Eni ü nale seher-hize ney nevası verir
Bükadan Arif i billaha mey safası gelir
Sühanverin eseri bir hayat ı sânidir
Giderse dâr ı fenâdan yine sedası gelir.




Saniye sonra Kapanacaktır

174. Kaset


Kaset 174    29/03/1964    80dk.  (Düzenlenmemiş Metin)



Her konuşmada tekrar ettiğim gibi, mevzu iki esasa ayrılmıştı.Birine vazifeden doğan ahlak,diğerine aşkdan doğan ahlak demiştik.Vazifeden doğan ahlakın menbaı,akıl.Aşkdan doğan ahlakın da annesi kalp olduğunu söylemiştik.Gerek aşk,akıl,kalp,vazife bunlar manayı insaninin birer vasıfları olması dolayısıyle,mevzuun esas rüknünü insan mefhumu teşkil ediyor ve anlatılması güç olan kısım da burası.İnsan,suret itibarı ile yetmiş seksen kiloluk bir siklet.Et,kan,kemik torbasından ibaret.Nihayet iki metre uzunluğunda bir çukurun alabileceği bir varlık.Fakat manası itibarı ile vicdan ı kibriyası nokta i nazarından kainatı muhib.Bu namütenahi alemler,vicdan ı insaniyi ihtivadan aciz iken ,vicdanı insani bütün kainatı ihtiva ediyor.Zira idrak ve tefekküre muktedir.Ondan dolayı kendisine nüsha i kübra deniyor.Kudret, kendisine hususi bir kıymet vermiş fakat beşeriyet kendisine verilen kıymeti kaybedip gidiyor.O kudret’in bahşettiği kıymete kendi kıymet veremiyor zavallı olarak geliyor,geçip göçüp gidiyor.Ahlak mevzuunda,iman mevzuu esastır.Ebediyet,mana,insan bunlar birbiri ile kaynaşacak ki mevzuun hakkı verilebilsin.Dağıtalım mevzuu;bu gün beşerin ilmi irfanı yükselmiş,hamule i irfan ı beşeriyye taşmış gibi.Vakıa Beşeriyyetin Fahri Ebedi’sinin beyanatına göre daha nokta halinde ama,bize göre öyle değil.Beşerin Fahri Ebedisi, insan daha çok yükselecek yükselecek Onun beyanatına göre henüz nokta halinde.Fakat bize göre fenni göz kamaştırıyor,ilmi akla veleh veriyor.Felsefesi,fikirleri durduruyor.Fakat “ah” sesi durmuyor.Mesele burada.Neden durmuyor?”ah” sesi durmuyor.”Ah” sesini bırak, canavarları utandırtacak kadar hadiseler tecelli ediyor şuhudat aleminde,alem i şuhutta, bu dar ı ibtilada .Canavarın bile tüyleri ürperir.Hareket i fikriyyede o kadar geri kalmış,o kadar zavallı hale gelmiş ki vahşet i musannaya musanna vahşete medeniyet diye tapıyor.Durmuş fikr i beşer.Bir cihetten böyle gitmiş,bir cihetten.. o kadar sükut etmiş ki,sükutundaki süratin hızından düştüğünün farkında olmamış ve olamıyor.Acınacak noktası da bu.Hemen hemen her konuşmada tekrar ediyorum ve istiyorum yayılsın.Basıyor bir düğmeye bir milyon adamın birden canını alıyor bu medeniyet midir? Buna imreniyor beşeriyet hayran hayran aman diyor. Şu hale bak.Ne terakkidir ne teali ne o?Bastı düğmeye bir milyon,beş milyon,on milyon artık düğmesine göre.İlimden bunu mu bekler insaniyyet?Sebeb i hilkat,marifettir,ilimdir.Sebeb i hilkati Kudret, marifet ve ilim olarak vazetiiği halde beşer bunu bu hale mi sokacaktır?Büyük kitap öyle der; “Ve mâ halaktul cinne vel inse illâ li ya'budûn” (Zariyat,56)” Ben insanları huvayı hafiyede bulunan sair mahlukat içersinde ,diğer mevcudatı yalnız marifet içün halkettim.İlm i irfan içün yarattım” der.Fakat bunun içün yaratılmış,sebeb i hilkati olan bu varlığı,beşer bu hale mi sokmalıydı?Hayat mı almak için yapmalıydı,hayat mı vermek için yapmalıydı?Bişey anlatamıyoruz galiba?İlim,Kudret’e bizi dava etmiştir.”Aman kurtar beni ellerinden” Masum,biçare,zavallı,anne karnında,anne karnından yeni çıkmış,ebediyet alemine naklen.. olmak üzere bir iki saniyesi kalmış,Kudret’le muamele esnasında bakıyorsun ki basılmış düğmeye geçmiş gitmiş silinmiş.Bu mu medeniyet?Fikir,tefekkür bunu mu icab ederdi?Tefekkür,gönülde olan marifeti beşeriyeti saadete kavuşturmaklık içün çaresini aramaklık, kalbi bahri gaflete dalarken kurtarmaklıktır.Dalar kalp,insan şaşar.Fakat fikri biz orda kullanmıyoruz. Tefekkür,mebde i murakabe i Zül Celal’dir. Ne vakit aslını aramaklık zevkini düşünmeye başladığın dakikadan itibaren gönlünden bir “ebed” sedası gelir.O sedaya aşık olursun. Aşkı duymak başkadır, işitmek başkadır.Belki mevcudat içinde,insanlardan duyan pek az kişi kalmıştır fakat ismini işitiyor. İşitmenin faydası olmaz.Tabi anlıyorsunuz,ahlakta yani benim bu konuşmamdaki aşk da romanda okunan aşk manasına değil.İblis,onu tadamadı,yandı gitti.Aşk mahrumiyetinden dolayı yandı zavallım. Ondan dolayı yandı.O mahrumiyet onu yaktı.Tefekkür,marifeti maksudeyi meydana getirmektir. Gönülde ihzar ı gaybiyi meydana getirmektir.Ruh ile ittisaldir.Beşer bunlardan soyunmuş, yalnız maddenin kesafetinde kalmış,bir camiayı nasıl yakarım.Bu,medeniyet öyle mi? İnsanın kalbine gelen havatır,ya Kudret’den gelir,ya manzume i kuvvayı melekutdan gelir,ya iblisden gelir.Kudret’den gelirse beşeriyet saadet içersinde yaşar.Şefkat başlar.Ahlak öyle der;Mahluk u Huda’ya şefkat et,rahmet bul.Eblehlere de hilm i hürmet et rahat bul.Saf gördün,bir şey atlayamıyo,gülme eğlenme ,acı ona,hilm ile muamelet et.Hakaret etme,hürmet et.Rahat bulursun.Nakşa kusur,Nakkaş’a aittir.Sen herkese rıfk ı rağbet et,rıfat bul.Gel edemedinse uzlet et,izzet bul.Eğer bu üç sıfatla yaşayamıyorsan bari insanlık alemine zararın olmasın.Bir kenarda otur kenarda.Anlatamadım mı? Hani bazı insanlar derler ki; efendim şöyle insan uzlet,iyi insan için değildir,kendine güvenemeyen insan içindir.Kendine güvenemez,şakavet yapacak,gönül kıracak,insanlığa hizmet edemeyecek,hadim i mana olamayacak, güvenemiyor kendisine bari zararım olmasın diyor bir kenarda oturuyor.Yoksa Kudret,insanı bu sahne i şuhutda çok çalışmak için göndermiştir.Bir kenara tıkılıp oturmak için değil. Haa  daima zarar kendisinden gelebiliyorken ,herkes kendisini bilir ya .E o halde ben bir kenara şöyle tıkılayım der. İbadetin en efdali nedir bilir misiniz?Neden ahlak ile ibadeti karıştırdın?İlaç.Bunlar birbiriyle beraber giderler.İlaçtır.Şimdi o mevzua girmeyelim.En efdali dedim.”İnsanın kalbine surur ilka etmektir.” Dedi Beşeriyet’in Fahri Ebedi’si.”Ondan büyük ibadet yoktur” diyor.İnsanların kalbine surur ilka etmek,koyabilmek.Bir kırık kalbi gördün mü onun kederini giderebilmek.

