Kaset 185
31/05/1964 110dk. (Düzenlenmemiş Metin)
Birine vazifeden doğan ahlak,diğerine aşkdan
doğan ahlak tesmiye etmişdik.Vazifeden doğan ahlakın annesi,akıl.Aşkdan doğan
ahlakın da mastarı, menbaı kalb.Gerek vazife gerek kalb,aşk bunlar mânayı
insaninin birer vasıfları olması hasebiyle mevzuun en mühim noktasını insan
mefhumu teşkil ettiğini söylemişdik.Gerek vazife, aşk,akıl,kalb dedik.Bunların
her konuşmada tekrar tekrar bazen tariflerini değiştiriyoruz bazen aynı tarifi
vererekden üzerinde yürüyoruz.En zor olan kısmı,anlatılması güç olan yeri de
insan mefhumu.Nüshayı Kübra.Bir yüzü alem i kudrete rabtedilmiş.Bir yüzü alemi
hilkate bağlanmış.İki vechesi var.Alem i kudrete rabtedilen vechesinde ,aşk ve
iman lazım.Alem i hilkatde kendisine rehberlik edebilmek için “akıl” denilen o
kuvve i nurani lazım.Beşeriyet, yine aynı cümleleri tekrar edeceğiz.Tetkik i
haber,tâ’mik i nazar,tahkik i eser.Bunun üzerinde durmuyor.Bunun üzerinde
durmayınca muhasebe i nefs başlamıyor.Tekrar edeyim cümleyi; geliş ve
gidişindeki gayeyi düşünmüyor.Tâ’mik i nazar,nerden geldim,ne olacağım,nereye
götürüleceğim?Bunun farkında değil.Buraya yaklaşmıyor,bu sualleri sormuyor
kendisine.Ben,nerden geldim,ne olacağım ve nereye götürüleceğim?Gelmede gitmede
ihtiyarım yok.Öyle değil mi? Hangimize sordular “ sizi bir âlem i ibtila vardır
,dünya denilen bir mihnethane vardır”.Burda şâd olmak yokdur.sözdür o söz.Ya gelme bu sitemhamiz olan dünyaye ,yahut
sabret andaki mihnet i meşakkat i belâye. Kestirme. Kudret,herkesi bir
yerinden yakalamışdır.Efendim ben.. yok.Çok “ben” diyenler “sen” diyenler .”O”
diyenler kazanır.Ya gelme bu sitemhamiz
olan dünyaye ,yahut sabret andaki mihnet i meşakkat i belâye.Şöyle olursa
böyle olur,şöyle olur böyle olur.Hayatı, edeble zırhlandırmanın çaresine
bakmalı.Hayatı, edeble zırhlandırmanın çaresine bakmalı.O vakit sermayeyi hayat
iflasdan kurtulur.Gelmede gitmede ihtiyarımız yok.Bunun üzerinde
duruyoruz.Konuşma,bu bahisde.Fakat,bu kadar âşikar iken beşeriyet bunun
farkında değil veyahut farkında,üstünde durmuyor.Hamule i irfaniye i beşeriye
.Beşerin marifeti,sanatı,fenni taşınamayacak bir halde yükselmiş ki faide ki
“ah” sesi dinmiyor.Canavarları utandırtacak kadar aşağıya düşüyor.Mâaniyatda
yükselirse melekler imrenir ,rezaletde alçalırsa canavarlar utanır.Beşer
böyledir.Mâaniyatda yükselirse,melekler imrenir,gıbta eder.Süfliyatda da
alçalırsa canavarlar utanır.Semavata çıkıyor,çıkmak istiyor.Güzel.Yayılsın diye
söylüyorum belki bir senedir bunu daima söylüyorum.Nerede bulunursam
söylüyorum.Kırık kalblerde seyahat eden var mı?Orada keşif başladı mı,keşif o
dur.Semavat.Büyük kitab haber vermiştir onu.Ondört asır evvel.Karşıki odadan
karşıki odaya geçecek kadar kolay olacak bu işler.Fakat ne o?Nüshayı kübra
insandır.İnsanın da muazzam mânası gönüldür orada gezen var mı?Gökyüzüne çık.Ne
çıkacak.Çıkılacak o.Nüshayı kübra,insan.Ne demek nüshayı kübra insan?Bu
namütenahi âlemler,vicdanı insaniyi ihtivadan aciz iken .İnsanın vicdanı,bütün
kainatı ihtivaye kadirdir.Zira idrak ve tefekküre muktedirdir.Ondan dolayı
nüshayı kübradır.İnsan.Onun sureti evet elli altmış kiloluk kan ve kemik
torbasından ibaretse de mânası öyle değil.Vicdan ı kibriyası öyle değil.Cümleyi
tekrar edeyim.Bu nihayetsiz avalim,vicdan ı insaniyi ihtivadan aciz.Mesela
bütün sema,bütün varlığı ile en aciz bir insanın bir vicdanını alamaz
içine.Fakat en aciz bir insanın,o temiz vicdanı ,o vicdan ı kibriyası,o bütün
semayı bütün avalimiyle beraber nokta halinde alır nokta.Azamet ve kibriya,bunlar
ikisi de büyüklük mânasına gelir.azamet de büyüklük mânasına gelir,kibriya da
büyüklük mânasına gelir.Azamet,sıfat ve cismaniyetde kullanılır.Kibriya da
zatda kullanılır.Binaenaleyh kibriya, zatı ve mânayı büyüklükde kullandığından
dolayı ,insan ona mazhar olmuşdur.Diğer mevcudat ise azamete mazhar
olmuştur.Biraz açılmak lazım bu bahis.Benim bu gün rahatım o kadar değil.Onun
için şey halinde vereceğim.Kısmet olursa Allah müsaade ederse başka
konuşmalarda açacağım.Bu iki kelime üzerinde dururum.Yani azametin
mazahiri,mecmuayı mükevvenat olduğu halde kibriyanın mazharı,hazreti
insandır.Buradan hazreti insan dendiği vakitde yalnız kürede yaşayan insan
kaydetme ha.Bütün avalimde vicdanen vahdet i bâriyi idrake muktedir olan ne
kadar vicdan varsa ,ne kadar o mânayı o müeddayı taşıyan varlık varsa işte o
dur.Ona nüshayı kübra derler.Sen de onlardansın eğer o hassaya malik isen.Onun
için büyük kitab,insanı üçe ayırır;esrar ı beyana vakıf olanlar insan,esmayı
Hak’ka vâkıf olanlar âdem,bundan mahrum olanlar nâtık hayvan.Taksim
etmiş.Mevzuu dağıttık.Toplayacağım inşaallah.Size şöyle bir çiçek demeti gibi
veririm.Oraya uğradık,buraya uğradık dağıldı mevzu.Fakat neresidir an
yeri?Mevzuun esas noktası neresi?(tamam geliş ve gidiş diyen kimsin?
aferin.)Geliş ve gidişde gaye yok dedik.Şey ihtiyar yok,gaye demişim.Yok
elimizde.Bir insan,gelişinde ve gidişinde ihtiyarı olmazsa acaba nesine
güvenir?Nesine güvenir?Neye semayı deler gibi bakar?Niçin yeri ezer gibi
basar?Neden sayılı nefesini şunun bunun ahını almakla tüketir.Öyle değil mi?
