243 nolu band özeti (28/08/1966)
İnsan hakikaketten tevahuş etmekten kurtulursa makamı hakikate varır.
İnsan acaba kendisini hiç merak etmezmi? Kendi iklimi vücudunda bir seyahat ettinmi?
Akıl üç kısımdır; akl-ı maaş, akl-ı maad, akl-ı evvel. Bizdeki akıl akl-ı meaştır. Akl-ı meaş alemi hilkatte geçer.
Allah bize çok kıymet vermiş. Mevcudat içinde imza-i sübhanîsini bize va’zetmiş. O imzayı bozmadan gidene “said” derler.
Gelmede gitmede bir ihtiyarımız yok da nedir bu gam bu keder!!?. Nefsi emmareni tig-i muhabbetle kes, kurtul (egonu terket, benliğini dinleme, kalbini dinle, halkı sev, Halık’ı sev –fuat-).
Dedikodu’dan başka bir şey yok, günah değil mi. Beşer semavi cazibeden ayrılınca böyle inliyor işte.
Marifetullah zevkinden mâdâ ne zevk varsa hiçtir (boştur).
Sakalın beyazladı, neden huyunu bembeyaz yapmazsın, için kapkara.
Bocala bocala, karşıki çukura, eyvah eyvah.
Bu su iyidir, (öyle olmasına rağmen) fazla içersen boğulursun. Abi hayat verilsin sana (ki ölümsüz olasın).
Bir “göz” ki dîdarı görmez, “et parçası” değil ya nedir.
Bir el ki semaye-i taat değilse (halka hizmet etmiyorsa) o “el” midir?
Görmek nedir? Gözün aktığı zaman yenisini yapamıyorsan, görmeyi tarif edemesin.
Makbul olmayan, Kendi üstünde kabrini/mezarını taşır. Makbul olan, “ölmez” diyor Allah (bel ehyaun..)
Alem-i Kudrete mensubsun. İnsan için imandan daha zevkli, daha tatlı bir şey olabilir mi?
Ama onu (imanı) nefsani (kişisel rant, kariyer, menfaat) meselesi yaparsan, o zaman işin şekli değişir (zevk değil ızdırab olur)
Allah, beşer semavi cazibeden kurtulup dünyalık şekavet’e dalınca, yaptıkları ne kadar çirkinlik, kabih şey varsa, onlara güzel gösterir. Hatta ki helak buluncaya kadar.
Görüşmeler, konuşmalar cali (eminlik yok, kaypak, samimiyetsiz, güvenilmez, güvenmez muhatabına, güven de vermez, cılk, cıvık –fuat-)
Mü'min’in kalbi Allah’ın evi. Kendi küçücük evimizi lamba ile aydınlatıyoruz. Allah'ın evini ne ile aydınlatıyoruz.
Vahdet (lambası) yoksa karanlıktasın, kalbin karanlık.
Çocuğun sana ev alıyor, harçlığını da veriyor (diye iyimidir), ama (hayır) azizin olan Hazret-i Resul-i Ekrem, Peygamberine düşman. En sevgiline düşman, bundan büyük azap mı var. (Seni seviyor ama sevdiğine düşmansa sevgisi sana surur değil, elemdir –fuat-)
Vicdan alem-i mualla-i melekuta mensub olduğundan, madde ile çalınmaz. (varsa vardır, yoksa yoktur, satılmaz, satın alınmaz -fuat-)
Hakkı göremezsin diyen bazı kaba adamlara aldırma. Haktan ayan nesne yok, gözsüzlere pinhan imiş
Akl-ı evvelden 28...(alamadım –fuat-). Ondan tevahuş edilir. (ürkme..28perde tecellisi gibi –fuat- )
Allah veresiye imanı kabul etmez. Bak buradakine inanıyorsun (kariyere iman –fuat-) nasıl çırpınırsın.
Kamil olanlar murebbi-i ukul (efendimiz) peşinden giderler.
Nadan, bed tiynet, kötü adamla hüsn-ü muamele sünnet-i enbiyadandır. (kötülere iyi davranmak peygamberlerin nasihatlerindendir –fuat-)
Mezheb-i tabiiyye, şeytanın mezhebidir.
