Kaset 164
02/09/1962 (Düzenlenmemiş Metin)
Ahlak mevzuu üzerinde devam
etmekte.Mevzuu,başlıca iki esasa ayrılmıştı.Birine vazifeden doğan
ahlak,diğerine de aşktan doğan ahlak tesmiye etmiştik.Vazifeden doğan ahlakın menbaı
akıl olduğunu aşktan doğan ahlakın da
mastarı kalp olduğunu söylemiştik.Bunların her konuşma tariflerini
yapıyoruz.Gerek akıl,kalp,aşk fakat her konuşmadaki mevzua temel olması
hasebiyle tekrar etmek mecburiyeti de oluyor.Akıl,hissin galatlarını tashih
eden kuvvet.Kalp,Kudret’in kendisini tecelli ettirmesi içün insana bahşetmiş
olduğu ayine.Bu tarifi yapmamıştım.Bu gün veriyorum.Onun içün kalbi iman ile
kavi olan kimse,daima tazedir diye tarif eder ahlak.”Gençtir” der.”Kalbi, iman
ile kuvvetlenmiş olan kimse her an
gençtir” der. “Her zaman hürdür” der.Neden? zira iman,insanı nefsi
şehvetin esaretinden kurtarır,ve insan hür olabilmesi için evvela kendi
nefsinin,nefsi emmaresinin kayıtlarından kurtulması şarttır.Malum ya,o
hürriyeti aldıktan sonra insan münevver olabilir,onu almadan münevver
olmaz.Hani münevver adam,münevver adam diye bir çok daima dolaşır.Münevver adam
kime denir;hangi adam ki kalbini nefsinin esaretinden kurtarmış hür olmuştur, o
hürriyet onu münevver etmiştir.Çünkü o Nur u basiretle ,nur u hikmetle
münevverdir.Yoksa münevver olmak demek, yemesini içmesini biraz bilmek,biraz
tarzı terabbusunda şöyle böyle olmak,bu münevverlik değil. Münevverin tarifini
geçen konuşmada yapmıştık.Hür olur, hür olunca o hürriyet onu Hak’ka
yaklaştırır.Esaretden kurtulunca ,aslına kavuşmaklık içün bir heyecan gelir.O
heyecanın adına da aşk derler. O aşk ile yoğrulan suratı ,sureti hiçbir ayine
çirkin göstermez.Acaba anlatabiliyo muyum?Bütün kayıtlardan kurtulur,benlikten
soyunur.Hatta ne güzel bir misal vermişlerdir;bülbülün, gülün karşısında kanadı
var mı yok mu farkında değildir derler.Eğer insanda Maşuk u Hakiki’sini ,aslına
ait olan kendisinin ne olduğunu idrak ederse,aslı işte o.Aslı. Aslını
bulması,bulunca sahte benliğinden soyunur.Benlikten soyunduktan sonra zulüm
orta yerden kalkar,hased gider, kin gider,buğz gider,adavet gider,riya
gider.Bunların hepsi sahte benlikten insana gelen hastalıklardır,bunlardan
kurtulur.Ve o hiçbir vakit, o sahaya tekamül etti mi insan,öleceğim diye gam
yemez.Onun gamı nedir biliyor musun? “aah mânâm fevt oluyor mu” der.Onun için
ahlakın ilk emri budur,insanlara der ki; “Öldüğünüz için gam yemeyiniz,fevt
olan mânânız içün çok üzülünüz”bişey anlatabiliyo muyuz?Kimin manası fevt
olur?Hep bunlar ölçülüdür,dikkat edin ,bu gün ölçülü ölçülü söylüyorum.Yani
ölçülü demek bir birine bağlı,bir cümle diğer cümleyi açıyor.Dedik ki manası
fevt oldu.Ne bileyim benim manam fevt oldu mu olmadı mı ben bunu nasıl
anlayım?Terazisi var.Mananı fevt ediyor musun,yok ediyor musun etmiyor musun? Eğer
sözlerin Hak’ka talipse ,işlerin halka ragipsa manan fevt oluyor.Sözünle Hak’ta
hep geçiyorsun.Hep daima Hak Hak şöyledir böyledir diyorsun fakat işinde daima
halka rağbet,Hak’la alakası yok işinin sen mananı fevt etmektesin.Yanıyorsun
yani.Ölçü bu. Sözü halka, ee Hak’kı talip gibi de hep hali halka ragıp olanlara
şöyle bir misal verirler; Sadık görünür
kisvede erbabı hıyanet , Sadık görünür kisvede erbabı hıyanet / Mürşid sanılır
vehlede eshâb-ı dalâlet/ Ekser kişinin suretine sîreti uymaz/ Yârâb bu ne
hikmettir bu'ne halet.Anlatabildik mi acaba?Bi daha okuyayım belki hoşuma
gider. Sadık görünür kisvede
erbabı hıyanet / Mürşid sanılır vehlede eshâb-ı dalâlet/ Ekser kişinin suretine sîreti
uymaz/ Yârâb bu ne hikmettir bu'ne halet.E bunu ben nasıl seçebilirim nasıl
anlayabilirim? Eğer hakikaten gençsen, Ama neylen genç?Biraz evvel
söylediğim,kalbini imanın kuvvetiyle taze kılmışsan ona Kudret bir nur
takmıştır,sıkarsın derhal anlarsın. Onun içün denmiştir ki; insanı,iyi veya
kötü, bazı adamlar vardır “ben o işi yok ederim” der. Fikir yok olmaz. Dikkat
et,onun içün demişlerdir ki, sen o adamı niye yok ediyorsun,fikrinden
vazgeçirmeliydin.Fikir, yok olmaz.Fikrinden vazgeçirmeliydin.İnsanın boynunu
vurmakla fikri ölmez.Ya o fikir,bir dimağdan bir dimağa elektrik gibi
geçer,veyahut o fikir yeniden icat olur.Anlatamıyo muyum acaba?O manayı
muhafaza edebilmeklik içün, bu sahneyi şuhutda insan,çok metin olması lazım
gelir.O metanetini de maddesinden tedarik edemez.Madde çürür.Demir, “demir
gibi” derler,fakat paslanır dökülür.”Taş gibi” derler.Ocağa konur,yanar
şekilden şekile girer.Madde dayanmaz,mâna dayanır.Mânanında muhafazası
imandır.Sen eğer,hemen hemen her konuşmada tekrar ettiğim gibi.Yükünü imana
yükleyemezsen çok çabuk ezilirsin.O sahne öyle kurulmuş.Burada sayılı nefesin
oh u ancak son nefestir.Ondan evvel yok.Hani böyle ooohh der. Hiç bulundu mu bu
alemden gidenin yanında? Öyle çırpınır çırpınır filan bir vaziyette bakarsın ki çok istirak içindesin dersin
.Fakat son nefeste istirak tamamıyle kalkar,gözler mahmurlaşır,her han bir
başka bir tecelliye mazhar olur.Gider. Ohh nefesi ondan evvel öyle yok.O halde
satılma.Size bir,büyük bir insanın bir şeysini söyleyim.Burdan şey edelim
cümlesini.Der ki; “Yetimin beşiğinin
boncuğu yağmur taşıdır.”hani beşiklere bir nazarlık yaparlar ya bir süs
yaparlar “Yetimin beşiğinin boncuğu
yağmur taşıdır.”
