Eni ü nale seher-hize ney nevası verir
Bükadan Arif i billaha mey safası gelir
Sühanverin eseri bir hayat ı sânidir
Giderse dâr ı fenâdan yine sedası gelir.




Saniye sonra Kapanacaktır

193. Kaset


Kaset 193  10/03/1963    88dk.  (Düzenlenmemiş Metin)



İnsan mefhumu.Her hafta konuşmalarımızda tekrar ettiğimiz gibi ahlak iki kısma ayrılıyordu;birine vazifeden doğan ahlak diğerine aşkdan doğan ahlak tesmiye edilmişti.Vazifeden doğan ahlakın menbaı akıl, aşkdan doğan ahlakın mastarı kalb.Gerek akıl,vazife,aşk,kalb bunlar mânayı insaninin birer vasfı olması dolayısıyle insan mevzuu üzerinde konuşuyoruz.Ve tarifi zor,güç olan kısım da bu insan mevzuu,insan mefhumu.Acaba insan neticede ne olacak?Unutulub bir kenara mı atılacak?Her zerre bir vazife ile mükellef kılınmış iken nüsha i kübra olan insan öyle mensi mühmel ,unutulmuş,terkedilmiş bir köşeye atılmış mı olacak?Hepimiz biliyoruz ki dalgasız denizden dalgalı denize düşmüşüz.Doğumumuzun tarifi bu dur.Âlem i vahdetden âlem i kesrete geçmenin adı doğum.Şimdi bu deryada kendi kulaçlarımızla mı yüzeceğiz? Acaba kendi kulaçlarımızla yüzersek bir sahil i necata sahil i felaha çıkabilir miyiz?Yoksa bu deryanın orta yerinde ücretsiz külfetsiz bir sefine var ona mı binmeli?Mevzu bu.Gelmemizde gitmemizde elimizde bir ihtiyar yok.Bir dar ı imtihan,dar ı belvâ.Burası âlem i imtihan.Bunun âlem i imtihan olduğunu kim söyler?Allah söyler. Şunun bunun sözü olsa hadi niyse.Hem de öyle söyler ki.Şimdi anlatacağım sana.İlk önce, bunu her hafta tekrar ediyorum ki her hukuk tedarik etdiğiniz insanla konuşurken bunları yayın.Yalnız eşyaya zam var geçim zorlaştı filan pahalılaştı bunlar dırıltı gelir geçer gider.Hep bunu konuşuyoruz.Geçer gider.Hayatda iflas yok.Doğduğun vakit sineğini kovamazdın nihayet ne kadar düşsen ondan aşağıya düşmezsin.Hep toprakla boğuşmaya mı geldik bu aleme?Biz mecla i hazreti ahadiyetiz yahu.Geçen konuşmamda anlattığım gibi “şu işi yaptım da olmadı,bu iş olacakdı da olmadı” hepsi yarıda kalacak.Hiç kimse işini tamamlayıb gitmeyecek.”Tamamlatmam” diyor. Bitti.Hiç bir adam tamamlayamaz mı? Kattiyen tamamlayamaz.Âdeti değildir.Âdeti değil.Ya dedikodu şu şöyleymiş,nifak,tefrika nifak zamanında yaşamıyoruz.Batarız.Ne vakit gelecek muhabbet zamanı?Gelmeyecek mi acaba?Hep hariçde düşman arıyoruz.En büyük düşman hepimizin içindedir nefsimizdir.Çok sevdiğimizden dolayı onun düşmanlığını göremeyiz.İnsan bir insanı çok severse onun hiç çirkinliği ona gözükmez.Nefsimizi de çok sevdiğimizden dolayı hainliğini sezemeyiz.En büyük düşman içimizde oturur.En güzel şeylerle o düşmanı besleriz.Belaya da bak.Nefsimizi gayet itina ile en güzel şekilde besleriz.Dışarda herkese töhmet ararız şunu bunu yapmaya .Çok severiz o sevgi onun mazarratına karşı bizi kör yapar.Onun düşmanlığını burda göremeyen kör ,ikinci hayatta o gözü görecek değildir der Allah.Yine kör olacak.Neyi göremeyecek? “Beni göremeyecek” der.Dedikodu,lüzumsuz konuşmak bizi bir birimizden soğutmuşdur.Halbuki Allah ,her hadisi bir sebeble yaratmışdır.Bir kavmin,bir camianın indinde iyiyle kötü ,faziletle rezilet ,felah ile fesad müsavi bir halde yaşamaya başladı mı çalışanın çalışmasıyle ,çalışmayanın çalışmaması layıkıyle takdir olunmaz ,inkar fena görülmez,mâruf güzel gelmezse kattiyen o kavmin efradından iyilik beklenmez.Kaide i külliye bu.