Kaset 180
28/10/1962 85dk. (Düzenlenmemiş Metin)
Mevzu başlıca iki esasa ayrılmıştı.Birine
vazifeden doğan ahlak,diğerine aşkdan doğan ahlak tesmiye edilmişti.Vazifeden
doğan ahlakın annesi akıl,aşkdan doğan ahlakın madeni,menbaı ,mastarı kalb
olduğunu söylemiştik.Tabi buradaki aşk,her konuşmada tekrar ettiğim gibi
romanda okunan aşk mânasına değil.O öyle bir aşk ki onunla yoğrulan simayı
hiçbir ayine çirkin göstermez.O öyle bir aşk.İnsan âsude kaldığı zaman kendi iç
aleminde mânayı enfüsisi ile vicdan ı kibriyası ile mânayı ihtivası ile başbaşa
olduğu an kendisine bazı sualler sorar.O suallerin içersinde ilk sorduğu,aslını
aramak sualidir.Merak eder acaba ben kimim der.Neyim ben,benim gelmemde
gitmemde ihtiyarım var mı yok mu? Ben şimdi otuz yaşındayım yirmi yaşındayım
.Yirmi sene evvel yirmibir sene evvel otuzbir sene evvel ben kendimi bilmezdim
muhitim de beni bilmezdi.Benim hiçbir yerde kaydım da yoktu.Ne ismen,ne
cismen,ne resmen ,ne vesmen tanınmayan bir varlıktım.Ben şimdi taayyün etmişim
bu ruyayı taayyünde ben neyim acaba?Nihayet neyim,nereden geldim,ne olacağım,bu
yük bana niye vurulmuştur? Hepimiz yüklüyüz.Acaba nereye götürülüyorum.Hayat
nedir,memat nedir ,hilkatten gaye nedir,ben böyle başıboş mu kalacağım?Bu
suallere almış olduğu cevabın neticesinde kendisinde hâsıl olan bir varlık onun
adına aşk derler.Ahlakın tarif ettiği aşk ki âlem i kudret anınla
fethedilir.Malum ya insanın iki vechesi vardır;bir yüzü âlem i hilkate açılmış
bir yüzü de âlem i kudrete açılmıştır.Âlem i hilkate açılan yüzüne vechesine
akıl denilen şey ihsan edilmiştir ona rehberlik o yapar fakat âlem i kudrete
taalluk eden kısmında da akıl durur.Orada da iman ve aşk geçer.Onun içün derler
ki; kalbi iman ile kavi olan kimse daima dinçdir.Ahlaka göre dinç adam taze
insan öyle yaş mânasına değil ahlaka göre insanda zaten yaş olmaz.İnsanın yaşı
mânaya takarrübü nisbetindeki zevkine bağlıdır.Anlatamıyo muyum?O der
ki;insanlar öldükleri için gam yemesinler ,fevt olan mâna için gam yesinler
der.Hakikatte zira ölüm yoktur.Hakiki insan ölmez, ölen zalimdir,ölen
hayvandır,ölen mânayı inkar edendir, geliş ve gidişteki gayeyi duymayandır.Ölen,insanları
inletendir.Yoksa insan ölür mü hiç buna imkan var mı? İnsan ölmez,elbisesini
değiştirir.Bu mevzu uzar o kısmına girersek.Şimdi biz şöyle bir sofranın ekmeği
bu her konuşmada tekrar ederiz.Demek oluyor ki ahlak iki kısma ayrılıyor ;biri
vazifeden doğuyor bir de aşkdan doğuyor.Vazifeden doğanın ahlakın menbaı akıl
oluyor,aşkdan doğan ahlakın menbaı da kalb oluyor.Gerek kalb gerek aşk gerek
vazife gerek akıl bunların hepsi mânayı insaniyeye ait birer vasıf olması
dolayısıyle mevzumuzun asıl rüknünü insan mefhumu teşkil ediyor hakikatte.İnsan
nedir? En zor anlatılması güç olan da burasıdır.Vakıa insan,suret itibariyle
neticede yetmiş,seksen,yüz kiloluk,altmış kiloluk bir sıkletten ibaret .Nihayet
iki metre uzunluğunda bir çukur kendisini istiab edebilir.Fakat onun mânayı
ihtivası,vicdan ı kibriyası kainatı muhittir nasıl tarif edilebilir?Beşeri
tâkatle edilemez.Neden edilemez?Çünkü insan ,naib i Hak’dır.Hak, insanı bütün
sıfatlarıyla süslemiş ,isimleriyle tezyin etmiş.”Benim esrar ı zatiyeme
âgah,sıfatıma layık olaraktan ,kendime muhatab tutaraktan seni alem i şuhuda
gönderdim” demiş ve kendisine naib kılmış.Onun içün insan öyle pek kolay bişey
değil.Buna binaendir ki,geliş ve gidişteki gayeyi duyanlar pek kolay kolay
kendilerini nefslerinin adi matalarına satmazlar değişmezler zulme divan
durmazlar.Hiç bir vakit kendilerini haksızlığa ittihaz ettirmezler.Bu da neyle
olabilir?ancak mâna putesinde erimek,ahlak denilen sahaya uğramakla olur bundan
ayrıldı mı zavallı bir hale girer .Esasen asrımızda inkar kapısı da
kapanmıştır.Öyle bir hale gelmiştir ki,bir insan kendi kendisine “ben neden
acaba bir mânaya bir varlığa inanmışım” diye kendisine sual soracak olursa
nefsine sormuş olduğu sualin cevabını yine kendisi vicdanından şu şekilde
cevaplanır;hilafını isbata muktedir değilsin de ondan.Anlatamadım galiba?Yani
şöyle kendi kendine “acaba ben neden bir mânaya bir kudrete bağladım gönlümde
böyle bir ateş var acaba neden böyle bir alakayla yaşıyorum diye kendi enfüsüne
bir sual irad edecek olursa yine kendi vicdanından alacağı cevap;çünkü hilafına
muktedir değilsin.Zira sen,evet ben bu gün mâna ile ahlakın aslı olan ,aklın
mürebbisi bulunan ,kainatın tanzimini, tanzifini, tedvirini,tedbirini yapan bir
Kudret i Mutlaka ile irtibatım var demekliğin kandi mânanın bir lazımı
olduğundan dolayı lisanen atsan dahi iç alemin onu kabul ederekten
götürebilir.Hâlin oraya kadar gider neden?Sende acz muhakkaktır.Sen aciz oldu
mu mafevt kudret meydanda gözükür.Anlatamıyo muyum?Bunu inkar edebilmeklik içün
bütün hadisatı yenmen şarttır.Yenemedin mi en ufak bir hadiseye dahi yenilsen
,mâna tahakkuk etmiştir sen mahluksun o halde boyun kesmekle mükellefsin .Bu
gün zevkim var iyi dinlersen çok mühim şeyler söyleyeceğim.Fakat çok esas
şeyler söyleyeceğim.Çok esas.İmdi,gelmede gitmede hiç birimizin ihtiyarı
yok.Bizi buraya getirirlerken bu dünya sahnesine geliş ve gidişte sordular
mı?Hatta tesadüfen kainatın serir i saltanatına sahib olsan, bütün mevcudata
seni malik kılabilecek zevahirde bir saha da eline geçse o kadar geniş de bir
varlığın olmuş olsa acaba giderken sorarlar mı?”Böyle bir alemden geçicanız
nasıl teşrif eder eder misiniz” diye sormazlar .Âdet değil sormuyorlar.Gelirken
de sormuyorlar o halde elimizdeki meda nedir?Hani bazı insanların böyle semayı deler gibi
bakması ,insanlara eza u cefa etmesi,vurması,kırması,yakması nedir bu,bunun
menbaı ne? Nerden gelir bu? Kudret bunu
bize gösteriyor ki her an bizde olan bütün varlığın hepsi iğreti.Öyle değil mi?