Yani yetim çocuk,beşikteyken eğlencesi,daima ağlamakladır.Yetim.
Gönlüne aksediyor onun. Bilmese de aksediyor o tecelli oluyor onda .Daima onun
eğlencesi ağlamakladır.Cananından,canından.canından aşıp da canını, cananına
verdiği için ondan uzaklaştığından dolayı hakikatta ona yetim derler.Hakiki
yetim. Feragat etmiş. O da daima ağlamaklan ömrünü geçirir.Anlatamıyo muyum
acaba? Fakat o gözyaşı ne pahalı bir incidir bilir misiniz?Onu ancak Allah
satın alabilir.Öyle yaşın varsa çok pahalıya sat.Onun içün büyük Peygamber de
öyle demiştir,Beşeriyetin Fahri Ebedisi, böyle
burnunun direği sızlayarak kendinden,burnunun direği sızlamak demek kendinden
geçersin o yaş geldiği vakitte ne masan kalır,ne kasan kalır,ne rütben kalır,ne
cahın kalır .İşte ondan dolayı makbul o gelir gelmez senin benliğin elinden
gider orda bir an olur o çok sürmez,çok sürerse kainat yıkılır.O bir tarfetül
ayn dir. Öyle bir an gelir o anı kaybetme gelir gelmez çal kapıyı der. Kudret
boş çevirmez. Çalmasını bilebilirsen.Çal.Gelelim mevzuumuzun an yerine.Dedik ki
vazifeden doğan ahlak,aşktan doğan ahlak ,birisinin menbaı akıl,birisinin
aşk,kalp.Kalbi tarif ettik.Bu günkü tarifi unutmayın.En güzel tarif. Bunların
heyet i umumisi manayı insaniyeye ait birer vasıf olması hasebiyle mevzuun en
büyük rüknü ,esasını insan mefhumu teşkil ediyor.İnsan nedir? Bir düşündün mü
kendini? Ben neyim diye.Belki düşündün rütbeni ,zenginliğini,fakirliğini,aczini
o değil.O düşünme değil o.Şöyle kendini bir düşündün mü?Nereye gidiyorum,ne
olacağım,niye getirildim? Ruh, sırf nurani bir fıtrat olduğu içün ,nurani bir
fıtrat olduğu içün,nur ile ünsiyeti vardır. Nur deyince biz aydınlık mânası
anlarız ekseriyetle,ışık.O ışık başka ışık.Zulmetin mukabili olan
değil.Karanlığın karşılığı olan bir ışık değil.Başka bir şey.Bir daha
söyleyeyim,ruh sırf nurani bir fıtrat olduğundan dolayı ,nur ile enis
olabilir.Yalnız onun enisi olabilir.İşte o nurun adına ahlak denir.
Anlatabildim mi acaba? Ahlakın bu gün yeni bir tarifini yapıyoruz.onun içün ruh
insana der ki; “Ben sende olduğum müddetçe kattiyen madde ile huzur
bulamazsın,ben senden gideyim ondan sonra ne halt edersen et.Fakat ben sende
bulunduğum müddetçe sen kattiyyen madde ile huzur bulurum dersen bula..vermem o
huzuru “der.Bulamazsın. Namütenahi servete malik olsan,en büyük kainatın seriri
saltanatına sahip olsan ben sende olduğum müddetçe, sen mânaya sahip olmadıkça
kattiyyen huzur bulamazsın,bir yere şahid olacaksın der,vazifeni bileceksin der
ruh. Senin bu aleme gelmekteki bütün gayen,Kudret’in ilminde durması ,ilminde
durman,nihayet işte bir çok deliller turlar ikmal ederek bu sahaya gelmen,dünya
sahnesine geliş ve gidişteki gaye,bir şehadet mevzuudur der.Şehadet. Henüz bir
yaprağın hüviyetini bilmezken, bir damla suyun mahiyetini anlamazken,her hangi
bir zerrenin neticesindeki varlığının inceliklerine agah değilken,Kudret , her
insanın fıtratına kendisini aramaklık ve kendisini kabul etmeklik mânasını rekzetmiştir.Bunları
bilmezken vacibül vücudu bilmeklik hassası her insana verilmiştir.Bir yudum
suyu bilmezken,ufak bir yaprağın hüviyetini tahlilden acizken,ne bileyim ben
herhangi bir eşyanın bir zerresinden ufak bir malumatı yok iken,Fakat “var”
diyordu bir vacib ül vücudu ikrar ediyordu.Ve o ikrar edilmedikçe o mana kabul
edilmedikçe kati hürriyet gelmez.Allah kabul edilmedikçe dünyanın hiçbir
yerinde demokrasi kurulmaz.Olmaz.Hürriyet namı altında tatlı esarete sevk
edilir. İmkan yoktur. Zira insana hürriyet ,hür olmaklık ancak Allah’dan
gelir.O vermiştir.Anlatamıyoruz galiba? Bir şehadet meselesi için gelmişizdir
hepimiz.Netice bir şeyi beyan etmeye ,öbür tarafta o maddeler,o cahlar,o
rütbeler,o cidaller ,o cihadlar bunların hepsi işin teferruatı,işin saltanatı,yoksa
asıl geliş o. Bu şehadeti layıkıyla yapan, makamı tabiatta kalmaz.İncelik bu.