Yok,bişey yok.Bunları söyledik,söyledikden sonra dedik ki hamule i irfaniye i
beşeriye ,bu gün insanın,zahirde bakıldığı vakitdeki tekamülü,ilmi,irfanı
,sanatı,fenni püü yüklü.İyi ama ah sesi dinmiyor.Neden acaba? Ne vakit
diner?Diner mi dinmez mi?Dinebilir mi? Dinmiyor.İlmin,yalnız suretinde
kalınmış.İlimden gaye,evvela marifetullahdır.O gaye olursa o vakit insan ilmin
semeresini meydana getirebilir.Neden acaba?O vakit,hikmet i hilkata vâkıf
olur.Hilkatin hikmetine o vakit vâkıf olur.Marifetullah zevki doğmadıkça
hilkatdeki gayeyi beşer anlayamaz.Anlayamadığından dolayı bütün âlem
inliyor.Mevzii konuşmuyorum, bütün dünya sekenesi.Hem o kadar acayip ki hareket
i fikriyesi bile durmuş.
--/-
-2-
Medeniyet diye vahşet i müsannayı tebdil ediyor.Basıyor
düğmeye bir milyon adamın canını bir anı gayrımukassemde alıyor.Bu mu
medeniyet?Basıyor düğmeye milyonla adamın canı bir anı gayrımukassemde ,ilim
bunun inişi versin için mi ortaya çıktı?İlim de ağlıyor.”Beni kullanıyor”
diyor.Beni diyor.Kudret’e yalvarıyor “al beni onların elinden” diyor.Evet.Hangi
hayır vardır ki şer üzerine kullanıldığı vakitde kötülük meydana gelmesin.Su,
insanın .. hayatıdır.Fakat adamı boğmak için kullanırsan boğar şerre
kullandığın vakitde.Ateş,hayatın devamı için bir unsurdur.Fakat yakmak için
kullanırsan..hangi şer var ki hayır var ki şer üzerinde ısrar eder kullanırsan
şerre inkılab etmesin.Onun için bu günkü ilim de Kudret’e karşı yalvarıyor “bu
vahşi insaniyetden beni kurtar” diyor.Hasta inlerken,masum melekuti nazarlarıyle
henüz bu alemle ünsiyeti yokken ,semaya doğru bakarken pir i fani sayılı
nefesinin son anlarında kendisini avuturken bir anı gayrı munkassemde yok
oluyor.Bu mudur ilim,bu mudur medeniyet? medeniyet, imhayı mı âmirdir,ihya yı
mı âmirdir?Hayat mı verir,hayat mı alır?Fakat beşer o kadar şaşırmış ki
tapıyor.Evet mânasız kalırsa insanlar ,hevayı heveslerini mabud ittihaz
ederler.Kaide i külliyedir.Allah der “Ya bana tapacaksın, ya seni senin nefsine
taptırtırım.” İmkan yoktur.Muhakkak ya nefsine taparsın hevayı hevesine ya Bana
taparsın hangisi işine gelirse.Ya marifetullah zevki ile yaşarsın,ya nefsi
emmarenin zevkiyle yaşarsın.Hangisi hoşuna giderse onunla yaşa.Yoksa insan
namını taşıyan varlık fersude mataın, bakasız nimetin devamı için birini birini
boğmaya mı gelmişdir bu âleme?Dağda canavarlar bile yaz günü insan
parçalamıyorlar kışın pek aç kaldığı vakitde insan hamlediyor.Fakat yazın üçü
beşi bir arada gittiği vakitde uzakdan gidiyor insana yaklaşmıyor.İnsan,ne yaz
dinliyor ne kış dinliyor,ne hasta dinliyor,ne inleyen dinliyor.Acayip bir
hâl.Biz,tarihin en eski efendisi olan insanların çocuklarıyız.Dünyada sarsıntı
olabilir.Bizde olmamalı.Biz,kökü çok sağlam ,muazzam,kök çok kuvvetli.Her vakit
söylediğim gibi ,hubb u gayr ile yaşamış,kıyas ı nefs ile yaşamış.Hubb u
gayr,yani evvela canan sonra can demiş.Kıyas ı nefs ile yaşamış.Bana yapsalar
hoşuma gitmez,ben de yapmam.Maalesef öyle tecelliler olmuş ki şimdi herhangi
bir şey insan bu kıyas ı nefsi dahi konuşmaya korkuyor. Bir çirkin hadise sana
yapılırsa razı mısın dendiği vakitde “hay hay” diyor.Ona ne diyebilirsiniz?Ne
dersiniz ona?Sen,kendi yolunda,kendi oluşunda hamsın.Söz,makam ı insaniyete
kadem basanlara aitdir.der geçersin.Başka bir şey diyemezsin.Başka bir şey
denmez.Kapı kapalı bişey diyemezsin.Fakat biz biz şimdi inanmış,aslını aramak
zevki kendisinde uyanmış,abes bir zerrenin vücudu olmadığını duymuş ,kainat
içersinde en ufak bir varlığın bir vazifeyle mükellef tutulduğunu
görmüş,kendisi gibi muazzam bir varlığın mensi,mühmel bırakılmayacağına yakin
ifade etmiş bir camiaya konuşuyorum.Sizleri öyle tanıyorum da dedeni tarif
ediyorum.Deden öyle yaşardı.Kıyas ı nefsle hubb u gayrla bu dedenin
çocuğuyuz.Kudret bize hususi, tabir
caizse iltimas muamelesi yapmışdır.Bizde merhamet fazladır.Acaba kaybettik
mi?Her insan sabahleyin kalktığı vakitde ilk önce ,nasıl hasta haftada bir
tansiyonunu doktora baktırırsa düştü mü çıktı mı o da her insana göre değişir
ya ilaçlar da değişir.Neyse baktırırsa yahut her hafta derecesini sabah akşam
aldırırsa daha güzel.En güzeli bu.Sabah akşam derecesini alın derler.Manevi
vücudunda da derecesine bakmalı.Merhametinde alçalmak mı var,yükselmek mi
var?Alçalmış mı,iğne mi yaptıracak?Nerde varsa ilacı koşsun.Çok
fena.Merhamet.Kaybettik mi acaba?Yoksa duruyor mu?Medeniyetini taklid ettiğimiz
garb,deliyi cin çarpmış diye yakarken,deden musiki ile tedavi edilsin diye ve
bu gün de medeniyet dedenin yaptığını yapmaya başlamışdır.Medeniyetin hakiki
kökü senin dedende çokdur.Servet vakfetmiş servet.Servet vakfetmiş.Sokakta gezen
hayvanlara yiyecek vakfetmiş.İşitiyoruz anası,evladına nafaka davası açmış.