Elli yaşındasın, yirmi sene evvelki resminlen bu seneki resmini yan yana
getir.Hüner,sen zulm ile insanlığı inletmek değil kendinde mevcut olan kudreti
muhafazadan acizsin.
--/-
-2-
O kadar acizsin.Acz o kadar muhakkak ki
henüz ağaran saçını geriye çeviremiyorsun.Neden elindeki sermayeyi boş yere
sarfeder beşer acaba?Beşer ne vakit kalbine itminanı ,hatırına huzurunu
,fikrine sükunu getirebilir?acaba milyona sahib olunca mı, milyara malik olunca
mı,geniş bir malikanesi olunca mı?Evlad ıyali bol bol olunca mı?Çok geniş bir
zürriyete sahib olunca mı?Hayır öyle bir şey yok.Kalbe itminan ,hatırına
huzur,fikrine sükun ,ruhuna aradığı aslına ait olan sesi duyuncadır.Ondan evvel
bişey bulamazsın.Hepsi yarı yerde kalır.Hem öyle bir yerinde bıraktırır ki
Kudret, tam ohh nefesini alırken o nefes seni yuvarlar.Ohh nefesi,insanı çukura
yuvarlayan nefesdir.Ondan evvel yok bi şey.Anlatamadım mı acaba?Sen dersin ki
tam kâmımı aldım işte elli senelik emeğin neticesi çıkıyor ne güzel ooh dediğin
dakikada çukurun içersindesin.Bu Pazar öyle açılmıştır.Bunun içersindeki huzuru
bulabilmek içün kalbe itminan hasıl olabilmek içün ,ruhun sırf nurani bir
fıtratta olduğunu idrak ederek,ancak nur ile enis olabileceğini duyarak ve o
nurun adına da ahlak dendiğini bilerek o ahlakın da menbaı ebediyete inanmakla
olduğunu anlayarak,ebediyete inanmak da ancak Allah olduğunu tadarak
olur.Anlatamadık mı? Olmaz başka türlü .Niçin inanan mesuddur?Hürdür de onun
için.Neden hürdür?Çünkü iman, onu nefsinin esaretinden kurtarmıştır.İman,onu
rezaletten alakoymuştur.Rezaletten,nefsinin esaretinden kurtulan adam e
hakikatta hürdür,hür olan insan bütün insan haklarına riayet eder ve o herhangi
bir insana kötülük yaptığı vakitte benden ayrı değildir der.Ben onda kendimi
görüyorum o da bende kendisini görüyor.Binaenaleyh herhangi çirkin bir şey
yaparsa “kendime yapıyorum” der.Zalim,kendi butundan kebap yapıp yiyen
adamdır.Başka bir şey değildir ha.Fakat o gaflet morfiniyle morfinlenmiştir bu
gün onun acısını duymaz butunu keserken kebabı yaparken fakat nasıl ki bir gün
gelir bir morfin yapılır da ,morfinin saati vardır o saat geçinceye kadar
keserler biçerler insan hiç duymaz fakat o saat geçtikten sonra başlar acı
duymaya bu morfinin acısı o acı gibi de değildir çok fena duyar adam,çok aciip
duyar.Tedavisi,telafisi hiç bişeysi yok.Hiiç.Onun için ne der ahlak,insan
lezzet ve elemin mahkumu olarak yaşamamalı yalnız hak ve hakikatın mahkumu
olarak yaşarsa ahlakda o adama insan diye tesmiye edilir.Yoksa bir adam yalnız
lezzete mahkum olmuş yaşıyor yalnız ne bileyim ben eleme mahkum olmuş yaşıyor
ona insan demez.Ya? Yalnız Hak’ka mahkum olmuş yaşıyor.İnsanın ahlakdaki tarifi
o.Hak’ka mahkum olunca ne olur?Şerefe sahib olur.Şerefe.Şeref
nedir?Şeref,kalblerde zevale mahkum olmuş olan hissiyatı hamideyi uyandırmak
demektir.Şerefli adam kime derler?Şöyle rütbesi var,böyle masası var,şöyle
efendim debdebesi var ,böyle tantanası var.Hayır.Ahlakın tarifinde şerefli
adam,kalblerde sönmek üzere,mahkum u zeval olmak üzere veyahut mahkum u zeval
olmuş hissiyat ı hamideyi uyandıran insana “şerefli adam” tabirini
kullanır.Anlatabildim mi acaba? Şerefin tabiri bu.Ve bu doğrudan doğruya hakiki
insanda bir inayet i ilahiyedir.Onu hususi olarak böyle ara vakrı vücud
et.Bende var mı bu meziyet de.Deden böyle yaşardı.Dedenin yaşayış tarzı böyle
idi.O makam ı tabiatta kalmamıştır.Kalıbını makam ı tabiata,kalbini de makam ı
hakikate bağlayarak yaşamıştır.Tarihte büyük bir mevki almış senin deden.İnayet
i Hak’ka mazhar olmuş.Ve onun için derler ki ahlakçılar,hakiki insanı tarif
ederken hakiki insan der ,cibilli olarak,fıtri olarak insanlarda varmış bu ama
işte dikkat olunmazsa körleniyor kaybolup gidiyor yazık oluyor.Yoksa
istidadında var.Hakiki insan diyor ahlakcı ancak o şerefi kazanmak ve bu alemi
şerefyab etmek için yaşar diyor.Şimdi bunun altından ne çıkacak biliyor
musunuz?Şerefden başka ne kadar lezzet varsa onların hepsi insanı şerefe vesile
olsun için kullanır.Anlatamadım galiba?Biraz zorca geldi.Bi daha