Ona bir güler yüz meydana getirebilmek,çaresini,paranlan mı,canınlan mı,sözünlen mi,halinlen mi,zevkinlen mi,herkesde ayrılabilir. Mesela,”bir kimse annesine babasına bir gün muti kalsa ,bin sene ibadet etmesinden hayırlıdır benim yanımda”.dedi. “Bir kimse anasına babasına bir gün itaat eder vaziyette kalmış olsa ,bin sene alnını secdede çürütmekten daha efdaldir” dedi bana Beşeriyet’in Fahri Ebedi’si.Biz beğenmeyiz.Köyden gelmişse,biraz orta tahsilini bitirmişse,babası köylüyse,bir parça liseye doğru intisab etmişse,yolda arkadaşıyla rast gelirse “babamın uşağıdır” diye babasını takdim eder.Ben bunları görmüşüm duymuşum da söylüyorum kavli mücerred değil.Annesi biraz daha şöyle muhafazakar daha salabetli ise biraz şeyse “hizmetçi kadın” der.Bir kimse evlad ıyaline bir dirhem infak etse gaye edinerekten,içi sızlıyaraktan infak etse,bir dirhem infak etse,binlerce sene taatta bulunmasından efdaldir diyor. Kudret öyle diyor.Ama kendi gider lokantada sekiz türlü yemeğini yer,”onu verin onu verin” der.Neyine onu versin? İşte dolabın kenarında bir parça soğan mı var,rengi uçmuş zeytin mi var varsa o da. “Onu verin” der.Ne diye aile kurdun,ne diye can yaktın?Neden can yaktın yahu? Eğlence mi bu?Birleşmeyen aileler,birleşmeyen milletler,gönülleri bir anda bir zevk ile çarpmayan insanlar, zevale mahkumdur dediler ve tarih de öyle göstermiştir.Yıkılır geçer gider.Nerden buraya uğradım? Zihnime geldi de söylüyorum.Bu mevzuu söylemeyecektim ben,başka şeyler söyleyecektim.Bir kimse, evladı ıyali yanında bir saat muhabbetli otursa benim bu size nasihat ettiğim mescid i saadetinde diyor Hazreti Muhammet, bin sene kapanmış kadar daha üstün daha üstün daha üstün Kudret tarafından istikbal edilir.Biz canavar gibi gireriz .Hariçte hadisat ,tokadını vurur el pençe divan durur,ona söyleyemediğini, ona karşı lazım gelen içersindeki kabarıklığını gelir çoluğunu çocuğunu haşlar onunla hafifler.Ne içün kurdun o yuvayı?Canavarlığını teskin etmek içün mü?Niye yaktın adamı?O evlenme sıhhat cüzdanı alındığı vakitte doktor çok dikkat etmeli,o asabında insanlığı yıkabilecek hassası varsa “sen evlenemezsin” diye kayıt koymalı.Kadın olsun erkek olsun hepsi.Nesil çürüyor,iyi çocuk yetişmiyor.Metin,şeci,şecaatli insan yetiştiren bu camia bu gün yetiştiremiyor neden?Bozulmuş.Bire on dövüşürdü deden.Kadın erkek hangisi olursa olsun orasına dikkat et.Sen yalnız yaşa,yakma insanları.Kadınsa kadına, erkekse erkeğe.O aile teşkilatına ahlak, ahlakın nerden geldiğine üç konuşma evvel söylemiştim.Vazife tarifinde ,vazife vacib ül icra olan şeye denir.Vacib ül icra olan şey ne demek? Bunu daha açık bir lisanla söyle ;yapılması ilmen,aklen,vicdanen ,kalben,muhabbeten,örfen,cemiyeten mecburi olan şeyin adına vazife denir.E o halde bu toplantı içersinde mukaddestir.Mukaddes olan şey,Kudsiyattan doğar,Kudsiyat,ahlakiyattan doğar,ahlak, Allah’dan doğar.Anlatabildik mi? Kanalı bunun böyle geliyor.O kadar mühim bir kıymet olduğunu zannedersem,şunu anlatırsam herkes anlar gibi geliyor.Bir gün Beşeriyetin Fahri Ebedi’si dedi ki; “la keffarete mines zünub inna emrül maişe” Bazı günahlar vardır ki, bazı suçlar vardır ki bunların kefareti olmaz.Bir milyon lira tasadduk ettin,on milyar lira tasadduk ettin yine Kudret silmez.Fırsatını buldun kudret oldu her gün hacca gittin geldin böyle bir hal olsa farzı muhal,olmaz.Kapandın secdeye çürüttün yine olmaz.Bunun affolunması için tek çare,çoluğunun çocuğunun adalet dairesinde hak olarak … olarak rızkını kazanmaklık hususunda çekmiş olduğun yorgunluk, derhal o günahı afettirir diyor.Anlatabildim mi acaba aile teşkilatını ahlakta?Manada şunu yapsan olmuyor,bunu yapsan olmuyor,şöyle etsen olmuyor.Ya ne yapıyorsun?Ben diyorsun tam adl ile ,şefkat ile, nümüvvet ile manaya mutabık,vicdana muvafık, ahlaka tetabuk etmiş bir şekilde, şu yavrularımla ,şu ailemin rızkını kazanmaklık için çırpınıyorsun.Oraya koşuyorsun,buraya koşuyorsun,onu düşünüyorsun,bunu düşünüyorsun bir şey meydana getiriyorsun.O yorgunluğun yok mu,o yaptığın kabahatine karşılık kefarettir.Artık bu manaya da gerilik der misin?Tabi bir adamın yorulması için ne kadar çalışması lazımdır .