Eni ü nale seher-hize ney nevası verir
Bükadan Arif i billaha mey safası gelir
Sühanverin eseri bir hayat ı sânidir
Giderse dâr ı fenâdan yine sedası gelir.




Saniye sonra Kapanacaktır

161. Kaset


Kaset 161  22/7/1962    (Düzenlenmemiş Metin)       


Ahlak mevzuu üzerinde devam etmekte,mevzu iki esasa ayrılmıştı,birine vazifeden doğan ahlak,diğerine de aşkdan doğan ahlak tesmiye edilmişti.Vazifeden doğan ahlakın annesi ,akıl olduğunu,aşkdan doğan ahlakın da menbaı kalp olduğunu her hafta tekrar tekrar söylüyoruz.Keza akıl kalp,vazife,aşk bunlar manayı insaniyeye ait birer vasıf olması hasebiyle,mevzu insan ile alakadar.İnsan nedir?Gelişindeki,gidişindeki gaye nedir?Yokluk çölünden,varlık vücudu pazarına ne için getirilmiştir?Mevcudat kendisine neden müsahhar kılınmıştır?Gelmesinde gitmesinde ihtiyarı var mıdır?Bir vachesi çok kuvvetli,bir vechesi çok zayıf.Bu varlık nedir? Onun üzerinde konuşmalar yapıyoruz.İnsan,manası itibariyle tarifi,beşerin takatına verilmemiştir.Beşeri bir kudret tamamıyle insanın mahiyetini,hüviyeti manasını ,ciheti enfüsisini anlatamaz.Duyar,hisseder fakat ifade edemez.Neden acaba?Zira insan,naib i Hak dır.Enisi,munisi Hak ve hakikat olduğu içün,kolay kolay tahlil edilemez.Vakıa suret itibarıyle görünüşü ,o kan ve kemik torbasından oluş kısmı konuşulabilir,tartılır.neticede boyunun uzunluğunda bir çukur kendisini istiab edebilir.Fakat kendisinden bir varlık vardır ki bütün kainatı da o istiab eder.Mühim nokta bu.Ve insan bu kadar mütenezzih çeşit çeşit ilme muazzam nüfuza haiz bir kuvveyi akliyeye bir kuvveyi idrakiyeye malik.Bunlarla bunun hakikatını anlatmak imkanı olmaz mı?Hayır.O çeşit çeşit sureti zahiredeki bilgiler,o nüfuzlar,o kuvveyi akliyye,o kuvveyi idrakiyye,o fani toprak içersindeki mücadeleden ibarettir.İnsanın bir içi var.Sessiz sözsüz,bizsiz sizsiz konuşan bir varlığı var. Dur dediği vakit durmayan bir akıntısı var.Daha daha insanın,bunu, sofranın ekmeği gibi,her konuşmada tekrar ediyorum.Belki içimizde birisi o konuşmada bulunmamış olur.Buraları bilinmezse veyahut hatırlatılmazsa ,bilinir de hatırlatmak icab eder.Diğer konuşacağımız kısmı anlaması güç olur.Onun içün tekrar etmek mecburiyeti var.Her konuşmada tekrarlıyoruz. İki vechesi var.Bir yüzü,alemi hilkate nazır,bağlanmış.Yani bu gördüğümüz,görmediğimiz bu mazahir.Hilkat alemi.Oraya rabtedilmiş.Bir vechesi de Alem i Kudret’e rabtedilmiş.Alem i Hilkat de kendisine Kudret , aklı rehber olaraktan vermiş.Alemi hilkate gelince,orada akıl,bişey ifade edemez.Sahası var sınırı,oraya kadar yol verilmiş kendisine,Alemi Kudret de aşk ona rehberlik edebilir.Tabi buradaki aşk romanda okunan aşk manasına değil.Ahlak ona romanda okunan aşka “nefiste hasıl olan muhabbet” der.Burdaki aşk,o manaya değil.Şöyle asude kaldığı vakit,kıymetli hayatını bir anını kendine haslet emri verilir ahlak tarafından insana. Hepimizin işi var, gücü var, vazifesi var,bu dünya denilen bu dar ü ibtilada bir çok kendisine verilmiş vazifeler var.O hadiseler arasında,geçen konuşmamda söylediğim gibi,hayat,ilerde hesabı sorulmak ve alınmak suretiyle insana verilmiş iğreti bir sermaye demiştik.Hayatın ,ahlakta tarifi bu.Hayat ne demek;ilerde hesabı verilmek suretiyle ,insana verilmiş müstear,yani iğreti sermaye.Hayatın tarifi bu. E bu,geceyle gündüz birbirini takib eder,bu biter tükenir gider.E insan da mensi ve mühmel bırakılmayacağı da aşikar değil mi ya? Artık insanlar içün dört devir vardır bu güne kadar.Bundan sonra belki bir devir daha açılır.Bir fıtrat devri var,fıtrat ı ula derler ki o devirde manaya iman,daha saf,daha pürüzsüz,daha rahat.Siz zanneder misiniz ki iman sonradan zahir olmuştur? Bidayet i hilkatle,insanın gelişiyle beraber doğmuştur.O fıtrat ı ula da mesela sizinle tarihin henüz mazbut olmayan bir devresine fikren seyahate çıksak,bir sahrayı beyabanda baltası taştan,sarayı ağaç kovuğundan, elbisesi avladığı hayvanın derisinden,gıdası da o hayvanın etinden olan,öyle bir devreye girsek,fikren bir gezintiye çıksak,görürürüz ki taştan yapılmış baltasını bir kenara fırlatmış,bir geniş ağacın kovuğunun önünde yatmış,hayvan postu ile kandisini örtmüş,düşünüyor,acaba ne düşünüyor?Neyi düşünüyor? Bilen düşünür,düşünen konuşur.İnsanlığa ait bir vasıf bu.Kudret bunu insanlara.İnsan bildi mi düşünür,düşündü mü konuşur.Konuştu mu,konuşan kendisi..konuşturan kendisiyle konuşur.Bilmem anlatabiliyo muyum acaba?Ne konuşur?                 Ulumu yok. Muazzam bir nüfusuyla milyonlarla insanları sürükleyebilecek bir kuvveti yok.Fakat düşünüyor.Acaba bir ağır vergisi var da,o vergiye ait olan serveti toplayamadı da,bunun günü bitiyor ne yaparım diye onu mu düşünüyor?Henüz köy teşkilatı bile yok.Yoksa,bugün iş bulamadık,yahut işimiz ters gitti,çocukların nafakasını bu akşam çıkaramadık,ne yaparım diye onu mu düşünüyor?Daha aile teşkilatı yok.Neyi düşünüyor?Kendinin iç alemini düşünüyor.İsimlendirmemiş ama daha temiz.Cicili bicili kelimenin arasına girmemiş fakat daha muazzam,daha safiyane bir düşünüş.Kimim diyor,aslını arıyor.İsmini koyamıyor nihayet kendi kendine iç aleminden gelen bir sesle “var var “ diyor. İşte o “var var” dediği,O dur. Anlatamadık mı acaba? Bu,bir gün anlatırım bu kaç devreye çıkmıştır,bilinen beşerin hilkatinden bu güne kadar.Dört devreye çıkmıştır.Birinci devrede nasıldı?İkinci devrede nasıl? Üçüncü devrede nasıl? Biz şimdi dördüncü devredeyiz.İkinci devrede             başlamıştır beşeriyetin.Orada akıl,gönlünün bulduğuna balta olmaya çalışmıştır.Anlatabildik mi?Biraz buraları ağır amma,ben onu diğer konuşmalarda açacağım.Üçüncü devirde noolmuştur,bu gün ne oluyor? Netice itibarıyla söyleyeceğim şey;insanın kendisinin bu aleme gelişinde ,kendisinin varoluşunda bu tecellinin nereden geldiğini ,”ben kendimi kendim mi yaptım” kendisini yapan her şeyi yapar.Her şeye kadir olur.”Acaba