söyleyeyim.Evvela şerefi tarif ettik .Ahlakın tarifinde şeref,kalblerde mahkum
u zeval olan hissiyatı hamideyi uyandırmakdır.Hangi adam bununla muttasıfdır o
insan şerefli insandır.Bu bir inayet i Hak’dır.Binaenaleyh hakiki insan, ancak
o şerefi kazanmak için yaşar ve bu şerefi aleme yaymak için çalışır.Diğer
lezzetler,diğer zevkler o şerefe vesile olmaklık için tedarik edilir yoksa o
şerefi izale için değil.Anlaşıldı değil mi şimdi?Anlaşılmadı mı acaba? Onu
yerine getirmeklik için.Bu şerefden mahrum olursa ne olur?Şimdi geliyor,en
mühim söyleyeceğim yerler geliyor şimdi.Bu şerefden mahrum olursa ne olur?Evvela
ihanet, hain olmaklık ,hissi merhametden soyunmak,muhabbet,merhamet,hürmet
yoksunları onun nazarında bir uğultu halinde kalır.Ne muhabbeti bırak şimdi
hissi sözler onlar.Hissi.Fırsat eline geçti mi vur.Zamanı geldi mi
yak.İhtirasat ı nefsaniyen kabardı mı meydanı buldun mu ez.Bunların neticesi
ne?Bunların neticesi mahrumiyetdir.Nerden bilirsiniz?Gerek tarihin mazbut olan
bu gününden gerek ondan evveline fikren seyahate çıkacak olursak bu sahne ne
devreler geçirmişdir.Hepsinin akibeti görülmüşdür.Taatın sıcaklığını,maasiyetin
soğukluğunu ,iyiliğinin sıcaklığını,kötülüğünün soğukluğunu görmeyen insan,
insan değildir.Ahlak,bu sıcaklığı bu soğukluğu duyuran şeyin adına derler.
iyiliğinin sıcaklığını, kötülüğünün soğukluğunu duyuran şeyin adına ahlak
denir.Bu gün yaptığım tarif,zabtet.Taatın sıcaklığını, maasiyetin soğukluğunu
duyuran şeyin adına ahlak denir.Bunu duymadı mı den çok aşağıdır o insan.Beşerde fıtri
olarak şerefli bir emel vardır yaradılışında.Fert olarak da vardır,millet
olarak da vardır.Fert olarak herkes ister bir şerefe sahib olsun.Ahlaka girdi
mi bu şerefi ister ,bundan mahkum oldu mu çok fenadır,millet olarak da
vardır.Daima diğer milletten bir mecd bir yükseklik kendisinde olmasını ister
fıtridir bu.Ve o istemeklikle teali terakki eder.İstemeklikteki istidadını
kullanmasıyla Kudret ona lazım gelen şeyi verir.Bundan mahrum oldu mu bu şerefi
terkettiği gün ne olur?Teşebbüsat ı merdanesi kalkar da temenniyat ı zelilane
ile mahkum olur.Ana tahlili bu söylediğim şeyler dikkatle dinle tarihe bak.
--/-
-3-
İzzetden mahrumiyetle mahkum olunca bütün
ihanet bütün hakaret o insandan beklenir.O vakit insanı hayvandan ayıran
imtiyaz orta yerden kalkar.Âli hisler çöker.O hislerden vicdanı bigâne
kalır.Hayvanlara yapılan şeylerden hayvanlar ne kadar kanaat ederse kendisine
yapılan şeylerden öyle kanaatkar olur.Ne oluyor böyle olunca?Kudret bırakmıyor
ki yakasını.Bırakmaz.Hani böyle olsa da bırakır mı? Bırakmıyor. Ben seni insan
yaptım diyor sana bu fıtratları vermiştim sen bunların hepsini adi bir şekilde
sattın değiştin şereften uzaklaştın.Kendi nefsinle çalışmayı ne bileyim şerefe
ait olan varlığını mânayı inkar ettin ahlakın çerçevesinin haricine çıktın bu
terkediş.Ben seni başıboş bırakmam diyor.Başkalarının hesabına çalıştıracağım
diyor.Sen kendi hesabına çalışmadın değil mi başkalarının hesabına
çalışacaksın. Karınca gibi.Karınca da taşıdığı buğdayın hamalıdır fakat
kendisine yaramaz.Sen de çalışacaksın çalışacaksın başkaları sana hakim olacak
o müsterih mesud yaşayacak sen çalışman sayesinde ancak hayvan gibi
yaşayacaksın. Anlatabiliyo muyum acaba?Ağır.Karınca da öyle değil mi ya?Ne
kadar çok çalışır. O kadar çok çalıştıracağım ki seni diyor.Sen, Benim vermiş
olduğum mâna sıfatlarına layıkıyla sarılamadın değil mi? Ben seni bırakır mıyım
bu tezgahda ,öyle başıboş mu kalacaksın,bu tezgah benimdir,seni ben
çalıştıracağım.Sana öyle insanları hakim kılarım ki Ben, sen kendi hesabına
değil onun hesabına çalışacaksın ve ne yazık ki karınca ki o kadar çok çalışır
yalnız taşımış olduğu yükün hamallığıyla kalır kendisi ondan bi şey istifade
edemez.Sen de çalıştığının hamallığıyla kalacaksın ,seni çalıştıranlar senden
zevk alacak.Onlar müsterih yaşayacak,sen de yaşayamayacaksın sen yalnız işin
mahkumu ve hamalı olarak kalacaksın.İnsan eğer kendi hakikatını layıkıyle
teemmül edemeyib ruhunun aradığı,zulmetin mukabili olmayan nurunu bulamadığı
zaman hakiki çalışma zevkini kaybeder.O zevki kaybettiği vakitte yeis