İşte en büyük felaket de o vakit başlar.Nedir o felaket?Yıkılır,geçer,gider.Yenilik deriz neticesi, ebediyeti bize tekeffül etmek .Hakiki bir saadeti bizi namütenahi bir hayatı .. olmaz.Beni muvakkat yaşatan yeniliğe yenilik denmez.Tebeddül denir ona.Hep taklidi şeyler.Terakkiler,tealiler,yenilikler ,teceddüdler hayat vermeli,hayat almamalı.Ölüm gibi acı bir tebeddül olmamalı.Ahlakın gösterdiği yol bu.Sonra biz bunları vaktiyle dünyaya vermiş bir milletin evladıyız.Senin bayıldığın medeniyet aleminin bir kısmının tarihinin kökü yokdur senin dedene bayılır.İster, senin tarihini dinlemek ister.Ben bundan mahrumum” der.”Evet benim bu gün bu kadar milyarım var ,bu kadar sanayiimvar, bu kadar fennim var ama ne yapayım senin deden gibi dedem yok” der.Bir asalet arar.Beşerde bu aranıyor.Sen asil adamın çocuğusun.Tarihi eski,zengin ,zulmü gördüğü yere adli koymuş,cehli gördüğü yere ilmi vazetmiş,inkarı gördüğü yere imanı koymuş,gafleti gördüğü yere aşkı koymuş.Böyle,böyle bir varlığın evladısın. Kendimizden haberimiz yok.Niye?Bir birimizi tanımıyoruz,bir birimizi sevmiyoruz.Muhabbet yok.Olmaya da galiba imkan yok ne bileyim.Yeis caiz değil amma ne bileyim.Yeis caiz değil evet.İnsan için yeis iyi bişey değildir.Evet kanatlarımız bizim tozlanmış onun için pervaz edemiyoruz.İnsan,akıl ve ruhun kanatlarını beden,ihtirasat ı nefsaniye ,kin,gadab,ucb,buğz,adâvet,riya tozları ile tozlandırıb da bir türlü temizleyip silkelemedikce kattiyen ne maddi terakkiye nail olabilir ne mânaya uruc edebilir imkan yok buna.İkisi de olmaz.Temizleyeceksin ruh ve aklın kanatlarını ikisi de kinle tozlanmış,buğzla tozlanmış,o tozun üzerine riya gelmiş konmuş adam akıllı yer etmiş kazımak lazım.O yetişmiyomuş gibi gelmiş adâvetle, o yetişmiyomuş gibi gelmiş şehvetle,o yetişmiyomuş gibi gelmiş ne bileyim ben ne kadar ihtirasat ı nefsaniye ile hepsiyle tozlanmış bir türlü pervaz edemiyor.Ne madde aleminde yükselebilirsin ne mâna aleminde pervaz edebilirsin.İkisi de olmaz.Ha bu gün, ha yarın, ha öbürsü gün ömür gelib geçiyor böyle uzun boylu bi iş yok ki Kudret öyle bir âdet kurmamış ki.Benim keyfime göre bana ömür vermemiş ki ve kendi de nisbet verir tabir i caizse o muameleyi yapar.”Sel üzerindeki süprüntü gibi yaparım” diyor.Köpük gibi,pslik kalmaz.Halbuki bizim ,biz mânamız dolgun,insanın ne olduğunu anlamış bir camia olduğumuzdan dolayı biz eserden müessire değil de müessirden esere geçebilecek kabiliyetde bir insanız biz.Geçen konuşmada ne demişdim? Sen mecla i hazreti ahadiyetken ne faide ki gâh cuşiş i mey,gâh harekat ı felek ,gâh tesbihat ı melek ,gâh rifat ı eflâk , gâh best i i hure i Hak den tenbih nasihatlar alarak yol almak istiyorsun yazık günah değil mi onların hepsi fakir zengin olan sensin mevcudat içersinde.Mevcudatı görüb de mi Hak diyeceksin kendini görüb de desene.Anlatamadık mı? Bu sözlerin heyet i umumisi bu işte.