Makamı tabiatta kalmayınca ne oluyor,kayıttan kurtuluyor.Kayıttan kurtulunca ne
oluyor? İşte hür oluyor.Hür olunca yalnız bir yere itimad ediyor.O itimad
etmesinin adına.. neyse orası dursun o uzun sürecek,bütün kalbini Hak’ka
raptettiği dakikada kendisine istiklal veriliyor.Kendisine istiklal verildiği
vakit her şeyin bir yerden geldiğini anlayınca zulüm denilen şeye el
uzatamıyor.”benim mavfukum“ var diyor. Anlatabiliyo muyum?Zulüm kolay kolay
kalkar mı ?sen zalimi böyle lafla orta yerden kaldırabilir misin? İnsanın
cibilliyetinde tahakküm vardır,tahakküm bir nevi zulümdür,fakat her insanda
değişir.Bazısı firavun kadar zalim olur,bazısı nemrud kadar zalim olur.Bazısı
Ebu Cehil kadar zalim olur.Fakat her sahada hepimizde o firavunluk vechesi
vardır.Ancak Kudret’in vermiş olduğu istiklal kaldırabilir adamı.Anlatabildim
mi acaba?Gücün yeter hizmetçiye hakaret edersin.İşte zalimsin. Gücün yeter en
ufak bir insana hakaret edersin .Ama istiklalin tamı verildi mi ne mafevkine
karşı köpek,ne mağduruna karşı kurt olmazsın.Çünkü hep bir yerden geliyor.Öyle
oluruz ki “bu ruh i kainatta yek vücut olarak yaşarsam bana insan derler “
dersin.Anlatabildim mi? Eğer,birisini yaralarsam,birisini incitirsem,ben kendi
cismimde bir yara açıyorum.Birisini incitirsem ben kendi gönlümde bir rahne
yapmışım.İşte ahlak,bunların reçetelerini verir,ilaçlarını verir.”İnsansan şu
şekilde gideceksin “ der.Bunları öğreten şeyin adına ahlak denir.Yoruldunuz mu?
Öyle sözlen kalkmaz o işler.Sözlen kalkmaz.Kim ki Hak ve hakikatten
uzaklaşır,şeytan ona hem kase olur.İblis,kasesini hazırlar.onun kafası Hak ve
hakikat uğrunda yorulmaz,o kafa çorba kasesi olur,çorba.Anlatabiliyo muyum? Ve
onun sayesinde yaşar.
Kolay şey değildir.İnsan olmak kadar zor bir şey var mı?Mesela iki üç
konuşma evvel söylemiştik,tevekkülü onu miskinlik manasına
almayacaksın.Anlattık ya,o her adamın kârımı o?Hak’ka itimad demektir o.Hak’ka
itimad,birinci sınıf insanın işi.Ona itimad edince işte istiklalini
alıyor.”Bana inandı diyor,bana itimad etti diyor verelim bunun istiklalini .Bu
naib i Hak’dır.Tam bir hür olsun”diyor Kudret.E istiklalini aldıktan sonra
artık gider de zalimin karşısında tam bir hür adam,tam bir istiklale sahip adam
uşak olur mu? Uşak olmayınca zalim ne yapabilir?Zalim herkesten acizdir.Zalim
zulmünü uşağı ile yapar.İşte ruh,fıtratı itibariyle sırf nurani bir tecelliye
mazhar olduğundan dolayı,enisi de nur olduğunu söyledik. O nurun adına ahlak
derler dedik.Ahlak, Kudret tarafından bir ilm i ilahidir ki,insan onun sayesi
altında yaşayabilir.O sayede.O sayeye girdi mi kendi hakikatını layıkıyla
teemmül eder.Hadisat beyine vurmaz.Saye altında çünkü hiçbir şeyin tazyiki
yok.Anlatabiliyo muyum? O serbest kalır.Ruhunun aradığı nurun aguşuna kendini
atarsa ne olur? Kalbinde itminan,hatırında huzur,fikrinde sükun olur.Bir
cemiyetinde yaşayanlarının kalbinde itminan olursa,hatırında hayalinden ,ruhundan ,kalbinden hatta
nefsinden gelen şeylerde huzur olursa ,nefsini de adam etmiş.Nefsinden gelende
huzur,hayalinden gelende huzur,ne bileyim hatırından gelende huzur
olursa,fikrinde de sükun bulunursa cemiyet her an teali eder ,her an terakki
eder,daimi yek vücut olaraktan yaşar,ne biliyim Kudret onun elinden alır,
alabildiğine yürür götüttürür.Onun iöbür tarafındaki şeyde, dedi kodudan ibaret
olur. Boş cüzdanın kimsaya faydası olmaz.Aç boş cüzdanı anlat dur,ama içinde
bişey yok kardeşim cüzdanın,bakıyorum yok.Boş cüzdanın kimseye faydası
olmaz.Deden öyle yaşardı.Deden,aşktan doğan ahlakın salikleriydi.Sen dedeni
sakın küçük görme.Her sahada tekamül etmiş.İlme mevzu vermiş.Sanata model
vermiş.Elini uzatmış düşmüşe.Bire on dövüşmüş.Hiç bir vakit tercih imtihanında
kaybetmemiş.Malum ya Kudret, ilk önce kendinin tercih olunduğunu ister.Beşer
bunu her an geçirir.Buraya çok dikkat etmek lazım gelir. Her an “Beni tercih
edebiliyor mu” der.Tercih etmek,Hak ve hakikatın peşinde koşmaktır.Zira Allah’u
Teala, Hak Teala dır.Anlatabildik mi acaba?Tercih bu. “Beni tercih edebiliyor
mu”tercih edebilmesi Hak ve hakikatın peşinden koşabilmesi.Hak ve hakikatın
peşinden koştu mu,Kudret’i tercih etti zira Allah’u Teala,Hak Teala dır.