gelir.Bunlar ana kaideler dikkatle dinleyin.Ama yorulmuş gibi gözleriniz uyku
halinde .Yaa.Uyku halinde.Niye uyumadan geldin Pazar bu gün uyuyaydın ondan
sonra geleydin.O kadar zevkim vardı dörtte üçü gitti.Şimdi yine keseceğim şimdi
on dakka sonra.Söyleyenin zevki,dinleyenin zevkine bağlıdır.Bu bir
kaidedir.Alektrik vardır,söyleyenle dinleyende.Mevzu,iyi mevzu.Hadi ben
anlatamıyorum desem mevzuun kendi iyi.Değil mi?Mânaya taaluk eden mevzu
mâna.Beşeriyet o kadar yükselmiş birbirini yiyor.Niçin rapor verilmiyor
hastalığı nedir?Değil mi? Beşer,ilmi yürümüş,fenni gözleri
kamaştırmış,felsefesi fikirleri durdurmuş.Bakıyorsun iki insanın hissiyatındaki
intihal milyonla milyarla insanın bir birinin yüzünü görmediği halde kanını
içebilecek bir soğukkanlılıkla böyle tir tir titretiyor.Nedir bu
medeniyet?Neresinde bunun an?Ama biz bunun yalnız zevahirindeki şunu bunu
görüyoruz.Perdenin arkasında acaba bir Kudret’in cezası mıdır,bir mânanın bir
vergisi midir nedir bu?Bunu arayan yok,tarayan yok neyin nesidir bu?İlimse işte
semaya çıktın,çıkıyorsun daha ne.Denizin dibinde gidiyorsun,kalb takıyorsun,göz
takıyorsun bunun daha nasıl olacak?Vakıa olacağa nisbeten hiç bişey ama yine
nisbeten bu gün için bir şey ya.Zevahirde bu kadar bi şey olduğu halde gönülde
niçin bir keşif yok?Hep burda mı (zahirde) olacak bu keşif bunun içinde sessiz
sözsüz,bizsiz sizsiz konuşan vücudde niçin keşif yok.Kolay mıdır bir insan
azizim bir insanın zavahirde geliş tarzını sen düşünme.Onun,Kudret’e bi defa
daha eğer inanmışsan ki ben sizi inanmış gözüyle diyerekten kabul edip bu
şekilde konuşuyorum inanmayanla da başka türlü konuşuruz.Fakat inanmış
diyerekten..bi defa düşün .Bir varlığı düşün.Onun Kudret’in ilminde duruşu var
bunun alem i gaybında bulunuşu var bir çok alemi seyredişi var,nice devreler
geçirişi var ondan sonra tabayiye inkılabı var şu var bu var nihayet sen kendini idrak ettikden
sonra devrelerin var.Böyle böyle böyle gel sonra bir anda birden bire şşşt de
geçsin gitsin.Bu nasıl iş bu?Medeniyet bu mudur,ilim bunu mu idrak eder,fen bu
mudur?Sonra o ufak bi iş değil ki o.Bir evlat yetiştiriyorsun nasıl yetişiyor
o? onun üzerinde ne emekler sarfediyorsun neler oluyor.Kendimiz için.Nasıl
yetiştin sen?Beşeriyetin bu gün mevzii konuşmuyorum şurası burası değil bütün
dünya sekenesi üzerinde küre ne kadar milyar insan besler?Bunun heyet i
umumiyesindeki çöken bu ağırlık nedir?Niçin bu saha üzerinde insanlar
çalışmaz?Çalışsa,Kudret.Dönse derhal değiştirir.Derhal değiştirir.Suç bi tane
olsa iki tane bi defa olsa iki defa olsa derhal değiştirir.Nasıl
değişti..?Değiştirir.Bir misal vereyim size bak gayet güzel belki hoşunuza gider.Uyuyorsunuz uykunuz
açılır.Hazreti Ömer’in zaman ı emaretinde bir hırsız getirdiler.Genç birisi
hırsız.O günkü hükmün,o günkü ahkamın cezası verilecek.Ceza verilirken bir
ihtiyar kadın geldi.İhtiyar.Mahzun bir edâ ile içeriye girdi.Ya emir el müminin
dedi.Ya halife i Resulallah,sana recam var cezayı vereceğin oğlumdur cahildir
dedi.İlk yaptığı suçtur affet.Yalan söyleme Ben Ömer’im dedi.Yalan söyleme.İlk
yaptığı suçu Allah meydana çıkarmaz kaçıncıdır kim bilir dedi.Anlatabiliyo
muyum inceliği?İlk yapılan suçu Kudret kendi gizler.Verin cezasını.Anlatamadık
mı?İnceliğe bak.İlk yaptığı suçu Kudret kendi gizler yalan söyleme ben Ömer’im
bana yalan söylenmez.Demek oluyor ki insanlar mânanın zevkinden ,geliş ve
gidişteki gayenin hikmetinden uzaklaştığı günden itibaren hakiki hayatın
istikametini veremiyorlar.O verilmeyince zavallı vaziyete düşüyorlar.Ne kadar
teali ederse etsin fayda olmuyor.Şimdi biraz evveli demiştim ki gerek fert
halinde gerek cemiyet halinde cibilli olarak herkesde bir şeref bir teali zevki
Kudret tarafından verilmiştir.Bu vardır.Bunu usuluyle meydana koyabilmeklik
için ,ahlakın putesinde gösterilen düstur ile meydana çıkarılacak
olursa,beşeriyet huzura kavuşur.Böyle olmazsa insanın aldandığı nokta
nedir?Mühim bir yer söyleyeceğim.İnsanın aldandığı nokta;insan öyle zanneder ki
bütün işlerini sırf kendi kuvveti ve kendi ihtiyarı ile meydana getiriyor.
