Eni ü nale seher-hize ney nevası verir
Bükadan Arif i billaha mey safası gelir
Sühanverin eseri bir hayat ı sânidir
Giderse dâr ı fenâdan yine sedası gelir.




Saniye sonra Kapanacaktır

164. Kaset


Kaset 164    02/09/1962 (Düzenlenmemiş Metin)


Ahlak mevzuu üzerinde devam etmekte.Mevzuu,başlıca iki esasa ayrılmıştı.Birine vazifeden doğan ahlak,diğerine de aşktan doğan ahlak tesmiye etmiştik.Vazifeden doğan ahlakın menbaı akıl olduğunu  aşktan doğan ahlakın da mastarı kalp olduğunu söylemiştik.Bunların her konuşma tariflerini yapıyoruz.Gerek akıl,kalp,aşk fakat her konuşmadaki mevzua temel olması hasebiyle tekrar etmek mecburiyeti de oluyor.Akıl,hissin galatlarını tashih eden kuvvet.Kalp,Kudret’in kendisini tecelli ettirmesi içün insana bahşetmiş olduğu ayine.Bu tarifi yapmamıştım.Bu gün veriyorum.Onun içün kalbi iman ile kavi olan kimse,daima tazedir diye tarif eder ahlak.”Gençtir” der.”Kalbi, iman ile kuvvetlenmiş olan kimse her an  gençtir” der. “Her zaman hürdür” der.Neden? zira iman,insanı nefsi şehvetin esaretinden kurtarır,ve insan hür olabilmesi için evvela kendi nefsinin,nefsi emmaresinin kayıtlarından kurtulması şarttır.Malum ya,o hürriyeti aldıktan sonra insan münevver olabilir,onu almadan münevver olmaz.Hani münevver adam,münevver adam diye bir çok daima dolaşır.Münevver adam kime denir;hangi adam ki kalbini nefsinin esaretinden kurtarmış hür olmuştur, o hürriyet onu münevver etmiştir.Çünkü o Nur u basiretle ,nur u hikmetle münevverdir.Yoksa münevver olmak demek, yemesini içmesini biraz bilmek,biraz tarzı terabbusunda şöyle böyle olmak,bu münevverlik değil. Münevverin tarifini geçen konuşmada yapmıştık.Hür olur, hür olunca o hürriyet onu Hak’ka yaklaştırır.Esaretden kurtulunca ,aslına kavuşmaklık içün bir heyecan gelir.O heyecanın adına da aşk derler. O aşk ile yoğrulan suratı ,sureti hiçbir ayine çirkin göstermez.Acaba anlatabiliyo muyum?Bütün kayıtlardan kurtulur,benlikten soyunur.Hatta ne güzel bir misal vermişlerdir;bülbülün, gülün karşısında kanadı var mı yok mu farkında değildir derler.Eğer insanda Maşuk u Hakiki’sini ,aslına ait olan kendisinin ne olduğunu idrak ederse,aslı işte o.Aslı. Aslını bulması,bulunca sahte benliğinden soyunur.Benlikten soyunduktan sonra zulüm orta yerden kalkar,hased gider, kin gider,buğz gider,adavet gider,riya gider.Bunların hepsi sahte benlikten insana gelen hastalıklardır,bunlardan kurtulur.Ve o hiçbir vakit, o sahaya tekamül etti mi insan,öleceğim diye gam yemez.Onun gamı nedir biliyor musun? “aah mânâm fevt oluyor mu” der.Onun için ahlakın ilk emri budur,insanlara der ki; “Öldüğünüz için gam yemeyiniz,fevt olan mânânız içün çok üzülünüz”bişey anlatabiliyo muyuz?Kimin manası fevt olur?Hep bunlar ölçülüdür,dikkat edin ,bu gün ölçülü ölçülü söylüyorum.Yani ölçülü demek bir birine bağlı,bir cümle diğer cümleyi açıyor.Dedik ki manası fevt oldu.Ne bileyim benim manam fevt oldu mu olmadı mı ben bunu nasıl anlayım?Terazisi var.Mananı fevt ediyor musun,yok ediyor musun etmiyor musun? Eğer sözlerin Hak’ka talipse ,işlerin halka ragipsa manan fevt oluyor.Sözünle Hak’ta hep geçiyorsun.Hep daima Hak Hak şöyledir böyledir diyorsun fakat işinde daima halka rağbet,Hak’la alakası yok işinin sen mananı fevt etmektesin.Yanıyorsun yani.Ölçü bu. Sözü halka, ee Hak’kı talip gibi de hep hali halka ragıp olanlara şöyle bir misal verirler; Sadık görünür kisvede erbabı hıyanet , Sadık görünür kisvede erbabı hıyanet / Mürşid sanılır vehlede eshâb-ı dalâlet/ Ekser kişinin suretine sîreti uymaz/ Yârâb bu ne hikmettir bu'ne halet.Anlatabildik mi acaba?Bi daha okuyayım belki hoşuma gider. Sadık görünür kisvede erbabı hıyanet / Mürşid sanılır vehlede eshâb-ı dalâlet/ Ekser kişinin suretine sîreti uymaz/ Yârâb bu ne hikmettir bu'ne halet.E bunu ben nasıl seçebilirim nasıl anlayabilirim? Eğer hakikaten gençsen, Ama neylen genç?Biraz evvel söylediğim,kalbini imanın kuvvetiyle taze kılmışsan ona Kudret bir nur takmıştır,sıkarsın derhal anlarsın. Onun içün denmiştir ki; insanı,iyi veya kötü, bazı adamlar vardır “ben o işi yok ederim” der. Fikir yok olmaz. Dikkat et,onun içün demişlerdir ki, sen o adamı niye yok ediyorsun,fikrinden vazgeçirmeliydin.Fikir, yok olmaz.Fikrinden vazgeçirmeliydin.İnsanın boynunu vurmakla fikri ölmez.Ya o fikir,bir dimağdan bir dimağa elektrik gibi geçer,veyahut o fikir yeniden icat olur.Anlatamıyo muyum acaba?O manayı muhafaza edebilmeklik içün, bu sahneyi şuhutda insan,çok metin olması lazım gelir.O metanetini de maddesinden tedarik edemez.Madde çürür.Demir, “demir gibi” derler,fakat paslanır dökülür.”Taş gibi” derler.Ocağa konur,yanar şekilden şekile girer.Madde dayanmaz,mâna dayanır.Mânanında muhafazası imandır.Sen eğer,hemen hemen her konuşmada tekrar ettiğim gibi.Yükünü imana yükleyemezsen çok çabuk ezilirsin.O sahne öyle kurulmuş.Burada sayılı nefesin oh u ancak son nefestir.Ondan evvel yok.Hani böyle ooohh der. Hiç bulundu mu bu alemden gidenin yanında? Öyle çırpınır çırpınır filan bir vaziyette  bakarsın ki çok istirak içindesin dersin .Fakat son nefeste istirak tamamıyle kalkar,gözler mahmurlaşır,her han bir başka bir tecelliye mazhar olur.Gider. Ohh nefesi ondan evvel öyle yok.O halde satılma.Size bir,büyük bir insanın bir şeysini söyleyim.Burdan şey edelim cümlesini.Der ki; “Yetimin beşiğinin boncuğu yağmur taşıdır.”hani beşiklere bir nazarlık yaparlar ya bir süs yaparlar “Yetimin beşiğinin boncuğu yağmur taşıdır.”