Babası çocuğuna bakmamış, nafaka davası açılmış.İnsan düşünüyor o dedenin
çocuğu nasıl iş bu?Nerden zehirli bir manevi gaz esti de sarsıntıya
uğradı.Seksenlik baba,yetmişlik anne icra dairesine gelmiş niçin geldin?Bu ay
nafakayı göndermedi çocuk. Anasının nafakasını icra dairesi vasıtasıyla dahi
göndermeyen..onun için her sabah merhamet kalkar kalkmaz yoklamalı insan
kendisini.Ben de adalet var mı demeli.Zira adil olan fertlerden teşekkül olan
cemiyet adil olur.Zalim fertlerden terekküb eden cemiyet de zalim olur.Cemiyeti
idare eden hükümet de adl ve zulüm meselesinde fertlerin mesleğine
tabidir.Hazreti Muhammed öyle dedi “vema tekünü yuvella aleyküm”O ne demişse
tabidir.Başka türlü olur mu?Adil fertlerden teşekkül eden cemiyet adildir.Yaz
kalbine böyle.Çok tekrar ettim cümleleri bunun.Söyledim çok defa.Zalim
fertlerden terekküb eden cemiyet de zalim olur.Cemiyeti idare eden
hükümetler,adl ve zulüm meselelerinde fertlerin mesleğine tabidir.Bu kaideyi
Kudret kurmuş bunun.Kudret öyle kurmuş.Haricine çıkamazsın…. Lafzını idare
edemeyeceğim meali şöyledir “Yer
üzerindekilere merhamet ediniz de semadakiler de size merhamet etsin”Bir
garibin yüzüne tebessüm çehreyle bakan yüze, Allah güler diyorlar.Tabi Cenab ı
Hak bu sıfatlardan münezzehdir. O’nun merhametinin ne şekilde tecelli edeceğini
beyan için söylenmiştir kelama has tabi.Böyle sıfatlardan münezzeh.Ama biz bi
masaya sahib olduğumuz vakit ,bi kasaya malik olduğumuz vakit ,ne bileyim bir
servete malik olduğumuz zaman ,yürümemiz bile
değişir.Değişir.Alır,değiştirir.Neden oluyor o? Tetkik i haber yok,tâmik i
nazar yok,tahkik i eser yok.O halde sermaye i hayattan da bişey kalmadı
demekdir.İflas var iflas.Islah ı nefs,ıslah ı gayr dan mukaddemdir.İnsan kendi
nefsini ıslah etmedikce gayrı ıslah edemez.Mukaddem.Bağlı bir
birine.Yetiştiremiyoruz çocukları,neden yetiştiremiyoruz?Geçen konuşma çocuk
yetiştirme bahsında idi.Bi defa yetişmesi için,bir insanın tekamül etmesi için
evvela yalanı atması şartdır.Yalan var mı olmaz.Kudret, elini kaldırmışdır.Hiç
imkan yok.
--/-
-3-
Bir adam yalan söylüyor.Alnı secdede
çürüsün, hepsi batıldır.Bi adam yalan söylüyor, bin defa hacca gitmiş ,hepsi
merduddur.Lebbeyk dediği vakitde merdud der Allah. Git.Büyük bir inek tertemiz
hususi gıda ile beslemişsin tertemiz süt veriyor.Kocaman bir kazan içersine bir
fincan gaz dök içemezsin.İçilmez o.Çocuğu ıslaha evvela ordan
başlayacaksın.Çocuk güler sana.Kaç tane yalanını yakaladım.Yüzüne karşı
söylemese biraz edebi olsa dahi “bırak
şimdi onu evvela kendini sen ıslah et” der.Çocuğun aklına gelmese, Kudret
söyler.Utanmaz adam der.Ondan tutmuyor.Sordular Beşeriyetin Fahri Ebedisi’ne
mümin zina eder mi? Yakışmaz ama edeni bulunur.Mümin yalan söyler mi? “Hayır”
dedi.Artık sen bu Emr i Nebi’ den bu suçun mevkiini kendin bul insafınla.Ben
bişey anlatamadım mı acaba?Sordular huzur u peygamberiye geldiler dediler ki
“mümin zina eder mi?” “Yakışmaz ama edeni bulunur. ””Mümin yalan söyler mi?
