bakarsın ki taak âlem i nâra girmeklik
için bir karış kalır artık tamamıyle mahrumiyetle neticeleniyor bir iltifat bir
ikram bir nesim i rabbani eser bakarsın ki darr ı selamın orta yerine düşer.Kim
bilir o anda o baha ile alınmayıb bahane ile alınan o rızayı nasıl ..
edebildi.Onun için bu yerlerde çok şey lazımdır ihtiyat.Demiş niye
ağlarsın?Ömür,peymane i ömür dolmak üzere demiş bitmek üzere fakat Kudret’e
takdim edecek bişey .Ne güzel cevap veriyor ama O’na ait haa yine korkuyorum
,korkuyorum söyleyeyim mi diye.Zor. Okşamış gözünün yaşını silmiş .Demiş ki
habibim canım sana ben bişey söyleyeyim O büyük padişahın kapısına vergiyle
gidilmez oraya eli boş giderlerse kabul eder.Anlatabildim mi acaba?Hisin
zevkini? Ama bu tabi zevke taalluk eden bi iş bize ait değil.O dopdolu da o
doluluğun karşısındaki mahviyete ait söylenmiş bir söz.Hani neye benzer bilir
misin darb ı mesel azıcık şeye misale getirelim.Darb ı mesel dedim yani
hayatımızda da olabilir .Birisine gayet dirhem baha bir hediye verirsin de
gayet dirhem baha fakat o zatın senin yanında büyük bir kıymeti olur ne kadar
dirhem baha olsa verdiğin hediye sana küçük gözükür özür dilersin “layık değil
ama bilmem ki kabul eder misin” dersin.Anlatabildim mi acaba?Şimdi bağladık.O
onlar ayrı insanlar.Mesela onların gördüğünü biz göremiyoruz.Bayezid i
Bestami.Aslı “Bistami” dir ya manevi bir makam bekliyor kendisi.Herhalde diyor
o asrın indi İlahi’de en büyük mânaya sahib olan insanı âlem i Cemale geçmiş.Eh
“sıra bendedir” diyor.Bana şimdi tebliğ edilecek ben ona o makama terfi
edeceğim.Derken sırrına bir hitab “O filan yerde bir demirciye verilmişdir”
diyor.Tabi o kadar kemalatı sahib olan insanlarda bizim gibi “o caha o nail
oldu o onu kazandı” diyerekden kaşı gözü bozulub
hissiyatında,cismaniyetinde,ruhiyatında ,şuurunda,benliğinde bir değişiklik
olmaz.Çünkü tamamıyle soyunmuş bişey yok fakat bir merak olur.Bir zevk i
merak.O merakın içersinde bir de onu göreyim o büyük makama ait olan adamın
gözünden ruhunun penceresidir o göz içini seyredeyim.O kalbe Hak nasıl bakmış
ona âgah olayım aşkı olur.Gideyim ziyaret edeyim o zatı demiş.
