Kaset 177
12/04/1964 56dk. (Düzenlenmemiş Metin)
Ahlak mevzuu üzerinde devam etmektedir.Her
konuşmada tekrar ettiğim gibi mevzu iki esasa ayrılmıştı.Birine vazifeden doğan
ahlak,diğerine aşkdan doğan ahlak tesmiye edilmişti.Vazifeden doğan ahlakın
annesi akıl,ışkdan doğan aşkdan doğan ahlakın da menbaı kalp olduğunu
söylemiştik.Bazan ufak tariflerini yapıyoruz.Akıl hissin galatlarını tashih
eden bir kuvve.Meçhulden malumu çıkaran bir vasıta.Kalp de ,ahlakın bahsetmiş
olduğu kalp,sadrımızın ortasında dört odalı ,kanı şöyle şöyle yapan.O vücud u
hayvanimizin kalbi.ahlakın bahsetmiş olduğu kalp vücud u insanidir.O kalbe
taalluk eden bir kalbimiz var ondan bahseder.Mesela Büyük Kitabda öyle der ;”limen
kâne lehu kalb” Allah söyler söyler de “Bu söylediğimi kalbi olana
,olan içindir” der.Kimin kalbi varsa.Demek oluyor ki sadrın ortasında bulunan
mahruti şekil yürek denilen o ayrı.İnsan, zor anlatılması güç bi
şey.Kendimiz,kendimizi bilmeyiz.Kim tarif edebilir kendisini var mı? Bir insan
çıksın da “ben şuyum” diye tarif edebilsin.Hiç bir ânına sahib değil.İnsan
zor.Tarifi zor.Vazife,yapılması aklen,vicdanen
,muhabbeten,cemiyeten,örfen,hakiki medeniyeten,mânen, mukaddes ,mecburi olan bi
şey.Vazifenin tarifi.Onun için tarif ederken vazife her şeyden mukaddes deriz
de fakat ne olduğunu da pek layıkıyla bilmeyiz.Neden
mukaddes?Aklen,mânen,cemiyeten,muhabbet nokta i nazarından ,meşruiyet nokta i
nazarından ,insaniyyet nokta i nazarından yapılması mecburi olan şeyin adına
vazife derler.Demek ki bu kadar büyük bir ehemmiyeti var.O halde
mukaddestir.Mukaddes olan şey kudsiyattan doğar,kudsiyatta, ahlakiyattan
doğar.Ahlak da, Allah dan doğar.Ebediyet mefhumuna bağlı.Bu işi yapıcaksın
dendi fakat bunun yapılması muvakkat bir zamana bağlı olursa orda bi iş
tutturamazsın.İki insan tasavvur edin,iki er.İki er tasavvur edin.Onun biri
diyor ki “ kainat bir tesadüfün neticesidir.Onda ebediyet,ezel aramak,şuna
sahip bulmak filan bunlar boş hissi sözlerdir.Tesadüfün neticesi.Ben de tekamül
etmiş bir hayvanım.İşte bu alemde ne kadar durursam bundan ibaret.”Biri de
diyor ki “ Hiç bir matbua tâbisiz olmaz.Bu kainat kâbildir amma
fâil değildir.Bir muhasebe,muhasipsiz olmaz.Bir eczanenin ilaç şişeleri bir
yere dökülmeklikle karmakarışık bir şekilde bir şey,bir netice meydana
gelmez.Bir matbaanın da harf kasaları birden bire bir birine karışmasıyla bir
mevzuu ,gayesi, mukaddimesi olarak mükemmel bir kitap meydana gelmez.Milyonla
sene matbaadaki harfleri yukardan raftan kasaları hoop bir at hadi bakalım mevzuu,
gayesi ortada bir kitap meydana getir.Gelmez.Binaenaleyh bu kainat mıstardır
mastar değildir.Kabildir,fâil değildir.Matbuadır,tâbi değildir.Ben kendi iç
alemimle baş başa kaldım vicdanımdan ebed sedasını duydum.Benim gibi
şuurlu,izanlı,merhametli,hisli,aşklı,şevkli ,muhabbetli bir varı izansız,
şuursuz,vicdansız bir varlık meydana getiremez.Bir şeyin cüz’ünde bulunan