--/-
-4-
Bu hadisat aleminde kendi işlerini
yaparken,kendi kuvvetimle,kendi zekamla ,kendi dirayteimle,kendi ihtiyarımla
meydana getiriyorum dersen el üstünde bir el olduğunun farkında olmaksızın
..olduğu vakitte derhal kendinden biliyor ya onu artık ben bunu yapamam diyor
düşüyor ,düşünce yeis kaplıyor,yeis kapladıktan sonra yıkılıyor.Anlatabildim
mi?Fakaat iman ki insana geniş bir hürriyet vermiştir,o hürriyete sahib olan
bir insan herhangi bir işi yaparken doğrudan doğruya bizatihi kendi ihtiyarımla
,kendi kudretimle,kendi dirayetimle demeyip de Kudret’in bana vermiş olduğu
ihtiyarla,Kudret’in bana bahşetmiş olduğu zeka ile onun bende iğreti olan
varlığıyla yapıyorum dediği vakitte hayatın içersinde daima çarpışma
vardır.Hangi bir çarpışmada bir yıkıntı bir sarsıntı olduğu vakitte sabır
denilen büyük elinde elinde kalesi vardır muhakkak bunun üstündeki el buna
gelecektir diyor o azim karşısında deden gibi bire on dövüşüyor,açken
doyuyor,ne bileyim ben bütün manialar tamamiyle elinden izale ediyor çünkü
neden?Kudret’in eli işin içersinde .Anlatamadık mı acaba? Esef,yeis ne vakit
insanda olurmuş?Herhangi bir işi yaparken kendine güvenerek,kendi kudretiyle,kendi
varlığıyla yaptığına iman ettiği vakitte iş aksi gidince oluyor.Fakat bu kudret
kendisinde değil bu kudretin fevkinde bir kudret var diyerekten yapacak olursa
yeis olmuyor.Ben bu konuşmayı çok sefer yaptım fakat bu hikmetini
anlatmamıştım.Anlatabildim mi acaba? En mühim nokta bu.Mühim bi şey
söyleyeceğim demiştim buraya dikkat et.Bu hayatta bize hergün olur.Onun için
yeis olmadı mı en kuvvetli şeylen karşılaş hepsi altı üstüne gelir.Kuvvet asıl
kuvvetin sahibi olan Kudret’indir.İsterse bizatihi tesir eder isterse
etmez.Deden böyle yaşamıştı.Dünya elinde oyuncak,kalbinden kalıbının vazifesini
ayırmış,ikisinin vazifesini ayırmış hem maddede hakim,hem mânada hakim.Karadan
gemi yürütmek ne demek?Akıl durur yahu.Karadan gemi yürütülür mü?Karadan gemi
yürüttü.Şimdi mesela derler ki efendim o günkü o kadar büyük mânaya sahib ama
ne gösterebilirsiniz?Birinci cihan harbinde dedenin dökmüş olduğu toplar Alman
müzesinin kapısında duruyor git gör.Adi bir misal.En adi bir misal.Ne
gösterecek sana?Kütüphanesi var okudun mu kitaplarını ne gösterecek
diyorsun.Bir milletin göstereceği şey ilmidir.Dedenin kitabı bu gün herhangi
bir yerde bir kıymet ifade ederekten durur. Kütüphanesi var.İlmini kabul
ettirmiş,ilimlere mevzu vermiş ,sanatlere model vermiş.Ama ebediyet neşesiyle
yaşamış.ebediyet neşesiyle yaşamadıkça bevvab ı hakikat açılmaz.O hakikat
açılmadıkça istibdad doğar istibdad.Neden doğar istibdad.Her zalim benden kavi
yoktur der.Bütün kuvvetlerin fevkinde bir kuvvet olduğuna inanmadı mı insanlar
zalim olurlar.İnsanlar zalim oldu mu beşeriyet zavallı vaziyete düşer
inler.İşte ahlak bunlardan insanları kurtarmak ister.Bunlardan kurtulmasını
amildir.Size bir misal vereyim eskiden de konuşmalarımda verdim ya canlı misal
vereyim.Ama maddenin kesafetinde kalan insan bu misalden bişey anlamaz.Bu
likaullah devletine nail olan insanlarda olur bu zevk.Malum ya bütün zevkler
geçicidir.Kendisinin bir nokta i kübra olduğunu mevcudatın da o noktanın harfi
olduğunu idrak etmiş ve hakiki insan da likaullaha devletine nail olmuş
zevkiyle yaşayan insan bu işten anlayacak.Eski konuşmalarımda bulunanlar
bunları dinlemişlerdir ama tekrar edeyim zararı yok.Malum ya en büyük kazanç
ahlakda gönül kazanmaktır.Gönlü kazan da nasıl kazanırsan kazan.Kırık kalb
satın almaktır.Biz bilhassa kalbi kırmayı zevk ittihaz etmişizdir.Kırık kalbi
satın almayı bırak ,sağlam kalbi nasıl kırarız diye ondan zevk alırız.Mesela,
para efendisini kaybetmiştir.Böyle hiç kökü olmayan bir insanın eline geçtiği
vakitte şımarır o şımarıklıkla bir çok insanın gönlünü kırar,evini
yıkar,ötekini ezer,berikini şeyeder.Bu gibi insanlara eski insanlar derler ki
ne oldu neden bu böyle? Para,efendisini kaybetti derler.Anlatamadım mı
acaba?Para,efendisini kaybetti.Çok fena.Kazancın en büyüğü o.Hepimiz
gidiyoruz.Ne kazanırsak hepsi kalacak.Çünkü bizim değil ki.Fakat Kudret bize
bizim hissini vermiş ki iyi çalışsınlar diye.O hissi vermeseydi mesela Fatih
geldi Akşemseddin’e dedi ki ;sen kendi zevkini bana aşılasana.Yook dedi .Sen
müminsin Kudret seni kabul etmiştir.Bendeki zevki sana verecek olursam,sen
bütün insanlara ait olan vazifenden geçersin çünkü o zevk seni bambaşka bir
adam yapar öyle şet olmaz sen bu şekilde insanlara lazımsın dedi.Anlatabiliyo
muyum acaba?O ayrı bir iş.Kalb işi.Gönül.Sizin değil o.Onun bizatihi mutasarrıfı
var.Ve öyle zamanda insanı imtihan eder ki O.Öyle zamanda imtihan eder
ki.Mesela;ahlak der ki bir insan,mavzuu dağıttım yine ama toplayacağım.Kırk gün
yalan söylemezse tekamül etmenin usulleri,kırk gün yalan söylemezse muhakkak
gönlünde bir ilham menbaı kaynar.Nasıl insan hiç konuşmazken,ilham ne
demek?Niye inkar ediyosun niçin gülüyosun kardeşim?Oğlun olur,çocuğun olur
gözünün içine bakarsın büyüdü şu kadar aylık oldu ama daha ana baba demiyo
filan diyerekten biraz daha büyürse acaba ne olacak bu çocuk dersin.O nasıl
birden bire başlıyor?Onu sen nasıl izah edemiyorsan ,gönlünde de böyle bir
konuşturan vardır başka bişey konuşulur anlatabildim mi?Ağzın konuşması gibi
gönlün de hususi bir konuşması var.Yine anlatamıyoruz galiba?E ama der ki insan
ben şu, bu kolay bi şey giderim bir yere kapanırım kırk gün .Öyle değil.Böyle
kesret halinde cemiyet içersinde hem öyle yapar ki tam otuzsekiz gün hakikaten
bütün insanlarla düşersin kalkarsın tam otuzdokuzuncu günü hadiseler birbirine
karışır öyle bir hadiseyle imtihan eder perhizi birden bire
bozarsın.Bozuluverir perhiz.Perhizi bozmayacaksın.Kudret’in en ziyade kızdığı
şey o.Dikkat edecek olursanız en teali terakki eden milletler yalan
söylemeyenlerdir.Gezin dünyayı bakın.Bi vakit deden.Söylemedim mi ilhama sahib
oluyor.Onun cinsini mezhebini filan bakmıyor Hüda.Bu alemde çalışacak diyor bu
yalan söylemiyor benim malımı iyi kullanır.Anlatamadık mı acaba?