“Hayır” dedi.Çünkü bütün fenalıklar oradan doğuyor.Yalan söyledin mi nasıl
muhasebe i nefs yapacaksın da neticeler çıkarabileceksin.Çıkamazsın ki.Bütün
çirkinlikleri orada da okuyacak insan.Bizde tuhaf tuhaf itikadlar vardır.”O iş
başka ,o iş başka” der.İbadeti bazısı komisyonluk olarakdan yapar.Kendine.Ne
komisyonu? İşim rast gitsin der.Ben abd i mahzım.Bu zevk ile değil.Bu zevk ile
olsa her iş olur.Ona bi karşılık bulur ve onu çürütür.Ve biz bunların
hakikatlarını da söylemeyiz.Genç de soğur.Mânadan soğuturuz.Soğur. O mânayı öğretirken
onun hakikatını öğretmek lazımdır.Değil mi ya.Mesela doktor iğneyi veriyor,şu
derinliğe kadar koyacaksın diyor,acıdığı vakitde durduracaksın diyor,yavaş
yavaş götüreceksin diyor,bak fenalık vermesin diyor.Onun bir tarifi
vardır.Bütün ânadaki taatda aynen o ilaçlardır onlar.Herhangi bir
ahlaki,taabbudi,ne bileyim mali bir ibadeti yapıyorsun vücudunde bir değişiklik
var mı? Kendi iklim i mânanda? Yok.O halde hiç faydası olmayan ilaç
gibidir.Hani bazısı yarasın diye bardaklan balık yağı içer o ne kadar alırsan
al öbür tarafını atar zarardır o.Anlatamıyo muyum?Bazı insan vardır bardaklan
içer balık yağını.Ben diyor dayanırım tahammül ederim diyor bi şey dediler ama
bardaklan..yok kardeşim .Senin dediğin gibi değil. Mesela,besmelesiz iş,sonsuz
işdir.Ebterdir ,muvafakiyetsizdir,netice alınmaz.Tamamen doğru.Ama ne demek o,
besmele ne demek?O ne? Bunun inceliğini söylemezsin ,bir
genç,öğretirsin.Kocaman bir aynayı kaldırırken o besmeleyi de
çeker,muvazenesini muhafaza edemez şaaak diye düşer.”Ya aslı yokmuş” der.
Ayağını kaydırırsın çocuğun.Geçer yuvarlar gider.Değil mi?Bunları anlatmakdan
maksadım şimdi mühim bir yere gireceğim de onun için etrafında geziniyorum.Bir
yere gireceğim... (boşluk) Allah, âdemi ebul beşeri arz üzerinde kendisine
layık kılmaklığını murad buyurdu.Manzume i kuvvayı sübhanisine yani âlem i
melekute iltifaten “ne dersiniz” dedi.Ben böyle bişey yapacağım.Neyse burası
uzun sürer.Bildiğiniz şeyler.Ben size lazım olan yerini söyleyeyim.Onlar ne
dediler,onlara ne cevab verdi,sonra nasıl oldu,iblis neden dolayı istiğfar
etti,iblise secde emri hangi ağızdan çıktı? Bunlarda büyük büyük incelikler
var.Bütün Esma i İlahisini âdeme talim etti.”Ve alleme âdemel
esmâe kullehâ.. “(Bakara,31) Hepsini.Ondan sonra
“senin adın ne” dedi?O talim i sübhanide âdem o kadar kendinden fani oldu
kendinden geçti ki kendisinden vücud şaibesinden eser kalmadı ki “senin adın
ne?” dendiği vakitde “unutturuldum Ya rab bilmiyorum ben” dedi.Ha demek ki sen
ara yerden kalkmışsın o halde naib i Hak olmak hakkını almışsın.”Senin Esma i
İlahini ben öğrendiğim vakit kendi ismimi bilmiyorum” dedi. Sen de o besmeleyi
çekerken onun zevkinda kendinden çıkarsan ne ayna kırılır ne şu olur ne bu
olur.Ama kendi benliğinde sahte varlığında bulunduğun müddetçe istediğin kadar
çek icabında ayna kırılır ev de yanar.Bunun burasını anlat anlatabildim mi
acaba?O ayrı bir iş o. O ayrı.Yarım kalıyor.Mâna ilimleri yarım kalınca netice
alınmıyor.Şimdi bazı gençler,fenleri maarif i mütenevviayı, bazına bahisi
örmüyolar.Mesela kainat,semaviye,mevcudat ı araziye,mesail i içtimaiye daha bir
çok hakaike vukuf peyda etti diyelim,edenleri oluyor o.Bulundukları yerde
konuşuyorlar. Cibillidir insanlarda.İnsan bildiğini söylemek ister.Hepimizde
vardır o.Anlatamadım mı acaba?Bu cibilli.İnsan,bildiğini söylemek ister.Tesadüf
ediyor.Bunlar bizim içtimai yaralarımız.Mânayı biliyormuş gibi .Mânayı
biliyor,mütedeyyin.O gencin zavahirde toplamış olduğu bilgiyi o zavallı, mânayı
biliyorum deyib de tamamiyle bigâne.Esasla alakası yok hiç bilmiyor.Onun
zahirde söylemiş oldukları sözü, birden bire hücum ediyor.Yine bigâne.İşitir
işitmez akide i mânaya muhalifdir diyerek hücuma başlıyor.Halbuki o genç, o
zahirde öğrenmiş olduğu şey doğru olduğuna katiyyen şüphesi yok ve o
doğru.Bişey anlatamıyo muyum acaba?Doğru.Mevzu bu gün biraz değişti ama öyle
geldi.Doğru.O mânadan tamamıyle vukufu olmadığı halde göya onun salahiyetli bir
adamıymış gibi ona hücum edince o da bilmiyor ki onun zavallı olduğunu. O
tamamen biliyor o sahanın alimi diye zannediyor.Öyle zannettiğinden dolayı derhal
soğuyor.Bişey anlatabildim mi?Derhal soğuyor.Bırak canım. O genç ,delailinin
kuvvetinde şüphesi yok.Zavallı,mânayı bilmediğinden dolayı kendisinin vaazı
eden kimsenin de göya o sahada salahiyetli bir kimse olduğunu tanıdığından
dolayı demek ki bu mâna denilen,iman denilen ,imanın götüreceği varlık denilen
şeyi ne soğuk bi şeymiş diyor iğreniyor.Biri de çıkıp demiyor ki ey genç ,sen
dedenin kabul etmiş olduğu o mânanın büyük kitabını eline al da kendin içine
gir dal.Senin şurda göstermiş olduğun deliller daha küçük.Onun daha büyüğünü
orda göreceksin de sevineceksin diyen bir kimse çıkmıyor.Anlatamıyo muyum
acaba?İş burda şimdi.Kendi kendine müracaat et bulacaksın diyen yok.Netice ne
oluyor? Mâna olmayınca kalbler, vicdanlar aç kalıyor. Kalıblar doysa da kalbler
vicdanlar aç kalınca netice alınmıyor.Alınmamakla da kalmıyor ne
oluyor?Himmetler kısırlaşıyor.Bütün emel yalnız tevsi i maişet uğrunda
sarfediliyor.Tabi tevsi i maişet uğrunda sarfedildiği vakit de herkesin
istediği şekilde o vuslat meydana gelmeyince her yere başını
--/-
-4-
vuruyor,her yere başını vurduğu vakit de her yerde
de tamamıyle Hak kendisinde tahakkuk etmiyor.