                                                                                              --/-
                                                                                              -2-
muhitim mi yaptı”benden aciz.Kendinden aciz.O halde,başlar,”ben kimim,nerden geldim,ne olacağım,hayat memat nedir,bu hadisat,bu mesaip,bu külfetler,bu sevinçler,bu ihtiraslar,bu musibetler,bu istirahatler,nerden gelir nereye gider” bunu gözünün önüne yığdığı vakitte kendisine “inan”diye içinden bir vicdanının sesi gelir.Onu duyduğu vakitte ,kendisinde aslına bir iştiyak hasıl olur.O iştiyakın,o heyecanın adına “aşk” derler,O aşk Kudret’in adıdır.Anlatabildik mi?Bizim burada ahlakda bahsettiğimiz aşk, bu aşk.Demek oluyor ki insanın alemi kudrete bağlı olan vechesindeki aradığını akıl değil,aklın sahasında değil,aşk adama öğrettirir ve onun kemali kimde varsa ahlaka göre hazreti insan ona denir.Şöyle bir misal vereyim.Bir hazreti insan dedim,bir sınıf ayırdım insanlar içersinde,bunların hepsi bir değil mi?İnsan olması hasebiyle birdir fakat aldığı sıfatlar,gösterdiği kıymetler itibarı ile tabi ayrılır.Cenin,anne karnındaki çocuk,gizli olup bize görünmediğinden dolayı “cenin” denmiş,gizli manasına o. Anne karnında.Cenin denmesindeki  himmet  biz görmüyoruz.Gizli o.Mesela “cin” deriz.Bize gizlenmiş olan mahluk demektir,ondan dolayı cin denmiştir.Cenin.Anne karnında harekete başlarsa,devreleri var onun.Kudret , insana ders kaçırıyor.Nasıl zulme divan durursun yahu diyor.Nasıl olurda aciz insana taparsın.Nasıl olur da seciyeyi insanini ayak altına satarsın.atarsın.Nasıl olur da hayat ı ebedini,bitmeyen hayatını ,muazzam o bahtını ,baht ı selmedini nefsi emmarenin adi bir matahına değişirsin?Değer mi diyor.Niye benimle bir irtibat yapmazsın?Bidayetini,bidayeti hilkatini niçin düşünmezsin?Evvela ismin yoktu,resmin yoktu,cismin yoktu,vesmin yoktu kendi kendini bilmezdin.muhitin de senden haberi yoktu.Hiç bir defterde ismin bulunmazken ,kaç yaşındasın otuz.Otuzbeş sene evveli kendini bilir miydin?Bilenin var mıydı senin?Hiç bir yerde bir fotoğrafın var mıydı?Sana isim verilmiş,hüviyet verilmiş,bu verilişinde de bir çok devreler geçirmişsin.O ezelde verilen isminin bilinmesi için,sana bir suret verilmiş.Sen nihayet bir cevheri insani iken,o cevheri insan olabilmesi için,anasır gömleğinden bir çok şeyler,tecellilerden sonra,rahmı madere memur olan vücudu maneviye,oku bakalım levhu mahfuzdan şunun resminin kopyasını çek.Kan pıhtısı da ,et parçası da,şimdi burda teşhis anlatıcak değiliz ya herkesin bildiği şey. Fakat şöyle insan bir düşünecek olursa,öyle pek semayı deler gibi bakmaz.Bidayeti hilkatine şöyle bir nazarı iman ile.Ne yeri ezer gibi basar,ne insanın canını yakar,ne bir zerrenin hatırını kırar.Böyle düşünecek olursa,malum ya,zahiri vaziyet insanı değiştirir.Gaflette kalırsa adam,mananın zevkini anlamazsa,biraz evveli konuştuğum bu aşkı tatmazsa,kendisine bir sahte benlik gelir.Oldum sevdası olur.Pazusuna güvenir,kuvvetine güvenir.Onlar hepsi geçer.Mesela bir kumandan yüzbin kişilik bir orduya “arş” der.Üç harfin bir araya gelmesinden yüz bin kişilik ordu rap rap yürür.O kumandanın a r ş harfi nin neresine gizlenmişti ki o nüfuz,o nihayet bir gün gelir o kumanda kendisinden alındığı vakitte çöpçüyü çağırsa bakmaz.Fakat ona Kudret o anda nasıl bir tecelli yaptı da bütün iradeleri o kelimenin arasına getirdi diye eğer o insan düşünemezse zavallıdır. Düşünürse,bir yerden gelen varlıkla verdim,binaenaleyh bu bir günde benden alınır fakat ben yine o yere tam bir selam verdiğim vakitte ,manzumei melekut “sen insansın,sana selam vereceğim” der. İnsanın kıymeti büyük.Malum ya melek,ademe secde etti.Neden secde etti?Ademde Hak vardı da ondan secde etti.Bişey anlatabiliyo muyum?Cenin.Mevzuyu kaybetmeyelim burası nirengi noktası.Harekete gelince,onu anlatıyorduk.O devrelerde.Mevcudat “kün” emrinin dairei merkeziyesinin haricine çıkmasına imkan yok.Onun farkında olmayanlar,mevcudata zulmederler.”Oluverin” emrinin haricinde bir zerre Kudret, bırakmamıştır.Bütün varlık, “oluverin” emrinin merkezi dahilindedir.Ve bu emir bir anda verilmiştir,mevcudat da bir anda olmuştur.Senin gelişinle Adem ve ademden evvelki alem,mesela daha henüz beşeriyyet,Beşeriyetin Fahri Ebedisi’nin haber verdiği ademden      agah değil.Mesela,Mürebbii Ukul olan zat,buyurur ki “İnnalahe halaka ademe ademel malum,bade miete miete elfe adem.”sizin tarihen bilmiş olduğunuz adem,son ademdir.Ondan