Hased eden kafirdir, taksimat-ı ilahiye (inkar/itiraz) küfürdür. Şeytanîdir. Hasetçi millet bir türlü ilerlemez.
Hem babanın evinde otur hem penceresini beğenme. Kendin yap istediğin yerden aç pencereni.
Bunu yayın!. Yayın!. Bizi yıkan taklittir. Taklid, tefekkürü öldürür. Bir camiadan tefekkür kalkarsa, onun şahsiyeti kalkar gider. Allah bile kendisine imanı tefekkürsüz kabul etmez.
Hakîm, ilmini, amelini muhkem kılan, sözünde, işinde isabet eden akıl’a, akıllıya hakîm (hikmetli) denir.
Birleşmenin sırrını, sırr-ı ittihatı bilen, isimle, resimle uğraşmaz. Sırr-ı ittihadı bilmeyenin ne irfanı var, ne ilmi.
Kırba, sakanın inayetiyle dolar. Kumaş kendi kendine yırtılmaz, dikilmesi de kendi kendine olmaz (terziye ihtiyaç var)
İnsan da kendi kendine olmaz/dolmaz. İnsan gerek.
Adem olmak ister isen Adem ara, Ademi bul, Adem ile Adem ol.
Amelsiz ilim akim (kısır), ilimsiz amel sakim (hasta). Amel ile ilim, ilim ile amel sırat-ı müstakim.
Meçhul hiçbir şey yok. Akibetini ararsan açarsın kitabı (Kur’anı/kalb-i selimini –fuat-) bulursun.
Seni birisini aldatmışsa kendini levm et.
Mü'minin ferasetinden kork (dikkat et), o Azze ve Celle olan Allah'ın nuru (Projeksiyonu) ile bakar (hadisi şeriften)
Cemiyetin, halkın aklen ve ahlaken hoş gördüğü şeyleri yapılmasına salih amel denir.
Başkasının duymasını /duyulmasını istediğin bir iyiliğin taatı, batıldır.
Dua eden cemaatte şah da, geda da el açar. Bunu gören bir, bu da benim gibi el açan dilencidir, , onun istediği yerden bende rahatlıkla isteyebilecekken, neden ben bundan bir şey isteyeyim ki der.
Hak ve hakikat bir kısım adamlarla kaim olduğuna inandın mı, taklid başlar, yıkılırsın.
Batıl’ı, “hak” diye takdis etmek taklidin şanıdır. Sözü tartacağız, söyleyen şahsı değil.
Ali, Alice söyler/söylemiştir.
Musibetler neyle önlenebilir? (Ebediyete imanla) 20 yaşındaki delikanlı oğlunu kaybetmiş adamın kalbinden, ona sabrı ve teselliyi verecek ebediyet inancını, evladının daha iyi bir yere gittiği tesellisini veren, iman zevkini niye çıkarır? (modernler)
Band bitti.
İnsan hakikaketten tevahuş etmekten kurtulursa makamı hakikate varır.
İnsan acaba kendisini hiç merak etmezmi? Kendi iklimi vücudunda bir seyahat ettinmi?
Akıl üç kısımdır; akl-ı maaş, akl-ı maad, akl-ı evvel. Bizdeki akıl akl-ı meaştır. Akl-ı meaş alemi hilkatte geçer.
Allah bize çok kıymet vermiş. Mevcudat içinde imza-i sübhanîsini bize va’zetmiş. O imzayı bozmadan gidene “said” derler.
Gelmede gitmede bir ihtiyarımız yok da nedir bu gam bu keder!!?. Nefsi emmareni tig-i muhabbetle kes, kurtul (egonu terket, benliğini dinleme, kalbini dinle, halkı sev, Halık’ı sev –fuat-).
Dedikodu’dan başka bir şey yok, günah değil mi. Beşer semavi cazibeden ayrılınca böyle inliyor işte.
Marifetullah zevkinden mâdâ ne zevk varsa hiçtir (boştur).
Sakalın beyazladı, neden huyunu bembeyaz yapmazsın, için kapkara.
Bocala bocala, karşıki çukura, eyvah eyvah.