Bu sefer zulüm başlıyor.İnsanlık inlemeye
başlıyor.Anlatamıyo muyum yahu? Rapor veriyorum sana.Tatmin edebilirsen Zulüm
meydana geliyor.İhtirasat ı nefsaniye hiçbir vakit tatmin olmaz mâna zevki
almadıkça.Edemezsin.Neden olmaz? Çünkü mânayı kabul etmeyince ,bak konuşmaya
başlarken dedim ki gaye i edeb,edebin gayesi insanın nefsinden hâya
etmesidir.Dünyada muhasebei nefse lüzum görmeyenler,muhasebe i ukbayı inkar
ederler.Yani kendi kendilerine kendi nefislerinin hesabını görmeklik,ben ne
yapıyorum,bu gün ne kadar iyilik yaptım ,nerelerde kendimi muhafaza ettim? Bunu
kontrol etmiyor mu bir adam muhakkak ebediyeti inkar eden bir adamdır.Ebediyet
inkar edildikden sonra,ömür zaten kısa emel uzun.İhtirasat ı nefsaniye
çok.Tatmin edeceğim diyerekden vur,kır,yak. Sen yaşa,kainat ne olursa olsun
diyor.İşte beşeriyet bundan inliyor.Ama mâna kabul edildiği günden itibaren,
mânayı kabul etti mi diyor ki; benim geliş ve gidişimde ihtiyarım yok burası
bir geçit.Hayat,ölüm denilen doğumdan sonra başlayacak .Ve bunu vicdanında
“ebed ebed” sedasını duyarak zevk ediniyor.O vakit işin şekli değişiyor.O vakit
esasen insanın hikmet ve hilkatlerine göre hareket etme zevkleri
başlıyor.Ebediyet mefhumu kabul edilmeden insanın hikmet ve hilkatlerine göre
hareket etmenin imkanı kalmaz.Bir insan niçin yaratılmışdır? Bunun hikmetine
göre karşısındaki adamın muamele edebilmesi için ebediyeti kabul etmesi
şartdır.Kabul etmedikden sonra yakar seni.Hiç dinlemez,fırsatı bulunca
yakar.Ahlak,insanın hayatının namütenahi olduğunu ve insanın bu aleme
gelmesindeki gaye ,mevt ve hayatın Allah tarafından insanlara verilmesindeki
hikmetin ,hangisinin daha güzel amel işlediğini beyan ettiğini bildiren bir
müessesedir.Niçin gelmişiz?İnsanlar,birinci çağdan beri kendi
saadetlerini,zamanlarında yayılan ve bilinen ya mâna varlığından ya tesadüfen
tasavtun eden varlıkların esaslarından alarak gelmişlerdir.Mâna varlığından
alanlar,iki cepheli huzur içinde yaşamışlardır.Yalnız madde hakimiyetinden
alanlar,belki cismani vaziyetlerinde bir şey meydana getirebilmişlerse de kalb
huzuruna kavuşamamışlardır.Olmamışdır.Bu böyle gösteriyor tarihin gösterdiği
hal bu.Şöyle bir netice çıkarmıştım size.O neticeyi tekrar edeyim de bu bahis
biraz karıştı daha iyi anlaşılsın.Bir cemiyetin bakası için iki şart
esasdır.Ferdin birinde Hak’kı kabul ,o Hak’kı kabul eden kimsenin karşısında
o Hak’kı kabul edene karşı bir
vazife.Bunun ikisinden doğru yol meydana gelir.Fakat bu doğru yolda beşeri
yürütebilmenin imkanı var mı?Zor olan kısım bu.İnsan,kuvve i gadabiye ile kuvve
i şeheviye arasında mahsurdur.Orada çok akıllar yıkılır.Çok “aklım hakimimdir,
vicdanım amirimdir” diyenler sürüklenir gider.O kuvve i gadabiye,kuvve i
şeheviye püüü neler yapar adama.Kainatı nasıl cicili bicili gösterir.Yoku, var
şeklinde ne kadar muazzam adamın önüne diker.O halde insana bir kaid lazım bir
muhafız lazım götürecek. Kim onu muhafaza edebilsin o sırat ı müstakim üzerinde
,doğru yol üzerinde biri Hak’kı kabul etmiş o Hak’kı kabul edene karşı bir
vazife tereddüb etmiş.Vazife.Bu ikisi cemiyetin bakası için şartdır…
(boşluk)….Hatıra geliyor.Kuvve i cebriye bu işi yapar.Yapamıyor.Kuvve i cebriye
o nizamı veremiyor.Nizam verirken zalim oluyor.Zayıf kaviden o vakit hakkını
yine alamıyor.Kuvvei şeheviye,kuvvei gazabiyenin sürüklediğinden daha fazla
sürüklüyor.İkinci bişey hatıra geliyor.Hükümet i muntazama.Kanunlar yapar.
