Eni ü nale seher-hize ney nevası verir
Bükadan Arif i billaha mey safası gelir
Sühanverin eseri bir hayat ı sânidir
Giderse dâr ı fenâdan yine sedası gelir.




Saniye sonra Kapanacaktır

159. Kaset


Kaset 159:17/6/1962   (Düzenlenmemiş Metin)


30/5/2012
Ahlak mevzuu üzerinde devam etmektedir.Mevzu başlıca iki esasa ayrılmıştı,birine vazifeden doğan ahlak,diğerine de aşktan doğan ahlak tesmiye edilmişti.Vazifeden doğan ahlakın menşei akıl,aşktan doğan ahlakın da membaı kalp olduğunu söylemiştik.Gerek akıl,aşk,tabi burdaki aşk,romanda okunan aşk manasına değil.İnsan içinde,sessiz sözsüz,bizsiz sizsiz konuşan manasıyla başbaşa kaldığı vakit,aslını aramaklık zevki tecelli eder.Kimim der,nerden geldim der,ne içün getirildim der,nereye götürüleceğim der,hayat nedir der,memat nedir der.Bu alemi şühudda bir çok mesaibe,bir çok ağır yüke niçün maruz kalıyorum der.Gelmede gitmede ihtiyarım yok.Benim, benim diyecek elimde hattızatında hiçbir medarım yok.Bir vechem çok kavi ise de bir anım çok zayıf.Düşünüyorum,konuşuyorum,düşünebilmek içün biliyorum,bildiğimi ifade edebilmek içün konuşuyorum.Bu tecelliler nedir.Acaba ben kimim?Vicdanından buna cevap alırsa,vicdanı kibriyasından,manayı ihtivasından,aslına ait bir cevap alır,bu cevabın zevkinden kendisinde bir hal tecelli eder,ruhunda bir muhabbet olur.İşte o muhabbetin adına aşk derler.O eşyanın aslıdır.Kendinin aslı da o dur.Bir de nefiste muhabbet hasıl olur,ona da şehvet denir.Birisi fanidir biter tükenir,birisi bakidir,gittikçe insanı gayeyi kemale vasıl eder.Hilkatteki gaye de o dur.Muhabbetin intihasına aşk denir.Ruhta hasıl olan muhabbetin, buraları iyi dinlersek,kurulacak esaslar, daha iyi, insanda yer eder.Yani insan böyle oluvermiş,kıymetsiz bir varlık değil.Evvela Kudret,bütün mevcudatı insan içün,insanı da kendisi içün halketmiştir.Yani hakiki insan,Allah’a muhatab olan can demektir.Onun içün hayatı ebedisini, hiçbir vakit insan ,adi bir makam mukabilinde değişmemeli.Evvela zulme divan durmamalı. Teşebbüsatı merdane ile yaşamalı,temenniyatı zelilane ile yaşamamalı.Seciyeyi insanisini hiçbir vakit, hiçbir şey mukabilinde ayak altına almamalı.Netekim,mürebbii ukulun en büyük varisi olan zat öyle demiştir.İnsanın alçağı,alçak olan adama karşı yüz suyu dökendir,zira yüz suyu tabloları tezyin eden altın suyuna benzemez,onun nakkaşı Kadir’dir, Fatır’dır. O Nakşetmiştir,bozulursa bi daha yapanı olmaz.Onun içün bu aleme gelip de, tabi benim bu konuşmalarım,vicdanından edep sedasını duyanlar içündür. Ben sizi,bu şekilde bir camia olaraktan kabul ediyorum.Yani,düşünmüş,taşınmış,kendisinin böyle bir tesadüfün neticesi olaraktan değil de,benim gibi izanlı,şuurlu,vicdanı bir varlığı;izansız, şuursuz,vicdansız bir varlık meydana getiremez.Binaenaleyh,ben bir yerin cüz’iyim.Ben de olan sıfatların bütün kemali,küll’ümde vardır.Binaenaleyh,ben üç günlük bir hayat içün meydana gelmiş bir varlık değilim.Bundan sonra namütenaiyim diye,kendi kendine iman etmiş,inanmış olan bir camiaya karşı söylenen sözdür.Yoksa,vardır beşeriyet içersinde;”bu kainat bir tesadüfün neticesidir,o tesadüfte de ben hasıl olmuşum,ben de tekamül etmiş olan bir hayvanım,başka bir şey yoktur.