herhangi bir tecelli ,kül’ünde olmalı ki zahir olabilsin.Binaenaleyh ben mensi
ve mühmel kalmayacağım.Benim kalbim ebed diye bağırıyor,senin kalbin de adem
diye çağırıyor ne yapalım sen de mazursun ben de mazurum diyor konuşuyolar.O
tesadüfün neticesi diyen insan ,kimse elbette ihtirasât ı nefsaniyyesi
kabardığı vakit ,fırsat eline geçtiği zaman bir muhasebe i nefs ,bir hubb u
gayr,bir kıyas ı nefs yapacak değildir.Onun içün o andaki ihtirasât ı
nefsaniyyesini tatmin etmeklik içün olan fırsat o fırsata o saadet
der.Vurur,yakar,yıkar. Hudanegerde ,Allah muhafaza etsin bu iki er,biri diyor
ki ; ben takvim i insanimden yaprağımı koparırken her gün aslıma kavuşuyorum
aşkı ile çırpınıyorum.Diğeri de yok oluyorum diye yaşıyorum.Acaba bir düşman
hamlesi olduğu vakitte bu iki erin hangisi vazifesinde sâdıktır?Biri der ki ;
ben yirmi yaşındayım,yirmibir yaşındayım senin namına mı öleceğim ben?Bir ebediyet
mefhumu kabul etmemiş ki .Onun nazarında belki iyilik kötülük diye tarif edilen
bişey varsa da ona o adi bir kelimeyle cevap verir kıymet hükmü der.Dünkü
cemiyet böyle dedi,bu günkü böyle dedi der.Öteki; hayır, ben kıymeti Allah’dan
alırım der.Cemiyetin verdiği kıymetler de vardır amma asıl onun üstünde de bir
kıymet vardır ki o hiçbir vakit solmaz,hiçbir vakit rengini atmaz,hiçbir vakit
kıymetten düşmez.Şimdi bunun hangisi daha kuvvetli bir şekilde ağyara karşı
hadim olur ,vazifesinde lazım gelen ahengi muhafaza edebilir?O insafın vereceği
cevap tabi hepinizde bilirsiniz.İşte deden,tarihin en eski efendisi olan bir
deden var ya senin.Dedeni iyi tanı.Zengin bir tarihe mâliksin.Değil mi? Çok
zengin.İlimlere mevzu vermiş. Bir çok isim sayabilirim.Bu gün medeniyetini
taklid ettiğimiz âlemin ,beynelmilel varlığın en ileri gelmiş,sözleri hüccet
burhan olmuş olan insanlar insaf ediyor senin dedenin ismini zikrediyor. Evet
diyor biz hakiki medeniyeti ordan aldık.Böyle.Adres veririm sana, ismini
söylerim.Ama şimdi siz kıymet bilen insanlar olduğunuz için lüzumsuz işgal
etmeyeyim huzurlarınızı.O aşk ile yaşamış o zevk ile afitab tulu edince ,şeb i
zulmet zahir olur.Hakikat güneşi de gönle tulu edince ,o kimsenin gönlünde
karanlık kalmaz.Mevzu dahilinde değil.Nasıl yapar o?Öyle bir güneşe kalbinin
penceresini açmıştı ki,zaten şöyle bir misal verelim;bir insan güneşe kızsa
odasının pencerelerini perdelese ziyan verir mi güneşe?Umrunda bile değil.Kendi
karanlıkta kalır.Mâna ile,hakikatle,Hak ile arası açılanlar,kendi kendilerini
karanlıkta bırakanlardır.Yoksa Hak,hakikatın,mânanın hiçbir şeye ihtiyacı
yoktur.Kapayalım perdeleri indirelim,daha başka perdeler koyalım buraya güneş
girmesin.Güneşden bir şey eksildi mi? Yok.Biz kendimiz karanlıkta kaldık.Ondan
bişey eksilmez,karanlıkta biz kalırız.Sonra dikkat olunacak noktalar
vardır.Mühim noktalar.İnsan hakiki kıbleden gafil olursa ,her bâtıl ona kıble
olur.