Öyle esaslara bağlamıştır ki, taha diyor,insanın ziynetidir.Süslenmek demek,şu cins elbiseylen ,bu cins kumaşlan,şu isimdeki malla giyinmek kuşanmak, bu vücud u hayvanimizin süsü.Onu bile süslemek,bizim üzerimize elzem.Mana emreder. Beşeriyet’in Fahri Ebedi’si der ki;”O kadar süslü olun ki,yolda giderken bu olsa olsa O’na ait bir insandır.Bunu sizden beklerim” der.Biz de süfli gezeriz.O,vücud u hayvaninin süsü.Gayet süslü ister.”Ve men kane şar ün fel yüklimhü” saça meraklı.Öyle mi? Meraklı mıydı? Evet.Hz.Muhammed, birkaç sefer traş olmuşlar,yani saçlarını böyle kesmişler. Uzun saçları var.Gayet güzel, pareli,bukleli,kendinden .Günde üç defa yıkarlar .Anlatamıyorum galiba? Ve onun üzerine der ki;”Ve men kane lehu şarün “ aman kimin saçı varsa ona ikram etsin.Onun icabatı neyse onu yapsın.Mutlak söylüyor ki,zamanla neler olur,neler olur ,neler olursa onunla o ihtiyacını gidersin öyle olsun diyor. Yandan ayırırlar.O Hira Dağı’ndan açmış olduğu dava, vahdet davası ,insanlık davası,O kuvvetleştikten sonra,ortadan ayırmaya başlamıştır.Ve ondan sonra demişler tebessüm ederek;”Kürenin hattı istivası vardır,bu da bir küredir bunun da hattı istivası burdan geçiyor” demişler yanındakilere.Ama ne murad etmişler ? Buraya nerden girdim? Hadi şeyetmeyelim temizlik değil ,vücud u hayvanimizin bile süsü mecburi olduğu halde nihayet bu bizim şu kısmımızın süsü değil mi ya? Vücud u insanimiz.Mesela seha,cömertlik, insanın zinetidir diyor.Affetmek,insanın muhsin olduğuna delalet eden bir zinetidir diyor.Tevazu,hakikaten alim olduğuna ait bir işarettir diyor.Bizde de ilim adamları,yanına yaklaşamazsın.Bilim değil de onun içün.bilim değil o.İlim diyor, hangi adamda ilim var o mütevazidir diyor.

İlmin semeresi tevazudur diyor.Bizde ilim adamının yanına yaklaşamazsın.Neden yaklaşa.. kendinin değil o.Ariyet malla olan şeyde riya olur sum’a olur kibr i nutfet olur.Sen o ilim diye taşımış olduğu şeyi anlatsın sana nerden aldın onu sen? Filanca ,filanca,filanca yerden.Filanca eserden,filanca adamdan.Seninkini göstersene bana.Alemin malıyla ne övünüyorsun.Banka önündeki haznedar gibi.Veznedar gibi.Haznedar demişim.Kendinin oldumu.Kendisinde o ilmi bulduğu dakikada,kendisini bulmuş demektir.Kendini bulduğu vakitte kendi hüviyeti Hak’dır.Hak’kın olduğunu bilince derhal küçülür.O vakit tevazu başlar.Anlatamıyo muyum yahu?Kendinin değil o.Kendinin olmadığından, başkasının malı kendinin zannediyor.İlim değildir o.İlim değildir.ilim insanı,ilme, sıtka,keramete götürür.İlmin zekatı taalümdür.Talimdir.Bildi,bildirecek.Amelin zekatı,hilmdir, rızadır. Yumuşak. Parlamıyor birden bire,razı.Çünkü her çirkinliğin altında bir güzellik gizlenmiştir.Öyle kurmuş pazarı Allah.Ağası mısın?Öyle kurmuş.Her çirkinliğin altında bir güzellik vardır.Hilmin zineti tahammüldür. Kudretin zineti insafdır.Kuvvetlisin değil mi ya onun zineti var mı sende yok mu? Yoksa ne.Hayvan benden daha kuvvetli.Eğer hakikatte o kuvvet sana verilmiş ona bir zinet ararsan insafdır.İnsaf.Ondan sonra bunlar tahakkuk etti mi vakar gelir.Zulme divan durmaz.Hayata kıymet vermez.Hayat ı hakiki ile ülfeti vardır.Mesela bir misal vereyim;Esma, Zatın Nikateyn.Hz.Aişe’nin hemşiresi.Yüzbeş yaşında Alem i Cemal’e gitti.Yüzbeş sene yaşadı.Ne demek Zatın Nikateyn?bir şey hazırlıyorlarmış,hazırlarken acele serilmesi ve bir de bir şeyin bağlanması.İki işin birden yapılması lazım.Hazreti Peygamber’de ordaymış.Bu işi çabuk yaparak,nasıl anlatayım bilmem ki? Cümlelerini bulamıyorum.Yani bir insanın eline bir iş yakışmak vardır,bir de döke saça onu ordan kaldırmak,şaşırmak o hisli misafiri üzer.”Ben sebep oldum” der.Bazı insanlar vardır ki bir yere gittiği vakitte, orada her şeyin böyle derli toplu çok telaş gözükmeksizin,o telaş hafifçe olduğunu görmek ister.Anlatabildim mi acaba?Hafifçe. Deden öyleydi.On sofra yemek çıkarır ne telaş vardır ne bir şey.Nasıl ev,nasıl bereket.Ne iştir? Ve öfsüz,pöfsüz zevk alaraktan.”Kudret beni rezzak ismine mazhar kılmış o ismin mazharı oldum,O’na hizmet ediyorum” diyerekten orda fani olur,yorgunluk duymaz.