Yani yetim çocuk,beşikteyken eğlencesi,daima ağlamakladır.Yetim. Gönlüne aksediyor onun. Bilmese de aksediyor o tecelli oluyor onda .Daima onun eğlencesi ağlamakladır.Cananından,canından.canından aşıp da canını, cananına verdiği için ondan uzaklaştığından dolayı hakikatta ona yetim derler.Hakiki yetim. Feragat etmiş. O da daima ağlamaklan ömrünü geçirir.Anlatamıyo muyum acaba? Fakat o gözyaşı ne pahalı bir incidir bilir misiniz?Onu ancak Allah satın alabilir.Öyle yaşın varsa çok pahalıya sat.Onun içün büyük Peygamber de öyle demiştir,Beşeriyetin Fahri Ebedisi,                                     böyle burnunun direği sızlayarak kendinden,burnunun direği sızlamak demek kendinden geçersin o yaş geldiği vakitte ne masan kalır,ne kasan kalır,ne rütben kalır,ne cahın kalır .İşte ondan dolayı makbul o gelir gelmez senin benliğin elinden gider orda bir an olur o çok sürmez,çok sürerse kainat yıkılır.O bir tarfetül ayn dir. Öyle bir an gelir o anı kaybetme gelir gelmez çal kapıyı der. Kudret boş çevirmez. Çalmasını bilebilirsen.Çal.Gelelim mevzuumuzun an yerine.Dedik ki vazifeden doğan ahlak,aşktan doğan ahlak ,birisinin menbaı akıl,birisinin aşk,kalp.Kalbi tarif ettik.Bu günkü tarifi unutmayın.En güzel tarif. Bunların heyet i umumisi manayı insaniyeye ait birer vasıf olması hasebiyle mevzuun en büyük rüknü ,esasını insan mefhumu teşkil ediyor.İnsan nedir? Bir düşündün mü kendini? Ben neyim diye.Belki düşündün rütbeni ,zenginliğini,fakirliğini,aczini o değil.O düşünme değil o.Şöyle kendini bir düşündün mü?Nereye gidiyorum,ne olacağım,niye getirildim? Ruh, sırf nurani bir fıtrat olduğu içün ,nurani bir fıtrat olduğu içün,nur ile ünsiyeti vardır. Nur deyince biz aydınlık mânası anlarız ekseriyetle,ışık.O ışık başka ışık.Zulmetin mukabili olan değil.Karanlığın karşılığı olan bir ışık değil.Başka bir şey.Bir daha söyleyeyim,ruh sırf nurani bir fıtrat olduğundan dolayı ,nur ile enis olabilir.Yalnız onun enisi olabilir.İşte o nurun adına ahlak denir. Anlatabildim mi acaba? Ahlakın bu gün yeni bir tarifini yapıyoruz.onun içün ruh insana der ki; “Ben sende olduğum müddetçe kattiyen madde ile huzur bulamazsın,ben senden gideyim ondan sonra ne halt edersen et.Fakat ben sende bulunduğum müddetçe sen kattiyyen madde ile huzur bulurum dersen bula..vermem o huzuru “der.Bulamazsın. Namütenahi servete malik olsan,en büyük kainatın seriri saltanatına sahip olsan ben sende olduğum müddetçe, sen mânaya sahip olmadıkça kattiyyen huzur bulamazsın,bir yere şahid olacaksın der,vazifeni bileceksin der ruh. Senin bu aleme gelmekteki bütün gayen,Kudret’in ilminde durması ,ilminde durman,nihayet işte bir çok deliller turlar ikmal ederek bu sahaya gelmen,dünya sahnesine geliş ve gidişteki gaye,bir şehadet mevzuudur der.Şehadet. Henüz bir yaprağın hüviyetini bilmezken, bir damla suyun mahiyetini anlamazken,her hangi bir zerrenin neticesindeki varlığının inceliklerine agah değilken,Kudret , her insanın fıtratına kendisini aramaklık ve kendisini kabul etmeklik mânasını rekzetmiştir.Bunları bilmezken vacibül vücudu bilmeklik hassası her insana verilmiştir.Bir yudum suyu bilmezken,ufak bir yaprağın hüviyetini tahlilden acizken,ne bileyim ben herhangi bir eşyanın bir zerresinden ufak bir malumatı yok iken,Fakat “var” diyordu bir vacib ül vücudu ikrar ediyordu.Ve o ikrar edilmedikçe o mana kabul edilmedikçe kati hürriyet gelmez.Allah kabul edilmedikçe dünyanın hiçbir yerinde demokrasi kurulmaz.Olmaz.Hürriyet namı altında tatlı esarete sevk edilir. İmkan yoktur. Zira insana hürriyet ,hür olmaklık ancak Allah’dan gelir.O vermiştir.Anlatamıyoruz galiba? Bir şehadet meselesi için gelmişizdir hepimiz.Netice bir şeyi beyan etmeye ,öbür tarafta o maddeler,o cahlar,o rütbeler,o cidaller ,o cihadlar bunların hepsi işin teferruatı,işin saltanatı,yoksa asıl geliş o. Bu şehadeti layıkıyla yapan, makamı tabiatta kalmaz.