Kaset 172
23/02/1964 86dk. (Düzenlenmemiş Metin)
Ahlak mevzuu ürende devam etmekte.Gerek
aşk,kalp, bunlar manayı insaninin birer vasıfları olması hasebiyle mevzuun en
mühim rüknünü insan mefhumu teşkil etmekte ve anlatılması güç olan kısım da
o.İnsan.İnsan,zahirde elli,altmış,yetmiş,seksen kiloluk ken ve kemik,et
torbasından ibaret,nihayet iki metre uzunluğunda bir çukura sığabilecek
kabiliyette bir varlık.Fakat manası itibariyle,hakikatı itibariyle de öyle
değil.Kudret, “Ben insanı ,yeryüzünde kendime naib kıldım.” burhanıyla beyan
ediyor.”Semavat ve arzı da kendisine müsahhar kıldım”emriyle,o burhan ile
burhanlatmış bir varlık.Bir yüzü,alem i Kudret’e rabtedilmiş,bir yüzü Alem i
Hilkat’e bağlanmış.Alem i Hilkat’teki vechesine akıl denilen cevher ihsan
edilmiş,Alem i Kudret’teki yüzüne de iman ve aşk bahşedilmiş.Bunlara
sahipse,ahlaka göre tam bir insan.Değilse ,işte mesele burdan başlıyor.Hüner,bu
aleme gelmeden,gitmeden gaye, hemen hemen her konuşmada tekrar
ediyorum,bilmek,bulmak,olmak.Taalluk etmek,tahalluk etmek,tahakkuk
etmek.Muhabbet,taalluk,ne olur muhabbet olursa? Bütün acılıklar,tatlı
olur,şikayet kalkar,nefsaniyet kalkar.Bunlar ufak birer kelime ama manaları
tefsir edilecek olursa günlerce konuşmak ister.Muhabbet,bütün acılıkları tatlı
yapar.Bu gün bütün beşeriyetin hayatı acı olarak geçiyor.Bu acı olarak geçen
hayat,tatlılığa inkıdab ederse hoş olmaz mı?Bilmem bişey anlatabiliyor
muyum?Bütün beşerin hayatı,mevzii konuşmuyorum,bütün dünya sekenesi
üzerinde,umumi vaziyette.Şuraya gelmişiz,hepimiz de biliyoruz ki az bir müddet
duruyoruz öyle değil mi? Ömür denilen şey nedir ki?Hayat,Hak’kın ariyet
bahşetmiş olduğu bir varlık.Alacak.Alıyor.Hüner, ok olmamalı,ok
olmamalı.Ok,avladığı etten nasibedar değildir.Avcı oku atar,avı avlar fakat oka
bir lokma verir mi? Sen hayatta ok olarak yaşadığın müddetçe mesud
olamazsın.Biz hep ok olarak yaşıyoruz.Mukallid demek,ok demektir.Gayrin
kanadıyla kuş uçar mı kardeşim? Kurtul taklidden.Bir sözde ki vahyi ilham
olmaz,hariçte kimseye faydası olmaz… nefsaniden zuhur eder,havada uçan tozdur
toz.Hüner,rüzgarı tasarruf edesin,rüzgar seni tasarruf etmesin.Teslim
olursan,Hak ile ünsiyet peyda edersen nefsin rüzgarını kendin tasarruf
edersin.Mağlub u şehvet olma,amir i şehvet ol.Şehvetin sana emretmesin,sen
şehvetine emret.Demek oluyor ki insanın iki vechesi var.İki vechesi var.Bir
vechesi, yani bir yüzü ,bir ciheti alem i Hilkatte,burda yani gördüğümüz
avalim,mazahir,kainat,seması da dahil onun içersinde,arşı da dahil,bildiğin
bilmediğin ne kadar varlık varsa hepsi dahil.Bunlar alem i Hilkat.Bir de alem i
Kudret var ki asıl oraya bağlıyız.Bağlı tarafımızın kuvvetli tarafı o.Bu taraf
bitiveriyor çabucağında.Bakıyorsun ki üç beş sene sonra ahh, bu iş olalı
yirmibeş sene olmuş öylemi, ya yirmibeş sene olmuş ne çabuk geçti. Öyledir.Hep
öyle çabuk geçti dediler,Hep bu aleme gelip gidenler böyle dedi.Elemle emelin
arasında yoğruluruz.Sık sık söylerim bunu.Dikkat et düşün bakalım ya elemin
vardır ya emelin yahut ikisi de vardır.Ya ikisi birden var yahut elemin var
yahut emelin var.Ekseriyetle ikisi birden olur.Bunun ikisinde,bunun arasında
yoğruluruz.Haberimiz olmadan gider.O hayatta çekilen şeyler,mihnetler filan
onlar birer nimettir.Vakıa şimdi adama tuhaf gelir amma size bir misal
vereyim.Dağıttım mevzuu inşallah toplarım.Büyük zat söyler,Mevlana hikaye
eder.Hani Hazreti Mevlana var ya,meşhur,şöhret afak ı cihan,bu gün dahi dünyada
medeniyet alemi denilen sahada boynunu keser.Amerika’da bir köşesi var.Bilmem
şurda var burda var her yerde.Senin deden.Sen dedeni küçük zannetme.Deden
senin.Asırlar geçmiş,asırlar geçmiş kainata kendisini kabul ettirmiş.Biz çok
zengin bir milletizdir.Dedemiz çok zengin.Hemen hemen büyük ilimlerin va’zii
bizizdir.Ama sen belki dersin ki kendine,kendinden seversin dedeni de çok
severim o başka.Hissine kapılırsın da sevdiğinden dolayı öyle söylersin hayır