Güzel.Fakat o da nihayet bi yere kadar geliyor.İnsanın ceplerini
karıştırıyor.Evin duvarlarına kadar geliyor.Fakat şurayı açıp da burdan içeri
elini sokamıyor.Sarairde kalıyor.İnsanın havassında kalan şey binde
doksandokuzdur.Meydana çıkardığı bir dir.Çıkan,meydana çıkan birini ufacık
görebiliyor.O gizlenmiş olan doksan doku..dokuzyüzdoksandokuzu dahi
göremiyor.Demek o da kâfi değil.Sonra o esası yapan da beşer o da masum değil.E
kime verelim?Şeref i nefs deniyor.Yani namus dedikleri şey.Bir mânanın kabul
ettiği namus vardır bir de cemiyetin kabul ettiği namus vardır ki o kıymet
hükmüdür her yerde değişebilir.Mesela bir tüccara göre namus başka türlüdür,bir
alime göre başka türlüdür,bir diplomata göre başka türlüdür.Bir tüccar kattiyen
ne kadar doğru muamele yaparsa onun için namusdur.Ticaret ..çünkü her meslek
niçin yapılır her mesleğe niçin bir adam süluk eder ?Bir saadet kazanmak için
değil mi gayesi o meslekden bir saadete nail olmak içindir.Her meslekde saadete
nail olmaklık için yollar vardır.Bir diplomatın da saadete nail olabilmesi için
yalan söylemesi şarttır.Anlatamıyo muyum yahu?Onun mesleğindeki saadetin
meydana gelmesi için yalan söylemesi esasdır.Diplomat.Mesela Bismark gayet
mühim bi adam fakat muazzam yalan söyler.Mesleği itibariyle mesleği.Mesleğinin
icabı öyle oldu.Demek ki şeref i nefs de burda bir kaid olamıyor.Bir muhafız
olamıyor.O halde kime verelim götürsün?İmana,aşka aşka.Anlatamadık mı acaba?Ver
imana sımsıkı götürür.Zira iman,marifet i nefs i emreder.Bir insan kendi vicdan
ve amaline hakim olması ancak marifeti nefsde olur.Marifet i nefse sahib
olanlar,ihtirasın esir ve muhkemi olmazl..mahkumu olmazlar.Hür adam da ona
denir.Ruhunu,ahkâm ı nefsaniyesinden kurtaran adama hür denir.Hürriyet ona
denir.O halde insana hürriyet nerden geliyor ?Allah dan geliyor.Allahsız
hürriyet olmaz.Söz olur o söz.Ordan gelir.O vermiştir.Ve bilin ki Kudret’in
semavata, arza ,cibale emanet ettim diyerekden bir emanet i ilahisi vardır
nedir bilir misin o? O emaet de işte hürriyetdir.Ama o hürriyet nasıl
hürriyet?Onu ben sana yarım saatde anlatamam.İşte odur o.Yalnız, insanda vardır
o.Hakiki insanda.Yoruldunuz mu?Beşer ya ahkam ı akliye veya ahkam ı nakliye ile
yaşayagelmişler tetkik ederseniz.Bu iki cereyan bir birlerine pek yakın olduğu
halde araya ferdi saltanatlar girmiş,mütemadiyen bir birlerini çarpıştırmışdır.Nakli,ahkamı
nakliyenin mesnedi,vahiydir.Vahiyse nakise ihtimali olmayan kavaid i ilmiyenin
menşeidir.Beşer,şaşmaz.Oranın menşei olduğu için daima beşerin bünyesine iyi
gelmişdir.İyi geliyor. --/-
-5-
Daha kuvvet,daha kuvvet veriyor.Beşer üzerinde
fazlaca tesir göstermişdir.Esrar ı hilkati daha iyi bildirmişdir.Kuvve i nazıme
i hayatiyeyi daha kolay heyet i beşeriyeye kabul ettirmişdir.Bu suretle refah ı
amme daha kolay vücud bulmuşdur.Ama madde medeniyeti mânasız kaldığı vakitde
hiç üzerine kurulduğundan, esasları nizamları tanzimde hissi beşerde istiane
ettiğinden, ufak bir dalga derhal yıkmışdır.Dayanamaz.O hükümet i fazıla
sözleri fos tasvirler tahayyüller kuru sözden ibaret kalmışdır.Olmaz.Tarihi
misal verebilir misin?Vereyim sana .Roma hakimiyeti, eser yok.Beni israil
yaşıyor.Netice itibariyle ilim,mâna ile lezzetlendirilmeli ki beşeriyet
istifade edebilsin.Bu günkü ilim,mânadan azade olduğundan dolayı lezzeti
çıkmıyor.anlatamadık mı acaba?Hulasa bu.İlim,mâna ile lezzetlendirilmeli ki zevki
çıksın.Bu günkü ilim,mânasız olduğundan dolayı olmuyor.O genç üzerinde
konuştuğum cümlelerin arasında şunu da söylemek isterim ki;bunların bir
takımları da mâna namına hareket etmek isterler fakat mânanın hiç bir hükmünü
,hiçbir aslını öğrenmeye lüzum görmediklerinden bütün mahsulleri kuru sözden
ibaret kalır.Bişey çıkmaz meydana.En acısı da budur.Bişey anlatamadık mı
acaba?Bunun üzerinde dur yorul.Asılları var.O mâna üzerine hareket etmek
istiyor, o mâna üzerine didiniyor.Öyle bişey.Fakat zavallı o mânanın hiç bir
hükmünü hiçbir aslını öğrenmeye lüzum görmüyor o halde bütün mahsulü bütün
yorgunluğu lüzumsuz sözden ibaret kalıyor.Hiç bir şey ortaya koyamıyor ve
koyamaz.Olmaz.O onu koyamıyor o onu koyamıyor ne oluyor ?Artık hevayı heves
mabud ittihaz ediliyor şehevat ı nefsaniye peşinde muttasıl koşuluyor.O vakit
mahvoluyor ve mahvoluyorlar.Netice bu.Sonra ömrü dünya bir dakika,ömrü adem bir
nefes.Ne vakit? Ye ye ye .”İki gününü birbirine müsavi kılan aldanmışdır”
diyor.Ha olacak olacak. “İki gününü bir birine müsavi kılan aldanmışdır” diyor
Bu gün değil yarın ye ama .”İki gününü birbirine müsavi kılan aldanmışdır”
diyor.Sonra iman ve aşkdan hariç kalan ömür, gamdır.Gam, gam.Bu alemde
çünkü öyle bir düstur kur..ancak onunla
insana bir huzur gelebilir başka şeyle
gelmez.Bütün zevkler geçicidir.Bütün zevkler.Bir zevk vardır bâki ,ona
marifetullah zevki denir.Dünyada zevk olarak iki zevk vardır ondan mâdası