evvel bu Hilkat ,sayıya girmeyecek milyonlarca adem devresi getirmiş gitmiştir.Daha fen ilmi işte üçyüz bin senelik,beşyüz bin senelik,bilmem bir milyon senelik,          işte adem şusu busu daha çok geridesin.Ne milyon,ne milyar,ne trilyon,ne nümülyon adet manzumesine girmeyecek devreler geçirmiştir bu,kaç bin devre adem gelmiş kapanmış yeni bir de adem devri.Oraya gelmiş o gelen devir adet manzumesine girmez. Bu Hilkati, bu Kudret’i, sen şöyle ufacık bişey mi zannedersin,durur akıl.Onun içine girdi mi,içine çekerken küçük dilini yutarsın.Yok oluverir. Kopar yerinden.E kimi bu kadar bin sene evvel gelmiş,sevkiyatta geç kalmak,o sevkiyatın memuru ben değilim ki.Nasıl insanları askere alırlar,birisi efendim hep birden  toplanır,bir esnaın efradı,işte bu kadarı filan günü gider,bu kadarı filan günü gider,bu kadarı filan günü gider,Kudret de öyle ,Onun hikmeti meçhul biz bilmeyiz.Fakat bütün varlık,”Oluverin” emrinde onun merkezi dahilindedir.Kudret’in Levh i mahfuzundan her birimizin sureti çekildikten sonra,Hilkatin sahibi olan,oraya memur etmiş olduğu o manzumei ilahi kuvvaiden bir kuvveye “çekil bakalım bununla aramızda bir rabıta başlayacak”diye ruhu menfuh ile bizi tekrim etmiş,Kıymeti burdan alıyoruz.Kendisine izafe etmiş,
                                                                                              --/-
                                                                                              -3-
insan damgasını basmış,hareket de başlamış,anne karnında.Hareket başlayınca Kudret  havassını bahşetmiş,onun içün nasıl anne karnında harekete geçince havass bahsedilmişse bu alemde bir anne karnıdır gel burada bir hareket yap da bir manaya doğru ahlak da taalliye doğru  ,Kudret burada da bir ayrı  hususi  bir havass vermiş.Anlatabildik mi acaba?  Cenin,anne karnında harekete geçince,havassını veriyor.Görmek içün göz,işitmek içün kulak ve diyor ”insaf et” diyor,”bir anın vardı görmüyordun sana görmek içün göz verdim,o gözünle bana hain bakasın diye mi verdim,bir anın var,bir devren var işitmiyordun,sana kulak verdim,sana ben söylendiğim vakitte o kulağı tıkayasın diye mi verdim bir vücudun vardı tutmuyordu,tutmak içün bir kuvve verdim,mazlumu tutasın o kuvvetlen zalime elini siper edesin diyerekten verdim ,sen o kuvvetlen mazlumu ezesin diye mi verdim”bunlar birbirine hep bağlı.Öyle deiğl mi ya?Bir adam ne kadar sert konuşursa konuşsun,ne kadar gönül kıracak bir şekilde cümlelere sahip olursa olsun,nihayet Kudret,onun dilini çene kemiklerinin arasında un ufak yapar.Müşahadeden daha kuvvetli burhan olamaz,tecrübeden sonra hasıl olan ilimden daha ziyade irfan olamaz.Biz bunu hep müşahade ediyoruz hem tecrübe ediyoruz neden birbirimizi yiyoruz. Bu bir düsturdur.Müşahadeden daha kuvvetli burhan olmaz.Tecrübeden daha büyük de irfan olamaz.Biz bunu,Kudret bunu bize her an bunu müşahade ettirir.Ne kadar acı dile sahip olursa olsun ne,çünkü insana hayatı mematı dil verir.Söz insana hayat verir,söz insanın hayatını alır.Anlatabildim mi acaba?Hayat verir,hayatı alır,söz. Eh sözünle vurdun,kırdın,yaktın fakat hüner ,o dili çene kemikleri arasında un ufak yaptırmamaktır.Yapmaz   olmasaydı ya.Ne olursan ol yine seni orda yer yiyecek,bu dilini de çene kemiklerinin arasında un ufak yapacak.Fakat yalnız ihtirasat ı nefsaniyesine kapılmış,yalnız mahsusat aleminde dolmuş,fikrini yalnız kendi hevesatına tahsis eden ,hevayı nefsaniyesi ipine bağlanan hiçbir vakit benim bu söylediğim sözlerden bişey anlamaz ,anlayamaz.Kapalı.Kudret de öyle diyor kendisi ,kendi de öyle der,beyan eder o sınıf insanı,gelelim mevzumuzun an yerine .Görmek için göz,havass ,tutmak için el,tatmak içün ağız,koklamak içün burun,bunları veriyor fakat, biz anne karnında bunlardan haberimiz var mı? Haberdar mıyız bunlardan?Yok.Neden?anne o anne karnı bunları kullanmaya müsait değil.Anna karnındayken ağzın vardı kullanıyor mu idin?Gözün vardı kullanıyor mu idin? Kulağın vardı kullanıyor mu idin? Burnun vardı kullanıyor mu idin?Haberin de yoktu.Haberdar değildin,bilmiyordun,kullanmıyordun çünkü o anne karnı bunları kullanmaya müsait değildi.Doğdun ikinci bir anne karnına düştün,burda yaşamış olduğun sahne,bir annedir.Hepimiz doğacağız.Her fert,doğacak “gel” emri ile asıl hayat başlayacak.Nasıl anne karnında bize havass verilmiş ve  ondan haberdar değilsek ve doğduktan sonra bu alemde hemen annesinin memesine yapışır kuvveyi saika başlar, işte bütün kuvveler başlar işlemeye çünkü bu sahada,o anne karnında verilen havassın kullanılmasına müsaittir,burada da her insana Allah ,havass verir.fakat bu anne karnı onları kullanmaya müsait olmadığı içün onlardan haberdar değiliz ve kullanamayız.Anlatamadık mı?Yarın doğacağız,O alem bunları kullanmaya müsait olacak,burada verilmiş olan havass orada işlemeye başlayacak,bir sual varid olur,acaba bu alemde bizim göremediğimiz,kullanamadığımız o havassı kulanan insan var mı yok mu? Var. Benim göremediğimi görür,benim tutamadığımı tutar,benim yetişemediğime yetişir,benim gidemediğime gider,işte onlara hazreti insan derler.Ahlakta hazreti insan tarifi bu.Biraz sıhhatim müsait değil bilmem anlatabiliyor muyum?Yoruldum ama.Onun içün ahlak der ki; şu kıymetli hayatın ne olursun bir anını da kendini düşünmek içün ayır,ona hasret.O sinende çarpan kalbinin o cevelangahı olan o ihtisasatını kendisinden bir sor.Kendi kendine gel bir defa sor.Seni nerelere kadar götürüyor? O hayrette kalan kalp,bu anasır aleminin heyecanının hangi noktasında sükun bulabiliyor? Bu küre üzerindeki eşyaya taaa semasından süreyyasından başla mansıbları,debdebeleri,servetleri,cahları,ünvanları,bütün alaisi nasıl buluyorsun?