Görüyor musun isminin güzelliğini?Daima söyleriz biz ama farkında
değilizdir.Bir çok şeyler bize mana dolu bir tek kelimeyle bırakılmıştır, fakat
biz onun farkında değilizdir.Muhabbet esaslarını kaybettik ,kaybettikten sonra
yıkıldık.Yürümüyor.Olmuyor.Sebebine gelince, Kudret bizden ikdamı görecek,o
bize ikbal edecek.Senin niyetine bakacak,evvela niyetin ne? Malum ya,o niyetinin
neticesinde yapacağın işler ne?bunları sende görecek.Faili Hakiki budur.Sen
değilsindir.Görecek ,gördükten sonra iyi veya kötü,ressam ,gayet iyi resim
yapar da kötüsünü yapamazsa iyi sanatkar değildir.Allah da hem hayrı
halkeder,hem şerri halkeder.Allah dır çünkü.Onu yapmazsa olur mu Allah?Adi bir
ressam bile iyi bir şey yapar da kötüsünü yapamazsa ,sanatında mahir
değildir,hem iyisini yapabilir,hem kötüsünü yapabilir.Kudret de istidada
göre hepsini tecelli ettirecek.Bakacak
senin vaziyyetine.Bir vakit dünyayı biz imar ederdik,Dedeniz dünyanın
varisiydik.Biz imar ederdik.Çünkü bu mevcudat,Kudret’indir.Her vakit söylüyorum
ya,inanan da inanmayan da bila kaydı şart iyi veya kötü,zahidi şakisi yalnız
ona çalışırız.”Yok canım ben kendime çalışırım” öyle yağma mı var.Şu kadar
bişey vermez.Şöyle şöyle nokta toz vermez vallahi.Şu kadar. Kurmuştur
sahneyi,açılmıştır Pazar,çalıştırır, çalıştırır
müfredat programı bittikten sonra, “git çukuru doldur bakalım” der. “Tabi bana uzanan dilin de çene kemiklerinin
arasında un ufak olsun bakalım” der.Yer, adamı yer.Öyledir o. Adeti öyle
O’nun.İnanan, inanmayan,kabul eden etmeyen hepsi oraya çalışır. “Kendime”
yok.Vermez.Yalnız, işte bir keremi var;”hepsini alırım” diyor,eğer samimi bir
imanı varsa o mevkuftur, onu almam.Anlatabildim mi acaba?Ondan da büyük servet
yok.Cahı da alır,güzelliğini alır,kuvvetini alır,ne bileyim ben servetini
alır.Malikanesini alır,hepsini.Çünkü O’nun.Vermiş,alıyor.Hani alan da O,veren
de O değil.Veren de O, alan da O. İlk önce alma sonra ver..senin yok bişeyin.Nem var idi ki laf edem özümden /Mahv eyle
beni benim gözümden. Demişler.İşte bu. Sen kaç yaşındasın kırk ,kırkbir
sene evveli kendini biliyor musun? Nereliydin sen,nelere sahiptin,kim
tanıyordu,hangi muhitte bilinirdin,hangi defterde yazılı idin? Büyük Kitap
resmen ilan eder.Öyle kuvvetli dersler kaçırılır ki ; “Huvellezî yusavvirukum fîl erhâmi keyfe yeşâ’ lâ ilâhe illâ
huvel azîzul hakîm.” (Ali İmran 6)der. Ben seni
suni ilahi fabrikama tezgah yapmışsam da o kadar da geniş selahiyet vermedim
ya.Orada kendi istediğim boya ile boyayacağım. Senin boyanla değil.Hani en
akıllı bir adam,istediği şekilde istediği bir insanla evlensin de, şu boyda, şu
ende şu biçimde, şu kadar müktesebat ı ilmiyeye sahip,bu kadar fikre malik bir
çocuk meydana getirsin. “yook” diyor. “Huvellezî yusavvirukum fîl erhâmi
keyfe yeşâ”Ben istediğim şekilde boyayacağım.Beyefendi senin dediğin
şekilde değil.Bunların hakikatını,ahlak bildirir.Zira ahlak,insana,alemin ve
ademin hakikatını bildirir.Neden bildirir? Ahlakın menbaı bir zattır.
Hilkat yokken
kader nakkaşı semavatın teznimatını vurmamışken,hiçbir şeyden ,eserden esirden
bir şey bilinmezken, o manayı kül, ahlakı kül idi oradan dağıtıldı.O bildirir.
Ama suret elbisesini çıkarmadan,beşeriyet libasından soyunmadan iç aleme adamı
sokmazlar.Dalamazsın.O hamama girmeyince de alemin hakikatını ,feyizleneceksin
ki göreceksin.Anlayamazsın.Ten,candan came tenden agah değildir.Burasını
söyledim de yukarlarını söylememiştim iki konuşma evvel. Ten,candan came tenden
agah değil,ne demek;bu benim camem yani bu günkü tabirle bu benim ceketim,bu
tenimden agah mıdır? Bilir mi bunu bu? Bunu giymişim ama,bu bunun
üzerinde,işte bunu istila etmiş.Nasıl bu
ceket bu gömlek bu teninden agah değilse,bu tenim de benim canımın gömleğidir,canından
agah değildir. Anlatamıyoruz galiba?Onun içün işin hakikatına gir.Ne güzel
söylemişler; Ekmek almaya gittin,ekmekçinin hüsnünü gördün ekmeği almaktan
vazgeçtin. “Unuttum” diyor.Bağa geziye gittim, gülistanı gezdim, gül koklayım
derken bagubanın hüsnünü gördüm unuttum. Kuyuya suya gittim ,Yusuf çıktı ab u
hayatı içtim.Neylerim ben bu suyu. Diyor.Şunu biraz daha açmaz mısın bu gün
halim yok.Sıhhatim iyi değil o kadar. Bir neşeli günümde açarım inşallah. Yüz
konferans değer söylenecek olsa.Bu cümlenin içersinde bütün hakikatlar
anlatılmış.Şu üç cümle içinde.Ekmek almaya gittim ekmekçinin hüsnünü
gördüm,ekmek almayı unuttum.Canımı hüsne verdim.Bağa geziye gittim,gülistana
girdim .Gül koklayım derken bagubanı gördüm.Hüsnüne aşık oldum unuttum.Susadım