İncelik bu. Makamı tabiatta kalmayınca ne oluyor,kayıttan kurtuluyor.Kayıttan kurtulunca ne oluyor? İşte hür oluyor.Hür olunca yalnız bir yere itimad ediyor.O itimad etmesinin adına.. neyse orası dursun o uzun sürecek,bütün kalbini Hak’ka raptettiği dakikada kendisine istiklal veriliyor.Kendisine istiklal verildiği vakit her şeyin bir yerden geldiğini anlayınca zulüm denilen şeye el uzatamıyor.”benim mavfukum“ var diyor. Anlatabiliyo muyum?Zulüm kolay kolay kalkar mı ?sen zalimi böyle lafla orta yerden kaldırabilir misin? İnsanın cibilliyetinde tahakküm vardır,tahakküm bir nevi zulümdür,fakat her insanda değişir.Bazısı firavun kadar zalim olur,bazısı nemrud kadar zalim olur.Bazısı Ebu Cehil kadar zalim olur.Fakat her sahada hepimizde o firavunluk vechesi vardır.Ancak Kudret’in vermiş olduğu istiklal kaldırabilir adamı.Anlatabildim mi acaba?Gücün yeter hizmetçiye hakaret edersin.İşte zalimsin. Gücün yeter en ufak bir insana hakaret edersin .Ama istiklalin tamı verildi mi ne mafevkine karşı köpek,ne mağduruna karşı kurt olmazsın.Çünkü hep bir yerden geliyor.Öyle oluruz ki “bu ruh i kainatta yek vücut olarak yaşarsam bana insan derler “ dersin.Anlatabildim mi? Eğer,birisini yaralarsam,birisini incitirsem,ben kendi cismimde bir yara açıyorum.Birisini incitirsem ben kendi gönlümde bir rahne yapmışım.İşte ahlak,bunların reçetelerini verir,ilaçlarını verir.”İnsansan şu şekilde gideceksin “ der.Bunları öğreten şeyin adına ahlak denir.Yoruldunuz mu? Öyle sözlen kalkmaz o işler.Sözlen kalkmaz.Kim ki Hak ve hakikatten uzaklaşır,şeytan ona hem kase olur.İblis,kasesini hazırlar.onun kafası Hak ve hakikat uğrunda yorulmaz,o kafa çorba kasesi olur,çorba.Anlatabiliyo muyum? Ve onun sayesinde yaşar.                                                 
         
Kolay şey değildir.İnsan olmak kadar zor bir şey var mı?Mesela iki üç konuşma evvel söylemiştik,tevekkülü onu miskinlik manasına almayacaksın.Anlattık ya,o her adamın kârımı o?Hak’ka itimad demektir o.Hak’ka itimad,birinci sınıf insanın işi.Ona itimad edince işte istiklalini alıyor.”Bana inandı diyor,bana itimad etti diyor verelim bunun istiklalini .Bu naib i Hak’dır.Tam bir hür olsun”diyor Kudret.E istiklalini aldıktan sonra artık gider de zalimin karşısında tam bir hür adam,tam bir istiklale sahip adam uşak olur mu? Uşak olmayınca zalim ne yapabilir?Zalim herkesten acizdir.Zalim zulmünü uşağı ile yapar.İşte ruh,fıtratı itibariyle sırf nurani bir tecelliye mazhar olduğundan dolayı,enisi de nur olduğunu söyledik. O nurun adına ahlak derler dedik.Ahlak, Kudret tarafından bir ilm i ilahidir ki,insan onun sayesi altında yaşayabilir.O sayede.O sayeye girdi mi kendi hakikatını layıkıyla teemmül eder.Hadisat beyine vurmaz.Saye altında çünkü hiçbir şeyin tazyiki yok.Anlatabiliyo muyum? O serbest kalır.Ruhunun aradığı nurun aguşuna kendini atarsa ne olur? Kalbinde itminan,hatırında huzur,fikrinde sükun olur.Bir cemiyetinde yaşayanlarının kalbinde itminan olursa,hatırında       hayalinden ,ruhundan ,kalbinden hatta nefsinden gelen şeylerde huzur olursa ,nefsini de adam etmiş.Nefsinden gelende huzur,hayalinden gelende huzur,ne bileyim hatırından gelende huzur olursa,fikrinde de sükun bulunursa cemiyet her an teali eder ,her an terakki eder,daimi yek vücut olaraktan yaşar,ne biliyim Kudret onun elinden alır, alabildiğine yürür götüttürür.Onun iöbür tarafındaki şeyde, dedi kodudan ibaret olur. Boş cüzdanın kimsaya faydası olmaz.Aç boş cüzdanı anlat dur,ama içinde bişey yok kardeşim cüzdanın,bakıyorum yok.Boş cüzdanın kimseye faydası olmaz.Deden öyle yaşardı.Deden,aşktan doğan ahlakın salikleriydi.Sen dedeni sakın küçük görme.Her sahada tekamül etmiş.İlme mevzu vermiş.Sanata model vermiş.Elini uzatmış düşmüşe.Bire on dövüşmüş.Hiç bir vakit tercih imtihanında kaybetmemiş.Malum ya Kudret, ilk önce kendinin tercih olunduğunu ister.Beşer bunu her an geçirir.Buraya çok dikkat etmek lazım gelir. Her an “Beni tercih edebiliyor mu” der.Tercih etmek,Hak ve hakikatın peşinde koşmaktır.Zira Allah’u Teala, Hak Teala dır.Anlatabildik mi acaba?Tercih bu. “Beni tercih edebiliyor mu”tercih edebilmesi Hak ve hakikatın peşinden koşabilmesi.Hak ve hakikatın peşinden koştu mu,Kudret’i tercih etti zira Allah’u Teala,Hak Teala dır. Görüyor musun isminin güzelliğini?Daima söyleriz biz ama farkında değilizdir.Bir çok şeyler bize mana dolu bir tek kelimeyle bırakılmıştır, fakat biz onun farkında değilizdir.Muhabbet