Bu su iyidir, (öyle olmasına rağmen) fazla içersen boğulursun. Abi hayat verilsin sana (ki ölümsüz olasın).
Bir “göz” ki dîdarı görmez, “et parçası” değil ya nedir.
Bir el ki semaye-i taat değilse (halka hizmet etmiyorsa) o “el” midir?
Görmek nedir? Gözün aktığı zaman yenisini yapamıyorsan, görmeyi tarif edemesin.
Makbul olmayan, Kendi üstünde kabrini/mezarını taşır. Makbul olan, “ölmez” diyor Allah (bel ehyaun..)
Alem-i Kudrete mensubsun. İnsan için imandan daha zevkli, daha tatlı bir şey olabilir mi?
Ama onu (imanı) nefsani (kişisel rant, kariyer, menfaat) meselesi yaparsan, o zaman işin şekli değişir (zevk değil ızdırab olur)
Allah, beşer semavi cazibeden kurtulup dünyalık şekavet’e dalınca, yaptıkları ne kadar çirkinlik, kabih şey varsa, onlara güzel gösterir. Hatta ki helak buluncaya kadar.
Görüşmeler, konuşmalar cali (eminlik yok, kaypak, samimiyetsiz, güvenilmez, güvenmez muhatabına, güven de vermez, cılk, cıvık –fuat-)
Mü'min’in kalbi Allah’ın evi. Kendi küçücük evimizi lamba ile aydınlatıyoruz. Allah'ın evini ne ile aydınlatıyoruz.
Vahdet (lambası) yoksa karanlıktasın, kalbin karanlık.
Çocuğun sana ev alıyor, harçlığını da veriyor (diye iyimidir), ama (hayır) azizin olan Hazret-i Resul-i Ekrem, Peygamberine düşman. En sevgiline düşman, bundan büyük azap mı var. (Seni seviyor ama sevdiğine düşmansa sevgisi sana surur değil, elemdir –fuat-)
Vicdan alem-i mualla-i melekuta mensub olduğundan, madde ile çalınmaz. (varsa vardır, yoksa yoktur, satılmaz, satın alınmaz -fuat-)
Hakkı göremezsin diyen bazı kaba adamlara aldırma. Haktan ayan nesne yok, gözsüzlere pinhan imiş
Akl-ı evvelden 28...(alamadım –fuat-). Ondan tevahuş edilir. (ürkme..28perde tecellisi gibi –fuat- )
Allah veresiye imanı kabul etmez. Bak buradakine inanıyorsun (kariyere iman –fuat-) nasıl çırpınırsın.
Kamil olanlar murebbi-i ukul (efendimiz) peşinden giderler.
Nadan, bed tiynet, kötü adamla hüsn-ü muamele sünnet-i enbiyadandır. (kötülere iyi davranmak peygamberlerin nasihatlerindendir –fuat-)
Mezheb-i tabiiyye, şeytanın mezhebidir.
Hased eden kafirdir, taksimat-ı ilahiye (inkar/itiraz) küfürdür. Şeytanîdir. Hasetçi millet bir türlü ilerlemez.
Hem babanın evinde otur hem penceresini beğenme. Kendin yap istediğin yerden aç pencereni.
Bunu yayın!. Yayın!. Bizi yıkan taklittir. Taklid, tefekkürü öldürür. Bir camiadan tefekkür kalkarsa, onun şahsiyeti kalkar gider. Allah bile kendisine imanı tefekkürsüz kabul etmez.
Hakîm, ilmini, amelini muhkem kılan, sözünde, işinde isabet eden akıl’a, akıllıya hakîm (hikmetli) denir.
Birleşmenin sırrını, sırr-ı ittihatı bilen, isimle, resimle uğraşmaz. Sırr-ı ittihadı bilmeyenin ne irfanı var, ne ilmi.
Kırba, sakanın inayetiyle dolar. Kumaş kendi kendine yırtılmaz, dikilmesi de kendi kendine olmaz (terziye ihtiyaç var)
İnsan da kendi kendine olmaz/dolmaz. İnsan gerek.
Adem olmak ister isen Adem ara, Ademi bul, Adem ile Adem ol.