İşte, yer içer, yatar kalkarız.Hususatı nefsaniyemiz tatmin olunduğu vakitte mesuduz,bundan mahrum olduğumuz vakitte de zavallıyız.Bundan ibarettir” dedi mi,onun konuşma tarzı ayrı.Ben sizi,mensi ve mühmel bırakılmayacağız zevki ile ve bu zevk cibillidir.Fakat o inkar sahasında bulunan da, farkında değildir de inkar eder.Yoksa, hiç, içimizde kim vardır ki mevcudiyeti tehdit edildiği vakit, en ufak bir şey karşısında,hasar karşısında bir ilticac a el uzatmasın.Var mı bir kimse ? Düşerken “aman” diyen var mıdır  demiyen var mıdır?aczın kudreti itiraftır.Kim vardır ki günün birinde behemahal muhakkak surette öleceğini düşünsün de pençei mevt kendisine uzandığı vakitte ,”bir el uzansın” diye gözüyle bakmasın,böyle bir insan var mıdır?İntihar eden bile, cinneti 8:00. ile intihar eder, fakat intihar edeceği dakikanın son anında,pençei mevt elini uzatırken,”kurtarın” diye bağırır.O itiraf,o uzanma,o mededi ummak,o istimdatı çalmak,itiraftır.Yoktur hiç kimse,fakat ismini koyamaz,kendi kendine bocalar durur.Bir insan,takvimi insanisinden bir yaprağı koparırken “ben yok oluyorum” diyerek yaşarsa mı mesud yaşar, yoksa “ben elli yaşındayım,ellibeş sene evvel ismimi bilmezdim,cismimden haberim yoktu,hiçbir defterde kaydım yoktu,ne muhitim tanırdı,ne etrafım tanırdı,ben bu gün varolmuşum,bu varlık tamamı ile yokolmanın ilmen imkanı yoktur” diye itiraf edip te her gün takvimi insanisinin yaprağını koparırken “aslıma kavuşuyorum” heyecanı ile  yaşayan mı zevkli yaşar?Hatta insan şöyle kendi kendine düşünürse “ben niçin iman etmişim,neden inanmışım?” diye kendi nefsine bir sual sorsa vicdanından alacağı cevap “hilafına muktedir değilim de onun için iman ettim” der.Anlatabildim mi acaba? Şöyle kendi kendine kalsa kendi iç alemine sorsa “acaba ben niye inanmış olan zümredenim,neden inandım ben?” bunun vicdanından alacağı cevap,”çünkü hilafına muktedir değilsin de ondan” insanın zatının ….nın cümlesindendir inanmak.Herhangi bir şey olsun,bir şeyin inkarından fayda yok.Burayı dikkatle belleyin.Daima ilim tasdike götürür,cehil de inkara.İlim,mesela bundan üçyüz sene evvelli denselerdi ki Amerika’da konuşulacak,burda dinlenecek, deli misin nesin bunu götürün bir yere derlerdi.Fakat ilime sahip olan,”alemi imkandır,mümkündür” derdi.Daima ilim tasdike götürür,cehil de inkara.O halde,bir şeyin inkarında fayda yok.tasdikinde de mazarrat  yoksa herhangi şey olursa  olsun daima tasdik edilir.İnsan nasıl aslını inkar edebilir,bu buna da benzemez.Farzedelim ki inkar ettin,yüz kilo gelirken inkarın sebebiyle yüzbeşe çıkar mısın?İnkar ettin,yüz liran varken yüzon olur mu? Tasdik ettin,yüz kilon seksene iner mi? Yüz liran doksana iner mi?O hal de madam ki inkarında fayda yok,tasdikinde de mazarrat yok ilim daima tasdike götürdüğünden ve cehil de daima inkara götürdüğünden dolayı,tasdika gidilir.Tasdika edenin,isbata,burhana ihtiyacı yok,inkar edenin, burhan getirmesine ihtiyacı vardır.Kainat varlıkla doludur,binaenaleyh karşısında bocalar.Biz gelelim kendi mevzumuza. Ne demiştik,gerek akıl, gerek kalp, aşk.Bunlar manayı insaniyaya ait birer vasıf olmaları hasebiyle,mevzunun esas rüknünü insan mefhumu teşkil ediyor. Ve zor olan yeri de burası. İnsan. Tarifi güç. Suret itibarıyla bakıldığı vakit,nihayet yetmiş seksen kiloluk kan ve kemik