ziyandır.Nedir dünyevi zevklerden, biri iffet zevki biri de infak zevki.Bunlar
kabul edilebilir ondan mâdası,öbür kü de marifetullahdır.Hepsi geçici.Kudret,
öyle bir Kudret dir ki yirmi sene evvel bir hadisenin karşısında gülersin,aynı
hadiseyi karşına diker yirmi sene sonra ağlatır.Hadise,aynı hadisedir yirmi
sene evvel güldün,yirmi sene sonra o hadisenin karşısında ağlıyorsun.O halde
fırsat elden gitmeden ,perde i gaflet açılmadan biraz zat ı zaire toplamalı.Gönül
ne dalmışsın şu bahr ı gâme ,bu gâm yakışır mı ibn i ademe Gönül ne dalmışsın
şu bahr ı gâme ,bu gâm yakışır mı ibn i ademe şad olmak istersen şad olam deme
bu darr ı mihnetde gülen olmadı.Yoktur. Bu öyle alemdir.Mamurei alem
harabe ragib ,bu harabe dare gel olma talib.Yazıktır gidersin hasir u haib.Bak
gidenler gitti gelen olmadı.Ne nam ı ne nişan ne şandan eser ne tarif ne zaman
ne kalır haber,Hadisat bir yeldir durmayıb geçer.Önünden kaçıb kurtulan
olmadı.Kazaya razı ol eyleme inad .Bu mihnethanede yok durur murad .Tabire
dikkat et;Kazaya razı ol eyleme inad .Bu mihnethanede yok durur murad
.âdemden bu ane degin eyle yâd.Gelib bunda bâki kalan olmadı. O ki bâki
kalmıyosun muradın olur mu ya?Bu kadar açıkdır bu iş.Kimbilir ne idi
bastığın toprak belki bir şeyh idi yakın ya ırak,ya bir pehlivandı elinde
bayrak,namlarını bile bilen olmadı.Bu bahri zünune çokları daldı.Kimi ölü çıktı
kimi gark oldu .Bu dağı delerken çok ferhad oldu.Şu emel dağını delen
olmadı.Server i cihanın ahiri mâtem .Ferahın peşini takib eder gâm.Hangi varlık
var ki olmamış adem .Hangi varlık var ki talan olmadı.Kendinde buldunsa bir aşk
ı mutlak .Burayı okumak için,burayı söylemek için bunları okudum.Kendinde
buldunsa bir aşk ı mutlak,anınla bilinir Hak ile nahak.Âlem hep aşkıdır gözün
aç da bak.Aşka düşende sarsılan olmadı.Tabi romanda okunan aşk değil bu
anlıyosunuz değil mi?Romanda okunan aşk değil.Bi daha okuyum burayı.Burayı da
kendim için okuyayım bir defa daha.Kendinde buldunsa bir aşk ı mutlak,anınla
bilinir Hak ile nahak.Âlem hep aşkıdır gözün aç da bak.Aşka düşende sarsılan
olmadı.Sen olmasan,ben kendimi göremem.Ben olmasam sen kendini göremezsin.
Yine bir birimizi boğarız…anlaşılmaz.Ben kendi yüzümü,kaldır aynaları
kaldır.Böyle bir aleme sevket aynayı da kaldır.Nasıl bileceğim ben kendimi,
nasıl göreceğim.Seni göreceğim ki kendimi göreyim.Sen de beni göreceksin
,kendini göreceksin.Cüz ü kül yekdiğerinden eyler istimdad ı dad.Böyle olduğu
halde olmadı.Onun için der ki büyükler ;Eyy derviş der.Dervişin mânasını
biliyor musun?Hani o burdaki derviş,öyle herkesin ağzında dolaşan derviş
değil.Kerviş mânasına olan derviş değil.Harflerinde mâna gizlenmişdir.Dal
dünyayı,dünya dendiği vakitde bu varlık değil Hak ve hakikatden alakoyan şey
demekdir.r riyayı vav varlığı y yalanı şın şehvet i mezmumeyi terkeden adama
denir. Anlatabildik mi acaba?Tarifini bildin mi? Şerhinde şey var onun incelik
var.Hak ve hakikatı kendisinden alakoyan şeyi terketmiş.Benliği
atmış,varlığı.Riya yok yalan da yok.Şehveti mezmume de yok.O adam derviş.Öbür
mânada derviş olmayan kim vardır bunu bırak şimdi bu hakikat mânası.Onun
haricinde? Var mı öyle bi adam?Yokdur.Hiç kimse yokdur.Ya karının devrişidir,ya
paranın devrişidir.Ya masanın devrişidir,ya servetin devrişidir,ya kumarın
devrişidir,ya rakının devrişidir,bağlanmışdır bir yere.Gönlünü bir yere
bağlamışdır.Muhasebe i nefs dedik konuşmamızda.Muhasebe i nefs ,mesela bizim
yarın gene bir misal vereyim de daha iyi anlaşılsın.Mâna gecelerinden muazzam
bir gece,berat gecesi diyoruz.Değil mi? Nedir bu berat gecesi?Bir senelik hesap
kapanacak.Eh.ufak bir nedamet ,bir rücu,ihlas ile hayra niyet.Bizim bir senelik
çirkinliğimize bedel olabilir. --/-
-6-
Anlatabiliyo muyum acaba?Çünkü Hak’kın keremini..
Bâb ı kerem var bâb ı rıza püü büyük kapı ,büyük insanların gireceği.Bir
senelik hesap.Derler ki efendim sol elinden vermesinler,sağ elinden
versinler.Berat versinler de ister sol eline versinler ister sağ eline
versinler .Zaten berat verirlerse sol eline vermezler.Sol eline verirse o sene
ölür diyor.Hiç, inanan ve istikbal inananların olduğuna inanan ölür mü? Ölen,
hayvandır. Ölen,zalimdir.Ölen,inletendir. Ölen,Hak ve hakikat
tanımayandır.Yoksa Hak ve hakikata boyun kesmiş ,gönlü rikkatle çarpmış
,mevcudu Kudret’in mahlukatına karşı rikkatle çarpan bir kalb ölür mü?Öyle şey
olur mu? Ölmez.Allah uğrunda adımını atan adam ölür mü?Niyet ediyor sabahleyin
Hak namına .Ben diyor bu gün bakalım hangi kalbi sevindireceğim?Bu niyetle
çıkmış bir insan ,her gün bu niyetle çıkan bir adam .Her gece yatarken “adam
olamadım rü’yetde senin sevdiğini göremedim .Rüya alemi de bir alemdir orada
benim teklifim yok hiç olmazsa oraya bağışla da orda göreyim” diye yatıyor.O
uyku onun bir ibadetidir.Böyle adam ölür mü? Ölmez.Şey ediyor,sol elinden
versin sağ elinden versin.Berat verilir mi ona bak sen.Yoruldunuz değil mi?