Şimdi biz yumurtayı kırarken yoruluyoruz. Yumurta kırıyor yoruluyor.Üç kat merdivenden iner çıkar.Eski binalarda mutfaklar da dışarda.Böyle bir şey.Önünde önlük,ona bi isim söylüyorlar,düşündüm de bulamadım ben.Sen bulursun kendi aklında tut,bana söyleme.Şöyle şuradan bağlıyor.Şöyleliğine geliyor,hani biliyorsun ya.Onu hemen yırtmış,bir kısmını,o serilecek bir şeymiş,sermiş.bir kısmınla da o bağlanacak şeyi bağlamış.O göğse gerilmiş olan şeyin adına nikata deniyor.Zatın Nikateyn.Hoşuna gitmiş.O işi böyle hiç telaşe vermeden,kimseyi şeyetmeden meydana getirdiğinden dolayı.Sen Darüsselam’da benim Rabbimden, iki tanesini al dedi. İkram , iltifat.Bizim söyleyeceğimiz yer, burası değil.Kelime belki merakını mucib olur da böyle bir tesmiye kelimesi geçiyor zatın nikateyn ne demektir onun içün anlattım sana nerden geldiğini.Haccac oğlu’nu şehid ediyor bu mübarek sahabiyenin muahddarat bir insan.Beşeriyetin Fahri Ebedisi ile sohbeti var.O huzurda hizmeti var.Kardeşi sonra Hazreti Aişe ,Peygamberin Harem-i ismeti cananı .Oğlunu Haccac , zalim. Sonra çağrıyor.Gitmiyor.Tehdit ediyor.Mecbur kalıyor kendi geliyor.Bazı zalim,şakavetinin,zulmünün meftunu olur. Oğlunun hadisesinde beni nasıl buldun diyor.Sual böyle ; “oğlunun hadisesinde beni nasıl buldun” .Gayet vakurane,tebessüm ederek “çok zavallı buldum” diyor.”Acizlerin, nadanların çok zavallıların yapabileceği işlerden bir tanesini yaptın kendi hüviyetini de meydana çıkardın, zavallı işler” Hülasa edersek şeye iki şey çıkar diyor “oğlumun üç günlük hayat ı surisindeki zahmetini kaldırdın ,sen ebedi hayatını birden bire harab ettin.Defol karşımdan” Anlatabildim mi acaba?Biz mevzuu dağıttık,teferruata girdik .Esaslar üzerine duralım dönelim de.Aşk dan doğan ahlak,vazifeden doğan ahlak.Birinin merkezi kalp,birinin ki akıl.akıl,hislerin galatlarını tashih eden kuvve.Vazifeyi biraz evvel söyledik.Kalp,bu anasır aleminde ,şu sadrımızın ortasında duran dört köşeli ,kanı şöyle şöyle yapan, o vücudu hayvanimizin kalbi .Vücud u insanimizin oraya taalluk eden bir kalbi var.Maddecilerin inkar ettiği kısmı,onlar o kısma giremiyor da onu biz de kabul ettik.Onlar yalnız şu ampulü görüyor .Mesela sahrayı bayabandan bir insan getirsek,elindeki odunu yakaraktan ışığını temin eden,karanlığını izale edeni.Böyle birden bire tutup getirsek buraya bakar.Hiç görmemiş.Mum da görmemiş.Gaz da görmemiş.Yağ ftilinde yanan lambayı da görmemiş.Yalnız küçüklüğünden büyüyünceye kadar odunu yakıyor onlan etrafını görüyor.Getirsek ,”ne koydun bunun içine yakıyorsun” der.Yok bunun işte cereyan denilen ,müspet menfi kutuplar vardır.Bunu yapan da bilmez,bu tarafa mı gidiyor,bu tarafa mı gidiyor.Daha belli değil.Kudret, yaptırır yaptırır da  böyle mi gidiyor,böyle mi gidiyor bilmiyor.Yapan bilmiyor.Ona anlatsak kızar bize der ki”bunun içine ne koydun diyorum sana” der.Yahu bu ampuldür bunun içine bir şey koymadık ya.Nasıl onun ona gelen cereyanı inkar ettiği gibi, bazı kimselerde buraya buraya gelen cereyanı inkar eder.elektrik,ampul değildir.İnsan da bu kalıp değildir.Anlatamıyo muyum?Elektrik dendiği vakitte bu ampul değil elektrik.Fakat elektriğin varlığını göstermeklik içün bu bir vesika.Benim de insanlığımı göstermeklik içün bu  vesika değil buraya taalluk eden o kalp.Bişey arar.İnsan hiçbir vakit maddi zevklerle hep muvakkattir tatmin olmaz.İnsan tatmin olmuyor.Belki siz hayatınızda tecrübe etmişsinizdir.Ağzıyla söylemez de çok defa ben bunu tekrar etmişimdir haliyle söyler.İnsan kendi kendine konuşur.İşlerini ayarlar “şöyle olsa,böyle olsa” olur.Bir sürur tabiatıyla hasıl olur.Fakat üç gün beş gün ondan sonra yine bir durgunluk başlar .