adres vereyim sana bak,ilmi heyette beynelmilel bir adam …. Diyorlar.İlmi heyet
tarihini yazan bir adam.Diyor ki,İlmin menbaı diye tanınan eski yunaniler
arasına girerseniz iki tane üç tane sema ilmini bilen bulursunuz fakat diyor
bu, o asırda sekiz,on, oniki asır evveline döner de,bizim manamız üzerinde
duruyor o sahayı seyahate çıkarsanız sayılamayacak kadar görürsünüz
diyor.Kimyanın hele banisi diyor onlardır diyor.Biz de dedemize geri kafalı
diyoruz.Sahibi tecrübe bir kimyager bilinemezken benim dedem için söylüyor açar
bakarsanız yüzlercesini bulursunuz diyor.Binaenaleyh itiraf etmeli diyor fenni
kimyanın asıl sahibi onlardır diyor.Ben bunu bir iki misal diyerekten söyledim
bu şey değil böyle bir tane iki tane değil.Sonra bizim dedemizin ilmi tahsil
usulünü Gustav Le bon namında bir adam ağyardan dinlerse insan daha ziyade
hoşuna gidiyor.Böyle hoşuna,diyor ki; onlar şöyle bir düstur kabul etmişlerdir
diyor,derler ki diyor,evvela tecrübe et,tetkik et gözünle gör işte o zaman alim
olursun.Deden böyle yaşarmış.İlmi verirken adama dermiş ki, evvela tecrübe
et,tetkik et,gözünle gör,o zaman anlarsın,o zaman alim olursun.Sonra
kendilerine soruyor.Onuncu asrın sonlarına kadar Avrupa’da diyor ilme yaklaşan
kimselerde şu düstur vardı diyor;
kitaplarda yazılanı oku,böyle derlermiş
orda,(neden oluyor bu gıcırtı yahu,ortaya doğru çekin sandalyeyi ,bozuksa başka
yani bir sandalye verin)kitaplarda yazılan bahisleri mütalaa et,müşahidlerin
sözlerini tekrar tekrar oku,neye muktedir olduğumuzu bildiren şeyin ismine ruh
derler.Neye mecbur olduğumuzu bildiren şeyin ismine de ahlak derler.Bu tarifi
rabtedin.
İlim dedim de neye lazım olmasın deyince
aklıma geldi.İnsanız değil mi ya insan olmamız dolayısıyla neye muktedir
olduğumuzu bilmemiz lazım,bizim neye muktedir olduğumuzu ne bildirir? Ruhumuz
bildirir.Eğer muktedir olduğumuzu bilmeklik kabiliyetimiz yoksa biz ruh u
insaniye sahip değiliz henüz makam ı hayvaniyetteyiz.Bişey anlatamıyo
muyum?Neye mecbur olduğumuzu bilmeklikten görüyoruz ki zevat ı kainatın hiç
birisinde abes bir şey yok.Hepsi hikmetle dolu olaraktan meydana gelmiş o halde
bu varlığın içersindeki biz Kudret’e muhatab olmuşuz.Allah bize “naib i
Hak’sın” demiş.Ruh u menfuh ile tekrim ettim demiş.
“ve nefahtu fîhi min rûhî”(Hicr,29)
yalnız insana söylemiş.”Ve ruhumdan,ruh insana verdim” diyor. “Ve lekad
kerremnâ benî âdeme “(İsra,70) demiş.İnsanın kıymetini acaba Allah
kadar bildiren bir şey var mıdır?Bizim kıymetimizi mevcudat içersinde o kadar yüksek
tanıttıran bir varlığa karşı biz cephe alırız.Onun için insana irade ve
hürriyet allah’dan gelir.İradesiz.. e Allah’a gönül vermeyen adamda ne irade
vardır ne hürriyet vardır.O hürriyet değildir o. Anlatamıyo muyum acaba?İnsana
irade ve hürriyet doğrudan doğruya Hak’dan gelir.Başka yerden gelmez.O diğer
hürriyetler o hayvanda da vardır.Ona razı mısın? Kuvvet ne demektir?İnsan
kuvveti ile mi ölçülür? Öküz, benden çok kavidir benden üstün müdür öküz?Hüner,
insan Kudret’in vermiş olduğu irade ve hürriyet ile o kuvveti
kullanmaktır.Anlatamıyoruz galiba?Nerde kaldık acaba,buraya nerden
girdik?(Aferin Bu misali niçin getirdiğimi de hatırlatırsan çok büyük teşekkür
ederim.) Hadi onu ben hatırlatayım; insan bu alemde bir çok acılıklar
çeker.Mihnetler,elemler çeker.Bunlar insana görünüş itibarı ile mihnettir fakat
enfüsi bakış ile bakılacak olursa bütün güzellikler,bir çirkinliğin altında
durur.Kaide böyle.Her hangi bir çirkin bir şey gördün mü altını kaldırdıktan
sonra güzellik çıkacaktır.Çıkar.Mihnet .Mesela en makbul adam,hadisat ı
kevmiyyeden gelen o ağır bir bela geldiği vakitte birden bire
sarsılmayandır.Yavaş,yavaş dayanır o başka fakat birdenbire sarsılmadı mı
makbul bir adam o.Hiddetini yeniyor,fırsat eline geçtiği vakitte can
yakmıyor.Kerem sahibi. Kerim odur ki mücazatın affede hasmın,zaman müsaade i