Öyle ya bir alemde yaşıyorsun bunun senmasına bak,etrafına bak ,debdebesine bak,cahına bak,süreyyasına bak,semasına bak bunlar hepsi,senin nazarında mahvoluyor mu olmuyor mu? Kendi kendine gel bi defa bunu hesabını ver.Oluyorsa bugün nasılsa yarın da öyledir.Bişey anlatamadık galiba,nazarlar acaip.Eğer oluyorsa,bu gün nasılsa yarın da aynı neticeyi verecektir.Başka bişey yok.Hiç kendini,geçenlerin halinden ibret alarak bir sükunete götürebiliyor musun? Halka arş azametinde bulunan insanlar, bu alemde ne olmuş? Hepsi toprak üzerinde secdeye varmış değil mi? tam kafasını yere koymamış ma kudret kerhen tepeleye tepeleye koydurmuş değil mi?Secdeden maksat başını yere koymak demektir.Kudret hiçbir kimseyi bırakmamıştır ki kafası yere deymesin.Onu her vakitte yapar,nihayet uyursun kafanı yere korsun.Kerhen secdedesin. Halik’ı bırakarak kendilerine taptıranlar,bunların en ileri gidenlerin akibetinin ne olduğunu düşündün mü der ahlak.Kendine taptıranların en ileri gidenlerinin akibetleri ne olmuştur?Sen niçün aciz insana taparsın der.Akibeti olmayan bişey,neticesi olmayan bişey,bunu idrak hususunda Kudret , ilim istemem diyor.Benim ilmim yoktu da anlayamadım.Hayır diyor.Bunu ben senin kendi içindeki sessiz sözsüz, bizsiz sizsiz konuşan
                                                                                              --/-
                                                                                              -4-
vücudune olduğu gibi bildirtmiştim,bu hususta alim de cahil de müsavidir.Hiç kimseyi kabul etmem der.anlatabildim mi acaba? Bunda mazeret yok hepsi müsavidir.Bunu idrak hususunda,cahilin kalbiyle alimin kalbi arasında bir fark yoktur diyor Kudret.İnsan zaman ı felaketinde kendisine, babasından daha müşfik ,anasından daha yar,sevdiğinden daha kuvvetli sarılan büyük bir el arar el.Ve bunu hemen hemen herkes hayatının bir anında belki tatmış olabilir.Tatmamışsa zavallıdır.İnsan zaman ı felaketinde öyle bir el arar ki o el anasının elinden de daha merhametli ,babasının elinden de daha müşfik,dostunun elinden de daha latif,daha kerim böyle bir el arar.Bu el de her an tecellidedir.Sen bu eli bıraktın da niçin bu ele cephe alan ele el uzattın der.Diyor işte;Halka arş azametleri önünde sanki bir arş azametiyle yaşıyormuş gibi nice kendisine taptırtanlar vardır.Onlardan akibetlerinin ne olduğunu hiç mütalaa etmedin mi diyor.Bir an kendine gel de bütün hadisat arasında bir iç alemine dal.”Ne oluyorum” diye düşün der.Bunu size iyi,daha iyi anlatmak içün bir şey okuyayım.Dinler misiniz? Onu okumazdan evvel,aklın tarifini yapıyorduk.Akla bir yere kadar misal verirdik.Anlattık.Şunu da bil ki;Amirim aklımdır,hakimim vicdanımdır.Başka bir şey tanımam diyenler,bu hayatta çok mahrum olarak geçerler giderler.Güvenme hiçbir vakit kardeşim.Bazı insanlar vardır,ben tanımam der ne mana tanırım ne ebed tanırım,ne ezel tanırım.Ya? Benim amirim aklımdır,hakimim de vicdanımdır.Var mı acaba?Suiistimal olunan bir kelime vicdan kelimesi.Vicdan püüü, o bir arapça kelime “bulmak” manasına ,vicdanın manası “bulmak” Neyi bulmak?Vicdan,Hak ve hakikatı bilende bile yok.Bulanda vardır.Sen onu öyle ufak bir şey mi zannedersin.Öyle herkesin ağzında,hepimizin ağzında dolaşır gider.Evet insan bu aleme bilip bulup olmaya gelmiştir.Neyi bilecek? Evvela sevecek taalluk edecek.Neye? Aslına. Taalluk ettikten sonra tahalluk edecek,onun ahlakını giyinecek.O ahlakı giyindikten sonra vücut şaibesinden eser kalmaz.Kendisinden bir şey kalmaz.Kendisini bulamaz.Benlik denilen şey kalmaz.Kendisi kalmayınca bu vücudun sahibi seni orta yerde bırakır mı?Sahibi tutar.Kendisi orda tahakkuk eder “olur” işte.Bişey anlatamıyoruz.Bu senin mi (cismin).Benim ya.Yağma mı var.Öyle mi zannedersin?Kudret , adama hİç bir şey vermez,hep iğretidir.Yalnız Keremi bol, bir şeyi almam demiş.”İmanın varsa almam” diyor. Ondan madasını,cayır cayır.”Ve nahnül varisün “ (Hicr,23) “hakiki mirasçı benim” der. “Ben mirasçıyım herkes bana bırakacak” İnanan da ,inanmayan da,kabul eden de, etmeyen de hepimiz ona çalışırız.”Yok ben kendime çalışıyorum” Yook.Ya dalale mazharsın o ismin icabatı neyse o hesaba çalışırsın,Ya Hidayet’e mazharsın o ismin iktizası neyse ona çalışırsın.Bu tezgah açılmıştır,kendi hesabına çalıştırır.Çalıştırır,çalıştırır,çalıştırır ondan sonra arş der bir tekme vurur çukura.Kainatın seribi saltanatına sahip olmuş olsan dahi “karşıki çukura” dendiğinen derhal.Katip yazısını yazarken ,kadın tenceresini kavururken,alim ilmini düşünürken,ne biliyim zalim zulmünü yaparken,mazlum bir yere büzülmüşken hiç kimsede kıpırdanmak yok.”gel” dedi mi trık gider.