Amelsiz ilim akim (kısır), ilimsiz amel sakim (hasta). Amel ile ilim, ilim ile amel sırat-ı müstakim.
Meçhul hiçbir şey yok. Akibetini ararsan açarsın kitabı (Kur’anı/kalb-i selimini –fuat-) bulursun.
Seni birisini aldatmışsa kendini levm et.
Mü'minin ferasetinden kork (dikkat et), o Azze ve Celle olan Allah'ın nuru (Projeksiyonu) ile bakar (hadisi şeriften)
Cemiyetin, halkın aklen ve ahlaken hoş gördüğü şeyleri yapılmasına salih amel denir.
Başkasının duymasını /duyulmasını istediğin bir iyiliğin taatı, batıldır.
Dua eden cemaatte şah da, geda da el açar. Bunu gören bir, bu da benim gibi el açan dilencidir, , onun istediği yerden bende rahatlıkla isteyebilecekken, neden ben bundan bir şey isteyeyim ki der.
Hak ve hakikat bir kısım adamlarla kaim olduğuna inandın mı, taklid başlar, yıkılırsın.
Batıl’ı, “hak” diye takdis etmek taklidin şanıdır. Sözü tartacağız, söyleyen şahsı değil.
Ali, Alice söyler/söylemiştir.
Musibetler neyle önlenebilir? (Ebediyete imanla) 20 yaşındaki delikanlı oğlunu kaybetmiş adamın kalbinden, ona sabrı ve teselliyi verecek ebediyet inancını, evladının daha iyi bir yere gittiği tesellisini veren, iman zevkini niye çıkarır? (modernler)
Band bitti.
(Safiyüddin Beyden)
İşin kamuflajı gereği iradeden bahsedilir nezaket gereği. Kalbimizin fiilen de idaresi bizde değil
Demekki bazı kimselerde kalb var bazısında yok (limen kane lehu kalben)
Gözünle yüzünü görürsün, kalb ile bakabilen içini de görür.
Sen gölgesine talib olacağına kendisine talib ol, gölge kendisiyle bereber gelir. Hatta yaratanına talib ol.
Bir ağaç verdiği meyvenin ismi ile anılır, yoksa odun derler. Sana da güzel sıfat verecek meziyetin olsun cemiyet içinde.
Emniyet olmazsa, huzur olmaz. Huzur olmazsa da kulluk olmaz.
Çocuğunun kalıbı ile irtibat kurabilirsin, gel desin gelir, git dersin gider, muti olur, esas olan ruhu ile tevhid etmektir. Ruhunun babası/annesi olmak mühim
Cemiyet içinde yüce şahsiyetli kimseler olmalı ki, görenler demekki olabiliyormuş deyip örnek alma cesaretleri olsun. Kıymetli şahsiyetler yok değil ama eskisi gibi çok kalmadı.
Fusus (fusus-ul hikem, Şeyh Arabî) kapalı bir kitaptır, herkese açılmaz.
İnsan niye nişey öğrenir, birine satmak için mi? İmtihan vermek için mi? Yapmayacaksan niye öğreniyorsun. İnsan bişey yapmak için öğrenir.
Evham gelmemesi için bilmemek daha iyidir bazen.
İsmini Arif koyarsın, olur biter, isimle olsa.
Salihleri varis kılarız diyor, Müslümanları demiyor. Kim salih iş yaparsa varis o olacak
Hiç bir şeye ihtiyacı olmayamdan bişey isteyeceksin, ihtiyacı olandan bişey istememek lazım
Kör bıçak ele gider derler (meyve aşılama mevzuu)
Biri ölünce hoca ararlar ancak, oysa hoca yaşarken hatta anne karnındayken daha lazım.
Yeri/toprağı küçük görme diyor. (Alemi Tevhide çekilmek üzere evlere gitme zamanı)
Çünkü yer insanların secdegâhıdır (Mehmet Baydur gerisini de not almış tamamlamış sağolsun)
İşin kamuflajı gereği iradeden bahsedilir nezaket gereği. Kalbimizin fiilen de idaresi bizde değil
Demekki bazı kimselerde kalb var bazısında yok (limen kane lehu kalben)
Gözünle yüzünü görürsün, kalb ile bakabilen içini de görür.