intikam verdikçe.Kerim’in tarifi.Beşeriyetin Fahri Ebedisi’nin bir nutkunun
bu hale sokuluşu o. Meal bu. Kerim odur ki mücazatın affede hasmın,zaman
müsaade i intikam verdikçe.Neyse Mevlana’nın misalini arz edeyim.Tabi
Mevlana büyük adam.Diyor; bir terzi var.Eski terziler,böyle masa filan yok da
hep yerde.Ben yetiştim gördüm bilmem sizde de gören var mı yok mu,yerden şöyle
oturarak önünde yirmibeş santim irtifaanda masası olur kumaşı oturarak keser
şeyeder yerde.Beşeriyet bir gün ona başlayacaktır o şekilde oturmaya ama iyice
sakatlandıktan sonra hepsi.Herkesin bacağı ağrıyor bilmem şu var,bu var
.Siyatik var romatizma var hep bu biçim oturma yüzde yetmişi ordan çıkar öyle
diyorlar.Belki dedenin oturmasından alay edersin de onun içün
söylüyorum.Dedelerin.Sen öyle oturma başka fakat onla da alay etme gönlüm razı
gelmez.Sen öyle otur demem ben de öyle oturmuyorum bak ben de böyle oturuyorum
tabi o tahammül etmiş öyle ama dedemin oturmasına kıymet veririm böyle oturmamış.Oturmamış
ama o bacağının baldırları benim kadar belim kadar o ayrı.Öyle oturalım
demiyorum fakat ona hakaret etme öyle oturmuş diye.Şöyle oturmuş,Lala İbrahim
Paşa şu biçim oturuyor,resmi ben çekmemişim frenkler çekmiş,fotoğraf
çekmiş,ordan alınma bir resim.Böyle oturuyor,Macar Kralına önünde bir hariciye
mektupçusu taç giydiriyor o da böyle oturmuş şöyle şu dizini dikmiş şöyle
oturmuş,şu biçimde oturmuş kral da diz çökmüş o vaziyette bekliyor ki tacı
giydirdikten sonra “hadi artık kral oldun “ desin diye böyle oturmuş.Masa öyle
önünde birisi kumaş getirmiş.Terzinin hoşuna gitmiş kumaş başlamış konuşmaya,
biraz evvel bir konuşma söyledim,”ilham ile olur” dedim.O değil.Hevayı
heves,maleyani,dedi kodu öyledir o.Nefsani konuşmalar insanın uykusunu kaçırır.Şimdi
şurada biz biraz daha konuşsak yoruluruz fakat konuşma şekli değişsin o adam da
dinliyor terzi konuşuyor. Maksadı,onu kumaş hoşuna gitti parçalayacak kesmiş
bir parçayı almış atmış.Biraz daha konuşuyor bir parça daha ,biraz daha
konuşuyor bir parça daha insafa gelmiş terzi.Elinde iğne varken ,keserken filan
dokunuvermiş kazara dokunur gibi “uf elim acıdı” filan demiş nooldu filan,geçer
filan deyince tabi aklı başına gelmiş iğne battı aklı başına geldi terzi demiş
ki; bu kumaşı getirdin sen ama bundan elbise çıkmaz ki.Aman demiş bu kocaman
bir kumaştı bundan nasıl elbise .. işte demiş.Eh zaruri kısmında kullan bunu
demiş bu kadar bir şey olabilir bu.Mevlana bu kadar söyler geçer.Adeti
öyle.Ehli hakikat onu,muradını işte neye misal getirdiğini anlatır.O kumaş
diyor, ömrünün kumaşı idi.Ömrü,süfliyat ile bitiyordu,şakavetle bitiyordu.O
terzinin iğneyi vuruşu o makasın kesip kesip atışı, geceyle gündüzün kapanması
idi.Geceyle gündüz onun ömrünün kumaşını boyuna doğruyordu.Hiç farkında
değildi.Kudret acıdı,iğneyi batırdı kumaşının doğrandığının farkına vardı “ah”
dedi.anlatamıyo muyum acaba?Artık öbür tarafını izaha lüzum yok.Siz sahib i
irfan insanlarsınız kendiniz halledersiniz.Uzun bu bahis ama burdan öbür
tarafını insan halleder.Demek beşer,elemle emel arasında yuvarlanıp
gidiyor.Bunun haricinde olan kimse olmaz mı? Var tabi istisnalar kaideye
girmez.Çünkü umumi şekilde konuşuyoruz.Elemden,emelden hariç safi muhabbette
kani olursa var.Ehli irfan ki muhabbetten eser bulmuşlar,kendiden bihaber
olmakla haber bulmuşlar.Onlar ayrı onlarda ne elem var ne emel
var.Anlatabildim mi acaba?
Ehli
irfan ki muhabbetten eser bulmuşlar,kendiden bihaber olmakla haber
bulmuşlar.Alem e açmadılar çeşm i heves çün yakub aki piraheni yusufla nazar
bulmuşlar.Belki
burasını anlamadınız.Estağfurullah anlatamadım.Bu gayet arifane söylenmiş bir
söz.Yapamayız amma zevkine özenmek de bir kıymettir.Bir insan,bir şeyi
yapmaz,yapamaz kudreti yetmez ama yapmaklık kabiliyeti var mı? Olmasa, insan
olmaz.Olmaz.O ki insandır,Kudret onu kendisine muhatab tutaraktan mal etmiştir
yapmak kabiliyeti vardır.Biraz zor. Aleme açmadılar çeşm i heves çün yakub.Yakub