Kimseye bırakmaz.Hep onun.Ama o hayal gelmiştir kendi kendine bu malikhaneyi yapıyorum,buna çalışıyorum ,şunu yapıyorum,buna çalışıyorum.O sevdayı vermese sende o zevk olmaz,sana o sevdayı vermiştir.Gölge avına çıkarmıştır.Benim diye çalışırsın ,O da ,Kudret’ de tebessüm eder. Güler.     Pazar onundur.Hakiki insan olanlar bunu idrak ederler,bu madem ki onun,ben bunun olduğunu idrak ederim.Onun hesabına kendimi tutarım der,kam alır.Sonra dikkat edin,dikkat edin.Kudret diyor ki;siz bu muazzam fabrikayı,insan denilen bu muazzam fabrikayı eğer siz kendi kendime işletirim derseniz iflas edersiniz. Gein bunu bana satın siz ben de sizin hesabınıza ,sizin elinizle işleteyim ,tabirime dikkat et.Sizin hesabınıza sizin elinizle işleteyim.Bir netice alın.Mesela bu fabrikada en muazzam alet diyelim akıldır.Fakat (kaset arası) vererek “yaratırım” sevdası ile bu işten netice almak istersen o akıl ki (boşluk)senin içün bir rehberdir sana o kadar iz’ac vasıtası olur ki o kadar seni iz’ac eder,o kadar müz’ic olur ki mazide geçirmiş olduğun ne kadar alam varsa elem ıstırap onları senin önüne diker.Zaten ömrüm şöyle geçtiydi,şöyle idiydi,böyle idiydi.Bunun dedikodusunlan seni iç aleminde konuştura konuştura, yıka yıka bu yetmiyormuş gibi de daha vukuu tahakkuk etmemiş,ne olduğu belli değil,ilerde istikbalde gelmiş gibi ne kadar mahuf korkunç hadiseler varsa dokur,şöyle olacak böyle olacak şöyle olacak,ikisinin arasında ezer ezer seni aslına kavuşturtmadan geçirir gider.Fakat onu Kudret’ine verecek olursan sende tılsımlı bir anahtar olur açılmayacak kilitleri açarsın.Onun içün,akıl hakikatı mutlakayı ancak kendisini kendisinin kayıtlandığı derecede,kendisinin mukayyet olduğu müsaade nispetinde idrak edebilir.Onun haricinde bişey yapamaz.Onu haricinde ne yapar? Aşk yapar,iman yapar.Onun içündür ki iman ve mana hiçbir zaman şahrayı medeniyette uçurum olmamıştır.Çünkü insanı manadan imandan efendim medeniyete manidir,şuna manidir,uçurum terakki ettirir.O bil ki senin hürriyetini alacak,seni kendisine esir edecektir de onun içindir.Çünkü aşk ve iman insana fıtratı asliyesindeki hürriyeti verir.O hürriyeti nasıl çalsın ? Bu şekilde çalmak için söylenir.Hiç aşk ve iman medeniyet uçurumu olur mu? Ne dedik? Herkesin akibetini ,şöyle insan iç alemine gelir de bulunduğu, ikbalinde Hüda idbarında fecia gizlenen hezar aşina bir acuzeye benzeyen.Bu dünya öyledir.                                                                                --/-
                                                                                              -5-
Bu tarif,Cenab ı Hayder’ indir.Öyle tarif eder.Yalnız yanlış anlaşılmasın,Dünya dendiği vakitte de bu gördüğün mazahir’i anlama Hak’dan gafil eden ne varsa dünya o dur.Seni Hak ve hakikatten hangi şey alıkoyuyor işte dünya o dur.O alıkoyan şey de zahirde çok tatlıdır,fakat içinde semmün katil vardır.Hezar aşina bir acuzeye benzer.Dirliği kısa,hezar aşina bir acuze ne demek? Sana güleryüz gösterirken gözüyle başkasına işaret eder.Birisinin gönlünü yaparken diğerinin gönlünü kırar.Yaa,hezar aşina.Onla iş olmaz. “Meyleyleme ol yare ki ağyar eli değmiş. /Pejmürde olan gülde letafet bulunur mu?/Merhun u dil ü hasret olan atır açılmaz,/Medyun olan ademde şetaret bulunur mu?” “Meyleyleme ol yare ki ağyar eli değmiş,/ Pejmürde olan gülde letafet bulunur mu?/ Merhun u dil ü hasret olan atır açılmaz,/Medyun olan ademde şetaret bulunur mu?”Nefsine borçlu adam.Nefsi emmaresine köle olmuş,onda Hak ve hakikat şetareti aranır mı?Köle yaşıyor.Olmaz.İnsan şöyle,gerek fikren gerek tarihen şöyle gerisine doğru bir nazar edecek olursa,kendinden evvel gelip geçenler içinde öylelerini görür kü saltanatın,ikbalin kusrasına varmış.Halka arş azameti satmış,fakat nihayet yere secde etmiş.