torbasından ibaret,neticede boyunun alacağı bir çukur kadar istiab edecek, iki metre uzunluğunda bir yere girebilen  bir varlık. Fakat gel bunun iç alemine. Bunun manasına gel,bunun vicdanı kibriyasına gel.Kainat onun içersinde bir nokta,ondan da küçük.Her yerin hududu vardır,her sahanın,her kıtanın her devletin,her maddenin bir ölçüsü vardır fakat insan hududunun, onun ölçüsü yok,sınırı yok “ hudutsuz düvel olmaz fakat senin hüsnün hududa sığmıyor asla bu devlet öyle değil.”insanın hududu yok. Demek ki Kudret,kendi sırlarına,kendi isimlerine ,kendi sıfatlarına muhatab tutmuş ve bunları giydirmiş bu halde bizi bu alemi şuhuda sevketmiş. Şimdi bu serairi ,bu sıfatları,bu isimleri bozmadan gidebilen kam alır.Bunun içün de bu işin rehberliğini yapan,bu işi kazandırtan da ahlakdır. Cemiyeti insaniyeye nisbetlen ahlak,kainata nisbetlen cazibeyi umumiyeye benzer. Nasıl nizamı alem,seyyarat, … bir cazibeyi umumiye dairesinde intizamını muhafaza ediyorsa,insan da ancak onunla o nizamı muhafaza edebilir,o ara yerden kalktıktan sonra sukut başlar.Fazilet ahlakın evladıdır,onun için demişlerdir ki; fazilet milletlerin hayatıdır.Seha, iffet,vefa,şecaat,civanmertlik,bunlar hepsi faziletin birer sıfatları değil mi ya? Şimdi iki tane sahih adamı tasavvur edin, bir nifaka imkan var mı? Nifak çıkmanın imkanı var mı? Fakat iki tane haris adamı getirin yan yana bu da rezaletin sıfatlarındandır,hiçbir vakit huzur bulunmaz.Huzuru tedarik edemezsiniz. Olmaz.Onun için denmiştir ki; faziletten çıkan adavet,şefkatten çıkar,faziletin haricinde çıkan adavet, şekavetten çıkar.Bilmem anlatabildim mi burasını? Niçin beşeriyet huzurla yaşayamıyor?Her konuşmamda tekrar ettiğim gibi,yayın bunu.İnsanlık alemi bilsin.Bu gün irfan yükü,beşerin taşıyamayacağı kadar yükselmiştir. Maddi irfan tabi. Bi de manevi irfan var ahlakdan doğan bir irfan var,onun hakkında şöyle söylemişler;”ehli irfan ki muhabbetten eser bulmuşlar,kendiden bi haber olmakla haber bulmuşlar.”Bak ne kadar şık, “ ehli irfan ki muhabbetten eser bulmuşlar , vurmaktan,döğüşmekten,kırılmaktan,kalp kırmaktan,ihtirasatı nefsaniyeden,hasedden,buğzdan,adavetten,riyadan bundan değil.”Baka ancak muhabbetle kaim.Onun içün ne güzel söylemiş.”ehli irfan ki muhabbetten eser bulmuşlar,kendiden bi haber olmakla haber bulmuşlar.” Benim diye yaşamamış. “İlle benim dediğim olacak,ben bilirimben yakarım,ben vururum,ben kırarım.” Zalim daima yerini mazluma terkeder.Hangi ateş vardır ki kainatta,kendi yerini küle terketmemiştir.Zavallılıktır o. Onu diyen adam,ölümü kaldırmalı,ölümü öldürmeli.Kabrin kapısını kapıyabilmeli,beşerden aczi giderebilmeli.Nerde daha sen uyumamazlık yapamazsın.Uykunu bile önleyemezsin.”Hap alır önlerim” ona muakket zavallılık derler.  Yıkım o. Öyle değil,tabii şekilde.Bunun da ne olduğunu bilemeyiz.Uykunun ne olduğunu bilebilir miyiz?Kim bilir?hiç kimse bilemez,ne alimi,ne ….ne feylesofu,ne şusu,ne busu,ne abidi,ne zahidi,ne münkiri hiç kimse bilmez.Acayip.Bilmez.O hal,insana verildiği vakit,Kudret insandan her şeyi alır.