--/-
-2-
Acaba bişey anlatabildim mi? hakiki kıbleden
gafil olursa ,her bâtıl ona kıble olur.Yakasını kurtaramaz o vakit.Onun içün
ahlak der ki, gaibâne aramayı bırak.Biz arıyoruz ama gaibâne arıyoruz.Bu gün
hep ana hat vererekten geçeceğim sonra tafsilata geçeceğim başka konuşmalarda
sağ kalırsam Allah ister çıkarırsa.Gaibâne aramayı bırak der.Aradığını,aradığından
sor.Biz hep gaibâne ararız daima elimiz boş kalır.Öyle.Ne vakite kadar böyle
arayacağız?Gelmede gitmede ihtiyarımız yok.Var mı böyle bir şey? Bunu hemen
hemen her konuşmada tekrar ediyorum.Sofranın ekmeği de onun içün.Gelmede
gitmede ihtiyar yok.”Beyefendi bir darül şuhud var teşrif eder misiniz?” diye
sordular mı hiç birimize? Hanımefendi böyle bir darül ibtila vardır,dünya
derler ismine zahirde bal gibi tatlıdır fakat içinde acaibat vardır pek
görünüşüne aldanma ,hezar âşina bir acuzeye benzer.Sana gülerken başkasına
işaret eder.Böyle bir yerdir burası.Öyle bir yere gönderiyorum sizi “
diyerekten sordular mı?Giderken de sormazlar.Sonra bu geliş gidiş o kadar uzun
boylu değil.Gözünü aç kapa bitiyor.Neden bir birimizi yiyoruz,neden nifaka niye
tefrikaya düştük?Niçin müteaddit vücutta bir ruh olarak yaşayamıyoruz? Ahlakın
gayesi budur tek kelimeyle;müteaddit vücutta bir ruh olarak yaşamanın çaresine
bakın der.Sonra, her zamanın kendine mahsus ehemmiyetleri vardır.Hastalık da
öyle değil midir ya?Bazen gelir Doktor der ki bir ufak devresi kalmıştır sürat
lazımdır der kaptırdık mı kurtaramayız der.Zaman,tefrika zamanı değil.Zaman,bir
birimizle uğraşmak zamanı değil.Zulmü gördüğü yere adli koyan,cehli gördüğü
yere ilmi va’z eden,inkarı gördüğü yere imanı yerleştiren dedenin çocuğu neden
bir birini sevmez?Niye netice alınmaz? Hüdâ bizi dünyanın yüzünde
oturtturuyor.Bu sema yok başka yerde.Bu edâ yok,bu koku yok.Bu,kendi güzelliği
ile duran şeydir.Üzerinde işlenmeden güzellikle duran.Böyle bir yerde durduruyor.Bu
kokuyu bulamazsın.Bu edâ,bu an yok.Herkes tek tek iyi olabiliyor.Üç konuşma
evvel söylemiştim.Üçünü getir bir araya iyi olmaklık için.Olmuyor.Tek tek iyi
olabiliyor,bazı meziyetler arıyorsun bulunabiliyor,Fakat üçünü bir araya getir,
birleşir seni yıkar.Sor neden de. böyle yapar cevap da acayipdir.Niye? Sanki
böyle yapmak Kudret’e karşı bir cevap yahut o aczi ile ne bileyim bir o cürmünü
affettirtmek.Eder mi hiç? Olur mu hiç öyle şey?Kopunca bir teli bağlansa da
düğümlü kalır .Sen bir defa gönlü kırdın mı kattiyen tedavi olmaz.Olmuş gibi
gözükür iyi insanlar öyle gösterirler oldu mu zannedersin? Olmaaz.Yoktur öyle
bir şey.Kumamış ki Hüdâ.Ruhun mest olacağı bâdeyi içmiyoruz biz.Ruh, şarab ı
İlahi’den mest olur.Biz daima nefsin bâdesini içeriz o da hevâyı heves
bâdesidir.Kokar.İçki kokusu anlama ha.O ehemmiyetsiz koku o değil o değil.Fena
kokar fena.Mânen kokar mânen.O koku değil.Tatmıyoruz.Aşkı tadanla duyan bir
değil ki.Belki duyarak yaşıyoruz ama tatmak şarttır.Tattıktan sonra
birleşecek.Tatmadan duymakla birleşemez.Neden birleşemiyoruz ben bunu
anlamıyorum.Hep böyle daima “yapmalı vallaha” diyoruz.Olur.”Yarin” deme
yarinler geçti çok yarinler nice yarinler geçti.Ziraat günleri,geçmeye
gelmez.Ekinin bir günü vardır geçirdimi fayda yok.Belle belle yok yapamazsın
ekemezsin.Binaenaleyh mânanın,ahlakın,yaşamanın ekin günleri vardır.Onu geçirme
.Anlatamıyorum galiba.Nasıl ekinin günü varsa onun da günü var.Günlerini
geçirdimi olmaz tutmaz.İlim,fikir,terbiye daima yükselmeli der.Yapalım bir,ölçü
yapalım.İlmen ne kadar yükseldik,fikren ne kadar yükseldik,terbiye mânası
nerede?İlim,ahlakın emirlerinden ilim ,fikir,terbiye daima yükselmeli daima
terakki etmelidir der.ilim,fikir,terbiyenin hâli tevakkufda kalması ,bir kavmin
unsur u manevilerinin durması demektir ki o durma devre i initafa kapı
açar.Yıkılma devresini açar.dünkü ilminle bu günkü ilmin,dünkü fikrinle bu
günkü fikrin ,dünkü terbiyenle bu günkü terbiyen müsavi ise kötü.Göreyim
der.Bir esas daha söyleyeyim size ,yek nazarda avam ile bayağı umumu hali ile o
sahanın ilim adamları aynı derecede yükselmişse yine yıkım vardır.Parlak gibi
gelir ama hayır parlak değil.Yıkım vardır.Neden olsun yıkım? Evet demek ki o
günün ilim adamlarına göre bir had verilmiştir o bir had o hal bir had oluyor
ulemanın fikri avamın izanının kalıplarına kadar müsavi geldiği vakit o günün
ilim adamları terakki etmemiş demektir.anlatamıyo muyum acaba? E o günün ilim
adamları terakki etmeyince o halde ilim inkıraza yüz tutmuştur.Bir yerde de
ilim inkıraz etti mi ne kalkınma olur,ne terakki olur ne maddeten yükselinir ne
manen yükselinir. Onun imkanı yoktur.Sonra siz zannetmeyiniz ki ilim adamı
dendiği vakitte bak yukarda ilk önce düsturunu koydum,fikir,ilim,terbiye çok
esaslar üzerinde gezindik gezindik insan mefhumu üzerinde. Şimdi farzedelim ki
bir ilim adamı diyoruz.O ilim adamında gördüğümüz saha nedir?Farz edelim ki
yüksek bir mühendis,yüksek bir doktor,yüksek bir hoca o sıfatları aldığımız
ande,al onun mühendisliğini,al onun hocalığını,al onun doktorluğunu hiç kıymet
verilmeyen insanlar seviyesinde kendisindeki mana mevcut mu o ahlaktan.. o adam
ilim adamı değildir o âriyettir ondaki şey. Anlatabildim mi acaba?Yook neden?