Şimdi aslını bırakarak onlara tapanlara sormalı.Hiç dikkat etmedin mi ne oldu?Ya.. onun için şimdi bunu okuyacaktım.Biz ne rüstemler ne Sam u Güstehemler görmüşüz.Bunlar tarihte azametiyle şevketiyle şöhret afakı cihan olmuş alan insanların isimleri  . Biz ne rüstemler ne Sam u Güstehemler görmüşüz./Sagarından ayrılıp göçmüş ne Cem’ler görmüşüz./Sufe benzer çok leyali layali i keder seyreyleyip,/Muhsin i leyli felaket sufi demler görmüşüz./Nevbahar hüsnüne mağrur olmasın Canan /ki biz,       olmuş hezanan gonca femler görmüşüz.Öyle değil mi ya? Sen o basmış olduğun yere öyle hakaretle basma.İki konuşma evveli söylediğim gibi ;ya bir dilaranın yanağıdır,ya bir gonca fem dudaktır,yahut bir arslanın göbeğidir.Bunlar hepsi bize ibrettir.Zaten topraktan bir feyz almayan,kalbine bir nur,bir zevk ,bir mana duymayan hiç bişeyden almaz.Toprak insan içün  en büyük rehberdir.En büyük dersi toprak verir insana.Neden? Mesela İmamı Ali’ye Ebu Turab denmiştir.Toprak Babası.Bilir misin  neden dendi Toprak Babası? Onu yanlış anlarlar da işte bir gün yatmış ,yatarken yüzüne toprak sürülmüş Cenab ı Fahri Alem yüzünü silmiş de ah Ebu Turab, ah Ebu Turab o remiz o asıl mana değil.Alemi ebediyette adama sorarlar,nari mi yaşadın turabi mi yaşadın?İblis nardandır,insan turabdandır.Anlatabildim mi acaba? O bazı mana verenlerde oranın inceliğinin farkında değildir mesela alemi maadda insan zalim,kendi kendine dövünecek,”ya leyteni küntü turaba” (Nebe,40) aaahhh noolaydı olaydı da keşke toprak olaydım.O bildiğin o toprak manasına değil,Toprak ahlaklı olaydım,ateş gibi yaktım kainatı, adam olamadan geldim.Anlatabildim mi? Aaah,aah noolaydı olaydı da keşke toprak ahlaklı olaydım.Ona Resulu Zişan’ın Eba Turab demesindeki illiyet ,Sen Hilkat’in                                       iftiharısın düşmanına merhamet elini uzatırsın herhangi bir kimse sana ne yapmış olsa yine ,bana ait olan bir varlığınla Kereminle tecelli edersin. Bir remizdir bir  misaldir.Öyle değil mi ya? En kuvvetli sevdiğin olur gözünü kapadığı vakitte burnunu tıkarsın iki gün sonra aman kaldırın dersin.Toprak “bana getir” der.Benim sineme ver ben basarım.Tükürürsün, pislersin, işersin ,ciğfeni gömersin ,hakaretle basarsın yine sana lazım gelen muameleyi yapmaz ,yine nanı nimeti sana böyle o Kudret’in ismini alarak el dokunduğu vakitte solacak bir vaziyette olan o filize meydan verir.”Çık şu insana kavuş”der,nimet olaraktan sana kavuşturur.Sen de toprak ahlaklı ol demek manasınadır.Anlatabildik mi acaba?Ateş ol.Ne olacak yerini küle bırakacak.Kainatta hangi ateş vardır ki yerini küle bırakmamış?Zalim nefis ihtiyarlayınca mazlum olur.Dişleri dökülen kurt,koyunlara çobanlık eder.Zalim,kendi budundan kebap yapan,yiyen adama derler.Tarif edilmiş.”Bergüzarı yar bilmişiz etmişiz hüsnü kabul./ Yardan ümid edilmez sitemler görmüşüz.” Size ben bunu tahlil edecektim amma bu gün halim yok. Ta ebed tabiri bitmez söylesek bir anının/biz bu rüyayı taayyinde ne demler görmüşüz. Senin bu yaşamış olduğun alem,bir taayyün rüya alemidir.Sen bana bunun ilmen bu alemin  rüya olmadığını isbat edebilir misin?Rüyada gördüm diyorsun,evlendim,çoluğum oldu,çocuğum oldu,şu bahçeye sahip oldum,yahut beni götürdüler,yahut bi gayri hakkın masum idim dinlemediler,ter içinde uyanırsın ,şöyle dövdüler,böyle hapsettiler.Ne oldu?Rüya.Ordaki rüya da burdaki neden bakalım rüya değil mi?Yarın uyandığın vakitte “yahu bir rüyadan geldim” demiyeceğin ne malum senin.Sen ne zannedersin bu alemi Kudret’i .”Bergüzarı yar bilmişiz etmişiz hüsnü kabul. Yardan ümid edilmez sitemler görmüşüz.”daima hayatın sadmeleri geldiği vakitte Kudret’in bana iltifatıdır.Onun içün biraz evveli ahlakta hazreti insan dediğimiz kimseler daima ellerini açarlar,”firkat’e vereceğim belaya bizi siper yap” derler.Mesela Fuzuli,ne Keremli adam.Dua ediyor.Biz ödümüz patlar.”Ya Rab bin belaya müptela kıl beni “ hani bazı insan der ki efendim bela okuma ,bela okuma sen okusan ne gelicek ben okusam bana nerden gelecek hadi seni karıştırmayayım da kendime;bela, Kudret’den tecellisi iktiza eden bir haldir ki onu kim güzel karşılar,kim güzel elbise giydirirse Allah onu ona verir.Bana vermez ,bana musibet gelir.