İnsan,geliş ve gidişdeki gayeyi duyarsa ,konuşmaya başladığım zaman ;nerden
geldim,ne olacağım ,nereye götürüleceğim demiştim.Bu suallerin cevabı üzerinde
işlerse makam ı âdemiyete kadem basmış demekdir.O makamda kendisine “aslını
bul” emri verilir.”Niye getirildim,ne olacağım” ın cevabını veriyorum.Buraya
gelmekden gaye,kendi hakikatını aramakdır. Herkes buraya kendini,aslını aramaya
gelmişdir.Bulan,ne mutlu.Başka bir şey değil.Öbür işler hepsi füruat.Onlar
hepsi yapılacak ya .Sonra işin en şık tarafı nedir bilir misiniz ?İnanan da
inanmayan da hepimiz ona hizmet ederiz.Acayip öyle mi? Bu tezgahı Allah kurmuş
,bu saltanat O’nun saltanatı.Hepsi O’nun.İnkar eden de tasdik eden de
vazifelidir.Hepimiz O’na çalışırız.Çalıştırır çalıştırır ondan sonra elindeki
programı bitirdikden sonra “karşıki çukura” der.Herkes. “Ve nahnül
varisün “(Hicr,23) “hilkatde mirasçı benim.” diyor.Öyle de güzel söyler
ki “Ve nahnül varisün “
“benim mirasçı” der.Kendisi. O bakarsın ne azametle ,ne emeller püüü
neler neler .Katib yazısını yazarken,terzi makasını vururken,doktor gazetesini
okurken “tık” iskemleden aşağıya. “Ne o yahu “ filan.He öyle gaztesini okurken
“tık” Hiç dinlemez.Hiiç. Görüp kabri ve fenalığı nefret kılma ölmekden ,tariki
ünsü tut kim her avuç toprak bir
âdemdir.Nereye baksak hepsi bir cebraildir amma Kudret,o gözü veremiyor.Hangi
zerreye baksak. Vehlü irfana best ül sagar ür sâki i delil,kim mey i hurşididen
temennasın kılmış halil.Olsa istidadı arif kabil i idrak i vahiy .Emri Hak
insanine her zerredir bir cebreil.Kapalı hiç bişey yok.Hepsi aşikar.Her zerre
bir cebreildir insana.Bir dirhem yağ parçasına taalluk eden nur u rü’yet
nedir?Duvara güneş vurmuş, o vuran sayeyi güneş diye kabule çalışıyoruz.Fayda
yok.Göz yok.Göz olsa görür güneşi.Onun için demişler ya “güneşi metheden,kendi
gözünü methediyor “ derler.“güneşi metheden,kendi gözünü methediyor “ kendi
gözününün sıhhatını beyan ediyor.Âdemiyete kadem basar.”İnan” emri verilir.İman
mertebesine geçer.Biraz teali eder,”inandığına teslim ol” emri verilir.Teslim
oldukdan sonra bir ünsiyet başlar.Ünsiyet. İnsan olur.O vakit kendisine berat
verilir. Acaba anlatabildim mi? Bu şöyle gelir.Hadi şu incelikleri de
söyleyeyim size.Yorulmadınız değil mi? Ben yoruldum amma söyleyeyim.Beşeriyetin
Fahri Ebedisi, işte geçenlerde yine böyle büyük r gece geçti, mirac dediler
değil mi? Bu miracı, O daima miracdadır urucdadır.Fakat bu resmisi.Daima
miracdadır.Ne demek o? Keyfiyetini biz bilmeyiz. ..der ki “Bana bir mirac
yaptırdılar katre idim derya oldum bilmem ki o mahbub u cihan ne oldu” bana
miracın keyfiyetinden sorma der.Katre idim derya oldum der bilmem ki O ne oldu?
Daima kainatda yarasa kuşu tabiatlı insanlar yaşamışlar.Yarasa kuşu zulmeti
sever,güneşin nuruna düşmandır.İstemez.Güneşin nuruna düşman.Şems i hakikat i
Ahmediye ye de düşman olan insanlar .Halbuki düşman olunacak bişey yok.O, en
büyük düşmanına da merhamet elini uzatmışdır.Ama işte ne yaparsın ki yarasa
kuşu istemiyor güneşi.İstemez.Sonra inayet her kimi tutsa isyanı nikab
olmaz.Güneş doğdukta zira perde i zulmet ica bulmaz.Bakarsın ki dünyaca
tanınmış koca bir varlık meydana getirmiş Bismark namında bir adam “talihsiz
adamım” der.Niçin diye soruyorlar .Ben diyor Hazreti Muhammed zamanında
gelmeliydim O na hizmet etmeliydim diyor.Binaenaleyh ben diyor çok çok talihsiz
adamım diyor.Bilinmez nerden verir nerden çıkarır Hüda.O hususu inkar
edenler,ben şimdi atlayarak söylüyorum yüzer sayfa şöyle ellişer sayfa Şakk ı
kamer hadisesini istediler .Bedri tam halinde kameri ikiye böl.İstediler
bunu.Mucize parmagı peygamberin orda gözüktü .Mucize parmagı,kameri orda
gösterdi.Şimdi zahirde bir kamer bir de enfüsde bir kamer var bunları bilirsiniz
tarihi okuşunuzdur.Ben size enfüsdeki kamere geçmek için buralara uğramam
lazım.Güneşe dikkat edin bu cümleye güneşe mümted nazarla bakılmaz.Göz
kamaşır.Ööyle açıp gözünü bakamazsın güneşe .Fakat güneşden feyzini alan kamere
safa ile doya doya bakarsın.Ayinedir bu âlem, her şey Hak ile kaim .Mirad ı
Muhammed’den Allah görünür daim.Binaenaleyh füyuzat ı ilahiye ,tecelliyat ı
sübhaniye zat ı baht ı âdiye ,mazharı tam olan Cenab ı Ahmediyedde tecelli
etmiştir.Oraya o feyzi vermişdir.Beşeriyet, O’na doya doya baka baka
alabilir.Anlatabildik mi acaba? Binaenaleyh mümkün ül vücud ile vacib il vücud
arasında veter, Hazreti Fahri Âlem olmuş olur.Mümkün ül vücud,mahlukatdır.Vacib
ül Vücud, Allah.Şimdi eğer biz insaf eder de, yaradılışımızdaki gayeyi düşünür
de “döndük,duyduk ,sana sığındık” diyerek iyiliği,insanlığa hâdim olmayı
,düşeni kaldırmayı ,gönüllerde muhabbet meydana getirmeyi ,müteaddid vücudlarda
bir ruh olmayı yaşamaya Hak’ka söz verirsek .ağızda değil.Zor iş
bunlar.Müteaddit vücut.
0 yorum:
Yorum Gönder