Onun cemiyette ahad ı nasdan ahaliden,avamdan denilen insanla ,o elindeki
âriyet sıfatı,iğreti sıfat alındığı vakitte mânasına taalluk eden bizatihi
varlığında yani mecburi olan fıtratında bir tekamül yok mu,yok.O halde onun
ilim adamlığıyla ne alakası var?O işin hammalı o.Böyle yükselmiyoruz
anlatabildim mi? Bu gün bunu konuşmak için çıktım.Böyle yükselmiyoruz.Mesele
bu.Efendim dört tane lisan bilirmiş.Güzel.Al bildiği lisanları ,ondan sonraki
cibilli meziyetini araştır.Cemiyette hiç kıymet vermediğin insanlardan belki
daha aşağı belki müsavi.İlim adamı mıdır? Hayır.Öyle şey yok.O öyle ucuz bişey
midir o?Sonra bunlar gayet az bir zamanda olacak.Her konuşma tekrar
ediyoruz.Kırk yaşındasın kapa koy ortaya bi şey.Koyamazsın bişey iki gözüm.
--/-
-3-
Onu üç misli yap yine öyledir o.Kırk yaşına
kadar geçirdiğin bir halin suratini şöyle bir teemmül et.Elli yaşına kadar
geçirdiğin o hayatın suratini şöyle bir teemmül et.Onu beş misline çıkar imkanı
yok ya ona çıkar yine o bir noktadan ,bir andan ibarettir.Hiç bi şey yok.Onun
neticede numara kağıdını okuyacaklar.Yaa böyle numaraları okurlar adama.Hali
ihtizarda insana oniki suret gösterilir.Bir anı gayrı munkasende oniki sureti
görür.Hani şöyle bir “bak” kumandası verirler ya o bak kumandasında oniki
sureti ani bir kimyevi bir kuyuya düştü birden bire gaz oldu o da görür
mü?zaman yok mekan yok öyle bir şey yok ki mânayı mücerredede daim devamda
görür tabi.Görecek.Açar böyle.Oniki suret.Amelinin sureti seyret bakalım
der.Filmi çevirir.İlminin sureti der.Senin miydi,âriyet miydi bak bakalım
der.İtikadının sureti,gönlünde kime bağlanmıştın?Makamının sureti,halinin sureti,resulunun
sureti,püüü, manzume i kuvvayı ilahideki kendisine takibeden kuvvenin sureti
.İsmi af’’aldeki isminin sureti.Uzun sürecek yoruldum.Hepsini anlatmak lazım
sonra bunların bi cümleyle olmaz.Amelinin suretine ,ism i ef’al deki isminin
sureti.Cümle halinde belki hafızan kuvvetlidir aldın birdenbire anlatmam lazım
ama tâkatim yok.Bunların hepsi görecek.Hülasa acaba insana,insan denmesindeki
hikmet nedir bilir misin?insan, insan,ünsden müştaktır.Enisi Hak olduğundan
dolayı insan denmiştir.İnsana,insan denmesi kendini ibda eden Kudret i
Mutlaka’yı düşünmek kudreti olduğundan dolayıdır.Bir daha tekrar edeyim
cümleyi,İnsana,insan denmesindeki illet i hikmet,kendisini ibda eden Kudret i
Mutlaka’yı düşünmek kudreti olduğundan dolayıdır.Bu, her şeyi halleder.Bu
cümle.Şöyle de anlatılabilir insan,sizde bir konuşan var,bende bir dinleyen
var.Yahut bende konuşan var,sizde dinleyen var.Öyle değil mi? Sizdeki
konuşanla,bendeki dinleyenin yahut bendeki dinleyenle, sizdeki konuşanın
mecmuuna insan denir.Sen,bensiz olamazsın,ben sensiz olamam.Böyle olduğu halde
birbirimizi yeriz.Olurum.Olamazsın. Olamazsın.Herkeste bir gaye vardır.Bir şeye
sahip olmaklık emeli vardır.Farz edelim ki Kudret, bütün mevcudatı arşı ile
ferşi ile seması ile bütün varlığı ile size veriyor.Yalnız bütün insanlık
kalkacak tek başına kalacaksın diyor.Bir sen kalacaksın.Kaç dakka
yaşayabilirsin?Çıldırırsın çıldırır.Yirmidört saat kalamazsın kendi kendine.Ama
bir adamı hapsederler,hiç kimseyi göstermeyecek bir vaziyette bir yere
tıkarlar.Ya yaşıyor ya o yalnız kendisinden başka kimseyi görmediği
halde.Muhayyelesinde var. Muhayyelesinde muamelesi cari onun.Fakat tamamıyle