aleyhisselam gibi.Hz.Yakub, o mecazdır o zannetmeyin ki gözleri hakikatten kör
oldu.Ben Yusuf’tan başkasına bakmaklık içün bu gözü kullanmam dedi.Anlatabiliyo
muyum acaba?Ben yalnız bu gözü,Kudret bana Yusuf’u görmek içün verdi.Yusuf
kaybolduktan sonra göze ne ihtiyacı var dedi.Anlatamıyo muyum acaba? Aleme
açmadılar çeşm i heves ihtiras gözlerini,zulüm gözlerini ,acı, emel
gözlerini ne bileyim bu şekilde açmayan insanlar vardır.Yakub gibi.Nasıl ki
Yakub, gözlerini bir yere kullanmak istedi.O bir yere kullanmak istediğinden
dolayı piraheni Yusuf’la gözünü buldu diyorlar.Pirahen, gömlek.Yusuf’un
gömleğini gözüne sürünce gözü açıldı diyor.Acaba bildiğimiz,bu gömlek mi? Hani
böyle tenine giydiği gömleği sürdüğü o mana alınır,onların hepsi var.Enfüsteki
manası nedir?O mevcudat,Kudret’in gömleğidir.Bunu yabancı olaraktan değil de,
Hak’kın gömleği olarak gözüne sürdü,göreceği gördü.Gördüğü Yusuf,Allah’dı.Başların,yakalarından
nice ref etsinler hane i kalbi O Mahbuba makal bulmuşlar.Elbette diyor
onlar böyle eline bir masa geçtiği vakitte ,cebine beş on kuruş geçtiği vakitte
ne bileyim jerhengi bir ..insanda,hepimizde vardır o.Kadının evde şıp şıp terlikle
gezisiyle,topuklu iskarpinle gezisi,bizim cebimizde para varken yürüyüşümüzle
yokken boyuna takılır ayaklar taşa maşa çarpar.Varken böyle dik dik
gider.Kudret’in şeyidir o eğlencesidir.O der bakar zavallıya bak der nasıl
yürüyor der.Bunlar hep şeydir o.Paralı çantanın,kadının elinde parasında
çantası oldu mu yürürken;”bende para var,bende para var,bende para var” böyle
yürür o.Tramvay bileti varken başka türlü yürür.O ayrı iş o…. beyittir gönlüm
ister ki zevk edinesiniz.Başların yakalarından nice ref etsinler hane i
kalbi O Mahbuba makal bulmuşlar. Onlar diyor,öyle semayı deler gibi bakamaz
ki ensesini böyle böyle yapamaz ki neden?Korkar diyor.Neden korkuyor?Kalbinde
dostu gelmiş oturuyor daima O’na bakar.O’na bakmaktan kafası yukarıya
kalkmazki.Nerde adam ezicek.Bişey anlatamıyorum galiba?Zaten zevkim sırf bunu
söylemek içindi.Şimdi konuşma bitmek üzere.Siz de yoruldunuz galiba?Dostunu
bulmuş kalbinde ödü patlıyor.Kaçıramıyor kafasını ordan,kaldırmaya meydan yok
ki.Nerde semayı deler gibi bakacak,nerde yeri ezer gibi basacak.Biraz fazla
basarsam diyor ya Dost kaçarsa ordan.Titrer belki,onun incelikleriyle
meşgul.Hah bunlarda elem ve emel olmaz.Bunların vazifeleri bir garibin gönlünde
yüzlerce gül açtırmakla geçer.Hiç aklına geldi mi bir garip bulayım da gönlünde
bir gül açtırabileyim.Onlar öyle …garip bulurlar,nadan ile değil ,garip.”Miras
ı manevi naehle vermeyin” emri vardır.O maddi miras değil ki o.Para,pul.Ver.Kim
olursa ver nihayet o da ciyfeye.. laşey olan, laşey dünyada gelir geçer
gider.Fakat miras ı manevi öyle değil.O, onu arar.O kırık kalpleri arar,o gönlü
arar.O, oraya verir.Zor o.Ne olur onu verirse?Öyle bir muhabbettir ki ölüyü
diriltir…. nefes olur.Ona öyle bir muhabbet verir ki şahı bende yapar.Muhabbet
öyledir.O Zeliha’yı köle yapar,cariye
yapar.Zeliha,neden öyle düştü? Muhabbet .Muhabbet ayrı bir iş.düşer kalkar
yani,kalkmak manasına.O vakit Allah boyası gelir.Solmaz.İnsanda iki boyaya
ihtiyaç vardır,birisi büyük kitabın beyan ettiği şekilde “sibgatallah”
derler.Allah rengi ,boyası,iman rengi solmuyor.Diğer boya, takvanın,saygının
boyası. Hak’ka karşı bir muhabbet saygısı olur.Bu iki boyayı istiyor
Kudret.”Bana karşı saygından bir tecelliye malik olursan,sana bir zevk veririm
solmaz” diyor.Bu boyaya sahip olanda en aşağı rütbe,faziletle akıldır.biz onu
en yüksek rütbe zannederiz hayır.En ufak rütbesi fazilet sahibi olur.Fazilet
sahibi ne demektir.Fazilet,insanları aldatmamaya,akıl da aldanmamaya yarar.Yaz,
belle bunu.Fazilet,insanları aldatmamaya,akıl da aldanmamaya o vakit insan,ebediyete
nail olur.”Miras ı pederdir bize cennet elbette gireriz hane bizimdir” der
yaşar.Zevk ettiremedim galiba?Miras ı pederdir,Adem’in evladı değil misin ?