esaslarını kaybettik ,kaybettikten sonra yıkıldık.Yürümüyor.Olmuyor.Sebebine gelince, Kudret bizden ikdamı görecek,o bize ikbal edecek.Senin niyetine bakacak,evvela niyetin ne? Malum ya,o niyetinin neticesinde yapacağın işler ne?bunları sende görecek.Faili Hakiki budur.Sen değilsindir.Görecek ,gördükten sonra iyi veya kötü,ressam ,gayet iyi resim yapar da kötüsünü yapamazsa iyi sanatkar değildir.Allah da hem hayrı halkeder,hem şerri halkeder.Allah dır çünkü.Onu yapmazsa olur mu Allah?Adi bir ressam bile iyi bir şey yapar da kötüsünü yapamazsa ,sanatında mahir değildir,hem iyisini yapabilir,hem kötüsünü yapabilir.Kudret de istidada göre  hepsini tecelli ettirecek.Bakacak senin vaziyyetine.Bir vakit dünyayı biz imar ederdik,Dedeniz dünyanın varisiydik.Biz imar ederdik.Çünkü bu mevcudat,Kudret’indir.Her vakit söylüyorum ya,inanan da inanmayan da bila kaydı şart iyi veya kötü,zahidi şakisi yalnız ona çalışırız.”Yok canım ben kendime çalışırım” öyle yağma mı var.Şu kadar bişey vermez.Şöyle şöyle nokta toz vermez vallahi.Şu kadar. Kurmuştur sahneyi,açılmıştır Pazar,çalıştırır, çalıştırır  müfredat programı bittikten sonra, “git çukuru doldur bakalım” der.  “Tabi bana uzanan dilin de çene kemiklerinin arasında un ufak olsun bakalım” der.Yer, adamı yer.Öyledir o. Adeti öyle O’nun.İnanan, inanmayan,kabul eden etmeyen hepsi oraya çalışır. “Kendime” yok.Vermez.Yalnız, işte bir keremi var;”hepsini alırım” diyor,eğer samimi bir imanı varsa o mevkuftur, onu almam.Anlatabildim mi acaba?Ondan da büyük servet yok.Cahı da alır,güzelliğini alır,kuvvetini alır,ne bileyim ben servetini alır.Malikanesini alır,hepsini.Çünkü O’nun.Vermiş,alıyor.Hani alan da O,veren de O değil.Veren de O, alan da O. İlk önce alma sonra ver..senin yok bişeyin.Nem var idi ki laf edem özümden /Mahv eyle beni benim gözümden. Demişler.İşte bu. Sen kaç yaşındasın kırk ,kırkbir sene evveli kendini biliyor musun? Nereliydin sen,nelere sahiptin,kim tanıyordu,hangi muhitte bilinirdin,hangi defterde yazılı idin? Büyük Kitap resmen ilan eder.Öyle kuvvetli dersler kaçırılır ki ; Huvellezî yusavvirukum fîl erhâmi keyfe yeşâ’ lâ ilâhe illâ huvel azîzul hakîm.” (Ali İmran 6)der. Ben seni suni ilahi fabrikama tezgah yapmışsam da o kadar da geniş selahiyet vermedim ya.Orada kendi istediğim boya ile boyayacağım. Senin boyanla değil.Hani en akıllı bir adam,istediği şekilde istediği bir insanla evlensin de, şu boyda, şu ende şu biçimde, şu kadar müktesebat ı ilmiyeye sahip,bu kadar fikre malik bir çocuk meydana getirsin. “yook” diyor. Huvellezî yusavvirukum fîl erhâmi keyfe yeşâ”Ben istediğim şekilde boyayacağım.Beyefendi senin dediğin şekilde değil.Bunların hakikatını,ahlak bildirir.Zira ahlak,insana,alemin ve ademin hakikatını bildirir.Neden bildirir? Ahlakın menbaı bir zattır.           
                                                                 
Hilkat yokken kader nakkaşı semavatın teznimatını vurmamışken,hiçbir şeyden ,eserden esirden bir şey bilinmezken, o manayı kül, ahlakı kül idi oradan dağıtıldı.O bildirir. Ama suret elbisesini çıkarmadan,beşeriyet libasından soyunmadan iç aleme adamı sokmazlar.Dalamazsın.O hamama girmeyince de alemin hakikatını ,feyizleneceksin ki göreceksin.Anlayamazsın.Ten,candan came tenden agah değildir.Burasını söyledim de yukarlarını söylememiştim iki konuşma evvel. Ten,candan came tenden agah değil,ne demek;bu benim camem yani bu günkü tabirle bu benim ceketim,bu tenimden agah mıdır? Bilir mi bunu bu? Bunu giymişim ama,bu bunun üzerinde,işte  bunu istila etmiş.Nasıl bu ceket bu gömlek bu teninden agah değilse,bu tenim de benim canımın gömleğidir,canından agah değildir. Anlatamıyoruz galiba?Onun içün işin hakikatına gir.Ne güzel söylemişler; Ekmek almaya gittin,ekmekçinin hüsnünü gördün ekmeği almaktan vazgeçtin. “Unuttum” diyor.Bağa geziye gittim, gülistanı gezdim, gül koklayım derken bagubanın hüsnünü gördüm unuttum. Kuyuya suya gittim ,Yusuf çıktı ab u hayatı içtim.Neylerim ben bu suyu. Diyor.Şunu biraz daha açmaz mısın bu gün halim yok.Sıhhatim iyi değil o kadar. Bir neşeli günümde açarım inşallah. Yüz konferans değer söylenecek olsa.Bu cümlenin içersinde bütün hakikatlar anlatılmış.