kalktığını tahkik makamında bilsin o anda yaşayamaz.Anlatabildim mi
acaba?Yaşayamaz.E iş böyle olduğu halde neden biz bir birimizi yeriz?”Cüz ü kül
yekdiğerinden eyler istimdad ı dad.Münasebet geldikçe söylüyorum.Kudret’de
tekerrür yoktur, daima tederrüd vardır,teceddüd vardır.Allah, bi yaptığını bi
daha yapmaz âdeti öyle.Bir yaptığını ,bir daha yapmaz.Bârân ı rahmetin her
katresini ,manzume i kuvvayı ilahisinden bir kuvveye indirir,indirtir.Bir daha
ona hizmet vermeyen Kudret’dir.Anlatabildim mi acaba?Öyle o. Bizim bu alemde
vücud bulmamız içün birer,bir birimize ait sebepler var.Onun içün hiç kimse,
ahlakın ilk dersi ve son dersi oraya bağlanır.Maalesef işte ilim dedim ya misal
getireceğim size.Köyden çocuk gelir,ilme intisab eder.Mektebe gider yahut
hususi okur her neyse.İlk geldiği vakit boynu büküktür.O iyi okuyanlara imrenir
yanına yaklaşır,bişey almak ister,kendi kendine “ahh ben de olsam” der “ne
kadar zavallıyım” der.Böyle mütevazi,boynu bükük,kabiliyeti olur biraz bişey
öğrenmeye başlar,öğrendikten sonra o böyle bükülen hafif konuşan çene değişir.O
kemikleri çıkmaya başlar.Ne bileyim çenenin adalesinde bir hal olur.Biraz daha
ilerlerse, okutanı beğenmez.Köye gittiği vakitte babasının ayağa kalktığını
ister.İlk geldiği gün alimdi,şimdi cahil oldu.Anlatabiliyo muyum acaba?Çünkü
ilim ona, benliğinden soyun,bütün mevcudatta Hak’kın varlığını idrak et,insan
olarak yaşa diyodu.O ande bütün varlığa karşı boynu büküktü,mütevazi
idi,halimdi,selimdi ,rakik ul kalb di.Şimdi tamamen o sıfatlar tamamı ile
değişti.İblis sıfat oldu,”ben varım” diyor.O varlığın içersinde, zaman bir de
eline fırsat verir de ,muazzam bir de masa verecek olursa yakar.Anlatamıyo
muyum acaba?O ilk geldiği gün âlimdi o.İlimden beklenen sıfat onda
vardı.Terbiye olmuştu o. Meftur olarak,fıtri olarak öyle idi.O sonra kalınlaştı
“ben varım” dedi.Hocasını da beğenmez.Halbuki kimi beğenmesen muhakkak o
beğenmediğin şeyde senden üstün bir sıfat var ki Kudret getirdi.Eğer sendekinin
aynı olsa idi onu getirmezdi.Âdeti yok Allah’ın bi yaptığını bir daha yapmıyo
ki.Şunu beğenmedin değil mi ya muhakak bunda senden üstün bir sıfat var.Olmasa
gelmez.Öyledir.Parmak izi diyorlar basıyorsun milyarlarla namütenahi milyarlar
nümilyonlar geliyor birininki birine uymuyor.E bugün en mühim senetlerde
kullanılacak olan budur.İmza taklid edilir gidersin uğraşırsın
.Fotoğraf,kıymeti düştü,seksen şekle sokuluyor.Ya? Taak dedenin kullandığı “bas
parmağını bakayım “ der.Kopyasını çekmenin imkanı yok.Öyle bol paran filan var
senet alıyorsan parmaklarını şöyle bir bastırt,istersen beşini birden
bastırt.Onun tekrar tasdika inkar ettiği vakitte ehli vukufa filan gitmeye
lüzum yok derhal iş hallolur.Eşi yok çünkü.Yapmamış.Bir yaptığını bir daha
yapmaz.Eşbahda böyle olduğu gibi mânada da öyle.Bu eşbahdır.Bunda bunun aynını
yapmadığı halde bak şöyle bi defa bak yahu.Ne muazzam,bu suretler içersinde ne
renkte gözleri boyamış bir birine benzer fakat bir birinin aynı
değildir.Fotoğraf makinasınlan bir resim çekersin,üzerinde bir daha çek,bir
daha onun üzerine çek,bir daha çek ondan sonra o karmakarışık olur tahlil
edemezsin.Fakat burda oturursun namütenahiye kadar çekersin hiç birisi bir
birine karışmaz.Ufacık muhafazanın içersinde hepsini de ayrı ayrı
görürsün.Öyledir o.Küçük görmeklik hakkını kaldırmış Kudret.Niye? Onda senden
üstün bir sıfat var.Ne var?