İlmini alır,şuurunu alır,hissini alır,rütbeyi alır,masayı alır,kasayı alır,cahı alır,evladı alır,kocayı alır,kadını alır,hepsini alır,bahri ummanı haviyesine atar. Hakimle mahkum müsavi kalır,zalimle mazlum bir tarafta kalır, hepsi müsavi olur.Sonra ya kaza hali gelir yani uyanıklık,Kudret de sana ihsan eder.Al ilmini,şuurunu,işte malın, işte tasarruf ettiğin varidatın,şu bu  filan,fakat “bunu ben senden her an alıp veriyorum,bir gün vermezsem ne yapabilirsin,niye semayı deler gibi bakarsın,niye yeri ezer gibi basarsın,niçin can yakarsın ,niye ah alırsın.”Beşerin bu günkü bilgisi,…şunu bitiriyim de bari ondan sonra onu ayrı..Ehli irfan ki muhabbetden eser bulmuşlar,kendiden bihaber olmakla haber bulmuşlar.Aleme açmadılar çeşmi heves kün Yakub,ta ki piraheni Yusuf’la nazar bulmuşlar. Deymez yani. Hayatı ebedisini,kalbine ait olan varidatı,nefsi emmaresinin semeni kaliyline değişmek,insanın şanına,şerefine yakışmaz.Çünkü insan içün,bir gayeyi kemal vardır.O gayeyi kemale elde etmeklik içün de asıl çalışmak o dur. Anlatabildim mi?Beşer çalışmakla mükelleftir neye?Beşer içün bir gayeyi kemal var,onu ihraza muvaffak olmak içün.Çalışmak ona deniyor.Yoksa insan,daima noksana maruzdur.Yükselip,ona galebe etmesinin adına çalışma denir. Çalışmanın tarifini yapıyorum,bilmem anlatabiliyo muyum?Alabildiğine terakki etmiş,ve dünya bu günkü kadar servet görmemiştir.Evet,bu günkü kadar zenginlik gösterememiştir dünya.Fakat …fikri beşeriyet inim inim inler.Mevzii konuşmuyorum,bütün dünya sekenesi. Bir yarı var inliyor en büyük masası var inliyor.En muazzam kasası var yine inliyor.Huzuru yok,hiç bişiysi yok.Hep beraber.Kudret’tedir musluk.Servet bi zatihi nimet değil,vasıtai nimet.Kime “git orada nimet ol” derse olur,ve illa olmaz neden.Esasta  bozukluk var.Bunun üzerinde durun dediğim budur.İşte bu nokta.Burda bozukluk var nedir o? Sık sık bundan bahsederim.Burası düzelmedikçe insanlarda refah kattiyyen olmayacaktır ve olamaz.En büyük kafalar toplansın,en yüksek diplomatlar içtima etsin,en büyük iktisatçılar bir araya gelsin,en büyük zekalar “aman” diye titresin,çare var mı?Yok.Olmaz.Söz halinde kalır.Tatlı tatlı dinlenir sözler,iyi.Netice,netice olmaz.Neden olmaz? Beşer için şöyle düstur, Kudret ..etmiş.Noktayı istinat var,hedef var, hayat var,bundan da sonra bir gaye var,bu dört şekil.Ne vakit ki cemiyeti insaniyede noktayı istinat,kuvvet diye tanınmıştır,dayanma noktası kuvvet diye tarif edilmiştir,beşer,zavallı düşmüştür.Öyle yuvarlanır ki, sukutundan , düşünüşünün süratinden yükseliyor mu alçalıyor mu farkında olmaz.Bu gün camiayı insaniye,heyeti umumisi,kiminle konuşursan herhangi biri içersinde hangi kuvvete dayanıyorsun der.Hangi kuvvete dayanıyorsun dediği dakidadan itibaren,Kudret’in gayretine dokunur,hadi bakalım kuvvetin …neticesi boğuşmaktır.Beşeriyet boğuşun der. Hep boğuşuyoruz.Ahlak mefhumunda ,mana mefhumunda,buraya dikkat edin ve bunu insanlık alemine yayın,  sevaptır,iyiliktir.Başka türlü toplayamaz insanlık kendisini.Noktaya istinat,kuvvet değil,