Şu üç cümle içinde.Ekmek almaya gittim ekmekçinin hüsnünü gördüm,ekmek almayı unuttum.Canımı hüsne verdim.Bağa geziye gittim,gülistana girdim .Gül koklayım derken bagubanı gördüm.Hüsnüne aşık oldum unuttum.Susadım kuyuya yaklaştım.Hz.Yusuf çıktı ab u hayatı içtim neylerim başka suyu.İşte bu cümle içersinde bu günkü konuştuğumuzun tafsilatı var daha özgü bir şekilde ama benim anlatacak takatim yok.Ama buraya kadar anlattığımızdan inşallah zevk edindik.Bildiğimiz şeyler ama işte konuşuyoruz.Yanlız ahlakın verdiği bir söz var,bir şey var;bir kıymetli bir cümle var.Bütün istibdatların,bütün zulümlerin en büyük esası,erbab ı kuvvetin ,zahirde kuvvete sahip olan şahsiyetlerin,kendi fevklerinde olan kudreti ilahiyeyi kendilerinden yüksek bir Kudret in varlığına layıkıyla inanmayışlarından olur.Anlatabildik mi acaba?Kendinin fevkinde bir Kudret i mutlaka olduğuna inanan adam, hiç zulüm yapabilir mi?İmkan var mı ona?Hem inandı da hem yaptı.taa konuşmanın bidayetinde demiştim ki “manayı isna edenler” der ahlak,orayı tarif ederken dedik ki “sözüyle Hak’ka talip de efaliyle halka ragıb. O sınıfa girer.Anlatabildik mi acaba? Son sözün tahlilini şimdi burda bu cümle ile yaptık.İnsan ebediyet ve ikinci hayat neşet i saniyye ye iman etmedikçe huzura kavuşmasına imkan yoktur.Buna imkan yok.Burada ilm üfen,fikr i felsefe tevakkuf etmiştir.Aklı beşer hayretler içersinde kalmıştır.Henüz erbabı hakikat kapıları açılmamıştır.Daha o kadar ilerlememiştir.Bilmem anlatabilyo muyum? Onun içün kudret elden gitmeden henüz hakiki bir varlık ,güzel bir birlik,şu üç günlük hayat içün temiz nefes almak değil .Bir geçişimiz var bizim.Geçeceğiz biz ya. Geçeceğiz.Kudret, bunun bu asırda dersini kaçırıyor.Ruh ilimleri epeyi yol almış.Bir çok meçhulleri halletmeye çalışıyor.Bunları zannedermisin ki beşer fevkaladeliği ile bulmuş? Hayır. Kim bilir Fatır ı Mutlak ,mevcudat ı beşeriyye içersinde hangisini tutmuş sevmiştir de onun şöyle ayağı kaymak üzerindedir,onun ayağını kurtarmaklık içün binlerce kafaya onu ilham etmiştir. O yoldan onu kurtar diye. Öyledir o. Hak’kın adetidir . Bir kişiyi sever,milyarla adamı meşgul ettirir.Çağrıyor bu ruhu.Ruh değildir gelen fakat bir varlığın olduğunu isbat ettiriyor,ruhun nasıl bu alemde böyle bir sıfatı varsa ,gittikten sonra da orda bir vücud u muktesebe i manevisi vardır,odur. Yoksa Alem i Emir ,alem i halka uşak olmaz. Fakat kapıyı kapamıştır ki sen inkar edemeyesin diye .Anlatabildim mi acaba?Bazı bişey sorarsın,”tepelerler bizi” der.”Sırrı sana verir miyim” der.yoo.anladın ya bişey var,bocala onların içersinde.Erbab ı hakikat henüz menfus,kapalı .İstikbal yolları ise nama’dud sayısız yani ya.Bu karanlığı izale edecek bir tek ilim var ona da nuru mübüvvet derler.İnanırsan inanırsın kazanırsın,inanmazsan da kendi halinde kalırsın.sana söyleyim.anlatabildim mi? Beşer işte kamere çıkacak şunu olacak,bunu olacak bunlar hep olacak.bunlar o kadar büyük bişeyler değil.Beşeriyetin Fahri Ebedi’si diyor ki ;”alem i arşın amelesinden birisi merak etti Kudret’le ünsiyet peydah ettireyim diye,sen bu alemi ne zannediyorsun?Senin bilebileceğin bir sine ile anlatayım diyor bir dostuna,ne kadar beşer adet biliyorsa o adedi koysun,o bildiği adedin,binler,ne kadar beşer varsa ,o beşerin de ne kadar bildiği adet varsa ,onların heyet i umumiyesini yekun etsin,o yekunla ona bir seyir verdi Kudret bak bakalım dedi o seyir, o adet ,… ihtiva ettiği halde ,gitti gitti bir ölçüye girmeyecek derecede gayet bir şey ,aciz kaldım nooldum dedi.Bir kudret daha vereceğim,bir daha, bir daha o senin görmüş olduğun varlığın nihayeti yoktur dedi.Henüz daha fen,buralara girememiştir.Fen buraya girememiştir.Fen daha bu sahalarda yol alamamıştır.Bir gün gelir alır.Evet bu kadar büyük varlığın içersinde ,insan kendisine bir sahte varlık vererek “ben yaratırım,ben vururum,ben kırarım ben ezerim” bilmem o imkan var mıdır? Demek oluyor ki ahlak,vicdani bir taallukle sığınılacak ilahi bir ilimdir dedik değil mi? Neden öyledir?Bak şimdi kendi kendine sor,İnsan,madam ki zevkini okşayan bir cürümle baş başa kalmaklık fırsatını bulur mu bulmaz mı?Bulur.