--/-
-5-
Bakmıyoruz.Doğru söyledi diyor.İbret
alınacak şeyler vardır.Mesela Beşeriyetin Fahri Ebedi’si Mahbubul Kulub olan
Zat ı Âli , anavatanından hicret ederken yol gösterici olaraktan Meysele’yi
almıştır.Meysele mümin değildir,müslüman değildir.Fakat orda bütünn kendisine
tabi olan insanlara ders veriyor diyor ki;ahmaklığı bırakın diyor.İnsan arayın
doğru insan arayın ben ona emniyet ettim emindi o diyor.Anlatabildim mi? Sen
dersin ki ama ben onu şöyle gördüm de böyle mümindi de şöyledi de beni
yaktı.Öyle değil o.Meysele ne mümindi ne müslümandı fakat doğru idi diyor.O gün
cemiyetin içersinde evet o kendisi taraf ı ilahiden mahfuzdur. vallâhu ya’sımuke minen nâs(Mâide,67) emri
vardır ama bütün beşeriyetteki olacak hadiselerin heyet i umumisi O’na
uğrayacak ki bir numune olabilsin.Onun içün o hadiselerin üzerinde duraraktan
yürümesi şart .İbtilalara kendisi önce kendisi göğüs germesi elzem.Numune
oluyor orada.En büyük mesele hayatını teslim ediyor .Arkadan düşman teşkilatını
kurmuş ,suikast hazırlanmış,gözcüler meydanda ,tarassudcular meydanda,bunların
arasında ben filan yere hicret edeceğim bu işte kim şey olabilir?Meysele
diyorlar.Meysele hattı zatında mümin de değil müslüman da değil o gün onu
tebliğ ettiği dini kabul etmiş de değil.Meysele diyorlar.Çok doğru bir adamdır
diyor.Çok kalbi temiz bir insandır diyor.Bana bu rehberliği yapabilir diyor.Bununla
bize yol gösteriyor.Anlatamıyo muyum? Bütün varlık Kudret’in.Bu Pazar
çalışacak.Kim iyi işletebilir mesele orda.Bunu kim iyi işletebilir?Kim iyi
işletirse ona işlettirir işlettirir .İşlettikten sonra vazife bitti der
herkesin elinde bir müfredat programı vardır.Program bittikten sonra “karşıki
çukura” der.O kadar.Bunu da islam ananası gayet güzel tezyin etmiştir.Ne büyük
ders verir mesela o bir cenaze namazı merasimi vardır o.Onu insanlar
incelemezler de böyle ulu orta filan hoop filan öyle değil o.Bir teenni ile
düşünülecek olursa acaba insan
bilir?Şöyle bir teenni ile düşünülecek olursa .Orda mesela sorar adama
efendim bunu nasıl biliyorsunuz?Şöyle biliyorsunuz böyle biliyorsunuz o bizde
âdet haline gelmiştir.Sadrı islamda öyle değil ki o.Ömer adama “leşini kaldır”
deyiverdi.Öyle bir hadise olmuştu
geldiler dediler ki efendim bunun filan filan adamın üzerinde bunun
hakkı hukuku var bunun da vaziyeti müsaittir şöyle bir gasıblık vaziyeti vardır
onun.Çağırdı varislerini sizin için böyle diyorlar dedi siz bunu şeyedebilecek
misiniz? Hık mık deyince biz şey değiliz dedi.Yalan şehadete memur insanlar
değiliz kaldır leşini götür git.Ya bunların hak sahiblerini ikna eder istihlali
hukuk edebilirsiniz .Bu adamın vaziyeti müsait bunun malından çıkarır zulmü
önlersiniz şimdi yoksa ben bunun ne namazını kılarım ne bu iyi adamdır diye
götürüp benim mezarıma korum.Kaldırın götürün.E bu böyle devam etse zalim
yetişir mi,onu bunu inleten adam gelir mi,yarın benim de başımda bu böyle
olacak .Biz alışmışız önüne gelene efendim bi de bişey vardır.Her iş bozuk “üzküru
mevtaküm bi’l hayr” sanki bu haminne mânasına geliyor?Ölmüştür hayırla yad
ediniz.Ama öyle demedi ki O.Bu doğru.Bu emir var ama.İyi bakmıyoruz.sizden olan
sizin gibi olup da mânadan sahib olarakdan bu alemden gidenin bir ufak kusuru
varsa üzerinde durmayın diyor.Senden değil ,vaktiyle seni inletmiş,eğlenmiş
,ihtiza etmiş hakaret etmiş ,vicdanına müdahale etmiş,hiç bişeyini
beğenmemiş,gitmiş.gittikten sonra yahu şu işi yapmıştı.Suss.Ne o dünyadan elini
çekti.E arkadan bi tane daha gelir öyle.Zalimin zulmünü söylemezsen bi tane
daha yetişir.Yine gelir o.Öyle değil o .Hep tersine bi daha gelir.Öyle bakarsın
ki ufacık bir sandukanın içersinde ,bir sandukça içersinde ne büyük ibrettir
o.Biz onu ahirete tevşih ederken hazreti mevt de bizi istikbah ediyor farkında
mısın sen onun? Bu şekilde mi götürüyorsun dostunu bir yere götürürken dikkat
et.Biz onu hayat ı berzahiyeye teslim ederken hazreti mevt de bizi istikbal
ediyor sefa geliyorsunuz sefa geliyorsunuz diyor.Bu sesi duymayıb da niye bir
birimizi yiyoruz acaba?Hayat içünse bunca gam değilmi akibet adem.Hayat
içünse bunca em bakidir aslı mültezem .Hayata minnet eylemem Hüda’ya eylerem
kasem .Hayatımın zevali var ne olmak ihtimali var. Ne olmak ihtimali var.Er
kişi niyetine der.Ne kadar güzel.”Sayın” da gitti,”beyefendi” de gitti ,elkab
da gitti,şöhret de gitti.Eğer hakikatan erse o da .Kabul ederler mânadan neyse
o da gider.Orta yerde bi şey yok.Hatun kişi niyetine der.Hem gayrıihtiyari orda
seda da değişir.Ben çok dikkat etmişimdir şu seda değişmesin diyerekten hiiç