                                                                                              --/-
                                                                                              -6-
Kudret muhafaza etsin.Bela,hazreti insan arar.Onun için öyle demişler; “El bela alel enbiya sümmel evliya sümmel emsal fel emsel” bela, evvela Kudret’in insanları zulmetten nura çıkaracağı insanlara gelir,ondan sonra onların varisi olan Hak dostlarına gelir,ondan sonra ala meratibihim gider.Zaten buna talib olan insanlar kendilerinde çok sürur gördüler mi bir sıkıntı gelmedi mi derhal başını yere kor “Yarabbi ben firavun neşesinde yaşıyorum sakın beni firavun yapmayasın” çünkü firavunun ömründe bir defa başı ağrımamıştır.Hiç. Bir defa ağrımamış.Taa son demine kadar.Son deminde o “gel” emrini aldığı vakitte zeki herif şeytan gibi,dönüyor.Zaten Hilkatte hiçbir insan yoktur ki,hiçbir hain yoktur ki dönmesin.Efendim nerden döndü?Koma haline geldi geçti gitti o.”tık” dediği vakitte zaman mekan yok.Zaman mekan senin terakkine göre.Yok.Onun olmadığını da Kudret,dersini kaçırmıştır.Mesela,biraz evveli söylediğim gibi rüya görürsün şu olur,bu olur,şu olur,bu olur,sen onu bu alemin sahnesine dökecek olursan o olan şeyler elli senede olmaz.Sen onu sekiz saniyede görmüşündür.Anlatamadık mı?Fatır,Rahim,Kerim, sevdiği adamların ayağı kaymasın diye bu alemde yaşarken ufak birer misaller verir.O sevdiklerinin anlasın diye diğerleride istifade eder yürür ider.Duyabilirse.Tepelenirsen,”amentü bi rabbi harune ve musa “ dedi.İman ettim demiyor.Bak şeye,inceliğe,Belki benim imanımı kabul etmez,yani sen nasıl bulabildin de iman ettin?”Ben Musa’nın ve Harun’un iman ettiği Rab’be iman ettim” dedi.Anlatabildim mi inceliği?Der demez Kudret “ağzına çamuru tık” dedi.Onu yanlış anlatırlar sokak çamuru değil.Hayatında irtikab etmiş olduğu zulmün kesafetinin filmini çek gözünün önüne bu kadar can yaktın, bu kadar insan inlettin,bundan sonra mı bana yüzünü çeviriyorsun .Yoksa kim vardır ki o “hadi bakalım gel” emrini aldıktan sonra “bana bir an müsaade et de senin dediğin gibi olayım” demesin.Var mı böyle bişey?Öyle bi şey yok.”Ta ebed tabiri bitmez söylesek bir anının /biz bu rüyayı taayyünde ne demler görmüşüz./Eşkimiz mey,name ney ahımız şemi münir / varol hicran şeb i senden keremler görmüşüz.”biz içki içeriz amma bizim içkimiz gözümüzün yaşıdır.Biz böyle içki içeriz.Kalp meyhanesinden taşar,burun tulumbasıyla sızlayarak çıkar göz kadehine gelir onu içeriz.Bize öyle mey getir.Eşkimiz mey name ney biz musiki dinleriz ama bizim neyimiz kendi ahımızdır.Kendi ahımızdır.Bacamız da kafamızdır, kuş burda tutamaz diyor. Yuva yapamaz.Fuzuli’nin dediği gibi.”Verseydi ahı mecnun feryadımın sedasın / kuş mu karar ederdi başındaki yuvade/Ferhade zevk i suret Mecnuna seyri sahra/Bir rahat içre herkes ancak benem belade”İftihar ediyor. ”Verseydi ahı mecnun feryadımın sedasın / kuş mu karar ederdi başındaki yuvade”malum ya mecnun bir emir oğludur.İsmi Kays dır.Aşkı sebebiyle sahrayı bayabanda vuhuş ile hembezm olmuş.Hayvanatı vahşiye .Hazreti insanı görünce hlilleşiyor.Anlatabildim mi?Sohbet istiyor.Ehlilleşiyor.Gelmiş başında kuşlar yuva yapmış.Konmuş.Konar mı yahu?Konar ya.Bu asırda on beş yirmi sene evvel öldü.Herkesin bildiği bir Hafız Sami Efendi vardı.Hafız Sami. Meşhur . Kudret ona öyle bir seda vermiş.Vermiş ama tecelli acayip.İstediği vakit okuyamaz.Canım nasıl istediği vakit..canım senin başına gelmedi mi yahu?Konuşurken “unuttum” dersin “biraz sonra aklıma gelsin söylerim” nereye gitti?nerden gelecek?Nasıl konuşurken sana“unuttum” diye durduruyorsa ,o da okuması için izin vermeyince okuyamıyor adam.Yalnız hısnul leyl den sonra yirmi sene Edirnekapı mezarlıkları ordaki insanlara yaramış.Hısnul leyl den sonra oraya gider mezarlığın içersine bir okur,bülbüllerin sekizinin onunun tepesinde dinlediğini görenler vardır. ”Verseydi ahı mecnun feryadımın sedasın / kuş mu karar ederdi başındaki yuvade”ne kadar nazik.Kalbi sözdür bunlar.Söz iki yerden çıkar.İki yerin mahsulu olur.Bir kafa mahsulu olur,dimağ.Bir de kalp mahsulu olur.Dimağ mahsulunden de parlak söz çıkar fakat bir sefer dinlersin, iki sefer dinlersin bir daha birisi söyledi mi “onu ben biliyorum” dersin.Kalp den olursa her seferinde dinlersin.Her anında ayrı bir zevk alırsın ,ayrı bir mana tahsil edersin.Bunlar da öyle kalbi sözler. ”Verseydi ahı mecnun feryadımın sedasın”bendeki ah sedasını Mecnun un kafasında kuşlar yuva yapmışlar diyorlar.Eksikmiş diyor eksik.Niye?Eğer benim aşkımın dumanı ile başını baca yapıyor.Oradan o seda çıkmış olsaydı,onun sıcaklığında kuş konamazdı ki.Anlatamıyo muyum? Konamazdı yanardı. ”Verseydi ahı mecnun feryadımın sedasın / kuş mu karar ederdi başındaki yuvada”Mecnuna seyri suret evet.”Mecnun ki Lailahe illa der idi/ teklif i şuur eyleseler La der idi./Ol mertebe meşgul idi Leyla ile kim/Mevla diyecek yerde Leyla der idi.”Bir gün de bunu anlatayım size ara yerde geldi çıktı.”Her biri olmuş kefen eshabının iclaline /biz cihanda sernigun olmuş alemler görmüşüz.”ne olur,ne muazzam azametler azametler olur,nihayet sernigun olmuş bir aleme sarılır bir aleme çekilir götürülür.Biz bunların hepsini gördük diyor.”Kafiri aşk olayım der görse ruhullah tapar/mabedi tekvinde öyle sanemler görmüşüz/hor görme her dili viraneyi ey sathı nazar/ biz yıkık yerlerde çok bağgı iremler görmüşüz.”Yeter mi ?bu kadar yeter değil mi? Netice neydi?Netice,hulasa,bu konuşmamızın hulasası,geliş ve gidişteki gayeyi duymak.Bu aleme gelmek ve gitmekteki gayenin ne olduğunu tatmak.