Hak’tır.Noktaya istinadı kuvvet olarak tanırsan,zalim aciz kalınca kuvvete sarılır,seni yakar.Fakat noktaya istinat,cemiyeti insaniye arasında kuvvet olmayıp da Hak olacak olursa, Hak’kın …neticesi tahannündür,çalışmaktır. Bu iki şey birbiriyle arası açılmış şimdi onun içün insanlık alemi bir türlü rahata kavuşamıyor.Kavuşur muı? Kavuşamaz,imkan yok.İkincisi,hedef hedef. hedef menfaat diye tarif ediliyor şimdi. Hepimiz öyle. Bir şeydir. Küll halinde tekamül lazım.Ferdin tekamülü kafi gelmiyor buna.Cemiyet ,tekamül etmesi lazım.Bütün alemi insaniyet acayip bir cilveye düşmüş. Bir iş yapacaksın,”Ali bey şu işi yapacağız ne dersin” ,”ne menfaatı var der”bana sorsa ben de öyle derim.Bu da Kudret’in gücüne gider.Zira menfaatın şehninin neticesi yine boğuşmaktır.İhtirasatı nefsaniye hiçbir vakit insandan eksik olmaz.Meğer ki tekamül edecek,ahlakın son mertebelerine kadar çıkacak,ondan sonra eşya kendisinden titreyecek.O kemalin neticesi olacak,oraya çıkmadan,daima hırs vardır beşerde,cibillidir.Hiç parası olmayan bir adam,şöyle kendi kendine mütevazi düşünürken,
“ onbin liram olsa şöyle işimi ayarlayacağım der”onbin olur,”yüzbin olsun” der.yüzbin olur,”milyon olsun”der,milyon olur,”milyar olsun” der.milyar olur,”bilmem şu olsun” der,nümülyon olur yine namütenahiye doğru gider,durmuyor.onu meğer ki mananın zevki,ebediyetin hatırası ,Kudret’le olan visalin aşkı,ona bir eğlence gibi kalsın da kendisini şeyedebilsin.”Şu pencere açılmaz mı yukarki pencere” Fazilet diye tarif edilmiş.Fazilet hedef olursa ne olur bilir misiniz? Mesela herhangi bir işi yapacağız,yapacağımız zaman,birisi teklif ettiği vakit,”ne fazileti var bu yapacağımız işin” deriz.Menfaat,biter,tükenir,eskir,tefessuh eder,geçer gider.Fazilet. O bitmez. Onda bitmek yok. Onun şehninin neticesi,faziletin şehinde,fazilette Kudret’in rızası meydana geliyor.Kudret,bir camiadan veyahut bir insandan razı oldu mu,onu yıkmanın,onu devirmenin imkanı yok.Fazilet hedef olunca,menfaat orta yerden kalkıyor mu,hayır.Menfaat,faziletin altında duruyor…..beşeriyet kendi kendisini eziyor fazilet olduktan sonra,menfaat tamamiyle kalkmıyor,fakt menfaatın yazın olanı, insanlığa hadin olanı,imhaya değil de ihyaya medar olanı,yok etmeye değil de var etmeye mazhar olanı orta yerde kalıyor ve beşeriyet huzura kavuşuyor.Onun içün fazilet, kim ki faziletle ittisaf eder,muhakkak.Şöyle tarif edelim;faziletle ittisaf eden kimseler arasında daima ülfet olur.Menfaatla ittisaf eden kimseler arasında daima nifak olur,hased olur,adavet olur.Çünkü o da o menfaata haris, o da o menfaata haris.O da bu benim olsun diyor,öteki de bu benim olsun diyor.Tabi bu iki “benim olsun” arasında bir huzursuzluk oluyor.O onu imhaya çalışıyor, o onu imhaya çalışıyor,nihayet beşeriyet düşüyor.Fakat fazilette öyle mi ya?”aman şu iyi olursa,Kudret razı olacak “ diyor.O da iyi olsun diye çalışıyor,o da iyi olsun diye çalışıyor.Nihayet ülfet oluyor.İnsanlar sair mahluk gibi değildir kardeşim.30:22herhangi bir hayvan,                  50:00
E güneş yerine o harareti verir mi? o ayrı iş o.Görmez misin bazı çiçek gündüzün böyle açar,feyzi toplar,güneş çekilir çekilmez gitmesin diye kapar.Ne büyük ders verir insana.Binaenaleyh hakikat güneşi olan hazreti insanın gönlünden akan şey de, öyle aç,sonra hemen kapa.Kıymetini bil.Hastalık artar,şiddeti ziyadeleşir.Daima bakar,ne vakit sabah olacak diye.Sabahdan bir medet umar.Ben bu salayı minareden verdiğim vakit,telkin yapar sabah oluyor diyerekten.O telkinle ben onun gönlünde rahatlık verebilirim nispeten  onun için bu hizmeti yaparım.Bişey anlaşılamıyo mu? Ha nerdeee..hedef fazilet işte. Ama onun doğuşu da öyle.Acayip. Doğuşu da öyle.gelişi … ders okurlarmış ufak çocukken.Bir bahar zamanı hocası demiş ki;hadi gidin kırda biraz gezin demiş.Bütün arkadaşları çıkmışlar,hepsi o çiçekten,bu çiçekten toplayıp bir şey yapmışlar.Aziz Hüdai,bir kırık zambak.Onu getirebilmiş.