O değil onun aradığı.Bulamadı daha aradığını.İşte,insanlar buraya o hakiki aranıp da bulunacak şeyi bulmak içün gelmişlerdir.Maalesef onu bulamadan gidiyoruz.Onu bulabilmek içün evvela bir saadeti zihniye lazım.saadeti içtimaiyenin temeli yalnız terbiyeyi ameliye değildir.Burdan yanılıyor bu günkü beşeriyyet.Şöyle yaparız böyle yaparız.Büyük büyük kafalar toplanıyor iktisadı siyasisi bilmem şusu busu yine bir netice yok.hiç bir şey yok.Olur mu? Olmaz.Neden? Musluk, Kudret’in elinde.”Sıkarım” diyor. Sen hayatı cidal diye tarif ettiğin müddetçe düzelmez.Noktayı istinadı kuvvet olarak kabul ettiğin müddetçe beşeriyyet felaha kavuşmaz.Hedefi menfaat diyerekten kabul ettiğin zamanlarda imkanı yok huzur u kalp gelmez.Çünkü hepimiz konuşuyoruz;efendim hayat mücadele oldu,mücadeleden ibarettir.Haa öyle mi diyor Kudret sen buna razı oldun ve ağzınla da itiraf ettin.Cidalin neticesi paylaşmaktır,işte beşeriyyet paylaşacağız diye çırpınıyor.Herhangi bir şey olduğu vakitte sen hangi kuvvete dayanıyorsun diyor.Güzel, kardeşim amma burada yıkılıyor beşeriyyet.Hak,kuvvette değildir.Kuvvet,Hak’tadır.Sen haksız kuvveti müstakil bir varlık olaraktan kabul edersen ,o kuvvet sana bela olur.Noktayı istinad,kuvvet oldu mu onu şeyninin neticesi boğuşmaktır.Noktayı istinad hak oldu mu onun şeyninin neticesi sarışmaktır.Bu günkü insanlık aleminin yıkılma sebepleri bunlardır.hiç uzun boylu aramaya taramaya lüzum yok.Bütün beşeriyyet,mevzii konuşmuyorum zaten .Bütün sekene i arz üzerine konuşuyorum.Mevzii değil,ufacık bir şey değil.Bütün medeniyet alemi noktayı istinadı kuvvet diye kabul etmiş.Yıkıldın.İhtirasatı nefsaniye ile kurulmuş olan medeniyetler,yine ihtirasat ı nefsaniye ile yıkılır.İmkan yoktur ona. İhtirasatı nefsaniye ile kurulmuş olan medeniyetler,yine ihtirasat ı nefsaniye ile yıkılır.Noktayı istinad,kuvvet öyle mi?Öyle diyoruz.Soralım birisine şu işi yapacaz ”hangi kuvvete dayanırsın” der.Hah.Beşer buraya kendi kendine indi.Manadan soyundu,soyundukça madde kesafeti bastı,madde kesafeti üzerine yüklendi.Nihayet konuşma tarzları ve inanma tarzları bu sahaya indi.Bu sahaya inince tabi Kudret “gözetliyorum” diyor.Allah’ın bir adı Murakib dir. “Gözcüyüm Ben” der. Böyle bakarmış bize.”Gözcüyüm” diyor.Pekala diyor siz bunu kabul ettiniz hadi bakalım dayanın kuvvetinize diyor.Zayıf,kaviden hakkını alamıyor.Zayıf,kaviden hakkını alamayınca havas ile avam muvazenesi yapılmıyor.Yukarıki tabaka,aşağıki tabakaya merhamet etmiyor.aşağıki tabaka,yukarıki tabakadaki merhameti görmeyince ona takımı … takıma düşman kesiliyor.Netice itibarıyla ne oluyor,Bu işten istifade edebilecek bazı zamirler de meydana çıkıyor.O tarafı besliyor.diyor ki “sen sefalet içinde yaşa,bak filancanın ne güzel medeni ihtiyaçlarını tatmin etmiş,altında arabası var,yazlığı var ,kışlığı var,şusu var,busu var .halbuki o da ara yerden bir pay almak istiyor ve netice itibarıyle cemiyeti yıkmak istiyor.Bu sefer o,anlatsan desen ki ona;iyi ama müsavat,yalnız kalplerde,vicdanlarda olur. “tuizzu men teşâu ve tuzillu men teşâ’(Âli İmran,26).Bu kaideyi kaldıramazsın.Allah diyor ki;”istediğimi veririm,aziz kılarım.İstediğime vermem.” Ben bunu vermemeklikle de senin anladığın gibi değil.Ona zulmederim manasına değil. “ve mâllâhu yurîdu zulmen lil âlemîn” (Âli İmran,108).Yaratmış olduğum bir mevcuda zülm yapmak için yaratmadım.Öyle ihtiza ettiler elbet.Anlayayım.Yok.Uşak,efendiden sual soramaz .Ben senin emir erin de değilim.Sen asker olursun hizmet i mecburiye askeriyedir itaat ı mutlaka şarttır olmazsa intizam ı ahenk olmaz.Sana gelir senin cinsinden bir kumandan “yat” der.Burda çamur var,burda diken var demezsin hele bir parça geri dur,vurduğuynan dipçiği bacakların dümdüz kalır.Sen kendi cinsinden bir insana dahi “niçün” diyemezsin de daha Bana mı ? ama Ben,bazı insanlara bunun hikmetini anlatırım.O da hükümet i esrar ı sübhaniyem dir anlattığımı anlatırsa ona da bir tokat vururum olur bir menzut sürüm sürüm sürünür.Daha anlatamaz,bilen söyleyemez.e ben hiç anlamıyacağım mı? Anlıycan diyor yine” Yevme tubles serâir Femâ lehu min kuvvetin ve lâ nâsır”(Târık 9,10) Numara,kağıdının okunduğu gün vardır.Mektebte çok birinci olan çocuk,imtihanda sıkılsa dahi çıkarken o okutan hocanın yüzüne bakar ona şöyle yapar kapıdan çıkarken “üzülme” demektir o anlatabildim mi?Numarayı söyledi.Fakat her gün haydut gibi geçinen çocuk,hiç de bilmedi çıkarken yüzüne bile bakamaz hocanın,baksa dahi o bu tarafa kafasını çevirir “ne bakıyorsun ya ne istiyorsun okunacak numara kağıdın öğrenirsin”anlatamadık galiba?Numara kağıdın okunur,bir ay sonra gel haziranın yirmisinde,yazarlar yahut kapıya görürsün orda okur gidersin.Kendi kendine okumaz.Yalnız numara kağıdını kendi kendine okutmayacak.”Bizzat ben bulunacağım” diyor Allah.Kendim bulunacağım haa.Öyle.Güvendiğin, fikrin,aklın,paran,servetin, cahın, hani bizde vardır ya böyle bir şeyler,kıyaslar mıyaslar onların hepsi alındığı gün “haa bu böyleymiş,yaa” der anlar.”Meçhul bırakmayacağım” diyor “herkesin ukdesini çözeceğim Alem i nâra giren bana hamdedecek” diyor.”ettireceğim burada” ne diye ya dedin layıksın da da verdin hamdolsun sana diyecek diyor.”Ben böyle Allah’ım” diyor.Darüsselama giren de hamdedecek,darül azaba giren de hamdedecek.Birisi lütfuna mazhar oldum, kereminde müstagrak kaldım diyecek öteki de ben layıkım bundan çoğu bana lazımdı yine adlin de var. .Meçhul hiç kalmaz,bu alemde halledemediğimiz şeylerin hepsini sen halledeceksin.Hangi şeye takılmışsan,imkanı yok onların hepsini çözecek Kudret, birer birer.Zaten gayba iman o demektir.Hak, kayıp mı ki “gayba iman ediyorum” diyorsun.Hak dan ayan bişey ne?Hak, ayan.Saltanat gayb.Azametindeki icraat akla girmiyor.Akıl mahluk, O, gayrımahluk. Mahluk,gayrımahluku ihata edemez.Zaten kaydeten muhal ondan girmiyor.