                                                                                              --/-

                                                                                              -2-

Belki ne demek istiyo dersen;bu söylediklerimi süz yani sen Kudret seni kendisine muhatab tutmuş ,Kendisindeki vâridatını sana tecelli etmiş,seni ayine kılmış.Sen ne şuraya buraya müracaat edib de Hakk’a doğru yürümek isterdin? Her birisi sende var fakat hayal bâdiyesinde kalmışız.Zengin,fakirden zekat alır mı?Gören,görmeyenden bana yol göster diye tutturur mu?Kocaman senet “Men arafe nefse fakat arafe Rabbe” Kendi hakikatın üzerinde biraz tedkikat yapsana.Kim olduğunu anlarsan zulme divan durmazsın.Kim olduğunu anlayacak olursan hiçbir vakit aciz insana tapmazsın.Kim olduğunu anlayacak olursan hiçbir vakit seciye i insanini ayak altına almazsın.Hakikatde sende Kudret’in imzası olduğunun farkına vardığın vakitde “ben Hakk’a naib olmuşum binaenaleyh ben hiçbir vakit hakka tecavüz edebilecek kabiliyetde değilim” der evvela kendinden utanmaya başlarsın.O utanma başladı mı iki kanadındaki tozlar kendi kendine dökülmeye başlar.Senin kanatlarındaki tozları sen suyla mı yıkayacağını zannediyorsun? Hâya ile yıkayacaksın.Evet gelelim konuşmanın bıraktığımız noktasına .Gelmede gitmede ihtiyarımız yok .Her konuşmada tekrar ediyoruz ve insanı dikkate sevkedecek yeri de burasıdır.Sen bir an ilk adımınla son adımının şöyle arasını buldun mu küçük dilini yutarsın.Düşün bak bi defa ilk adımınla son adımı bir bul. Kolay bişey mi o?Ünsiyet etmişin bir âlem,anın var kendine göre edan var sedan var bunların hepsi alınıverib kaç yaşındasın otuz ,yirmibeş,yirmi beş misli daha fazla et yirmiye bişey koyamazsın ki yirmi yaş koy ortaya bişey.Yok yahu.Beş misli daha yap yine yok diyeceksin ondan sonra ondan sonra .Bir iman mefhumu girmezse insan çıldırır.Bir ilticagah bulamazsa insan nasıl yaşayabilir insan olarakdan?Buna imkan mı vardır sen düşün bi defa .Sen eğer hakikaten bir mânaya kadem basmışsa.Kaç yaşındasın yirmibeş büyüt onu beş misli yap dört misli yap ondan sonra? Ondan sonra âdem öyle mi?E şimdi bişey ortaya koyamadın onu dört mislinde yine soracağım sana yine hiç diyeceksin.Yazık günah değil mi bu kadar düşünceler, bu kadar boğuşmalar, bu kadar çalışmalar.Netice? Şöyle hiçbir meçhulunu halledemeden de gidiyorsun.Hiç bir meçhulunu hallettin mi acaba iklim i vücudunun kitabından tek bir harf okuyabildin mi?Bırak bu kağıttaki harfi şu büyük kütübhaneden bir nokta okudun mu sen?Ne günü okuyacaksın? Yat,ye,uyu,kalk  Yat,ye,uyu,kalk  nihayet biz bu âleme verilen bu adi bir mataın devrinden inkılabından o şekilden bu şekle geçmesinden, şunun şununla yapışmasından, bunun bununla terkibinden bunu görmek için mi geldik gidiyoruz?Bu mudur yani?Ne umulur şu âlem i fenâdan?Sor kendi kendine ne umabilirsin şu fenâ âleminden ,şu geçici âlemden? Kendi kendine bir şey yap bir hesab yap ne umabilirsin?Hesabı yap.Rütbeleri al,cahı al ,masaları al,kasaları al ,kainatı al heyet i umumisini al .Heyet i umumisini böyle bir kendine bende yap fakat hüküm sonadır.Son menzilin çukur.Niçin sorulmaz o bâkadan?Evvel menzilin o menzilin evveli de yine çukur.Anlatamıyorum galiba