imkanı yok. O sözü söylerken Kudret değiştiriyor sedayı.Onun üzerinde azmile
durmuşumdur şu sedamı değiştirmeyeceğim diyerekten imkanı yok
tutamazsın.Muhakkak “Err kişi niyetine “ diyosun seda anında
değişiyor.Değiştiriyor Kudret.Çıplak bir seda .Onun tadını tadan biliyor.O seda
çıplak oluyor.Çırçıplak bir seda.Sonra o kadar ibretlidir ki o kadar mânalıdır
ki mesela istermisiniz buralarını anlatayım?Onu kıldıran adam gelir işte mevta
bu.Kondu musalla taşına.Kalbinin hizasına gelir sadrının hizasına.Burda
durmaz,burda durmaz, burda durur.Kıble yaptı onu.Biz putperest miyiz?Dikkat
edin bakın inceliklere bakın .Yani bunu anlatmaktan maksadım,dedenin kabul
etmiş olduğu mânadaki niçin bütün dünya üzerinde bir çok mânalar var da deden
bunu kabul etmiş zevkini anlatmak istiyorum.Öyle körü körüne değil.Bunu hiçbir
yerde bulamazsın. Yok. Hareketinde hikmet gizli.Putperest miyiz biz?Bak önünde
duruyor namaz kılınıyor.dirinin niçin kılınmaz?Mani olan nefsiyle nefsi
kalktıktan sonra her insan bir kıbledir.Anlatamadım mı acaba?Demek ki bize
lazım.. bizim işte anladın ne demek istediğimi.Ölünce nefsi gitti .Nefsi
kalktıktan sonra ,nefsi kalkınca onun o hizasına geliyor.Kudret, onun hizasında
diyor dur.Bu kalb benimle yaşadı,bu kalb de “ah” yok.Bu kalb hiçbir vakit insan
hakkını yemedi.Bu kalbden hiçbir mahluk incinmedi.Bu kalb Benim nazarımdan dur
olaraktan bulunmadı.Ben bu kalbimle çoook nazar ı sübhanimle baktım.
--/-
-6-
Benim baktığım bu kalbin hizasına dur şimdi de
hususi bir tecellideyim o tecelliyi seyret bakayım.Anlatabildim mi acaba?O
tecelliyi seyret.Hükümler değişiveriyor.Bakıyorsun mesela şehit diyoruz.Onu
yıkamıyorlar neden?Neden acaba yıkamazlar?Söyleyeyim mi? Şeceresini
karıştırırsanız dedeniz boyuna hayatını
cihatla geçirmiştir onun içün her birinizin şeceresinde muhakkak şehit
bulunur.Ya dedenin babası ya deden ya amcanın oğlu ya amcan ya dedenin dedesi
muhakkak vardır.Onun içün zevk alırsın diye söylüyorum.bir defa “şehit”
demesindeki illet ,ivazsız garazsız Kudret’e onun namınıyla ve onun beyanı
üzere insani hakları ibka ve onun koymuş olduğu tebligatı ilan hususunda can
vergisi vermeye geldiği vakit ölürken Kudret’in saltanatı,o işin memuru olan
kabz ı ervah olan melek geldiği vakit vermiyor şehit.Göreyim kendisini diyor
ben başka ölüler cinsinden değilim binaenaleyh orda vasıta ile değildir bizzat
Cenab ı Hak onu kendisine vasıl kılıyor. Orda Hak’kın Cemal i Sübhanisini
gördüğünden dolayı şahit oluyor şehit oluyor.Ondan dolayıdır.Allah da diyor ki
“Beni gördükten sonra artık kir tasavvur edilir mi yıkamayın”İşte onun için
yıkanmaz şehit.Şehidin yıkanmamasındaki illet odur.Ondan dolayı yıkanmaz.Buraya
nerden girdik biz?İşte o kalbi getiriyorduk misal.Kalb satın almak derken ,bir
musalla taşında islam bunu gayet güzel gösterir,onun namazı kılınırken böyle
kalbinin hizasına gelir.O namazı kıldıran insan onu kıble ittihaz ederekten
böyle o Kudret, “bu adam gönül kazandı,bu gönül benim nazargahım oldu ,Ben ona
çok baktım o Benden razi,Ben ondan razi olaraktan bana geldi şimdi hususi bir
tecellime mazhardır kalkın bakın bakalım” der.Buraya misal getirirken bazan
getirdiğim misal vardı o misali verecektim.Gönül alma misalini,kırık kalb. İki
çeşmim sirişki efşan ver kalbi viran al eğer tükenmez hasra gelmez daimi irad
lazımsa. Ama bu şeyler kırık kalb ,kendin kalbin kırıldıktan sonra
almıycaksın o da makbul amma,asıl makbul olanı kendin sağlamken.İnsan düştükden
sonra öyledir.Acz ,insanı mânaya sevkeder.Bunu daima ben söylerim.Kendimizde
tecrübe etmişimdir.Kendi şahıslarımızda.paran yokken yürüyüşünle varken
yürüyüşün arasında muhakkak fark vardır.”Yok efendim” o halde insan ı
kamilsin.Öyle de var.Ben bu kubbe altında öyle insanlara tesadüf ettim.Bana
engel oluyor diyor herif götürüyor bir torba altını bu benim gönlümde bir
kayıtdır diyor sabahleyin kim karşıma çıkacaksa ona vereceğim diyor.Ama sen
deli dersin o da başka.O yine ayrı bir iş.Sakın sen öyle yapma.O ayrı o o deli
o onun cinsi ayrı.O ayrı. Deli o. Onun hepsinin ayrı ayrı tarifi var.Büyük kitabta.Bir
kısmında suçlu gösterir,bir kısmında elini açarsa müsrif gösterir adamına göre
tarif eder.Herkesin istidadına göre .Hastaya göre ilaç verilir.Bazı hastanın
kalbi rahatsız olur,o kalb rahatsızına öbür romatizmalı adama verilen ilaç
verilmez.Değiştirir doktor onu.Öyledir o. Makbul olan,gençken,dinçken,her şeye
sahibken gönül arıyor.Bunu iş edinmiş.Hiç korkma eğer bu halde yaşıyorsan.Ahlak
haber veriyor.Bunlar,bu insanlara “haşyetullah ile münevver olan kalb
sahibidir” diyor.Bu sınıftır diyor.Bunlarda daima aynı kalb bulunur.Bir de