O fırsatı bulduğu vakitte burada hangi vazi kanunun maddesi geçer?Anlatamıyo muyum yahu?Hangi vazi kanunun en keskin bir maddesi burada geçebilir?Geçemez.O fırsat dakikalarında ,o insan o vazi kanunun maddesinden kurtulur.O halde ,o halde ahlak..(boşluk)Beşeriyet bu gün bu kadar ilmi var müktesebatı var bu kadar ne bileyim mesaisi var.Bu kadar fenni var.Ve dünya kuruldu kurulalı beşeriyet…(boşluk)bu günkü servete malik olduğu vakitte hiçbir zaman olmamıştır.Ademin hilkatinden bu güne kadar beşerin elindeki servet olmamıştır. Fakat inlemesi neden?Madem ki insan,bir hususi,bir umumi iki maske kullanabiliyor,kullanırsın değil mi istersen?Suratında iki maske kullanabilirsin.O maskeleri kullanabilirken hangi vazi kanunun maddesi senin üzerinde tesirini gösterebilir?Ahlak. Ahlak,konuşmanın bidayetinde söylerken demiştim ki,hürriyet insana Allah’dan gelir.Allah’dan geldiği vakitte Cenab-ı Hak’kın bir çok esması var,bu hürriyeti Adl   ismiyle takyid eder.Hürriyet,adaletle kayıtlanmazsa ,beşeriyet için nafi olmaz.Onun hakkında esaret olur.Adaletle tahdit edilmiş olan hürriyetten ancak demokrasi payidar olabilir.Başka türlü payidar olmaz.Esas terazi bu.Demokrasiyi muhafaza edebilmek içün,   et ahlak esaslarına,dayamak,rabtetmek,maddeyle olmaz.Hiç yok.Ne irfandır veren ahlaka ulviyet,ne vicdandır. Fazilet hissi insanlarda Allah korkusundandır.Yüreklerden kesilmiş farzedilsin havfi Yezdan’ın .Ne irfanın  kalır tesiri katiyyen ne vicdanın. Ama bu korku nasıl bir korku biliyor musun?Bunu söylerler de korkuyu bilmezler.Bu korku ne bileyim ben zalim bir emirin gaddar bir müstebidin ,canavar bir hükümdarın,esici,kahredici,yıkıcı yook o değil.Bu korku tatlı korku.Nasıl korku bu.O işin inceliklerine girmiş ve inceliklerinden Kudret’in yanında kendisinin bir mevkii olduğunu tatmış,”gözünden düşersem” diyor.Anlatabildim mi? “Allah beni isminde tutmuş,ilminde tutmuş,bana kıymet vermiş,devreler ikmal ettirmiş,bana konuşma hakkı vermiş seninle konuşacağım demiş ,düşünme bahşetmiş, fikir biliyor musunuz aklın üstündedir.fikir aklın ferasında  ,bunları bana ihsan etmiş,binaenaleyh ya bu kadar benim kıymetim var,bu kıymetten ben atılırsam” korkusu. Anlatamadık mı acaba? Korku bu korku.Evet, öyle bir korku ki zalim i beka istiyor.Beka. Heves ettiğimiz yenilikler teceddüdler ,ölüm gibi acı bir tebeddül olmamalıdır der ahlak.Belle burayı. Bazı teceddüd vardır,bazı yenilik vardır ki o teceddüd,o yenilik,terakki değildir,tebeddülden ibarettir ve o tebeddülde de acı bir ölüm vardır.Fakat bunlar nur u basiretle halledilir.Cehalet içinde kalan gönülde hakikatlar idrak edilmez.İdrakin serdedilmesi bir nevi körlüktür.Ahlaka göre cehalet,kalbin ölümüne sebeptir.Cehalet,doğru işten mahrum olmak demektir.Nasıl ki nur u basar olmazsa,gözün nuru olmazsa,görmek kabil olmaz,kalp de böyledir.Kalpte de nur u basiret olmazsa idrak olmaz.İdrak olmazsa,ne bileyim..gözle görülebilecek şeyler var,konuştum bunları.Akılla bilinebilecek şeyler var,aşk ile yakine vasıl olacak şeyler var.Aklın bildiğini,göz göremez.Gözün alemi başka,aklın alemi başka,aşkın alemi de yine başka.Onun için fuzuli ne güzel söylemiştir; Kad enarel aşkı  minhacel Hüda kad enarel ışku minhacel Hüda,salik i rahi hakikat Işka eyler iktida.Yaa. Burdaki aşk,tabi anlıyorsunuz romanda okunan aşk değil.Tarifini yaptık bidayette konuşurken. O aşk.Yine hürriyet kelimesi üzerinde,ahlakın tarifi üzerinde duruyoruz.Bu günkü mevzu o.Bi tarifini daha yapayım.Bir sıfatını daha söyleyim.İnsan,kendisinin bir Kadir i Mutlak’ın eseri olduğunu idrak edemezse ,Dikkat et tabire, insan kendisinin bir Kadir i Mutlak’ın eseri olduğunu idrak edemezse kattiyyen hürriyetin kıymetini bilemez.O kıymette bilinmeyince,demokrasinin hakikatı kurulamaz.Anlatamıyo muyum yahu? O hakikat kurulamayınca ne oluyor işte?bir takım nazariyeler meydana geliyor,bir takım şekiller meydana geliyor.Hak’kın taksimatı vardır.Cüz ü kül yek diğerinden eyler istimdat ı     taksimat.Kısmet i ezelide herkese verilmiş bir şeydir.Bazı acaip nazariyeler vardır,efendim ahlak insanlarda vicdanen müsavatı kabul eder.Manada müsavat.Vicdanda.Diğer sahada müsavat olur mu?Sen yüz kilosun ben elliiki,elli kiloyum,kes bana ver yirmibeş kilosunu bakayım.Fıtratla harb olur mu?Ben yüzyirmi kiloyum,sen seksen kilosun nasıl müsavat yapacaksın?Kes bakalım bu cismi.Bu şey olmaz. Vicdanlarda.Ahlakın, mananın, beşeriyete vermiş olduğu müsavat,yapmış olduğu ikram,kalptedir der. Manada.Vicdanda.Burada,cemiyet içersinde ,en hakir görülenlen,en büyük görünen “ikisi birdir” der.Bunu da en güzel misalini islam verir.İbadet şeklinde verir.Namazda ,en yüksek rütbeli bir adamla ,cemiyette en fakir bir adam yanyana durur.”Burası bir huzurdur” der.”Burda rütbeler mülgadır” der.Bilmiyoruz hangimizin onun yanında büyük olduğunu.Orda herkes dilenci,o da elini açıyor,o da elini açıyor.Bak ahlak nasıl düzeliyor. Beşer, malum ya daima iyiliği gördüğü yere yani bir maddi  menfaat görmüş olduğu bir yere hürriyetini vermeye aşıktır.Tabirime dikkat et.O aşkı, o pis aşkı,o pis şekli yıkmak içün günde beş defa bu esası kurmuştur.O esas kurulduğu vakitte herkes bir kapıya gitmiştir.eğer duyarak kılarsa,” yahu ben bunun minneti altında niye gideyim bu da benim gibi dilenci ,istiyo baksana ,bu asıl istenilen yerden istesem ya ben” Anlatamıyo muyum yahu?Ya, gayet güzel. Ama bu.