--/-
-4-
Muhakkak bir şey var.Ya senden iyi
konuşur,ya senden iyi yazar,ya senden kuvvetli,ya senden hafızası üstün,bişeysi
var onun.Olmasa,olmazdı.Ondan dolayı oldu.Kainatta ne kadar insan
gelmiş,bilmiyoruz hilkatini,Kudret bilir adedini.O gelenlerin her
birisinin,birisinden namütenahiye kadar üstün sıfatı var.Hepsinde ayrı bir
sıfat yaparaktan yapmıştır.Anlatabildim mi acaba?Her birisinde ayrı bir sıfat
koyaraktan yapmıştır.Şöyle bir tarif yapayım insan,belki biraz daha iyi
anlaşılır ama zorca gelecek.Neyse .Bir kişi anlasa benim için
zevktir.Azamet,kibriya,bu iki kelime de büyüklük manasınadır.Şimdi bu iki
kelimenin âlem ve âdemdeki tatbikindeki inceliğe dikkat edelim.âlemde tatbik
edildiği vakitte azamet kelimesi tatbik edlilir çünkü azamet sıfat ı cismaniye
ait büyüklüktür.anlatabildim mi acaba?Kibriya, zatda,manevi büyüklükde
kullanılan bir sıfattır.Onun içün azametin mazahiri mecmuayı mükevvenat olduğu
halde kibriyanın mazharı yalnız insandır o halde satılma,gâfil olma.Ara.Zengin
olmaya çalış.Mâna zengini ol.Madde zengini ol.Öyle mi? Demek ahlak da böyle
maddi zenginliği.Elbette mâna da maddi zenginliği amirdir.Öyle şey yok.Onlar
yanlış telkinlerdir.Zengin.Zengin kalbli ol.Mânası bu.Maddeten de zengin ol.Ama
ahlakın zengin tarifi acayipdir.Ahlak,zengini tarif ederken,zengin olmak
der,paranın yerinde beklemesiyle değil,paranın yerine gitmesiyle olacağını
söyler.Anlatabildim mi acaba?Zenginlik der, para elinde beklemekle değil para
yerinde beklerse çirkin nazariyeler meydana gelir kasaları parçalarlar yağma
ederler.Dünya oraya doğru gidiyor…gidiyor.Ne diyor zengin olmak,parayı,para
yerinde beklemekle değil,paranın yerine gitmekle olacağını bil
diyor.Yerine.Ahlak,mâna,hiçbir şeyi boş bırakmamıştır.Onun içün der,bunları
bildikten sonra ,bunu bildin mi der yalnız cismani hoşlukta kalmazsın
der.Yalnız cismani hoşlukta kalma ,tevhidin çeşnesinden lezzetinden habersiz
olma.anlatabiliyo muyum acaba?Öyle olunca hakiki
insana.Doğum,ölümledir.Diri,ölüye rağbet etmez.Bu hayatın dedikodusu ile nifakı
ile can yakarak kendisine saadet temin edip yaşaması ile yaşayan kimseye ahlak
ölüdür der.Öbür kimse o diridir der binaenaleyh diri ,ölüye rağbet
etmez.Ahiret,mahsı hayattır der.Acaba anlatabiliyo muyum?Değiştireyim mi
mevzuu, bunun üzerinde yürüyelim mi?Olur ya.Korkunçtur fakat balıklar için bir
tesiri yoktur.Bu yaşadığın alem bir deryadır gel bunda balık gibi yaşa hadisat
sana tesirini icra etmesin.Öyle değil mi,deryanın suyu nasıl korkunç değil
mi?Böyle simsiyah olur bazan dalga vurduğu vakitte filan.Karanlık gecede bir
acayip mehib bir hal tecelli eder.Fakat içindeki balığın şeysi umrunda
değildir.Daha zevklenir,daha hoşuna gider.O şekilde yaşamanın çaresine bak
der.Hülasa,eğer selamet i fıtriye ile gelmişizdir.O selamet i fıtriyemizi
bozmaz biraz muhasebe i nefsle yaşarsak,kendimizi ölçerek yaşarsak vücud
şehrimizden içeriye bizi sokarlar.O vakit batınımızın ne kadar münevver bir
alem olduğunu anlarız.Onu anladığın dakikadan itibaren münevversin.Onu
anlayamadın mı öyle yağma yok.Münevver. Ne münevveri?Münevver.Sen kendi vücud