--/-
-6-
Ne var
bunda?Gidiyor.Tesadüf haddad demirci .Öyle bir saate isabet etmiş ki demiri
çıkarmış o hani demir hararet verilir de nâr ı beyza halinde kıpkırmızı çıkar
.Çıkarmış örsün üzerine koymuş bir cezbe halinde yumruğunlan vuruyor gözyaşları
da cızz cızz cızz cızz Bayezid i Bestami uzakdan böyle tam bir edeb terbiye
dahilinde seyrediyor hayret içersinde.O iş bitmiş girmiş içeriye “tebrike
geldim tefeyyüz etmeye geldim kabul edin beni” demiş.Buyrun demiş. Söz arasında
sormuş “bir hâl geçirdiniz”. Evet demiş demiri ocağa soktum nâr ı beyza
halindeyken bir tecelli oldu âlem i nârı gördüm ,âlemim değişti bu âlemden
insilah vâki oldu baktım âlem i nâr “..helimtele’ti
ve tekûlu hel min mezîd (Kaf,30) Kudret hitab ettiriyor “doldun mu?” “Daha var mı?” Onun için ehli nâr hiçbir
vakit gözü doymazmış kanaat denilen şey kabul etmezmiş o nidaya layık
olduğundan dolayı.Anlatabildim mi acaba?O hâli gördüm rikkate geldim dedim
“Yarabbi sen hâlıksın,sen maddeli maddesiz,modelli modelsiz ,müddetli müddetsiz
var edensin.İrade i sübhaniyen öyle tecelli etmiş burası dolacak fakat ne olur
beni büyüt de benimle dolsun.Madamı ki iradende helimtele’ti ve tekûlu
hel min mezîd olacak benimle
dolsun da hiçbir zerre buraya girmesin.Hiç bir sınıf girmesin benimle
doldur.”Bayezid i Bestami başlamış ağlamaya “evet hak sizinmiş ben yalnız darr
ı selama layık olanları düşünürdüm sen tabi bu hak sizinmiş.” Diyor
anlatabildim mi acaba? O zat da ona diyor ki hadi öbür tarafı dursun. Bir iş,
âmelle kalbin pâki birleşecek biraz evveli söylerken Nazm ı Kerim’i
getiremezdim getirememiştim şimdi geldi Kudret’in ihsanı ile “Ellezî
halakal mevte vel hayâte li yebluvekum eyyukum ahsenu amelâ..(Mulk,2) İşte
bu Ayet i Kerime insanın yalnız kalbinin pâki ile değil “Ben size hayat
verdim.Yaşatmam,öldürmem mevcudat içersinde bu hilkatde yapacağınız âmellerin
güzelliği ile imtihanınız içindir” diyor. Âmellerde güzellik olursa netice
itibarı ile kâm alır,olmazsa zavallı geçer göçer geçer gider.Netice
itibariyle.Sonra içimizde kim vardır ki mevcudiyetini tehdid etmekte olan en
ufak bir şey hatır vukuunda bir ilticahgâha sığınmasın var mı öyle bir insan?
Bir korkunç bir hâl geldiği vakitde kendi mevcudiyetini imha için çırpınmayan
ilticahgâh aramayan var mıdır?O halde niye Kudret’len azamet yarışına
kalkarsın?Yok değil mi ya? En nihayet ilticahgâh neresidir?Artık onun şeysini
kendin bulur sen verirsin.Onu ben söylemeyeyim.Binaenaleyh eski konuşmalarımda
dediğim gibi insan bu âlemde ya âlim olacak,ya müteallim olacak,ya müstemi
olacak.Bunun haricinde kaldı mı mahvolur gidersin.Tabi buradaki âlim dendiği
vakitde ,ahlak çerçevesi dahilinde .O biraz evveli söylediğim değil.Zaten
olamıyor ya o.”Edeb ehli keremden hâli olmaz.Edebsiz, ilim okusa âlim olmaz”
dedik.O düştü bi defa.Binaenaleyh insan ya âlim olacak,ya müteallim olacak,ya
müstemi olacak.Ya bilecek bildirecek ,ya bilenden bilmeyi öğrenecek buna
kabiliyeti yoksa bunları işitmeklik zevkini duyacak.Anlatamadık mı? Bunun
harıcında kaldı mı mahvolur gider.Ahlaka göre de ilmin gayesi
marifetullahdır.Bak bir çerçeve halinde veriyorum.İlmin gayesi
marifetullahdır.O halde ne çıkıyor? İlmin gayesi marifetullah olunca hikmeti
nedir? Hikmeti de hilkâta vukufdur.Hangi adama hakim derler? Hilkâta vakıf