“Burada filan adam var sen biraz geride dur “ yok. Vicdanlarda müsavatı veriyor.Ayırmıyor. İnsansın değil mi diyor, insan,müsavisin.Madde kısmına gelince olmaz.İki üç konuşma evveli anlatmıştım.İki defa bu zannederim üçüncü veya dördüncü oluyor.Kudret, insanların cibilliyetine bazı hassalar ihsan etmiştir.Burayı çok dikkatle dinleyin.Bulamazsın bu söyleyeceğim şeyi.Bunlardan bir tanesi de temellük hassasıdır.Mülkiyet, temellük, sahip olma.Bi şeye sahip olmak. Beşerin fıtratında var bu zevk.İsbatı gayet kolay.Henüz temyiz kudreti yok.mini mini bir çocuk.Sekiz aylık,on aylık bir yaşında.Bi şey aldı eline ver dersiniz vermek istemez.Tepinir.Niye? Kudret onun fıtratına vermiştir ki ,sen bu sahne i şuhutta bir şeye sahip ol.Anlatamıyo muyum?Vermez,döversin ağlar.İlle alacak onu.Onun ne olduğunu bilmeden yine vermez.O hassa verilmiş.Şimdi sen bu müsavatı yapacağım diyerekten,bu mülkiyet,bu malikiyet,Kudret’in vermiş olduğu bu sıfatı nasıl serbedebilirsin?Bazıları diyor ki; bu şeyi  müdaafa ederken,bunun ilmi şeklini konuşurken,efendim o alındı mı,hariçte iş meydana gelmez.Gelir.O öyle, o dava öyle hallolmaz.Mesela,insanda zürriyet,Fıtratın vermiş olduğu bir hassadır.O ona ait verilmiş olan bir zevktir.Fakat adamı hadım yaparsın,yine yüz kiloyu vurursun taşır götürür.Şu kitabı yaz dersin yazar.Fakat,neden o adamın fıtratına verilmiş olan,o zürriyet tecellisini kaldırdın?O başka,işin görülmesi başka.Anlatamıyo muyum yahu?O ayrı iş o.Haa,Ahlak böyle müsavat ile değil de ,maddi müsavat ile değil de ,vicdani müsavatı verdikten sonra,havasla avam muvazenesini yaptıttırır.O muvazene ile cemiyeti insani de düşmüş olmaz. Fakir ,zengine dost olur.Hatta ortak olur,hatta kardeş olur.Hatta zenginin servetinin artması için elinden geleni yapar.Neden?”Ben bundan hissedarım” der.Öbürkünde elinden alınır,aldatılır amma zaman gelirse birbirini boğar.Öbür,mananın vermiş olduğu,ahlakın vermiş olduğu düsturda birbirinin gözünün içine muhabbetle bakar.Anlatabildim mi acaba? Bu, iman aşkıyla olur.Hani söyledik ya; Kudret’ten gelir insana hürriyet.İmanın fevkinde bir şey var mıdır?Var.Ama onun şimdi burda lüzumu yok.Daha üst. Dirayet ,Allah dostluğu, mertebei imaniyenin fevkindedir.Zira,zevk i Muhammedi de veli,her şeyden fanidir.Anlatabildim mi? Bu da ilk söylediğim sözdür.Belle ve zevk edin.İnsan, içini fethetmek lazım,içini. İçini fethedebilirse, iş olur.İçini.Öyle demişler; İçini niye fethedemiyorsun? Elinde aaah anahtarı yok mu? Geçen hafta ah ipliğini söyledik. Bu hafta, ahh anahtarını söylüyoruz. Hatırlar mısınız bilmem ki.Günah kuyusundan, hata kuyusundan insan ancak ah ipiyle çıkabilir. Çıkarsın kurtulursun.Öyle diyor; İçini niye fethedemiyorsun?Elinde ah anahtarı yok mu? Yoksa sizde nısf ül leyl olmuyor mu? Sizde gece yarısı olmaz mı diyor.Gece yarısı oluyorsa elinde de bir ah anahtarı varsa, niçin içinin kapısını açamıyorsun?Bu günkü konuşma bu kadar yeter.
Evlenmek istiyorsunuz ve evlenmenin nişanlanmasını talep ediyorsunuz.Nişanlanma, evlenmenin başlangıcı.Fakat onun manada, hakikatte ne olduğunu size anlatayım da daha feyizli olsun.Yalnız bir halka takmak ve halk arasında “bunlar nişanlıdır” dedirtmek manasına değil. -Çok fena. Sükunet olmayınca- Fikir hürriyeti var.Onu düşündünüz mü?Yoksa böyle bir,her insanda olur bir heves,işte “ben de evleneceğim,ben de nişanlanacağım.” Böyle mi yoksa bunun hüviyetine hakikatine agah olarak ,şimdi siz değişiyorsunuz.Bu andan itibaren,eğer samimi iseniz,kalpleriniz böyle acabasız bir şekilde bir hukuk tedarik etmeklik ile doluysa,bu andan itibaren değişeceksiniz.Ne sen eski şeklinde bir kimse olarak kalacaksın,ne sen eski şeklinde bir kimse olarak kalacaksın.Bunları kabul ediyorsunuz değil mi? Tabi bu sizin ikrarırınızı evvela Allah dinler.Bu gayet zor. Bunlar incelenmediği içün görüyorsunuz ki cemiyette geçinmeler olmuyor.Bu bahis, öyle bir ev almak, bir bağ almak,bir mülk almak gibi değil.Burada şimdi Hak, hepimize bakıyor, Cenab ı Hak,nazar ı sübhanisi ile,Arşdaki memuruna da emir vermiştir. “tescil et bakalım” diyor. Yoksa bizim aramızda ne olacak,halkayı al tak, çıkar. Bunun bir iç yüzü var.İç yüzü şu; Cenab ı Hak ,bu mevcudatı,halk etmesindeki illet,hikmet,sebep,marifet içündür.Mevcudat, Kendisine arif olsunlar içündür.Onun içün der ki; “Ben irade ettim,sevdim,muhabbet i zatiyemle muhabbet ettim.Bu kainatın aslı olan Benim Muhammed’im tecelli etti. Bu tecellideki anı ,bütün mevcudat anlasın diye bir nikah müessesesi kurdum.”Şimdi sizin bu mevzuatınıza Hz.Muhammed’de dahil oluyor.O zor o. Çok tatlı,fakat çok mühim.Senlik,benlik kalkıyor.Kendi iradeleriniz,doğrudan doğruya Hak’kın iradesine bağlanıyor, ve manen nereye gönlünüz bağlanmışsa Hak’ ta ,O Hak’kın sizin üzerinizde ne tecellisi varsa ,Hak’kın iradesinde siz fani olmaklığa söz veriyorsunuz.Nişanlanmak demek; ben artık mübalatsızlıktan ayrılıyorum,Hak ve Hakikat te fani olacağım.Kainatta nikahsız hiçbir zerre yok.Maddi manevi.Görüyorsunuz ki her şeyi Kudret,  zevcli     yapmış.Su ,iki gazdan teşekkül eder. Elektrik,müspet,menfi kutup.Yer,gök.Biri zevce biri zevc.Sema ,zevc.Arz, zevce.İkisinin tecellisi birleşir,nebatat,gıda meydana gelir.Hep böyle. İşte ona binaendir ki ,Resulullah;