şehrini bilirsen,batınının şems u duha gibi münevver olduğunu çok iyi
görürsün.Ondan sonra huzur u kalb gelir.Onu görmedikçe,dünyanın serir i
saltanatına sahib olsan yine huzur içinde yaşayamazsın.Esirsindir.Ara,kırık
kalb ara,kırık kalb.Bir insan yetiştirmeyi ahd et.Bir,bir.Bir tek insan
yetiştirebilsen yeter.Bir tek.Ama zordur o.İki çeşmim sirişk i efşan ver kalbi
viran al ,tükenmez hasra gelmez daimi irad lazımsa.İki çeşmim sirişk i efşan
ver .Gözyaşı ver,gözyaşı ver.Alacağın
gözyaşı çünkü ondan pahalı bir şey yok.Gözyaşı,hiçbir zengin onu satın
alamaz,kudreti yetişmez.Yalnız Allah
alabilir.Gözyaşı.İki çeşmim sirişk i efşan ver kalb i viran al tükenmez
hasra gelmez daimi irad lazımsa.Han alırsın saray alırsın apartman alırsın
,kiracıyla aran bozulur,tıkanır,kırılır. Tamir et der şunu yap der,şu
olur,eskir.Tamiri yok,derdi yok daima artan varidatlı bir yer almak istiyo
musun diyor.Git diyor gözyaşınlan bir viran kalb satın al.Bir ahh eden bir
adamın kalbini al.Ah.Ah,büyük şey tatlı söyleyebilirsen kapılar açılır.Bir zat
varmış vardı.Manastırlı Ahmet Baba namında bir adam.Hazreri insan.Bir sohbet
esnasında,bir konuşma esnasında münasebet almış da işte vaktiyle Hacca
gittiğinden şurdan burdan bahsederken o huzurda bir genç varmış.Genç.Demiş
efendim birkaç sefer gittiniz galiba.Yedi defa gittim demiş.Genç yanarak bir
“aahh” demiş bir defa gitsem. Evladım o “ah” ını ver yedisini sana vereyim
demiş.Anlatabiliyo muyum acaba?Evladım o tatlı “ah” ı bana ver ben sana
yedisini vereyim.Ah. Öyle “ah” Mevla’ya müştak olanlarda çıkar.Mevla’ya müştak
olana da her şey müştak olur.Şevk ateşiyle yananı da başka ateş yakmaz.Aah şevk
ateşiyle yandı mı başka ateş yakmaz.adam yetiştir.Ama geçen konuşmada demiştim
ki ,iki kimsezizi,iki zavallıyı böyle çıkarıp cemiyette şahsiyet sahibi edecek
vaziyette üzerinde titrerse ikimiz şöyle yanyana oluruz dedi Beşeriyetin Fahri
Ebedi’si ona bir misal verdim uzun boylu.Bir manevi bir zevkli bir ânı anlattım
da bir kısmı yarım kaldı.O büyütmek kolay.Kolay o.Evde yemek pişiyor tencereden
bir parça verirsin.Eh üç tane yatak var birisi kırpıntıdan dolmuş şuraya yatsın
dersin.Öyle değil.Öyle değil.Şimdi mesela bak kurban bayramı geliyor.Kurban
bayramı.Evinde kızın var .Öyle yerlere koy ki,Kudret öyle yerlere yerleştirir
ki onları o kolay mı ya öyle yerlere yerleştirir ki. Evinde kızın var.Onyedi
liralık çorap aldın,âdi misal verelim.Birisini de büyütüyosun.E o da onun gibi
giyecek değil ya ona da işte al şurdan beş liralık altı liralık bir tane
al.Ötekine gittin işte ikiyüz küsür liraya metrosu bir kumaş aldın ona da iyi
şeyler çıkmış işte otuzbeş liraya kırk liraya veriyorlar al.Acaba yine bu girer
mi buraya?Yook.Öyle şey yok.Niye?
--/-
-5-
Kızına yedi liralık alsan aklına bişey
gelmez ama o “benim de babam olsaydı yahut benim de cemiyette böyle bir sahibim
olsaydı yahut ben de bu biçim giyerdim” diye boynunu büktü mü Resul u Ekrem’in
boynu bükülür ve sen yanarsın.Bu iş çok tatlıdır çok da tehlikelidir.Bizde de
vardır bunu söylerler böyle bir tane külah giydirir şuraya kadar geçer külah.