Ötekiler kocaman bir şey.Hocası diyor ki; Aziz diyo,bana layık göre göre bu kırık zambağı mı getirdin? Bak arkadaşlarına.Kırık diyo  bu da kırık şeye de koyacağım tutmayacak diyor.Kırık.İrfan ile doğmuş.Hazreti insan.Ben diyor size cenneti de layık görmem.Bende kabahat yok diyor.Hangi çiçeğin dibine gittim kendi lisaniyle,kendi lisaniyle meşgul.Kudret’le irtibat yapmış,konuşuyor.Koparamadım bir türlü diyor.Nasıl da bu vuslata kıyarım dedim,nihayet bu kopmuş,irtibat kesilmiş,hayatı kesildiği için bunu kopardım getirdim.Onun üzerine ağlamaya başlamış hocası,oğlum rikabında, hükümdarlar yürüsün diye arkasını sıvazlamış.Hakikaten de öyle olmuştur.Birinci Ahmed devrinde,ona ders okutmuş ,irfan dersi vermiş,bir gün Üsküdar’da geçmiş birinci Ahmed atlan, o da zenbilini almış,senbilini almış, onun adı zenbil değildir yanlış konuşuruz,senbil. O ne demek? Bazı şeyler vardır ki maddeyle tarif edilmez.Beşeriyetin Fahri ebedisi diyor ki;”yenilecek eşyayı enzarı ammeden geçirmeyin.”Mesela herhangi bir şeyi aldın,yiyeceksin,umumun nazarından geçmesin.Onu daha sen,bilmem oraya yaklaştı mı yaklaşmadı mı tuhaf bişiy.herkesin nazarından geçiren,gıda kana kandan nutfeye, nutfeden rahmı maderde bir yavrunun olmasına,o tekemmüne geçerse,çocuk mübalatsız olur diyor.Yani çok kuvvetli hayalı olmaz.Anlatabildim mi acaba?Bir bunu söylemişler,bir de demişler ki;”yediğiniz yemeği yerken gören varsa davet edin ,beraber yiyin.”Eğer tam’an o vefayı gösteremeyecek cibilliyetteyseniz, tattırın.tattırın eğer karşınızdaki imrenirde imrenmeden dolayı ağızda bir lüab olur,bir nem olur,o lüabı o insan yutacak olursa,yiyen adamda Kudret bir dert verir,dünya etibbası toplansa,bütün mualecat yıkılsa,çaresi bulunmaz.Yoktur çaresi. Her derdin devası vardır,ancak onun devası yoktur derler. Neden olur.Uzun.Uzun iş. Hemen atından inmiş,Birinci Ahmed,Macar Kralına taç giydiren adam.Ondört yaşındayken.Ne zekalar yetişmiştir.Tarihte devreaçan,bir devri kapayıp bir devreyi açan Fatih, yirmiüç yaşında idi.Yedi tane lisan bilir,erkanı harp,başkumandan,canım erkanı harpliğini nerden bilirsin?Erkanı harp.Mesela Bizansı muhasara edecek,o günkü kurmay teşkilatına yapılacak işleri bildirin diyor.Peki diyor. Onlar da kabul etti zannediyorlar.Tam İstanbul muhasara oluyor,planı kendisi başka şekilde,meğer o planda bir anlaşma varmış,derhal değiştiriyor,şaşırıyorlar,o yoldan gidilirse mahvoluruz diyor.Bu yoldan.Ayrı işler.Neyse şimdi bize  tarihi anlatma sahası değil konuşmamız.Bir münasebet oldu da söyledik.