                                                                                              --/-
                                                                                              -7-
Binaenaleyh ah almadan yaşamak.Mevzu bu.Ahlakta,Kudret insanın nisbeten isterse her günahını affeder.Her kabahatını fesheder.Fakat ahh var ise,ne affeder ne setreder.Ah almadan yaşamak.Ne yap ya? Ah alma.Gönül kırma,küçük görme mevcudatı.Ne güzel söylüyor bak,”Hor görme her dili diranı “yıkılmış olan bir gönül sahibini vaziyeti içtimaide bir makamı yok,bir rütbesi yok,zahirde hiç bişeysi yok diye hor nazarla bakma. “Hor görme her dili diranı ey sathı nazar”bayağı gözlü,işin iç tarafını göremeyen.Bakmak başkadır,görmek başkadır.sathı nazar demek,bakıp da göremeyen demektir. “Hor görme her dili diranı ey sathı nazar / biz yıkık yerlerde çok bağgı iremler görmüşüz.”insanın bakarsın bir anda bütün manevi kazançlarını maddi kazançlarını alır götürür.Hiç belli bile olmaz.Nerden geldi nerden gittiğini bilemezsin.Bakarsın ki “şunlar bana bu musibetler niye isabet etti”ya deden yapmıştır,ya dedenin babası yapmıştır,ya o yapmıştır.Nerden vuruuuur,nerden çıkar.Nerden vurur,nerden çıkar.Kimseyle istihza etme,senlen istihza ederler.O filmi sana şeyeder.Sonra Beşeriyetin Fahri Ebedi’si öyle demiştir.”bir kimse bir kimsenin kusurunu tahkir ile ta’yib ederse kendisi o fenalığı yapmadan katiyyen ölmez” diyor.Onu ne yapar,yapar Kudret sana yaptırtır.Onu tahkir etmeden,ta’yib etmeden,kendi kendine “ben olsaydım,ben yapsaydım,bana yaptırılsaydı,ya benden bu fiil sadır olsaydı,beni Kudret muhafaza etti de bu benden sadır olmamış” diye gönlünü bük.Ondaki çirkinliği de haberi olmadan almaya çalış.Zaten ahlakta terbiye öyle.Önce böyle kafasına vurar gibi söylemeyeceksin.Bizde öyledir maalesef çok kabadır.”Sen şu çirkinliği yapıyorsun” der,ilkönce nefsi emmaresine dokunur.Yapmayacağı da varsa nefis orada öyle düşman kesilir ki inadına yapar.Öyle değil halbuki onun biçimini bileceksin.Onun biçimini bileceksin.Bak eski konuşmalarda misal getirmiştim.Bir zat,dostlarına ders vermeye çıkıyor.Demiş şöyle bu gün hava iyi,kale dışarsına çıkalım.O vakit kale dışarsında da bostanlar çok.Bostanlar çok.Bakla zamanı.Veli Ağa isminde birisi,bakla ekiyor.Durmuş,Veli Ağa demiş,şimdi beş on kişi de dostu var.İnsan yetiştirme şekline bir misal veriyorum.O adamın kafasından hiçbir vakit çıkmaz.Misalli oldu mu ders, yapılacak iş, çıkmaz.Bu ektiğin tarla  ne kadar demiş  bakla verir?İşte okka zamanı.Demiş bin küsür okka verir.İnşallah bereketli olsun demiş geçmiş.Biraz ilerde Koço diye  birisinin bostanı komşu o da bakla ekiyor.Usta Koço demiş bereketli olsun.Sağol,teşekkür ederim.Bu ektiğin tarla bu bostan ne kadar bakla verir.Gülmüş,a efendim demiş,Kudret bana kuvvet verdi çalış diye emretti O’nun verdiği sıfatı O’na göstermek için “ben ekerim vergi O’na ait ne kadar verirse o kadar verir”dönmüş demiş ki bunların hangisi arif?O mu arif bu mu arif?onun mu irfanı var,bunun mu irfanı var?Şimdi bu insanın kafasından hiçbir vakit çıkmaz.Birisinde sahte bir benlik var,”ben yaptım bu kadar alacağım” diyor.Öteki,”Kudret bana bu kuvveti verdi ben o kuvveti verdi diyerekten O’na hamdedeyim diyerekten çalışıyorum,bakalım kendi ne verecek” diyor.Bişey anlatamıyo muyum?Biraz daha ileriye gitmişler.Şimdi motorlan sulanıyor ya,o vakit beygirin gözünü bağlarlar ,beygirin gözünü,dolap,içinizde bilen yahut bilmeyen bilmem var mı yok mu  dolap ,böyle suyu alır,kovalar vardır ,o kovadan o kovaya öyle gider.Demiş şu beygir gözü bağlı,yol katediyorum değil mi der demiş.Saaatlerden beri boyna yürüyor,dönüyor.”ben şu kadar yol katettim” der.Kalbi bağlı olan,kalbinin gözü bağlı olan adam da hayatta yaşadığı müddetçe ben yaşıyorum,ben yaşıyorum yol alıyorum der,bu değirmendeki,bu dolaptaki beygire benzer .Bu da insanın aklından hiç çkmaz.Onu dedikten sonra,hakiki insan neye benzer bilir misiniz demiş.İşte bu dolapdan çıkan suya benzer,bu kovalara benzer.Bu kovalar suyu alır,hiçbir vakit kendisine mal etmez aldığı gibi verir.Hakiki insan da Kudret’den alır,öyle kendine mal etmeden verir.Anlatabildik mi acaba? Hadi bu akşam bizde kalın bakalım demiş.Bizde yiyelim yemeği.Evdeki hadimine demiş ki Bu gece ışığı mumlan aydınlattırınız.Mum.Üç beş tane mum uyandırın,şimdi mum yanıyor sofranın bir tatlı deminde bir sohbet esnasında hakiki insan neye benzer bilir misiniz demiş.İşte şu muma benzer .Bu mum,”etrafıma aydınlık vereyim hem yanar hem neşri envar eylerem ,etrafıma ışık vereyim,aydınlık vereyim diye “kendini feda eder yakar o ışığından da kendi istifade etmez.Hakiki insan da ona benzer demiş.Öyledir.Çünkü hakiki insan,her şeyin fani olduğunu idrak eder.Baki’nin ancak baki olduğunu duyar.Onun içün insanlığa nafi olur.ve onun içün öyle demişler.”Mutrib fani hüü bezmi safi fani/sen kimlere oldunsa mülaki fani.”Bunu ben bir vakitler daha size okumuştum.Münasebet aldığı içün tekrar ediyorum ama çok güzeldir hafızanıza alın “Mutrib fani hüü bezmi safi fani,sen kimlere oldunsa mülaki fani.”kime mülafi oldunsa hiç birisi kalmadı geçti değil mi? “geç kesreti suriye i alemden geç/ Allah ancak baki hüü baki fani.”Baki olan ancak Allah dır .Allah dan başka her şey fanidir.Bi daha okuyayım.Kendim için okuyorum bunu da.Benim  de Hak’kım var ya bu ağzımla okur bu kulağımla dinler zevk alırım. “Mutrib fani hüü bezmi safi fani,/sen kimlere oldunsa mülaki fani./ Geç kesreti suriye i alemden geç/ Allah ancak baki hüü baki fani.”Bu günkü konuşma bu kadar yeter.
















0 yorum:

Yorum Gönder

 
Şemseddin Yeşil - Tüm Hakları Saklıdır..
Designed by CruelKeSh | 2017