değil mi?Buranın son menzili çukur ,oranın ilk menzili yine çukur o halde neden sormayız?Neden alâkadar olmayız?Daima insan bu âlemden kardeşim üç hasretle ayrılır kim olursa olsun.Kim olursa olsun bilâ kaydı şart.Tabi hazreti insanı kasdedmiyorum hüküm ekseredir.Kim olursa olsun dediğim vakitde sen zannetme ki hazreti insanı kasdediyorum.O bir imtiyaz ı … vardır Kudret’in bahşetmiş olduğu onunla şimdi ben burda alâkadar değilim o ayrılmış.Ondan mâda bütün insan bu âlemden üç hasretle gider bir; topladığına cem etdiğine doymadan gider .Dikkat et topladığına doymadan gider iki;ümid etdiğini bulmadan gider. Anlatamıyoruz galiba?Üç;nihayetsiz yolda son adımında eli boş kalarak gider.Ondan başka bişey yok.Üç hasretle gider.Değmez.Pazar öyle açılmış .Onun için bunu çok iyi bilir de Huda kendi talim eder.Kendisi talim eder bak.Beşeriyetin ikinci büyük babası ,son âdemin ikincisi biz daha insanların müsbet ilimde bildikleri âdem bir tane .Âdem,insan der öyle değil.Büyük ahlakçının bildirdiğine göre “İnnallahe halaka âdemel malum bade miete miete elfe âdem”  sizin,bilinen bu âdem buğdaycı âdem tabiri caizse .Buğdaycı âdemden evvel bu kainat yüzbinlerce,milyonlarca,nümilyonlarca âdem devresi gelip geçirmişdir.Siz son âdemin neslisiniz.Anlatabildim mi acaba?Durur böyle şuur.Fen bulmuş üçyüzbin senelik …beşyüzbin senelik .. nerde daha bulmuşun üçyüzbin beşyüzbin ne milyon ne nümilyon daha nerde buldun sen?Daha yaklaşamadın bile “İnnallahe halaka âdemel malum bade miete miete elfe âdem” malum olan âdemden evvel ,bu bu kainat yüzbinlerce âdem devresi gelmiş geçirmişdir.Sen son âdemin çocuğusun.İnsan onun için ufacık bişey öğrendiği vakitde ooo ben bilirim ben ederim. Beşeriyeti zulmetden çıkarmak için, doğru hislere malik olmaklık için, insan haklarına riayet edib üzerinde titremek için.Bu zatlar onun için gelirler.Kudretin insanlara göndermiş olduğu büyük insanların ilk vazifeleri insan haklarıdır.Sen daha bu kelimeleri yeni işittin de böyle yenilik zannedersin halbuki nenen bile söylerdi.”aman aman kul hakkı olmasın” İşte insan hakkı ya.İşitmedin hiç?Böyle nenenden bile iştirsin en en mütevazi bir insandan bile “aman aman çekinirim kul hakkı olmasın” İşte insan hakkı.…..tabiatiyle talebenin işine gelmiyor.Zor iş.Vicdanlarda müsavat istiyorlar.Mânada müsavat istiyor vicdanlarda.O bir mugalathane müsavat o değil.Vicdanlarda. Mâna itibariyle insanlık nokta i nazarından kimin, kimin üzerine tasdir edildiğini Kudret kendi bilir ve şöyle beyan eder.”Kimin kalbi diğer mevcudat üzerinde fazla rikkatle çarpar benim indimde en büyük rüteli insan o dur.” Ama cemiyet içersinde en mütevazi en böyle harici vaziyeti ne bileyim bilmiyorum kelimeleri korkarım incitirim diyerekden…Halkın nazarında kıymet verilmeyen bir sahada bulunsa dahi madamı ki bu adamın kalbi bütün mahlukata karşı rikkatle çarpıyor.Rikkatle çarpıyor diğerinin üzerine tercih olunur der.Öyledir.Ölçü bu.Eski konuşmalarımda bir misal vermişdim size yine o misali vereyim.Ahlakcıların sertac ı ibtihacı olan Fahri Âlem.Başka bir iş.Ben nasıl tarif edeyim size?Hangi vechesinden tarif edebilirim?Bir gün bir müşrik gelmiş evinde misafir kalmış.Hadi bir inanan gelse kalsa eh inanmasının hatrı için denir.