Bir ayağında hanımın pabucu bir ayağında beyin ayakkabısı tek tek bakkala
gider.Ondan sonracığıma..ha ecir,gündeliklen tutmuşsun parasını veriyorsun o
başka o ayrı.Bunu sen bu dediğim gaye ile ben buna talibim dedin mi olmaz.Ama
işçin tuttun işta al beş liraya on liraya haftalığın gündeliği üç liraya on
liraya yirmi liraya her neyse o ayrı bir
iş o öyle değil de.Ben bunu biraz evveli söylediğin şeyle yapacağım bu kırık
kalbi alacağım. alabilir misin?Alamazsın.Neden? O kırık kalbde Allah oturur da
ondan alamazsın.Pahalı satar kendisi.Kolay mı o?Öyle vardır.Külahından belli
etmese,önlüğünden belli eder.Bunun ölçüsü öyle der Beşeriyet’in Fahri Ebedi’si
;Hiç tanımayan bir kimse o evin içersine girdiği vakitte senin himayende
cemiyete bir şahsiyet olarak çıkaracağın kimsenin oranın âzası olduğuna kanaat
ederlerse bu ecri alırsın der.Ya bu evin kızıdır ya bu kızının
kızıdır.Anlatabiliyor muyum? Burda sahib i rukünden biridir dedirttin mi
alırsın.Ama o kışın soğukta mermer taşlığı siliyor,pancar gibi elleri olmuş o
karda kızın ayak ayak üzerine atmış tırnaklarının ucunu yapıyor yine böyle mi
olur? Yok azizim öyle olmaz.Bu günkü konuşma bu kadar yeter.
5 yorum:
Bir zat varmış vardı.Manastırlı Ahmet Baba namında bir adam.Hazreri insan.Bir sohbet esnasında,bir konuşma esnasında münasebet almış da işte vaktiyle Hacca gittiğinden şurdan burdan bahsederken o huzurda bir genç varmış.Genç.Demiş efendim birkaç sefer gittiniz galiba.Yedi defa gittim demiş.Genç yanarak bir “aahh” demiş bir defa gitsem. Evladım o “ah” ını ver yedisini sana vereyim demiş.Anlatabiliyo muyum acaba?
Köyden çocuk gelir,ilme intisab eder.Mektebe gider yahut hususi okur her neyse.İlk geldiği vakit boynu büküktür.O iyi okuyanlara imrenir yanına yaklaşır,bişey almak ister,kendi kendine “ahh ben de olsam” der “ne kadar zavallıyım” der.Böyle mütevazi,boynu bükük,kabiliyeti olur biraz bişey öğrenmeye başlar,öğrendikten sonra o böyle bükülen hafif konuşan çene değişir.O kemikleri çıkmaya başlar.Ne bileyim çenenin adalesinde bir hal olur.Biraz daha ilerlerse, okutanı beğenmez.Köye gittiği vakitte babasının ayağa kalktığını ister.İlk geldiği gün alimdi,şimdi cahil oldu.Anlatabiliyo muyum acaba?Çünkü ilim ona, benliğinden soyun,bütün mevcudatta Hak’kın varlığını idrak et,insan olarak yaşa diyodu.O ande bütün varlığa karşı boynu büküktü,mütevazi idi,halimdi,selimdi ,rakik ul kalb di.Şimdi tamamen o sıfatlar tamamı ile değişti.İblis sıfat oldu,”ben varım” diyor.O varlığın içersinde, zaman bir de eline fırsat verir de ,muazzam bir de masa verecek olursa yakar.Anlatamıyo muyum acaba?
insan, insan,ünsden müştaktır.Enisi Hak olduğundan dolayı insan denmiştir.İnsana,insan denmesi kendini ibda eden Kudret i Mutlaka’yı düşünmek kudreti olduğundan dolayıdır.Bir daha tekrar edeyim cümleyi,İnsana,insan denmesindeki illet i hikmet,kendisini ibda eden Kudret i Mutlaka’yı düşünmek kudreti olduğundan dolayıdır.
Ahlak,zengini tarif ederken,zengin olmak der,paranın yerinde beklemesiyle değil,paranın yerine gitmesiyle olacağını söyler.Anlatabildim mi acaba?
İki çeşmim sirişk i efşan ver kalbi viran al ,tükenmez hasra gelmez daimi irad lazımsa.İki çeşmim sirişk i efşan ver .Gözyaşı ver,gözyaşı ver.Alacağın gözyaşı çünkü ondan pahalı bir şey yok.Gözyaşı,hiçbir zengin onu satın alamaz,kudreti yetişmez.Yalnız Allah alabilir.
Yorum Gönder