olana hakim derler.Hikmet i ameliyesine gelince, insanların yaradılışdaki hilkâtlerinin
hikmetine göre âmel edendir.O şekilde çalışandır.İşte ahlakın bizden beklediği
budur.Bilmem anlatabildik mi? Biraz zorca buraları.Tekrar etmek lazım cümleleri
ama yoruldum.Hulasa edecek olursak.Bir kuş bile diğer bir kuşun tuzağa
girdiğini görürse kattiyen oraya gitmez.Tecrübe edin.Şööyle kuşlar gelir bir
tuzak yap içinden bir tanesi o tuzağa düşsün onlar yirmi tane otuz tane olsun
onu gördüler mi tuzağı hepsi birden ordan gider imkanı yok bir tanesini daha
düşüremezsin o dakikada
musibetlerde.Beşeriyet o kadar bir birinin tuzağına düşüyor ,o kadar
musibetler meydana geliyor hiç birisi nasihat veremiyor.Demek ki hâlen insan
mevkiinde değiliz.Anlatamıyo muyum acaba?İbret almıyoruz.Kendi kendilerine
ibret almayan milletler,kendisinden sonra gelecek milletlere ibret
olurlar.Belle bu kaideyi. Kendi kendilerinden ibret almayan
milletler,kendilerinden sonra gelecek milletlere ibret olabilirler.Kendi
gitdikden sonra kaç para eder?Onun için akılla vicdanı,insafı hakem yapmalı üç
günlük dünya hayatında satılmamalı.Nefsi emmaresinin kaliline ,hayat ı
ebedisini baht ı servetisini değiştirmemeli değmez.İnsan, ancak bir şahab
parıltısına benzer.Bilir misiniz? Hani bazan böyle gökyüzünden doğru bişey
parlar derhal söner.İnsanların yükselmesi de böyle parlayıp sönmesi gibidir.hiç
başk..ondan daha azdır bile farkı bile yoktur.Anlatamadım mı yahu?Hani böyle
bir şahab böyle bir parlar şöyle işte insan ne kadar parlarsa parlasın ,ne
kadar büyük masaya sahib olursa olsun ,ne kadar büyük kasaya malik olursa olsun
,ne kadar büyük caha temellük ederse etsin nihayet onun parlar parlamaz
sönmesindedir.Kül haline döner gider.Emvali hayal onlar da emanet olan
şeylerden başka bir şey değildir.Başka bir şey yok.Ama dünya denilem bu müzlüm
hayatın bir subhu münevveri vardır.Bu karanlık hayatın bir aydınlık sabahı
vardır işte o vakit insan “aah” der amma geriye vermezler.O aydınlık hayata
kavuşmaklık için “Tahallaku bi ahlakillah” denilen Allah’ın
ahlakıyla ahlaklanmak lazımdır.Anlatabildim mi? Ahlak ahlak da Allah’ın
ahlakıdır.Başka ahlak yokdur istediğin kadar nazariye oku istediğin kadar ne
okursan oku.Allah’ın ahlakıyla ahlaklanacaksın Allah’ın sıfatıyla
sıfatlanacaksın o vakit adam “ahlaklı adam” denir.Konuşmamız buraya kadar.
Saçsa da âleme ger Nur-i Huda pertevler Her göz açtıkca bir et
fâtih ile meftuhi
Ne gider ne götürür maksada ham peyrevler Hak bilir sen arama fasid ile
memduhi
Göremez Hakk’ı,gözü kör dili gâfil divler Ey
Kemali sakın incitme dil i mecruhi
Kıble-yi
mâ’niyi fehmeylemeyen kiçrevler Ezber
et nükte i esrar ı dili ey Ruhi
Sehvine
secde edib ecr i azim isterler Hazır
ol Bezm i İlahide nedim isterler
merhaba. 4. bölümde geçen "Bir zerrecik ahzedse kamer nur u vechinden hurşid i cihantaba edayı zimem eyler.Bir zerrecik ahzedse kamer nur u vechinden hurşid i cihantaba edayı zimem eyler.Ey Şah ı Rusül nazar ı akdes i lutfün mürşimleri Cibril kadar muhterem eyler.Zatında o kadardır ki şefaat dilerse bir nazla ile mahvı zünub u .. eyler. " beyti kime aittir bilginiz var mı?
YanıtlaSilAfedersiniz, bilmiyoruz.
YanıtlaSilBeyit Yenişehirli Avni'ye ait
YanıtlaSilTeşekkür ederim
YanıtlaSil