Yoruldunuzsa keseyim.niçin demiş Fuzuli,”Tahkik yolunda akıl ne etsin ,âma o karip kande gitsin, meğer sen olasın refikim,tâ sehl ola tarikim” Nerden girdim buraya acaba?Vermemekte de bir kastı yok.Son cümle buydu.Yok. İki hasta tasavvur edin.Doktor gelir,tenbih eder buna şu kadar cız bız,pilav ,komposto zorlan yedirin.Öteki de ameliyat olmuş, şu kadar saat bir yudum su dahi vermeyeceksin.E buna dost,buna düşman mı?Anlatamıyo muyum acaba?Yani buna garezi mi var?Buna bir yudum su verdirtmiyo da buna âla pirzola ver diyor,cız bız ver diyor bilmem şunu ver diyor,bunu ver diyor.Buna da diyor bir yudum su vermeyeceksiniz,filan saate kadar vermeyeceksiniz.Onun içün o hayır, onun içün o hayır.Kaba misal ya bunlar işte ufak şeyedelim diye ,anlatmaklık içün tefhim makamında konuşuyoruz.Ama bazan da hayatta görürüz Ve lev besetallâhur rızka li ibâdihî le begav(Şura,27).Biraz der biraz şöyle genişlettim mi ilk işi Bana ilan ı harb etmek olur.İlk işi Bana ilan ı harb etmek.Biraz zenginledi mi evvela evdeki karısını beğenmez.biraz ders kaçırmıştır Kudret.Şöyle ufak ufak.”Sen beni temsil edemiyorsun” der. Ben bu cemiyeti koklaya koklaya burnum bu kadar şişti.İç,içteki burnum.Beğenmez. Muhiti beğenmez,arkadaşlarını değiştirir.Bu muhit bizi tanıyodu der,ben şimdi der artık kendime ait bir muhit yapacağım.Ne muhiti yapıcan ya ,nerenin muhitini yapacaksın?İstikamet karşıki çukura. Bilenler ölsün, bilenler ölsün.Muhitini öyle yap.Yap,güzel bir muhit yap.Kırık kalpli,muhlis,topla.Konuşmaya başlarken söylediğim gibi ,insanların kalbine surur verebilecek daha değiştir.Böyle muhitini değiştir.Güzel.Ama enseni böyle gerecek bir vaziyette .Bir cahilin mukteza i ruhaniyesiyle ,müçtehiyatı cismaniyesi müsavi olursa, ahlak ona insan nazarıyla bakmaz.O şimdi muktezayı ruhaniyesiyle değil mi ki kibri nutfete başladı , müçtehiyatı cismaniyesi müsavi bir hale getiriyor,ruhunun alacağı şeyler tamamen ayrılıyor.Ne oluyor o hazreti insan olmazsan geri davan kabul olmaz diyor.Esir i hevayı heves olanlar,kendilerini aklı can hocası görmeye başlarlar.O başlarsın konuşma değişir,akıl vermeye kalkar ,can vermeye kalkar yani bişeyler bişeyler.Ben sana şunu yaparım der,onu yaparım der.Halbuki insan teali terakki ettikçe ahlakta,sırrını kendinden kendi gözünden dahi gizleyecek.O kadar iyi ol diyor ki Beşeriyetin Fahri Ebedi’si ,amel i hayrını melek yazamasın o dahi âgah olmasın diyor.Anlatamıyo muyum acaba?Kemal i ihlas ile yapılan, amelin en makbulü melekin dahi defter i amâline kaydetmesine imkanı olmayanıdır.Melekin dahi senin defter i amâline şunu yapmıştır,şu iyiliği, onu dahi kaydettirtme diyor.Yalnız onu kim kaydetsin? Allah.Deden böyleydi böyle.Eski konuşmalarımda bir misal vermişimdir,göğsün kabarsın diye o misali tekrar edeyim.İstanbul zenginlerinden “Kız Ali Bey” namında bir zengin adam varmış.Kalp bak ne şekilde şey oluyor.Misal;bir aile,ticaretle iştigal eden bir adam vefat etmiş.Kızı var,karısı var.İşte bırakmış olduğu şey,hazıra dağlar dayanmaz derler darb ı mesel.Senelerce yene yene bir şeyleri kalmamış.Kızına bir talip çıkmış.Bunlar mücessem i edebi vefa böyle mahcub insanlar.Talip. Annesi demiş ki kızına “ne diyeceksin” Babası ölürken bir gerdanlık bırakmış.Vasiyet etmiş “ister kızımın mürrüvetini göreyim evlendirdiğim vakitte bu kıladeyi,bu gerdanlığı kendi elimle evladıma takayım. Bu benim bir arzu i pederanemdir.Babalık arzumdur.Kudret müsaade etmedi seni yerime tevkid ediyorum bunu demiş takarsın.”Babanın böyle bir vasiyeti var.Demiş; anne güzel.Babam alem i ahirette bizim niyetimizi bilir ona bir hürmetsizlik değil fakat bizim bir yorganımız yok,iç çamaşırım yok benim demiş.Ben bu yoksulluğun içersinde bu gerdanlıklan gidersem ortaya çıkarsam eğlence mevzuu olurum.Bunu demiş satalım,zaruri eşyamızı alalım,babam da bizi affetsin ne yapalım Kudret bizi böyle yaptı.Annesi demiş ki, kızım ben de böyle niyetteydim ama senin gönlünü kırmayım diyerekten bişey söylemedim. Çıkmışlar.Hala devam eder o.Götürürsün.Hem bunu söylüyorum,hem ikaz ediyorum belki içinizde bilmeyen vardır.Onun esnafı evvela anlaşır birbiriyle.Görür, bu yüz lira eder değil mi ya birbirlerine onlar bilirler daima ortaktır.Biz bu malı on liraya kadar çıkaralım aldıktan sonra kimin üzerinde kalırsa sonra ikinci bir müzayede yaparız,artan parayı aramızda taksim ederiz.Anlatabildim mi acaba?O hala cereyan eder bu.Götürmüşler, eh bi kenara ana kız boynunu bükmüş bekliyo bakalım, beş lira, altı lira, yedi lira ,on liradan yukarıya çıkmıyor.Kapatacaklar âmiyane tabirle.Tesadüf Kız Ali Bey kahyasıyla geçiyormuş.Uzaktan bakmış böyle ruhani gibi insanlar duruyor, kızla ana .Nur u iman bir kalbe dahil olursa o kalp hikmetle dolu olur,hikmetle dolu olan kalp ,bakınca görür anlar.Ali Bey’de de öyle bir kalp var.”Nedir o” demiş.E bunlar satıyorlar sıkılmışlar.Kaç lirada? On lira .Yüz lira demiş daha bakmadan. Zaten o Ali Bey geldi deyince ötekiler demişler ki geçti bizden artık.On liradan yukarıya çıkmayan o mücevher yüzyirmi,yüzotuz,yüzelli ,iki yüz demiş Ali Bey ,herkeste takat kesilmiş bulur o ikiyüz altını da han alır.Parasını demiş ki al demiş götür paralarını ver.Almış gerdanlığı kahya parayı da götürmüş vermiş .Adresini belle onların demiş.Gedikpaşa’da dik çıkmaz sokakta bir ev.Gelmiş nasıl halleri? Çok mütevazi acınacak bir halleri var.Pekala demiş.Almış gerdanlığı cebine doğru gitmiş kapıyı çalmış evin içersi sürur içersinde kimdi diyor ki Hızır mıydı diyor.Biz bunla neler almayız anne.Başımıza yuva da alacağız kendimize bir beş on kuruş getirecek bir akar da alacağız.Cenab ı Hak çektiğimiz sıkıntıları birdenbire kaldırdı.Böyle birbirinin boynuna sarılıp öpüşüyorlarmış.O esnada kapı çalınmış,kız birdenbire eski evlerde cumba vardır hatırlar mısınız bilmem.Böyle cumbadan başını uzatmış eyvaah anne demiş alan zat geldi,galiba beğenmedi parasını almaya geldi.