“Miras ı pederdir bize cennet, elbette gireriz hane bizimdir” der .Serbest
serbest .Cennet dedim de aklıma bişey geldi.Bazı insanlar buna tesadüf
etmiştir,manayı tarif eden kimseler daima cennet ve cehennemden bahseder
derler.Yani güler bir tuhaf .Başka bir şey var mıdır?Başka bir şey var mı
mevcudatta?Ne gösterebilir gayyadan bana kalkar da?Bu iki mefhumun ihtivasının
haricinde ne vardır?Biri hayrın karşılığı,biri kötülüğün karşılığı bunun
haricinde bir şey var mı?Biz yaşadığımız müddetçe bunun içersinde kaç defa
gireriz çıkarız? Bakarsın ki bir gün mesudsun,hayatından memnunsun vücudunun
cennetindesin.Bir gün durup dururken sıkılırsın sebep söyle derim söyleyemezsin
patlayacağım dersin vücudunun cehennemindesin.Birine cünun nerden geldi,birine
cefa nerden geldi bazen belli olmaz.Cehennem dendiği vakitte muhakkak dünyada
yakılan bir ateş yığınını gözünün önüne getirme.Onlar,ebediyet alemindeki
varlık,bu alemdeki varlığın hiç birisine benzemez.Neden? Burada bu gün çok
güzel gördüğünü,yarın kopar atar tefessuh eder.Devamı yok.elemi de
öyledir,süruru da öyledir.Bu alemde bulunana,insanına göre söylemiştir,misalini
vermiştir.Bir vakit bir mecliste tesadüf ettim de birisi bana şöyle bir
varlıkla, kibri nutfetle sordu
“efendim cehennemin ateşi neden”
dedi.”Kırkbir,kırkiki olunca birdenbire yanıyorsun o ateşi bana
göster ben de sana onu göstereyim” dedim.Hangi şeyden
geldi size o kömür?Zavallılık bunların hepsi.en büyük ateş,hicrandır
hicran.Aslını bulamamışsın.Kolay iş değil o.Şimdi biz işin de farkında
değiliz.Fakat sen şöyle bir düşün.Elli,altmış,yetmiş,seksen neyse herkesin
muhayyer bir zihnine Kudret bir hayal vermiştir,”şu kadar yaşabilirsin”
gibilerde.Tahakkuk etsin etmesin,ettikten sonra ee bir tam ayrılık olursa,kolay
bir şey midir o?Kolay bir şey midir o?Sen düşün bir defa.Kolay bir şey değil
ki.Sonra bir şeyin tasdikinde ilim daima tasdike götürür,cehil de inkara.Bir
kaidedir bu.Mesela bundan üç asır evvelden peki dünyanın bir köşesinde
konuşulacak,bir köşesinde dinlenecek söylense.Cahil inkar eder “bırak öyle
şeyler olur mu” der.İlim sahibi,”bu alem,alem i imkandır mümkündür” der.İnkara
gitmez .Daima ilim,tasdike götürür.Cehil,inkara götürür.Sonra bir kaziye
vardır.Bir şeyin tasdikinde zarar yok,inkarında da fayda yoksa ilim adamıysan
muhakkak tasdik edeceksin.Bunu inkar ediyorsun yüz liran yüzbir mi
oluyor,yetmiş kilo gelirken yetmişbir mi oluyorsun?Hayır.Tasdik edersen yüz
liran doksan dokuza mı inecek,yetmiş kilon altmış dokuza mı inecek?Hayır.O
halde mecbursun tasdik etmeye.İlim tasdike,cehil inkara götürür.Ama ne yapalım
ki beşer zavallı hale gelmiş.Kendinden haberi yok.Kötü huyların kökü çok sağlamdır.İhtiyarladığın
vakit çıkaramazsın,koparamazsın.Bunu levha yap kapına as.Kötü huyların kökü o
kadar sağlamdır ki ihtiyarlar da çıkarırım dersen çıkar,koparamazsın kudretin
yetmez.Ahlak ı zemimeyi koparmak, Hayber kapısını koparmaktan güçtür.Dost
kuvveti lazımdır. Dost, dost.Ahlak ı zemimeyi koparmak ,öyle kolay bir şey
midir?Bazı insan “ben şu kötülükleri terkettim” der.Bunu bi de bu tarifi
vardır.yook.kötülük artık seni beğenmemiştir.Seni o terketmiştir.Sen kötülüğü
terketmemişindir.O kötülük senden iğrenmiştir yok demiştir.”ben kendimi sende
kullandırtmam” der.O makbul değil
o.Kötülük seni beğenirken kökü çok sağlam,ihtiyarladığımda atarım dersen
atamazsın kuvvetin yetmez,kuvvetten düşersin ihtiyarladığında .Düşer.Onun içün
evvela insana en büyük ahlakçı der ki; “Men arefe nefse,fakat arefe Rabbe”Nefsini
bilen,kendi hakikatını bilen,bir kimse kendi nefsini bilirse , o bilgiyle
Hak’ka o bilgi onu Hak’ka götürebilir.Burhan ı asli olabilir.Nefsini bilmek
nasıl olur? Bu biliş,nefsin zaafını ve Hak’ka ihtiyacını duymaktır.Bir kimse
kendi nefsinin zaafını ve Hak’ka ihtiyacını duydu mu o kimse nefsini bilmeklik
kapısına geldi,ondan sonra marifetullah hasıl olur.Marifetullah hasıl olduktan
sonra bütün zevkler şu kadar gözünde kalmaz.O zevk,bambaşka bir zevktir.O zevk
hasıl olmadığından dolayı biz.. (fasıla) ederiz.Kelimesini bulamadım.Kudret’in
yaptığı işi takibederiz.Tam karşılığı bu.Sen bu kadar aczinle ,bu kadar
zavallılığınla,nefsinin evsafından birisine,bir fiiline,bir itiraz eder se