İnmiş bir elli adım gittikten sonra Aziz Hüdai ,hemen attan aşşağı inmiş. Ben buna binmeyecektim amma,hocam bana dedi ki;o ata biniyor,hükümdar atın yanından gidiyor. Öyle. Birden bire inince şaşırmış,efendim niçin gitmiyorsunuz. Hayır ben zaten buna binmek hevesinde de değildim amma, bana dedi ki arkamı sıvadı,bizim onunla bir işimiz vardı,”rikabında hükümdar yürüsün” dedi,o söz haklansın diye bindim. Sen bin atına git bizim eve,ben de öteberi alıp geleceğim.Aldıttıralım filan...Hayır demiş,benim usulümü bozma.Onlar,fazilete ait birer varlık.Faziletteki muhabbet,debdebe ile tantana ile değildir. Onunla değil.Bizans imparatoru elçi gönderiyor,Hazreti Ömer’e oraya bakıyor,buraya bakıyor,sizin hükümdarınız nerdedir diyor.,yok mudur sarayı yok mudur bir şeyi hususi böyle muazzam bir kaşane filan yok mu? Gülüyor herkes.Var, onunda bir evi var diyorlar.Hükümdara mahsus bir yer yok mu? Peki evine gidiyo.. Öğlen ki diyorlar.Ne olur öğlen olursa? O gider,öğlende mezarlığa gider.Ya tarifi dünya zannetme ha.Bindörtyüz şehir zaptetmiş,her birisi bir hükümet,bir eyalet.Öyle tuhaf bişey.Bizim ecdadımızın tutmuş olduğu yolda  atalet katiyyen yok. Ahlak,atalete esir olana takti eder. Atalet,İbrahim İbni  Etem,mevzuyu dağıttım,toplayacağım. İbrahim İbni Etem,büyük insanların başında gelen büyük bir Türk…bir adam,..Türk Bir gemide bulunuyordu.Şiddetli bir fırtına başlamış,gemiye su alıyor,böyle dehşet,etrafındakiler demişlerki halimiz ne olacak? Bu bişey değil demiş.Korkulacak hal,insan atalete esir olur da başkasına muhtaç olur,buna fırtına denir.Buna fırtına denmez demiş. Bişey anlatamıyo muyum acaba? Söze bak.Gemi batmak üzere,böyle böyle çalkalıyor,yanındakiler de efendimiz ne olacak diyorlar,ne fena böyle.Bu bi şiddet değil yahu demiş.Buna fırtına denmez bunun ehemmiyeti yok.Asıl şiddet,İnsan, miskinliğe, tembelliğe,atalete esir olur.Başkasına yük olur,ihtiyaç sahibi olur,işte o büyük şiddettir.En büyük fırtına odur.Ondan korkun demiş.İbrahim İbni Etem.Böyle adam.Dedenin tuttuğu yolda kattiyyen atalet yoktur.Zannedersin ki sen, onlar çalışmamış.Aldığı evde oturuyorsun,nasıl çalışmamış.Yerin dibinden çıkardığı parayı yiyoruz hala.Yanlış söyledim.Yerin dibinden daha biz bir kuruş çıkarmadık.Bütün dünya,yerin dibinden şeyini çıkarırken,senin deden,yerin üzerinden bütün ismi Aziz’e mazhar olmuş Kudret’in öyle hala onu ..biz muazzam bir şekilde. Çok kıymet ver ecdadına,eski,muazzam.Ebu Kılabe diyor ki; bir dostunu görmüş,ticaretle meşgul,şöyle durmuş,gayet güzel.O ticaretinde bir kazık gibisi vardır bir de böyle inceliklerini bilip ,anını bilip,aldatmadan,aldanmadan,insaniyete hizmet ederekten bir ..lokma meydana getirmek vardır.Alaveresiz,dalaveresiz.Hem kendi merzuk oluyor,hem karşısındaki razı oluyor,hem Kudret, nazarı merhametiyle üzerine tecelli ediyor,o şekilde birisini görmüş.Sizin bu haliniz,bir kimsenin kendisini camide daima ikame etmeklikten çok eftaldir diyor.Evliyaullah dan bir adam.Anlatabildim mi acaba? Muazzam işler.Neyse,faziletin insana vereceği muhabbeti anlatıyordum,misal veriyordum.İstersen misali vereyim,istersen konuşmayı keseyim.Soruyor diyor ki yok mu sizin başınız nerde bulunur,bunun yok mu bir  sarayı  marayı gideyim ben memuren gelmişim,Bizans imparatoru tarafından gönderilmişim.O vakitte de dünyada iki büyük hakimiyet var,onların ikisini de dertop etmiş,o toplamış,demişler ki şimdi öğlen,tatildir.E nerde bulunur?Bu gider kabre,dostlarına iştiyakı vardır.Orda kimisinin huzurunda ağlar,kimisinde taşını boyar,eğer bazan da yorgunluğu fazla olursa,orda bir kaylule yapar,yatar azıcık uyur.Girmiş içeriye,bakıyor,bakıyor,birisi.O bir şeyi var,elinde taşıdığı bir şey var.Onu bükmüş,yastık yapmış uyuyor.Başka