kuyuya yaklaştım.Hz.Yusuf çıktı ab u hayatı içtim neylerim başka suyu.İşte bu
cümle içersinde bu günkü konuştuğumuzun tafsilatı var daha özgü bir şekilde ama
benim anlatacak takatim yok.Ama buraya kadar anlattığımızdan inşallah zevk
edindik.Bildiğimiz şeyler ama işte konuşuyoruz.Yanlız ahlakın verdiği bir söz
var,bir şey var;bir kıymetli bir cümle var.Bütün istibdatların,bütün zulümlerin
en büyük esası,erbab ı kuvvetin ,zahirde kuvvete sahip olan şahsiyetlerin,kendi
fevklerinde olan kudreti ilahiyeyi kendilerinden yüksek bir Kudret in varlığına
layıkıyla inanmayışlarından olur.Anlatabildik mi acaba?Kendinin fevkinde bir
Kudret i mutlaka olduğuna inanan adam, hiç zulüm yapabilir mi?İmkan var mı
ona?Hem inandı da hem yaptı.taa konuşmanın bidayetinde demiştim ki “manayı isna
edenler” der ahlak,orayı tarif ederken dedik ki “sözüyle Hak’ka talip de
efaliyle halka ragıb. O sınıfa girer.Anlatabildik mi acaba? Son sözün tahlilini
şimdi burda bu cümle ile yaptık.İnsan ebediyet ve ikinci hayat neşet i saniyye
ye iman etmedikçe huzura kavuşmasına imkan yoktur.Buna imkan yok.Burada ilm
üfen,fikr i felsefe tevakkuf etmiştir.Aklı beşer hayretler içersinde
kalmıştır.Henüz erbabı hakikat kapıları açılmamıştır.Daha o kadar
ilerlememiştir.Bilmem anlatabilyo muyum? Onun içün kudret elden gitmeden henüz
hakiki bir varlık ,güzel bir birlik,şu üç günlük hayat içün temiz nefes almak
değil .Bir geçişimiz var bizim.Geçeceğiz biz ya. Geçeceğiz.Kudret, bunun bu
asırda dersini kaçırıyor.Ruh ilimleri epeyi yol almış.Bir çok meçhulleri halletmeye
çalışıyor.Bunları zannedermisin ki beşer fevkaladeliği ile bulmuş? Hayır. Kim
bilir Fatır ı Mutlak ,mevcudat ı beşeriyye içersinde hangisini tutmuş sevmiştir
de onun şöyle ayağı kaymak üzerindedir,onun ayağını kurtarmaklık içün binlerce
kafaya onu ilham etmiştir. O yoldan onu kurtar diye. Öyledir o. Hak’kın
adetidir . Bir kişiyi sever,milyarla adamı meşgul ettirir.Çağrıyor bu ruhu.Ruh
değildir gelen fakat bir varlığın olduğunu isbat ettiriyor,ruhun nasıl bu
alemde böyle bir sıfatı varsa ,gittikten sonra da orda bir vücud u muktesebe i
manevisi vardır,odur. Yoksa Alem i Emir ,alem i halka uşak olmaz. Fakat kapıyı
kapamıştır ki sen inkar edemeyesin diye .Anlatabildim mi acaba?Bazı bişey
sorarsın,”tepelerler bizi” der.”Sırrı sana verir miyim” der.yoo.anladın ya
bişey var,bocala onların içersinde.Erbab ı hakikat henüz menfus,kapalı
.İstikbal yolları ise nama’dud sayısız yani ya.Bu karanlığı izale edecek bir
tek ilim var ona da nuru mübüvvet derler.İnanırsan inanırsın
kazanırsın,inanmazsan da kendi halinde kalırsın.sana söyleyim.anlatabildim mi?
Beşer işte kamere çıkacak şunu olacak,bunu olacak bunlar hep olacak.bunlar o
kadar büyük bişeyler değil.Beşeriyetin Fahri Ebedi’si diyor ki ;”alem i arşın
amelesinden birisi merak etti Kudret’le ünsiyet peydah ettireyim diye,sen bu
alemi ne zannediyorsun?Senin bilebileceğin bir sine ile anlatayım diyor bir
dostuna,ne kadar beşer adet biliyorsa o adedi koysun,o bildiği adedin,binler,ne
kadar beşer varsa ,o beşerin de ne kadar bildiği adet varsa ,onların heyet i
umumiyesini yekun etsin,o yekunla ona bir seyir verdi Kudret bak bakalım dedi o
seyir, o adet ,… ihtiva ettiği halde ,gitti gitti bir ölçüye girmeyecek
derecede gayet bir şey ,aciz kaldım nooldum dedi.Bir kudret daha vereceğim,bir
daha, bir daha o senin görmüş olduğun varlığın nihayeti yoktur dedi.Henüz daha
fen,buralara girememiştir.Fen buraya girememiştir.Fen daha bu sahalarda yol
alamamıştır.Bir gün gelir alır.Evet bu kadar büyük varlığın içersinde ,insan
kendisine bir sahte varlık vererek “ben yaratırım,ben vururum,ben kırarım ben
ezerim” bilmem o imkan var mıdır? Demek oluyor ki ahlak,vicdani bir taallukle
sığınılacak ilahi bir ilimdir dedik değil mi? Neden öyledir?Bak şimdi kendi
kendine sor,İnsan,madam ki zevkini okşayan bir cürümle baş başa kalmaklık fırsatını
bulur mu bulmaz mı?Bulur.
O fırsatı
bulduğu vakitte burada hangi vazi kanunun maddesi geçer?Anlatamıyo muyum
yahu?Hangi vazi kanunun en keskin bir maddesi burada geçebilir?Geçemez.O fırsat
dakikalarında ,o insan o vazi kanunun maddesinden kurtulur.O halde ,o halde
ahlak..(boşluk)Beşeriyet bu gün bu kadar ilmi var müktesebatı var bu kadar ne
bileyim mesaisi var.Bu kadar fenni var.Ve dünya kuruldu kurulalı
beşeriyet…(boşluk)bu günkü servete malik olduğu vakitte hiçbir zaman
olmamıştır.Ademin hilkatinden bu güne kadar beşerin elindeki servet olmamıştır.