kızarsın da ya Kudret, kendi fiiline bir lakırdı söylersen kızmaz mı? Şöyle
kendini şöyle bir ortaya koy.Bu kadar aczinle istemezsin de,bütün kemalatın
sahibi olan Kudret, senin hakkındaki kazasına dil uzatırsan kızmaz mı?Ne olur
ama sen uzatırsan bir şey olmaz O.yine O yerindedir O.Ecel,emeline
güler.Kader,tedbirine güler.Nefsine sahib olunca ne oluyor?Bu nefs
deyince,nefsi emmare değil ha.Bunları anlatmak biraz zordur,benim de o kadar
halim yok ama anlatayım.Mesela nefs kelimesi iki manada kullanılır,bir nefsi
emmare manasına vardır ki insanın kötülüklerini meydana getiren kuvve.Bir de
nefs vardır ki,bizatihi hüviyeti.Kendisi.Anlatamıyo muyum? Kendin ,bu değil mi
kaç defa söyledik.Bu değil işte.Buna taalluk eden o mana.Burdaki nefsden maksat
o. “Men arefe nefse,fakat arefe Rabbe”bir kimse nefsini bilirse,bu biliş
onu Hak’ka götürür.Neylen belli oluyor bu biliş?Söyledik,kendisinin acz
içersinde olduğunu,ve Hak’ka ihtiyacı bulunduğunu.Ağzıyla söyler de haliyle
söylemez.Hal meselesi,hal.O vakit gönül sahibi oluyor.Gönül sahibi olduktan
sonra mesele halloluyor.gönül hakkında bişey okuyayım inşallah zevk ediniriz.”Vasfı
lisan seninledir,vasfedemem gönül seni.Nutku beyan seninledir,vasfedemem gönül
seni.Olmasa kibr ile riya,Sensin ol Beyt i Kibriya”Bunu unutmayın.Bunu
söylemekten maksadım,insan çok büyük bir varlıktır.Ucuz satılmayın,bedava
gitmesin.Allah,müşteri olduktan sonra satılma başka insana.Zulme divan
durma.Değmez.Kudret müşteri ağır sat kendini,ağır.”İnnallâheşterâ minel
mu’minîne enfusehum ve emvâlehum bi enne lehumul cenneh” (Tevbe,111) öyle
diyor Allah.İnananlar ve istikbal inananların olduğuna inananlarla alış veriş
eder hep.Onların başında bir bela vardır,nefsi emmare denilen şey.”Şunu bana
satın da Kendimi vereyim size” der hep.Ya bu kadar açık bir pazar var.Her
hünerin kemalisin,her güzelin cemalisin hüsn ile an seninledir vasfedemem gönül
seni.Bi daha okuyayım. Her hünerin kemalisin,her güzelin cemalisin hüsn
ile an seninledir vasfedemem gönül seni. Şevk ü talep ki sendedir,
zevk ü tarab ki sendedir,aşk ile can seninledir vasfedemem gönül seni.Fikrin
olursa bir Hüda,kalmaya sende masiva,emnü aman seninledir vasfedemem gönül
seni. Olmasa kibr ile riya,Sensin ol Beyt i
Kibriya .Genci
nihan seninledir vasfedemem gönül seni.Konuşma biraz enfüse doğru
gitti.Zevke doğru gitti.Bilmem bişey anlatabildik mi?Öbür tarafı size
ait.Söylemekten maksadım,kalıp halinde kalmamak.Kalıp,kalıp.Bunda
kalmamak.Kalıbın tabibe,kalbin Habib’e ihtiyacı vardır.Ne tabibsiz,ne Habib’siz
yaşama.Hülasa edelim konuşmayı.Bu kalıbın tabibe ihtiyacı vardır.Kalbin de
Habib’e ihtiyacı vardır.
Tabi kalp dediğim vakitte,göğsün orta yerinde
,mahruti bir şekil,dört gözlü,işte damarları,kanları şöyle,o kalbi
söylemiyorum.O kalbi hayvani. O kalbe taalluk eden bir kalbi insani vardır.Bir
latife i Rabbani vardır.Anlatabildim mi acaba? O kalbi söylüyorum.Maddecilerin
inkar ettiklerini ben de inkar ederim.Onlar hattızatında yalnız kalbi hayvaniyi
görüyor da ondan başka bir şey yok diyor.O değil ki o.O ayrı.Evvela mana,sonra
madde.Madde,mananın tekasüf etmiş kısmıdır.Hülasa edelim de konuşuverelim.Sen
nasıl inkar edersin manayı?Madde,mananın mütekasif kısmına denir.Orda
kalma,tekasüf eden kısmı.Kalıpta kalma.Sedeften maksad,inciyi
çıkarmaktır.İnci,sedefin içinde değil mi?Suretten maksad o.Kalıplar,sedef
mesabesindedir.Her sedefin içinden o inciyi çıkarmak lazım.Allah’dan ne dâm
kurtulur ne dâmı kurtaran,kuran kuran.Tuzak yani.Ne tuzak kurtulur,ne tuzağı
kuran kurtulur.Bunu insan kafasına koymalı.Hile,tedbir ile dâm ı kazayı kaparım
dersen kapayamazsın. Senin vücud varlığına Hüda hangi tohumu ektiyse o
biçilecek kardeşim biçilecek.Çaresi yok.Neler geldi,neler gitti bu aleme.Püü..
bizden çok sağlam adamlar geldi.Ne “yaratırım” sevdasında varlıklar geldi
gitti.Onun içün,dikeni,güle aşıla,aşıla.Yârın nuru ile nârını söndürmenin çaresine
bak.Deden,aşkdan doğan ahlaka sahipti.Dedik ya başta konuşurken,aşkdan doğan
ahlak var,vazifeden doğan ahlak var.O nasıl şey o? “Evvela canan,sonra can”
diye yaşardı.Biz şimdi vazifeden doğan ahlak da hepsi baş üzerine.Nerdee