                                                                                              --/-

                                                                                              -3-

Kapıyı açamamış gece beşeriyeti gelmiş odanın bir tarafına beşeriyetini gidermiş yani abdestini bozmuş kirletmiş.Sabahleyin bir erkenden kurcalamış kapıyı açmış kaçmış utandığından.Hazreti Ayşe de odalara bakıyor süpürecek şey edecek.Bir aralık .. saadetden bakmış ki Hazreti Ayşe’nin elinde bakracla su ve süpürge var “nereye Ayşe” demiş.Misafir odayı .. Ayşe diye hitab etmez “Nereye ya Hümeyra?” “Odayı kirletmişler temizleyeceğim” “Misafir bana ait kiri de bana aitdir bırak olduğu yere ben temizleyeceğim” dedi.Hizmetçi var,hâdim var daha başka insanlar var .Anlatamıyo muyum acaba? Bunların hepsi var.“Misafir bana ait kiri de bana aitdir“ diyor.Bir misal daha vereyim.Bir gün oturuyorlarmış.Cemiyetin adab ı muaşeretini layıkıyla bilmeyen bir yabancı gelmiş.Konuşuyorlarmış mescid i saadetde .Bir aralık adamın abdesti gelmiş kalkmış mescidin bir köşesine abdest bozuyor .Ömer celalli bir adam titiz.Gayet titiz.O hali görünce rengi kül gibi olmuş “müsaade et ya Resulallah şunu te’dib edeyim”Başlamış o Zat ı Âli ter dökmeye .Beni çok sıktınız demiş “korkuyorum sizin bu vaziyetinize o âgah olacak. Ömer, senin gibi çirkin olduğunu bilseydi yapar mıydı?Görmemezliğe gelin bir gün o da bu işin çirkin olduğunu anlar.”Anlatabildim mi acaba?Bu böyle bir,iki namütenahiye çıkar.Müsavata bir misal daha vereyim size.Büyük Kitab’da ismi tasfih edilmiş ,Kudret tarafından hususi bir kıymet bir imtiyaz almış Hazreti Fatıma.Büyük Kitab’da “Kevser” ismi zikredilir.Allah öyle tesfsir ediyor.Onun da uzun mânası var şimdi saha müsait değil lazım gelen yerini anlatayım.İmam ı Hasan ile İmam ı Hüseyn’in arası gayet azdır.Bir yaş bile değildir.Onun için dikkat edin birisi doğurur arkadan bir daha doğurdu mu …. Dersin büyük bir kapıya tokat vurmuş olursun yıkılırsın.Bilmediğin şeylere karışma.Anlatabildim mi acaba?İmam ı Hasan’la İmam ı Hüseyin’in arası bir sene değildir.Bizde vardır öyle insanlar .Âlemin kel kahyası olur.Sana ne.Bir defa çok doğuranın Allah tarafından hususi bir imtiyazı var.”Günahının dörtde üçünü sormayacağım” diyor.Resulallah da diyor ki “Onun çokluğuyla iftihar ederim.Bana hisse i mefharet bahşetdi.”Ayrı iş o.Biri,bunlar ince yerler ama biz bu işlere dikkat etmeyiz.Mesela daha bizim çok hatalarımız vardır.Birisi şöyle üç beş kuruş kazandı mı “e hadi bakalım şöyle kara kuru bir fatmacık bul da alıver.”Kız bi isim bulamadın mı Peygamberin üzerine titrediği isimden başka bi isim bulamadın mı ya?Küçük görecek başka bi isim bulamadın mı ?Taşlar var topraklar var ne biliyim isimler var aylar var yıldızar var püü dolu.Hiç bu isimden başka bi isim bulamadın mı?Ama deden buralarda o kadar