Fakat inlemesi neden?Madem ki insan,bir hususi,bir umumi iki maske
kullanabiliyor,kullanırsın değil mi istersen?Suratında iki maske
kullanabilirsin.O maskeleri kullanabilirken hangi vazi kanunun maddesi senin
üzerinde tesirini gösterebilir?Ahlak. Ahlak,konuşmanın bidayetinde söylerken
demiştim ki,hürriyet insana Allah’dan gelir.Allah’dan geldiği vakitte Cenab-ı
Hak’kın bir çok esması var,bu hürriyeti Adl
ismiyle takyid eder.Hürriyet,adaletle kayıtlanmazsa ,beşeriyet için nafi
olmaz.Onun hakkında esaret olur.Adaletle tahdit edilmiş olan hürriyetten ancak
demokrasi payidar olabilir.Başka türlü payidar olmaz.Esas terazi bu.Demokrasiyi
muhafaza edebilmek içün, et ahlak
esaslarına,dayamak,rabtetmek,maddeyle olmaz.Hiç yok.Ne irfandır veren ahlaka ulviyet,ne vicdandır. Fazilet hissi insanlarda
Allah korkusundandır.Yüreklerden kesilmiş farzedilsin havfi Yezdan’ın .Ne
irfanın kalır tesiri katiyyen ne
vicdanın. Ama bu korku nasıl bir korku biliyor musun?Bunu söylerler de
korkuyu bilmezler.Bu korku ne bileyim ben zalim bir emirin gaddar bir
müstebidin ,canavar bir hükümdarın,esici,kahredici,yıkıcı yook o değil.Bu korku
tatlı korku.Nasıl korku bu.O işin inceliklerine girmiş ve inceliklerinden
Kudret’in yanında kendisinin bir mevkii olduğunu tatmış,”gözünden düşersem”
diyor.Anlatabildim mi? “Allah beni isminde tutmuş,ilminde tutmuş,bana kıymet
vermiş,devreler ikmal ettirmiş,bana konuşma hakkı vermiş seninle konuşacağım
demiş ,düşünme bahşetmiş, fikir biliyor musunuz aklın üstündedir.fikir aklın
ferasında ,bunları bana ihsan
etmiş,binaenaleyh ya bu kadar benim kıymetim var,bu kıymetten ben atılırsam”
korkusu. Anlatamadık mı acaba? Korku bu korku.Evet, öyle bir korku ki zalim i
beka istiyor.Beka. Heves ettiğimiz yenilikler teceddüdler ,ölüm gibi acı bir
tebeddül olmamalıdır der ahlak.Belle burayı. Bazı teceddüd vardır,bazı yenilik
vardır ki o teceddüd,o yenilik,terakki değildir,tebeddülden ibarettir ve o
tebeddülde de acı bir ölüm vardır.Fakat bunlar nur u basiretle halledilir.Cehalet
içinde kalan gönülde hakikatlar idrak edilmez.İdrakin serdedilmesi bir nevi
körlüktür.Ahlaka göre cehalet,kalbin ölümüne sebeptir.Cehalet,doğru işten
mahrum olmak demektir.Nasıl ki nur u basar olmazsa,gözün nuru olmazsa,görmek
kabil olmaz,kalp de böyledir.Kalpte de nur u basiret olmazsa idrak olmaz.İdrak
olmazsa,ne bileyim..gözle görülebilecek şeyler var,konuştum bunları.Akılla
bilinebilecek şeyler var,aşk ile yakine vasıl olacak şeyler var.Aklın
bildiğini,göz göremez.Gözün alemi başka,aklın alemi başka,aşkın alemi de yine
başka.Onun için fuzuli ne güzel söylemiştir;
Kad enarel aşkı minhacel Hüda kad enarel
ışku minhacel Hüda,salik i rahi hakikat Işka eyler iktida.Yaa. Burdaki
aşk,tabi anlıyorsunuz romanda okunan aşk değil.Tarifini yaptık bidayette
konuşurken. O aşk.Yine hürriyet kelimesi üzerinde,ahlakın tarifi üzerinde
duruyoruz.Bu günkü mevzu o.Bi tarifini daha yapayım.Bir sıfatını daha
söyleyim.İnsan,kendisinin bir Kadir i Mutlak’ın eseri olduğunu idrak edemezse
,Dikkat et tabire, insan kendisinin bir Kadir i Mutlak’ın eseri olduğunu idrak
edemezse kattiyyen hürriyetin kıymetini bilemez.O kıymette
bilinmeyince,demokrasinin hakikatı kurulamaz.Anlatamıyo muyum yahu? O hakikat
kurulamayınca ne oluyor işte?bir takım nazariyeler meydana geliyor,bir takım
şekiller meydana geliyor.Hak’kın taksimatı vardır.Cüz ü kül yek diğerinden
eyler istimdat ı taksimat.Kısmet i
ezelide herkese verilmiş bir şeydir.Bazı acaip nazariyeler vardır,efendim ahlak
insanlarda vicdanen müsavatı kabul eder.Manada müsavat.Vicdanda.Diğer sahada
müsavat olur mu?Sen yüz kilosun ben elliiki,elli kiloyum,kes bana ver yirmibeş
kilosunu bakayım.Fıtratla harb olur mu?Ben yüzyirmi kiloyum,sen seksen kilosun
nasıl müsavat yapacaksın?Kes bakalım bu cismi.Bu şey olmaz. Vicdanlarda.Ahlakın,
mananın, beşeriyete vermiş olduğu müsavat,yapmış olduğu ikram,kalptedir der.
Manada.Vicdanda.Burada,cemiyet içersinde ,en hakir görülenlen,en büyük görünen
“ikisi birdir” der.Bunu da en güzel misalini islam verir.İbadet şeklinde
verir.Namazda ,en yüksek rütbeli bir adamla ,cemiyette en fakir bir adam
yanyana durur.”Burası bir huzurdur” der.”Burda rütbeler mülgadır”
der.Bilmiyoruz hangimizin onun yanında büyük olduğunu.Orda herkes dilenci,o da
elini açıyor,o da elini açıyor.Bak ahlak nasıl düzeliyor. Beşer, malum ya daima
iyiliği gördüğü yere yani bir maddi
menfaat görmüş olduğu bir yere hürriyetini vermeye aşıktır.Tabirime
dikkat et.O aşkı, o pis aşkı,o pis şekli yıkmak içün günde beş defa bu esası
kurmuştur.O esas kurulduğu vakitte herkes bir kapıya gitmiştir.eğer duyarak
kılarsa,” yahu ben bunun minneti altında niye gideyim bu da benim gibi dilenci
,istiyo baksana ,bu asıl istenilen yerden istesem ya ben” Anlatamıyo muyum
yahu?Ya, gayet güzel. Ama bu.
“Burada filan
adam var sen biraz geride dur “ yok. Vicdanlarda müsavatı veriyor.Ayırmıyor.