,beşeriyetin yaptığına canavarlar ağlıyor.O kadar düşmüş.Hüda bize bir ayrı
hususiyet vermiştir.Yani bu milletin kanında dedesinin tecellisi
mecfuzdur.Fakat dünyanın her tarafından manevi zehirli gaz sıkılıyor.İsabet
ediyor tozlanıyor.Silersek,nakışlar gözükür.Onu silelim de birbirimizi
sevelim.Anlatamıyo muyum acaba?Hep böyleydi.Sevdiklerinden dolayı muvaffak
oldular. Avrupa’nın ortalarına kadar giden o ordu, sen zanneder misin ki
beşyüzbin kişilik,üçyüzbin kişilik,dört bin kişi,Onbin kişi.Fakat gönüllerinde
ayrı bir muhabbet vardı.Ağyar, gördüğü vakitte dördü, milyon görürdü.Sen
görmene bakma,gösterene bak.O havası,avamı aynı gözyaşını dökerse,”bana ne”
kalbi kalkarsa, Kudret elini birden verir.Ayrıldık mı,muhabbet kalktı mı fayda
yok.Neye sahip olsan yıkılırsın,hiç imkan yok.Mesela şuradan bir adam geçiyor
ismi Ali, A , l , i . Bu üç şeyden teşekkül etmiş değil mi ya?A diye bağır
bakmaz,i diye bağır bakmaz, i diye bağır bakmaz,Ali dedin mi bakar,sen de hep
gönlünü birleştirip “Allah” demediğin için Allah bakmaz.Nasıl misal vereyim
yahu?O A’sında e’sinde, i’sinde o isimdir.O ismin müsemması ki o giden şahsın
kendisidir.Hangi hazine gizlendi? Heyet i umumisine birden gizlendi.Kudret de
senin vereceğin cevap heyet i umumiyene bağlıdır.Anlatamadık mı?O muhabbet de
birleşecek ki cevabı alasın.Felaket zamanında, bizden ağlayacaksın,sefa
zamanında,bizden bileceksin.Böyledir bu. Zemin handan olur mu girye perdaz
olmadan eflak,gamm ı alem,kibar ı alemin gamsızlığındandır.anlatamıyorum
galiba?Muazzam bir şey okudum. Zemin handan olur mu girye perdaz olmadan
eflak. Semavat ağlamadan gözünün yaşı dökmeden toprak güler mi? Of dersin
hiçbir şey yok,mahsul yok,yaşını bırakır,toprak güler ,Kudret’in yeşil
sayfasını önüne senin açar. Zemin handan olur mu girye perdaz olmadan eflak .Semanın
gözü yaşını dökmeden toprak güler mi? Gülmez.Gamm ı alem,alemin
gamı,zavallılığı,inlemesi,kibar ı alemin gamsızlığındandır.Anlatamıyoruz
galiba?Yaa… lazım göz mismur olmaya zira,gözyaşı lazım diyor gözde.yemişini
vermek üzere. Zeminin tohmu nabud etmesi nemsizliğindendir. Ağla ,ağla
.Ağladıktan sonra, o kalp arazisini sularsın,alacağını alırsın.Arazi i kalbiye
gözyaşıyla sulanır.Sakın ağlıyorum diye keder etme.Amma biz çok ağlarız
da,kendimize ağlamıyoruz.Kendi hakikatımız için ağlamayız.Şu iş olmadı der
ağlarız,terzi kumaşı ters geçmiş der kadın ağlar.Mahvetti der ağlar,kendi için
ağlamıyo ki,kumaşa ağlıyor,terzi biçimsiz kesti diyor.İnsan kendisi için
ömründe bir damla gözyaşı dökmüş olsa,sema titrer.Müşteri, Allah.O öyle bir
incidir ki, ona hiçbir hükümdarın ,hiçbir lordun hiçbir .. serveti
yetişmez.Gözyaşını yalnız Allah satın alabilir.Başka kimse alamaz onu.Hele bir
de burundan sızlıyarak gelirse,şöyle burunda bir sızlama olur o.Niye oluyor o
burunda sızlama? O vakit kendini,o anı ganimet bil diyor.Burnun sızladığı
dakikada,bütün benliğinden soyunmuşundur.Hep kudret mudret gitmiştir o kasa
,masa filan o burnun sızlama anı var ya o kadar acz içersindesin ki o dakka da
sen hiç bir şey elinde yoktur hemen bir tak de kapıyı çal kâm
alırsın.Anlatamadık galiba?... Öyle sızladığı zaman onu ..der. Derhal çal.Bütün
meçhuller açılır.Bütün,tamamıyle.Can u ten,varlık, bakasız bir devlettir
sana.Sen,seni bilmek biraz evvel konuştum “Men arafe nefse” sen,seni bilmek
bahasız bir saadettir sana.Ehli irfana yetiştinse kaçırma fırsatı,rah ı
Hak’tır bulduğun fırsat ganimettir sana.Verseler dünyayı göz doymaz gönül
açılmadan ,isticahın kesreti belki felakettir sana.Hülasa edecek olursak
konuşmamızı,evvela kendi hakikatı üzerinde çalışmak,ondan sonra kırık kalp
üzerinde biraz insan kendisinde fedakarlık görüp çalışmak.Vazife
edinecek.Makbul adam olabilmesi içün,burası zor dedim.Kendisine zulmedeni
affedecek.Kendisini mahrum edene verecek.Kendisiyle görüşmek istemeyenlerle
görüşecek.Fena söze karşı hilm ile muamele edecek. Reçete çok acı değil mi?ama
şifa, içinde hazır.Bunu ne vakit yapabilir bir adam?Bu reçeteyi onun için
vermiştir.Mevcudatta Hak’sız bir zerre olmadığını idrak edebildikten sonra
yapar.
Bir de kendi varlığından,benliğinden,enaniyetinden
geçtikten sonra olabilir.Ondan evvel olur mu,tabi onun içün bu kaideyi
koyuyor.Bu da, o ne vakit oluyor?