evlenenler dinlerinin yarısını yapmışlardır.Yarısı için çalışsınlar.Demek oluyor ki,nikah müesseseine girmeyen insan,tam bir insan değildir. Tam olarak Kudret kaydetmiyor.Nikah müesseseine girmedin mi tam bir insan olarak kaydetmez. Kadın, erkeğin cüz ü mütemmimi.Şöyle bir misal vereyim size.Bak iyi anlayın bu bahsi.Cenab ı Hak, Hz.Adem’i halketti.Evvela ervah halkolundu .Bir çok nimetlerine müstagrak kıldı.Kani misin,memnun musun,tam huzur içinde misin?Tabi mahluk, Adem,şükrediyor,hamdediyor.Fakat, Allah, serairi,zevahiri,muttalidir ya,iç alemine. O ne kadar kani ve memnun halini gösterse dahi.dedi ki daha serbestsin.Bu hitaba mazhar olmayacaksın.Seni muhtar kıldım.İçini söyle.Ben bilirim .bütün mevcudat duysun. “Kani değilim Yarabbi” … bizce meçhul.Resulullah’ın verdiği haberde,aldığımız malumata göre,bir hal geçirdi,o bir tecellide Havva’yı yanında buldu.Kendi iklimi vucudunden Havva zahir oldu.O da onun zahiri oluş tarzının farkında değildi.Baktı ki Havva yanında,”Nasıl memnun musun halinden?” ,”Çok memnunum Yarabbi”Acaba bişey anlatabiliyo muyum bu şeyden?Konuşacağım mevzuuyu ,tabi bu anlattığım tecelli, tamamıyla halletmiştir.Uzun boylu izahına geçmeyeceğim.Şimdi demek oluyor ki sizde değişiklik başlıyor.Öyle bir hukuk tedarik edin ki,ilk günü ile son günü arasında fark olmasın.Anlatabildim mi? Amiyane bir tabirdir,bu manevi konuşmaya yakışmaz amma anlatmak içün söyleyeceğim. Hakiki evlenenlerde balayı olmaz,onların her anı bal ı hakikidir.Anlatabildim mi acaba?Namütenahi,on gün, bir ay,bir sene,iki ay,üç ay, öyle değil.Taak,namütenahi ne demek? Huzur u izzet i bahriye çıkılacak o yola öyledir. Siz bu niyetle evleniyor musunuz şimdi? Nişanınızı bu niyetle mi istiyorsunuz? Bunu iyi düşünün.Bunu da bana söz verin ben bunu yapayım.Hani olursa olur,olmazsa ne yapalım,öyleyse,nefese de yazık,manaya da yazık,Hak’kın şehadetine de yazık.öyle.Değişiyor şimdi.Bir defa değişiyorsunuz.Kendi hesabınıza bir şey kalmıyor.Sinirler,asap,masap bunların hepsi derhal geçip gidiyor.Asker olursun,biçimsiz bir şey yaparsın,kumandan lazım geldiği şekilde sana hakareti yapar.Yine böyle durursun,orda hiç sinirin çıkmaz meydana.Hiç yok.İki taraf için de böyle.Kadın içün de,erkek içün de. Şimdi burada kumandan Allah. Onun verdiği kumanda,askerdeki verilen kumandanın kumandası gibi de değil.Onu daima karşınızda görerek sinirinizi atabilecek vaziyete geliyor musunuz? Geliyorsunuz.Böyle olduğunan bu nikahı ,doğrudan doğruya bu nişanı,ilerde nikah olacak tabi,bu nişanı Hak dinler. Bunu tesbit eder.Bunun nikah olduğu vakitte de,yalnız belediye kaydiyle kalmaz,Hüda der ki alem i arşa “ onu ben imzaladım “ şöyle bir suçu olmuş, “ Benim imzaladığım bir nikah müesseseine mensup olan bir iştir. Ben bazen silerim” der.Çalışkan bir çocuğun mektepte bir cam kırması,mesela o mektebi temsil edebilecek,o mektepteki müktesebatı ilmiyeyi hariçten biri geldiği vakitte o mektebin muallimlerini öğretenlerinin yüzünü ak edebilecek bir talebe,bir cam kırdığı vakitte heyet i idare onun üzerine yürümez,üzülse dahi,üzülme yapılır der. Fakat,her an haydutlukla vaktini geçirmiş biri camı kırarsa,tazmin ettirmeye kalkarlar.Hak’kın yanında da insanlar öyledir,O şekilde yaşarsa Hak, Seyyiatını siler de hasenat diye alır.Siz şimdi bu şekilde birbirinizle nişanlanmaya şu insanlar arasında söz verdiniz. Bu sözünüze değil mi söz verdiniz.Bu sözünüze de Hak şahit oldu.Biz de şahit olduk.Birinizde Hz.Fatıma’nın,birinizde de Cenab ı Ali’nin sırrı tecelli etsin.Hak yardımcınız olsun.Allah’a , Resulullah’a dünya hadim zürriyet meydana gelsin .Cemiyet,netice itibarıyla insaniyete hizmet edecek yavru meydana getirmiştir,o mahzun u ilahinin insan dokuma tezgahı olmuşlardır.Hak namıyla birbirleriyle birleşmişlerdir.Onun içün demek oluyor ki bu nişan halkasına ,biz diyelim ki tevhid halkası, bak bunun neresinden başlasanız baş yok.Siz öyle bir şekilde birleş.. Kur’an der ki; evlenen insana; o kadar kibar,o kadar nazik lisanla söylemiştir ki hiçbir yerde söylenmemiştir.”birbirinizin elbisesi oldunuz” diyor.Yani bu andan itibaren ,siz onun elbisesi oldunuz o sizi giyiniyor, o da sizin elbiseniz oldu sizi giyiniyor,yani iki vücutta bir ruh olarak yaşamaklık zevkini Hak size ihsan etsin.Takalım.Hadi Bismillah.Allah mübarek etsin.Uğurlar olsun.













0 yorum:

Yorum Gönder

 
Şemseddin Yeşil - Tüm Hakları Saklıdır..
Designed by CruelKeSh | 2017