varki böyle zamanla.. mesela insanlar torunlarını çok sever
derler.Yok.Torunları zamanında sinnlerinde zaaf gelmiştir.Kendi çocuğu
zamanında yirmi yirmibeş yaşındadır.O kadar rikkate malik değildir.Yavru,evlat
o incelikler daha henüz kendisinde belirmemiştir.Sinn daha ziyade tekamül
etmiştir torunu zamanında ondan dolayıdır.Anlatamıyo muyum?O ayrıdır.Hep “biz”
diyor.Yoksa acz zamanında insan..mesela çok insanlar vardır ki,hilkaten
mütevazidir en ufak hâdimiyle de dertleşir,şunu eder bunu eder.Bir de çok kibr
i nutfet adamları vardır ki ne bileyim ben iblis sıfatdır yanına
yaklaşılmaz.Ama düştü mü düşer düşmez, kötü de düşerse taşdan adam arar.Taşdan
adam arar.O hiç yanına sokmadığı adamı onu çağırır.onu zannedersin ki sen artık
bu evliya oldu dersin.Yine bir kısmetdir fena değildir amma ne bileyim öteki
gibi değil.Değil.Bu mevzua nerden girdik?Gönül satın almakdan.Okudum ya nazmı
da;” İki çeşmim sirişki efşan ver” bunu ben size hemen hemen iki
üç haftada bir tekrar ederim.Bunu zaptedin ve daima aklınızda
,hayalinizde,kalbinizde ,bütün varlığınızda mevcut olsun ki sıkıldığınız vakit
size çok yardım eder.Hadisat,dünya acayip sıkıntılar geçirir.O geldiği vakitde
sen bunaldığın vakit gözlerini önüne getir “ağla ağla gözüm “ de “bunun
müşterisi Hak’dır” de.Çünkü gözyaşı öyle bir incidir ki kimsenin parası yetmez
hiçbir hükümdar hiçbir lord onu almaya kudreti yetişmez.Onu yalnız yalnız o bir
Zat ı Âla’nın kudreti yetişebilir ona.Değil mi öyle acayip bi şeydir ki nasıl
bir fincan su bir uykuyu tarumar ederse ,bir damla gözyaşı eğer saatinde
düşerse bakarsın bir dünyayı yakar ve içinde bir çok masum da gider hiç
dinlemez Kudret.Filan adam büyük insanmış,filan adam şuymuş buymuş hiiç
dinlemez bir irade heyet i umumisi birden yanar geçer.Kudret’in umrunda mı öyle
şey? Hiç dinlemez. Bir ufacıcık göz damlası böyle lüzumsuz bir anda düşer
bakarsın ki o anda da tutum saatidir .Tutum saatidir.Her şeyin bir tutumu
vardır zürriyet gibi.Nasıl zürriyetin de bir tutum saati olur da çocuk olur
gözyaşı da bir zürriyetdir tutum saati olur Kudret tarafından tutulur.Harici
misali ile anlatıyorum.Yakar adamı.Meşhur Necmettin i Kübra öyle demiş; kocaman
adam Necmettin i Kübra püüü asırlar geçmiş gönüllerde hala yaşar.Necmettin i
Kübra büyük türk büyüklerinden türk maneviyat adamlarından muazzam bir adam.Hem
maddeye hakim hem mânaya bir gün dostlarıyla böyle konuşurken ani birden bire
“öfff yandı” gayet tatlı konuşuyormuş ,”dünyada bir zulm oldu kan gövdeyi
götürecek” aman demişler efendim.”benimki de gitti” demiş.Gitti,benimki de
gitti. Onun içün acayiptir.Gözyaşı acayiptir.Dikkat olunacak şey.”İki çeşmim
sirişki efşan ver. Gözyaşını akıt.Kalbi viran al.Me kadar nazik söylüyor para
ver pul ver değil de onlar geçici.
--/-
-7-
Tükenmez hasra gelmez daimi irad lazımsa.Öyle ya
bir büyük bir akar yaptırırsın damı bozuldu denir,duvarı çöktü denir ,filan
yeri tıkandı denir,geliri azaldı denir ,vergisi çoğaldı denir.Eğer sen
bunlardan azade bir akar istersen çünkü onun kiracısı Hak dır daima artar.Öyle
bir akar al diyor. Vaktiyle, vereceğim misali şimdi veriyorum.Eski
konuşmalarımda birkaç sefer vermişimdir.İstanbul zenginlerinden efendilerinden
Kız Ali Bey namıyla ma’ruf mücessemü
ezeli vefa ahlak ı hamide sahibi eshab ı faziletten bir hazreti insan.Gayet
zengin.Hem mânen hem maddeten hem kalben hem ruhen Kudret verirse verir bazen
ağası değilsin ya.Bir ana kız.Babaları eshab ı ticaretten bir adam.Senelerce
evvel ölmüş.Kıymetlice bir gerdanlık,kılade .Anasını çağırmış kızın anasını
kendi kızı olur anası da hanımı olur.Demiş ki gönlüm isterdi ki kızımın
mürrüvetini göreyim fakat Kudret lihikmetin benden esirgedi Allah nasib eder de
sen görürsen beni hatırlarsın benim namıma bu gerdanlığı gelin olduğu vakit
onun boynuna tak.Vasiyet etmiş.Seneler geçmiş vaziyetleri bozulmuş
ellerindekini yemişler bir kısmını satmışlar filan nihayet kıza bir talib
çıkmış Allah’ın emriyle.O vakit işte böyle kıza talib çıktı mı yani bir şey
aklıma geldi.Şimdi bir insanın kızı olur da mesela filana “benim kızımı al”
dedi mi muayyebatdan sayılır.Örf de.Veyahut muayyebatdan sayılmasa da işte öyle
bir tuhaf gelir bir ağır gelir.Fakat Hazreti Muhammed zamanında öyle değil.Ne
güzel,ne ne ihlas ne samimiyet.Hazreti Ömer’in kızı Hazreti Hafsâ .Kızının
kocası şehit düşüyor.Gelmiş çağırsanıza bana şu Osman’ı Hazreti Osman
için.”Bizim kızın kocası şehit düştü bunu Allah’ın emri ile al bakalım.”Hazreri
Osman şöyle bir toplanmış ufak bir mazeret serdedmiş.
0 yorum:
Yorum Gönder