Sen gölgesine talib olacağına kendisine talib ol, gölge kendisiyle bereber gelir. Hatta yaratanına talib ol.
Bir ağaç verdiği meyvenin ismi ile anılır, yoksa odun derler. Sana da güzel sıfat verecek meziyetin olsun cemiyet içinde.
Emniyet olmazsa, huzur olmaz. Huzur olmazsa da kulluk olmaz.
Çocuğunun kalıbı ile irtibat kurabilirsin, gel desin gelir, git dersin gider, muti olur, esas olan ruhu ile tevhid etmektir. Ruhunun babası/annesi olmak mühim
Cemiyet içinde yüce şahsiyetli kimseler olmalı ki, görenler demekki olabiliyormuş deyip örnek alma cesaretleri olsun. Kıymetli şahsiyetler yok değil ama eskisi gibi çok kalmadı.
Fusus (fusus-ul hikem, Şeyh Arabî) kapalı bir kitaptır, herkese açılmaz.
İnsan niye nişey öğrenir, birine satmak için mi? İmtihan vermek için mi? Yapmayacaksan niye öğreniyorsun. İnsan bişey yapmak için öğrenir.
Evham gelmemesi için bilmemek daha iyidir bazen.
İsmini Arif koyarsın, olur biter, isimle olsa.
Salihleri varis kılarız diyor, Müslümanları demiyor. Kim salih iş yaparsa varis o olacak
Hiç bir şeye ihtiyacı olmayamdan bişey isteyeceksin, ihtiyacı olandan bişey istememek lazım
Kör bıçak ele gider derler (meyve aşılama mevzuu)
Biri ölünce hoca ararlar ancak, oysa hoca yaşarken hatta anne karnındayken daha lazım.
Yeri/toprağı küçük görme diyor. (Alemi Tevhide çekilmek üzere evlere gitme zamanı)
Çünkü yer insanların secdegâhıdır (Mehmet Baydur gerisini de not almış tamamlamış sağolsun)
(ba’deha)
Hakan Çakici: Zebur'da da: "Yeryüzüne salih kullarım vâris olacaktır" diye yazmıştık. (Enbiya suresi 105. Ayet)
Hakan Çakici: Zebur'da da: "Yeryüzüne salih kullarım vâris olacaktır" diye yazmıştık. (Enbiya suresi 105. Ayet)
Dikkat Ediniz:
Salihleri varis kılarız diyor, Müslümanları demiyor. Kim salih iş yaparsa varis o olacak. (S.Erhan)
Hakan Çakici: Herkesin yapmak için can attığı şeyi yapmayı canın hiç çekmiyorsa, bil ki modernizm fabrikasının insanlık için çok kıymetli bir üretim hatasısın. (G: Özcan, Yaşar bey hatırlattı)
Salihleri varis kılarız diyor, Müslümanları demiyor. Kim salih iş yaparsa varis o olacak. (S.Erhan)
Hakan Çakici: Herkesin yapmak için can attığı şeyi yapmayı canın hiç çekmiyorsa, bil ki modernizm fabrikasının insanlık için çok kıymetli bir üretim hatasısın. (G: Özcan, Yaşar bey hatırlattı)
3 yorum:
Ah be kardeşim hulasa etmesen yorum yapmasan, olduğu gibi bantın çözümünü yazsaydın ne güzel olurdu... Biz bilmediğimiz kelimeleri sözlüğe bakarak daha iyi anlıyoruz (kubbealti Lugati). İnşallah vaktiniz olurda bantın tam çözümünü yayanlarsınız. Allah c.c. yar ve yardımcınız olsun.
Adnan Bey, bahse konu olan 243. kasede henüz çözümleme sırası gelmedi. Buradaki notlar Numaniye Dergahında kaset dinlenirken, mecliste bulunan bir beyefendinin kasetten aldığı notlardır. Allah izin verirse ömrümüz yeterse ve o kasede kadar gelebilirsek onun da tam metnini yorumsuz olarak alıntılarız. Şimdilik elimizde olan bu. Gününüz hayr olsun.
Yorum Gönder