İnsansın değil mi diyor, insan,müsavisin.Madde kısmına gelince olmaz.İki üç
konuşma evveli anlatmıştım.İki defa bu zannederim üçüncü veya dördüncü
oluyor.Kudret, insanların cibilliyetine bazı hassalar ihsan etmiştir.Burayı çok
dikkatle dinleyin.Bulamazsın bu söyleyeceğim şeyi.Bunlardan bir tanesi de
temellük hassasıdır.Mülkiyet, temellük, sahip olma.Bi şeye sahip olmak. Beşerin
fıtratında var bu zevk.İsbatı gayet kolay.Henüz temyiz kudreti yok.mini mini
bir çocuk.Sekiz aylık,on aylık bir yaşında.Bi şey aldı eline ver dersiniz
vermek istemez.Tepinir.Niye? Kudret onun fıtratına vermiştir ki ,sen bu sahne i
şuhutta bir şeye sahip ol.Anlatamıyo muyum?Vermez,döversin ağlar.İlle alacak
onu.Onun ne olduğunu bilmeden yine vermez.O hassa verilmiş.Şimdi sen bu
müsavatı yapacağım diyerekten,bu mülkiyet,bu malikiyet,Kudret’in vermiş olduğu
bu sıfatı nasıl serbedebilirsin?Bazıları diyor ki; bu şeyi müdaafa ederken,bunun ilmi şeklini konuşurken,efendim
o alındı mı,hariçte iş meydana gelmez.Gelir.O öyle, o dava öyle
hallolmaz.Mesela,insanda zürriyet,Fıtratın vermiş olduğu bir hassadır.O ona ait
verilmiş olan bir zevktir.Fakat adamı hadım yaparsın,yine yüz kiloyu vurursun
taşır götürür.Şu kitabı yaz dersin yazar.Fakat,neden o adamın fıtratına
verilmiş olan,o zürriyet tecellisini kaldırdın?O başka,işin görülmesi
başka.Anlatamıyo muyum yahu?O ayrı iş o.Haa,Ahlak böyle müsavat ile değil de
,maddi müsavat ile değil de ,vicdani müsavatı verdikten sonra,havasla avam
muvazenesini yaptıttırır.O muvazene ile cemiyeti insani de düşmüş olmaz. Fakir
,zengine dost olur.Hatta ortak olur,hatta kardeş olur.Hatta zenginin servetinin
artması için elinden geleni yapar.Neden?”Ben bundan hissedarım” der.Öbürkünde
elinden alınır,aldatılır amma zaman gelirse birbirini boğar.Öbür,mananın vermiş
olduğu,ahlakın vermiş olduğu düsturda birbirinin gözünün içine muhabbetle
bakar.Anlatabildim mi acaba? Bu, iman aşkıyla olur.Hani söyledik ya; Kudret’ten
gelir insana hürriyet.İmanın fevkinde bir şey var mıdır?Var.Ama onun şimdi
burda lüzumu yok.Daha üst. Dirayet ,Allah dostluğu, mertebei imaniyenin
fevkindedir.Zira,zevk i Muhammedi de veli,her şeyden fanidir.Anlatabildim mi?
Bu da ilk söylediğim sözdür.Belle ve zevk edin.İnsan, içini fethetmek
lazım,içini. İçini fethedebilirse, iş olur.İçini.Öyle demişler; İçini niye
fethedemiyorsun? Elinde aaah anahtarı yok mu? Geçen hafta ah ipliğini söyledik.
Bu hafta, ahh anahtarını söylüyoruz. Hatırlar mısınız bilmem ki.Günah
kuyusundan, hata kuyusundan insan ancak ah ipiyle çıkabilir. Çıkarsın
kurtulursun.Öyle diyor; İçini niye fethedemiyorsun?Elinde ah anahtarı yok mu?
Yoksa sizde nısf ül leyl olmuyor mu? Sizde gece yarısı olmaz mı diyor.Gece
yarısı oluyorsa elinde de bir ah anahtarı varsa, niçin içinin kapısını
açamıyorsun?Bu günkü konuşma bu kadar yeter.
Evlenmek istiyorsunuz ve evlenmenin
nişanlanmasını talep ediyorsunuz.Nişanlanma, evlenmenin başlangıcı.Fakat onun
manada, hakikatte ne olduğunu size anlatayım da daha feyizli olsun.Yalnız bir
halka takmak ve halk arasında “bunlar nişanlıdır” dedirtmek manasına değil.
-Çok fena. Sükunet olmayınca- Fikir hürriyeti var.Onu düşündünüz mü?Yoksa böyle
bir,her insanda olur bir heves,işte “ben de evleneceğim,ben de nişanlanacağım.”
Böyle mi yoksa bunun hüviyetine hakikatine agah olarak ,şimdi siz
değişiyorsunuz.Bu andan itibaren,eğer samimi iseniz,kalpleriniz böyle acabasız
bir şekilde bir hukuk tedarik etmeklik ile doluysa,bu andan itibaren
değişeceksiniz.Ne sen eski şeklinde bir kimse olarak kalacaksın,ne sen eski
şeklinde bir kimse olarak kalacaksın.Bunları kabul ediyorsunuz değil mi? Tabi
bu sizin ikrarırınızı evvela Allah dinler.Bu gayet zor. Bunlar incelenmediği
içün görüyorsunuz ki cemiyette geçinmeler olmuyor.Bu bahis, öyle bir ev almak,
bir bağ almak,bir mülk almak gibi değil.Burada şimdi Hak, hepimize bakıyor,
Cenab ı Hak,nazar ı sübhanisi ile,Arşdaki memuruna da emir vermiştir. “tescil
et bakalım” diyor. Yoksa bizim aramızda ne olacak,halkayı al tak, çıkar. Bunun
bir iç yüzü var.İç yüzü şu; Cenab ı Hak ,bu mevcudatı,halk etmesindeki
illet,hikmet,sebep,marifet içündür.Mevcudat, Kendisine arif olsunlar
içündür.Onun içün der ki; “Ben irade ettim,sevdim,muhabbet i zatiyemle muhabbet
ettim.Bu kainatın aslı olan Benim Muhammed’im tecelli etti. Bu tecellideki anı
,bütün mevcudat anlasın diye bir nikah müessesesi kurdum.”Şimdi sizin bu
mevzuatınıza Hz.Muhammed’de dahil oluyor.O zor o. Çok tatlı,fakat çok
mühim.Senlik,benlik kalkıyor.Kendi iradeleriniz,doğrudan doğruya Hak’kın
iradesine bağlanıyor, ve manen nereye gönlünüz bağlanmışsa Hak’ ta ,O Hak’kın
sizin üzerinizde ne tecellisi varsa ,Hak’kın iradesinde siz fani olmaklığa söz