kimse yok.Olsa olsa bu demiş fakat baktıkça bir titreme gelmiş,baktıkça bir titreme gelmiş,faziletten. Bi an gözünü açmışi,bakmış ki beş adım geride birisi, o günün resmi tanzimatı nasılsa onu icra ederekten titrer bir vaziyette duruyor. Yahu demiş ne korkuyorsun.Ben korkulacak bir adam değilim.Benden korkma,Benim imanımdan başka izzetim yoktur.Anlatabildim mi acaba cümleyi?Benden korka sen demiş.Benim öyle muazzam,şu,bu filanyok.Benim yalnız izzetim,imanımdan başka hiçbir izzetim yoktur. Ne cevap veriyor biliyor musun,evet diyor,gelmiş uyuyorsun,çünkü eminsin,bizim imparator sarayda bile rahat uyuyamıyor.Senin gibi mezarlıkta apaçıkta değil,sarayında bile rahat uyuyamıyor.Yaptığı zulüm gözünün önüne geliyor.Ya bu zulüm bişey olursa diyerekten sarayında da rahat uyuyamıyor diyor.Sen eminsin,mükellef uyuyorsun.Evet diyor.Söyle bakalım dediğin nedir.İşte biz adaleti tevzie kendimizi memur ettik. Uzun boylu konuşuyorlar,konuştuktan sonra,al beni de kendi vicdanında taşıdığın yere beni taşı diyor.Beni taşı.Ömür bedava gitmiş.Ben şimdi sana meftun olmuşum.Burdan öbür tarafını tarihte okuyup bulabilirsiniz.Biz misali verdik.İki şeyi anlatmıştık,üçüncüsü kalmıştı.Dedik ki ne dedik;noktayı istinat,hedef,muvazenei beşeriye neden olamıyor? Burada, bu ilk önce ailelerden başlayacak….ayet açık,Ben öyle Allah’ım ki arz üzerinde yarattığımın, semavatta var ya ayrı yaratır.Arz üzerinde yarattığının bir misli de var.Bunu soruyorlar Ali ibni Talib’e ,Abdullah ibni Abbas soruyor,anlamadım diyor.açık ne anlamıcaksın diyor.Burda ne varsa orda yaptığını söylüyor.Yine anlamadı.Senin gibi Abdullah İbni Abbas,benim gibi Ali İbni Talib,bu gün semada yaşıyor diyor. Daha fen burasına giremedi,fakat girecez.Ama hüner bu alemde kemale erecek,burası imtihan alemi başka yer değil.Buradan alacak.Men kelimesiyle zikrediliyor.o kaideyi bilenler anlarlar ki men kelimesi akıl ve ruh sahiplerinde kullanılır.Binaenaley akıl ve ruha malik olaraktan,orda mevcut var.Bugün işte beşer şurda şurasında,oluyor.Bazan bana soruyorlar,olur mu olmaz mı .Olacak. Bu hiç ehemmiyetsiz sorular. Daha neler olacak neler olacak.Bu günkü bilinen değil mi ki,mana karşılığı olarak madde zuhura gelmedikçe, manadaki harikuladeler,fevkaladeler, madde aleminde olmadıkça Kudret bu kainatın şeklini değiştirmeyecek dedi Beşeriyetin Fahri Ebedi’si.Kalp üzerinde ameliyat olacak.Oluyor.Daha tekamül etmemiş.Göz üzerinde muazzam olacak. Hepsi olacak. Hatta hatta ölü diriltilecek.Öyle mi.Evet.E o halde kurtulduk.Yook.İşte o vakit tutulduk.O vakit Kudret diyecek ki; siz ,bak o Kudret’e kadar el uzattınız paydos.İş buraya kadar. Bunların hepsi olacak.Ama şimdi de varmış diyor.Yok. O harekettir o geçici ..vermek mesela Amerika’da insan ölüyor da öldü diyorlar,on onbeş dakka böyle hareket,o tahtaya da versen olur,cama da versen olur.O değil o.Enesine sahip olacak,şuuruna malik olacak,ona hayat denir. O oldu mu oldu.olduktan sonra,yevmetül..74:10





























1 yorum:

Fazilet hedef olursa ne olur bilir misiniz? Mesela herhangi bir işi yapacağız,yapacağımız zaman,birisi teklif ettiği vakit,”ne fazileti var bu yapacağımız işin”

Yorum Gönder

 
Şemseddin Yeşil - Tüm Hakları Saklıdır..
Designed by CruelKeSh | 2017