Muhabbet meydana geldikten sonra oluyor.Dedim ki ;Muhabbet, şahı geda
yapar.Çok eski konuşmalarımda misal vermiştim.Yine vereyim o misali de konuşma
canlansın.Şöhret afakı cihan İbrahim İbn i Ethem,Belh Hükümdarı.Eski
Türklerden, muazzam bir adam.Muazzam.Belh’in Hükümdarı.İbrahim İbn i Ethem diye
herkes bilir.İbrahim İbn i Ethem.Büyük bir adam.ama ne vakit
büyümüş?Muhabbetten sonra büyümüş.Muhabbete nasıl. Eh ne yapalım Kudret’in ayrı
ayrı cilveleri var işte öyle rast gelmiş ona da.Bu, saltanatının icabı,tabi her
saltanatın bir ananesi vardır,bir biçimi,modası.Her akşam bisat ı saltanatını
yani saltanat yatağını ,döşeğini bir cariye yaparmış.bir gün bir cariyeye sıra
gelmiş,kıymet verilmeyen bir cariyeye gelmiş sıra neyse,o saltanat döşeği
nasılsa. Muazzam bir şekilde yapmış.Genç kız.Kendi kendine demişki “acaba bunun
içinde nasıl uyunur?” farkında değil zavallı.Uyku başkadır,yatmak başkadır.Uyku
nimet.Yatmak başka.Kolunu yastık yapar taşın üzerine,Kudret ona uykusunu
verir,mışır mışır uyur.Öbür tarafta çarşafta sallarlar uyumaz.Uyku başka.Onun
farkında değil genç.Demiş ki acaba bunda uyku nasıl olur? Bu hasreti çekerken
İbrahim İbn i Ethem müsteraha gitmiş,yüz numaraya.Haceti geç çıkarmış,cariye
demiş ki ayak tıpırtısından fırlarım ilk önce şuraya ben bir uzanayım bakayım
demiş.O öyle bir yatak ki iz miz bırakmıyor o cennet yatağı filan gibi değil .Hani cennet yatağı ,cehennem
yatağı var ama öyle yatak değil o.İbrahim İbn i Ethem’in yatağı.Başka türlü bir
yatak.Şimdi kızcağız uzanmış,Kudret. Uyuyakalmış.İbrahim İbn i Ethem girmiş
içeriye bakmış ki bisat ı saltanatında bir adi cariye bu ne cüret diye kızmış
,duvarda kırbacı asılı bir vurmuş,ikinci kırbaçta kız gülmeye başlamış.İşte o
vurmuş, o gülmüş, o vurmuş o gülmüş.Nihayet demiş ki; ne hayasız şeysin yahu
yoruldum sana demiş vurmaktan sen demiş hep gülüyorsun.Yok demiş Emirim
Şevketmuab onun içün gülmüyorum.Ya ne için gülersin demiş.Şurada birkaç an
yattım, bu kadar kırbaç yedim senelerden beri yatıyorsun Kudret seni ne kadar
kırbaçlayacak diye gülüyorum.Söz fırlamış o hangi boyaylan boyadıysa
sözü.Mesele sözün çıkışındaki boyada. Hangi boyayla boyadıysa İbrahim İbn i
Ethem’in gönlüne kelimeler yok halinden anla lisan ı hal,lisan ı kâle girmez.Ve
makbul olan da lisan ı haldir.Lisanı hal deyince hariç bir mevzu geldi aklıma;onun için
insanlar dilini muhafaza etmekle beraber,hali,halinde de çok işler vardır
muhafaza etmek lazımdır.Efendim der ki birisi; efendim şu zat bana darıldı der
ben şuna şu kadar bişey söyledim der bundan bişey çıkar mı? Tahlil edersin
kelimeyi çıkmaz amma ben ona derim ki;sen onu söylerken ben senin lisan ı
halini fotoğrafını getirmedin ki sen bana .Gözünü ne kadar açmıştın,burnunun
delikleri ne biçimdi,kaş teşkilatın kaç kısma ayrılmıştı?Bunları da bileyim ki
ona göre hüküm vereyim.Sen şimdi bana mütevazı bir şekilde ben buna böyle bir
şey söylemiştim bundan bir şey çıkar mı?Ondan bir şey çıkmaz ama lisan ı halin
nasıldı?Bu da şöyle dursun.Ben daha konuşmaya yeni başladım.Zevkım geldi.Sen
nasıl dayanabilicen mi?İbrahim İbn i Ethem demiş ki iş buraya kadar demiş.Ondan
sonra İbrahim İbn i Ethem olmuş.O kainatın serir i saltanatı onun nazarında
ferşden arşa kadar sivrisineğin kanadı kadar kalmış.Hangi boyaylan boyanmışsa.Bunu
niçin getirdim bu misali size?Bu zor bunun cevabını çabuk çabuk veremezsin.İnsan o kadar tekamül etmeli ki
,bu gayet zor gibi gözükür amma bir lisan öğrenmek kadar zor değil.Öyle mi
dersin?evet öyle. Hani şöyle alırsın da imtihana gireceğim diyerekten filan
bişey.Dünya imtihanlarından en ufak bir şey kadar değildir ama veresiye gelir
de.Veresiye gelir bizim Hak korkumuz tam
değildir.Belediye bu gün mesela tramvaylar işlerken atlayandan beş lira ceza
var dendiği gün hiç kimse atlamıyordu.Ben dikkat ederdim hiç kimse
atlamazdı.Niye? Beş lira alıyorlar diye.Kudret diyor ki “şunu yaparsan,şunu
yapacağım” yine yaparız neden acaba yaparız? Demek ki biz belediye
nizamnamesindeki cezaya iman ettiğimiz kadar imanımız yok.Öyle mi? Aşikar.
“Öyle” deme yanarsın ben şimdi seni kurtaracağım.Şimdi seni kurtaracağım.Deme
öyle.”Kudret, belediye nizamnamesindeki cezayı layık görecek kadar benim
üzerime yük vurmaz” de.”Keremine güveniyorum” de.Öyle ”Evet” dedin mi
yuvarlanır gidersin.”Onun Keremine güveniyorum” de.Hadi şunu da sana söyleyeyim
de konuşmayı keseyim; Ama bunu söyleyebilecek kadar da bir parça ısın.Bunu
söyleyecek kadar ısın.Bu da bilmem ki korkuyorum da.Kimden
korkuyorum?Sahibimden korkuyorum.Suiistimal etmezsiniz herhalde ben sizi nezih
insanlar diye tanıyan.Farzet ki ben günahkar bir kulum âyâ senin rızan nerede?
.Farzet ki ben günahkar bir kulum elini aç Kudret’e âyâ senin rızan
nerede?Farzet ki benim gönlüm kararmış ya senin nurun nerede?Eğer sen bana
cenneti,ibadetimin bedeli olarak vereceksen bu, alış veriş olmaz mı? Âyâ senin
lütfun nerede?Bu günkü konuşma bu kadar yeter.
0 yorum:
Yorum Gönder