veriyorsunuz.Nişanlanmak demek; ben artık mübalatsızlıktan ayrılıyorum,Hak ve
Hakikat te fani olacağım.Kainatta nikahsız hiçbir zerre yok.Maddi
manevi.Görüyorsunuz ki her şeyi Kudret,
zevcli yapmış.Su ,iki gazdan
teşekkül eder. Elektrik,müspet,menfi kutup.Yer,gök.Biri zevce biri zevc.Sema
,zevc.Arz, zevce.İkisinin tecellisi birleşir,nebatat,gıda meydana gelir.Hep
böyle. İşte ona binaendir ki ,Resulullah;
evlenenler dinlerinin yarısını
yapmışlardır.Yarısı için çalışsınlar.Demek oluyor ki,nikah müesseseine girmeyen
insan,tam bir insan değildir. Tam olarak Kudret kaydetmiyor.Nikah müesseseine
girmedin mi tam bir insan olarak kaydetmez. Kadın, erkeğin cüz ü mütemmimi.Şöyle
bir misal vereyim size.Bak iyi anlayın bu bahsi.Cenab ı Hak, Hz.Adem’i
halketti.Evvela ervah halkolundu .Bir çok nimetlerine müstagrak kıldı.Kani
misin,memnun musun,tam huzur içinde misin?Tabi mahluk,
Adem,şükrediyor,hamdediyor.Fakat, Allah, serairi,zevahiri,muttalidir ya,iç
alemine. O ne kadar kani ve memnun halini gösterse dahi.dedi ki daha
serbestsin.Bu hitaba mazhar olmayacaksın.Seni muhtar kıldım.İçini söyle.Ben
bilirim .bütün mevcudat duysun. “Kani değilim Yarabbi” … bizce
meçhul.Resulullah’ın verdiği haberde,aldığımız malumata göre,bir hal geçirdi,o
bir tecellide Havva’yı yanında buldu.Kendi iklimi vucudunden Havva zahir oldu.O
da onun zahiri oluş tarzının farkında değildi.Baktı ki Havva yanında,”Nasıl
memnun musun halinden?” ,”Çok memnunum Yarabbi”Acaba bişey anlatabiliyo muyum
bu şeyden?Konuşacağım mevzuuyu ,tabi bu anlattığım tecelli, tamamıyla
halletmiştir.Uzun boylu izahına geçmeyeceğim.Şimdi demek oluyor ki sizde
değişiklik başlıyor.Öyle bir hukuk tedarik edin ki,ilk günü ile son günü arasında
fark olmasın.Anlatabildim mi? Amiyane bir tabirdir,bu manevi konuşmaya yakışmaz
amma anlatmak içün söyleyeceğim. Hakiki evlenenlerde balayı olmaz,onların her
anı bal ı hakikidir.Anlatabildim mi acaba?Namütenahi,on gün, bir ay,bir
sene,iki ay,üç ay, öyle değil.Taak,namütenahi ne demek? Huzur u izzet i bahriye
çıkılacak o yola öyledir. Siz bu niyetle evleniyor musunuz şimdi? Nişanınızı bu
niyetle mi istiyorsunuz? Bunu iyi düşünün.Bunu da bana söz verin ben bunu
yapayım.Hani olursa olur,olmazsa ne yapalım,öyleyse,nefese de yazık,manaya da
yazık,Hak’kın şehadetine de yazık.öyle.Değişiyor şimdi.Bir defa
değişiyorsunuz.Kendi hesabınıza bir şey kalmıyor.Sinirler,asap,masap bunların
hepsi derhal geçip gidiyor.Asker olursun,biçimsiz bir şey yaparsın,kumandan lazım
geldiği şekilde sana hakareti yapar.Yine böyle durursun,orda hiç sinirin çıkmaz
meydana.Hiç yok.İki taraf için de böyle.Kadın içün de,erkek içün de. Şimdi
burada kumandan Allah. Onun verdiği kumanda,askerdeki verilen kumandanın
kumandası gibi de değil.Onu daima karşınızda görerek sinirinizi atabilecek
vaziyete geliyor musunuz? Geliyorsunuz.Böyle olduğunan bu nikahı ,doğrudan
doğruya bu nişanı,ilerde nikah olacak tabi,bu nişanı Hak dinler. Bunu tesbit
eder.Bunun nikah olduğu vakitte de,yalnız belediye kaydiyle kalmaz,Hüda der ki
alem i arşa “ onu ben imzaladım “ şöyle bir suçu olmuş, “ Benim imzaladığım bir
nikah müesseseine mensup olan bir iştir. Ben bazen silerim” der.Çalışkan bir
çocuğun mektepte bir cam kırması,mesela o mektebi temsil edebilecek,o mektepteki
müktesebatı ilmiyeyi hariçten biri geldiği vakitte o mektebin muallimlerini
öğretenlerinin yüzünü ak edebilecek bir talebe,bir cam kırdığı vakitte heyet i
idare onun üzerine yürümez,üzülse dahi,üzülme yapılır der. Fakat,her an
haydutlukla vaktini geçirmiş biri camı kırarsa,tazmin ettirmeye
kalkarlar.Hak’kın yanında da insanlar öyledir,O şekilde yaşarsa Hak, Seyyiatını
siler de hasenat diye alır.Siz şimdi bu şekilde birbirinizle nişanlanmaya şu
insanlar arasında söz verdiniz. Bu sözünüze değil mi söz verdiniz.Bu sözünüze
de Hak şahit oldu.Biz de şahit olduk.Birinizde Hz.Fatıma’nın,birinizde de Cenab
ı Ali’nin sırrı tecelli etsin.Hak yardımcınız olsun.Allah’a , Resulullah’a
dünya hadim zürriyet meydana gelsin .Cemiyet,netice itibarıyla insaniyete hizmet
edecek yavru meydana getirmiştir,o mahzun u ilahinin insan dokuma tezgahı
olmuşlardır.Hak namıyla birbirleriyle birleşmişlerdir.Onun içün demek oluyor ki
bu nişan halkasına ,biz diyelim ki tevhid halkası, bak bunun neresinden
başlasanız baş yok.Siz öyle bir şekilde birleş.. Kur’an der ki; evlenen insana;
o kadar kibar,o kadar nazik lisanla söylemiştir ki hiçbir yerde
söylenmemiştir.”birbirinizin elbisesi oldunuz” diyor.Yani bu andan itibaren
,siz onun elbisesi oldunuz o sizi giyiniyor, o da sizin elbiseniz oldu sizi
giyiniyor,yani iki vücutta bir ruh olarak yaşamaklık zevkini Hak size ihsan
etsin.Takalım.Hadi Bismillah.Allah mübarek etsin.Uğurlar olsun.
0 yorum:
Yorum Gönder