Öyle bir düşmüş ,titrek sesle annesi açmış kapıyı zihin o kadar dolgun ki “geri mi geldiniz,geri mi almaya geldiniz “Anlamış tabi o Ali Bey’de “yok efendim ,müsterih olunuz.” Anlatınız bakayım vaziyetinizi siz demiş,kimin nesisiniz?nesiniz? Anlatmış işte; benim kocam şöyle bir iş yapardı,şu kadar sene evveli vefat etti,bıraktığı bitti,kızına böyle bir talib oldu,nihayet uzatmayalım anladınız siz mevzuu. Bunu satmak mecburiyetinde kaldık .Allah razı olsun demek ki bizim aklımız ermiyordu ,bizim elimizden alıvereceklerdi,siz geldiniz bizi ihya ettiniz.Babası, kendim sağ kalırsam ben bunu kızıma takarım diyerekten almıştı bana bıraktı bize de olmadı.Peki demiş benim şimdi size bir ricam var ,beni demiş bu kızınıza bir peder i manevi olarak kabul etmek tenezzülünde bulunur musunuz?”Ben onun bir manevi babası olayım” değil.Onda minnet olur.Yapacağınız iyilikte özür dileyin.Anlatabiliyor muyum acaba?Yapacağınız iyilikte özür dileyin.Veren el,alan elden efdaldir.Siz verirken eliniz altta kalsın da alacak olan eli  üstte kalsın utanmasın.Anlatamıyo muyum acaba nezaket bahislerini? Buraya kadar ince .Ben demiş yine onun peder i manevisi olayım,babasının vasiyeti yerine gelsin.Buyrun demiş gerdanlığınız düğün günü takar.Hadi Allaha ısmarladık.Ooo. Netice ne oluyor,netice?Benim bu söylediklerim mamafih biraz da zevke taalluk eder,aşka taalluk eder.Marifetullah zevkliği,alanların alabileceği bir zevke bağlanır.Çünkü marifetullah zevkini tadan kimselerde,diğer zevkler azap meyanındadır.Anlatabildim mi acaba?Bir adam marifetullah zevkini tattı mı,ondan maada ne kadar zevk varsa o zevkler ona azab vermeye başlar. Birer azab olur.Biraz da bu bahis buraya giriyor.Düğün oluyor,kız sevinç içersinde söyleyeceğim yer orası değil.Söyleyeceğim yer, o gece Kız Ali Bey bir rüya görüyor ,ama rüya nedir?Haa, rüya,rü’yetten daha mühimdir.Niye? Rü’yet, gördün.İyi veya kötü geçti gitti.Şimdi iyi veya kötü, gördün mü o gitti artık o.Rüya öyle değil.Gelecek.Üzerinde adamı durdurur.Rüya, Levh ü Mahfuz’dan kulun mukadderatına ait bir hadisenin kapı aralanarak ders kaçırtılmasıdır.Rüyanın tarifi bu.Yalnız, ikisinin de aksettiği tablo bir dir.Biri adgasu ahlamdır hicab ı hâcizin sıkışmasıyle o vücuttaki bazı arızaların meydana gelmesiyle dimağa akseden kabuslar rüya halinde tecelli eder, ona adgasu ahlam der mâna.Onun da neticesi bir,hakiki Levh u Mahfuz’dan gelen şeyin de neticesi bir.Anlatamadım galiba?Rüya deyip öyle deyip geçme.Kız Ali Bey bir rüya görüyor.Rüyasında bu kızcağızın düğünü oluyor.Düğün.Gayet kalabalık.Müstesna insanlar.Eski düğünlerde bir kuşak bağlama vardır.Onun da bir mânası var.Kuşak bağlama.Beşeriyet’in Fahri Ebedi’si Mürebbi i ukul,Mahbubul Kulub olan Zat,cemiyette kuşağı bağlıyacak.Kız Ali Bey’i soruyor.”Ali nerde” diyor.Beraber bağlayacağız. Haber veriyorlar diyorlar ki sizi arıyor Fahri Alem .aman diyor ben hicab ederim,ben çıkamam. Yook arıyor siz gelmeyince olmayacak.Sıkıla büküle Kız Ali Bey çıkıyor.Fahri Alem bir sarılıyor ona .Bu milyon lirayla da alınmaz,ikiyüz altına filan alınmaz bu öyle paraylan alınmaz.Bazı varlıklar hazineylen alınmaz.Beraber bağlamışlar.O iş zevk işi.Buraya nerden girmiştik? Dedik ki havas,avama böyle yapıyor,avam havasa böyle yapıyor toparladım mı? Havas,avama böyle yapıyor,avam havasa böyle yapıyor e nihayet ara yerde bazı insan çıkıyor her şey müsavi olacak .Ahlakda,mânada her şey müsavi olmazsa olur mu? kalpte vicdanlarda. Maddede müsavi olmaz.Sen yetmiş kilosun ben seksen kiloyum. Maddede müsavi olmaz sen yetmiş kilosun,ben seksen kiloyum nasıl müsavi olacak kesecen mi beni?Maddede nasıl müsavi yapacaksın?Sen yüz gram ekmek yersin,ben ikiyüz gram ekmek yerim artanı ne olacak bunun?Nasıl maddede müsavi yapacaksın?Herkes doktor mu olacak,herkes lağımcı mı olacak? Nerden yapacaksın,Nasıl yapacaksın müsaviyi? Cüz ü kül yek diğerinden eyler istimdatı dad.Musiki bile öyledir.En ufak perdeler,en yüksek perdeleri besler.Onlar birleştikten sonra güzel taganni olur.Tek ses, olur mu?Hadi bir sesten musiki yap bakalım.akşama kadar bağır, doooo ,sus der bağırıverirsin patlıyacağım der.Maddede müsavat olmaz.Manada müsavat olduğu vakitte ,maddede yapılacak insaflar ,merhametler,  şefkatler,  hürmetler, muhabbetler meydana gelir,onun üzerine insanlık bir alem üzere gider.Bin kiloluk,onbin kiloluk, yüzbin kiloluk baskül var,eczacısın ne yapacaksın? İki gramı neylen tartacan?bir miligramı yahut daha azını şunu bunu neyse anlıyorsun ne söylemek istediğimi,bunlan tartamazsın.O ona muhtaç,o ona muhtaç.Binaenaleyh tuizzu men teşâu ve tuzillu men teşâ”(Âli İmrân,26) Hak’kın zelil kıldığı azize, aziz kıldığı zelile muhtaç.Hepsi aziz olsa da bu kainat devam etmez,hepsi zelil olsa da bu kainat devam etmez. O halde hepsini müsavi yapacağız demek sahtekarlıktır.Anlatamadık mı?Cüz ü kül yek diğerinden eyler istimdadı dad. Böyle kurulmuş bu kainat.Ama beşer o kadar zavallı vaziyete düşmüştür ki,o kadar muvazenesizlik başlamıştır ki,sen ona anlatsan desen ki azizim bu böyle müsavi,şöyle olacak,böyle olacak.Bunda bir maksat var onun gayzı nefsanisi o kadar kabarmıştır ki aklı selimine müracaat etmez katiyyen müracaat etmez.Dinler, senin bu dediklerin doğru ama o bana nazarı merhametle bakmadı ya ondan gidiyor mu gidiyor varsın ben daha sürüneyim, ondan gitsin .Buraya gelmiştir,anlatabildim mi acaba?Evet ben müsavi olmayacağım değil mi fakat onun elindeki gidiyor mu gidiyor gitsin ben daha aşağı olayım.İnsanlık merhalesini bu gün beşeriyet kaybetmiştir.Onun içün bir milletin nasibi ,vahdette olan nasibiyle,şevket ve azamette olan hissesi ile kaimdir.O insanlar arasında birlik nasibi kalkmıştır.İtimat denilen şey tamamıyla kalkmıştır.Esasen bir millet tefrikaya düştü mü şevketi kalkar.Kalbinde hikmet kalmaz.Hikmetten eser olmayan kalp,harab olmuş kuyudan farkı olmaz.Olmaz.

Halbuki bizim dedemizin kabul etmiş olduğu o manada,öyle ilme,öyle marifete çünkü sebebi hilkati,marifet diye kabul ediyor.Deden öyle düşünmüş ki,bir mana kabul ederken,sen dikkat et bu tarihin en büyük efendisi olan dedeni, geçen konuşmada söylediğim gibi bu gün taklit ettiğimiz alemi asırlarca hakimiyeti altında tutmuş yahu.Sen ne zannediyorsun dedeni? Asırlarca hakimiyeti altında tutmuş.O ,bir manaya gönül verirken,her tarafını ölçmüş,biçmiş ne var diyerekten.Bir defa sebebi hilkati diyor marifet.İlimle ölçüyor. “allimu evladiküm,bi gayri zemaniküm” çocuklarınızı bu zaman için ilim talim ettirmeyin,bundan sonra gelecek zaman için ilim öğretin diyor.Bu bitecek de bundan sonra gelecek zamanın ilmini vereceksin diyor.Sen yapmadınsa mananın ne kabahatı var?Ezberle kafanda dursun ; “allimu evladiküm,bi gayri zemaniküm”evlatlarınızı yalnız bu zamanın ilmini öğretmekle değil,bundan gayri gelecek zamanın ilmini öğretmekle mükellefsiniz.Neden? Dedenin kabul ettiği mana,ilmi,hakikatı hayat diye tabir eder.Hayat nedir dendiği vakitte, hakiki hayat,ilimdir der.Hayat dendiği vakitte, heyecan diye tarif etmezdi.Heyecanın başka ismi vardır,söyler misin?.Bu kürsüde münasebet almaz.Deden,hayatı tarif ettiği vakitte,hayatın tarifi,hakiki hayatın tarifi ilim diye tarif eder.Hak ne diyor, “Ben marifet için sizi meydana getirdim” diyor ya,o halde yaşamak ta ilme taalluk ediyor,hayatı oraya bağlamış.Ama hayatı,heyecan diye tarif etmiyor.Toplu olarak.Ferdin tekamülü kafi değil,cemiyet tekamül etmesi lazım.Niçün derler “aman mana kaybolmasın,ahlak zayi olmasın” sari hastalıktır.Hatta maddi sari hastalığa da benzemez,bir hastayı,maddi bir sari hastayı bir odaya bir yere kaparsın,kilitlersin önlersin,bu manevi sari hastalık atom,ondan daha acaip.Her yere sirayet ediyor. kilitlenmek para etmez.Acaip bişey.Girer. Sen mesela çocuğunu tek başına yetiştiremezsin.Bir cemiyet tamamıyla birleşecek.Terbiye,terbiye.Efendim olmaz.Nasıl olmaz?Terbiye, ağaçlar üzerinde bile müessirdir.İnsan,ağaçtanda mı aşağı yahu?Değil mi ya,bir orman terbiye ediliyor da ,bir camiayı insaniye terbiye edilemez mi?Ondan da aşağı değil ya.Terbiye,bir mektebin temelidir.Terbiye,bir tahsilin mebnasıdır.Nasıl anlatayım,terbiye ,bir çocuğun mebnayı irfanıdır.Çocuğun ruhu bir cevherdir.O cevheri işleyene bağlıdır.Çocuğun ruhu bir cevher,onun kıymeti alışı,onu işleyene bağlıdır,onun maharetine bağlıdır.O heykele bir incizab verebilirse o gayet güzel bir nakış olabilir,o incizabı veremezse gayet berbat bir şey olabilir.Bu günkü konuşma bu kadar yeter.

































1 yorum:

İnsanın kalbine surur ilka etmektir.” Dedi Beşeriyet’in Fahri Ebedi’si.”Ondan büyük ibadet yoktur” diyor.İnsanların kalbine surur ilka etmek,koyabilmek.Bir kırık kalbi gördün mü onun kederini giderebilmek.

Yorum Gönder

 
Şemseddin Yeşil - Tüm Hakları Saklıdır..
Designed by CruelKeSh | 2017