nezaket göstermiş ki o kadar anlamışdır ki bak mesela bizde bir göbek adı vardır. İnceliğini bilir misin göbek adı ne demek?Malum ya mâna cihetinde gerek erkekde gerek kadında göbek,örtülmesi ,açılması memnu olan Kudret tarafından men edilmiş olan bir mıntıkadır.Erkekde buradan diz kapağına kadar der.Memnu mıntıka gizleniyor.O göbek adı demek, bu isim gizlenecek demek.Herhangi büyük bir adamın ismini koy koy amma bunu ilk önce gizli isim yani göbek adı koy.Cemiyetde o ismi taşımak hakkını alır,tam insan olur.Elinden dilinden beşeriyet huzur bulur.Hâdim i Hak olur,hâdim i Kitab olur,hâdim i ahlak olur,hâdim i insan olur o vakit o gizli ismi meydana çıkar.Anlatabildim mi acaba?Bunların inceliklerini bilmiş.Gelmiş Peder i Zi-şan’ına Hasaneyn Hazretleri küçük ikisi de küçük. ”Babacığım ev işlerinde yoruluyorum bana bir hizmetime yardım edecek bir kız verin.” “Hukukuna riayet edebilir misin?” Diyor. “Ne yersem onu yedireceğim, ne giyersem onu giydireceğim,hangi cins yatakda yatarsam o cins yatakda yatıracağım,ne kadar yük taşırsam o kadar yük taşıtacağım.””Pekala hukukuna riayet edebilirsen beğendiğini al götür” diyor.Bunlar ince işler.Öyle yatağı boyunun aldığı kadar kısa değil.Hani vardır ya ayağını dahi uzatmaz kırpıntıdan .İşte şu kadarcık kapı arasında.İki kimsesiz kızı alıp büyüten “Men ale cariyeteyn ene vehüve hakeza ve zamme ashabia” ahlaka bak ahlaka.İki kimsesiz kızı alıp büyüten ve cemiyet içersinde mevki sahibi eden baş göz eden bir mevkie layık kılan insan yarın huzuru Hak’da ikimiz yan yana oluruz.Demiş ve bu sözüne kanamamış da doymamış da büyük Zat.”Bakın böyle yanyana oluruz” diyor.Yani burdan su geçer mi geçmez böyle ve zamme ashabia diyor iki parmağını bir birine yapıştırmış.Öyle diyor. Ama işte o okşaya okşaya büyütmek .O zor iştir o.Evladından hiç farkı olmayacak.Bayram gelir canım o nasıl olursa olur ona alıver basmadan bişey yeni değil mi giysin.Kızınınki de basmadan olursa olur.Fark yaptın mı olmaz.Öbürkününki onbeş liralık çorap,onunki üç liralık çorap yeni işte pekâla giyer.Olmaz.Girmez oraya.Ama biraz iş öğrendi artık bir parça okudu yeter. Ama kendi kızını tam tahsil yaptırıyorsun ya on sekiz seneyi yaptın bu ne olacak bu?E işte o kadar yeter ona.Olmaz girmez.Hep bir. Anlatabiliyo muyum acaba?Ölçüsü ağır.Hatta ondan da ağır.Kendi kızınınkinden de ağır.Kolay mı ya büyük bir ebediyeti böyle en büyük Zatın kucağında oturarak geçirmek.Ay yok,sene yok nemütenahi her an başka bir tecellide müstagrak.Elbette onun da burada bir külfeti olacak.Hizmete alırsın siler o başka fakat bu benim söylediğim şekil hani var ya şöyle şöyle oraya giremezsin.Ücretlen alırsın o ayrı iş.Eza etmemek şartıyla.Kendi kızın….Ondan sonracığıma kendi kızının eli kalem gibidir ama…silsin bakalım o kütük gibi olur.O senin elini kütük gibi gördüğün el bir hafta dursun ondan daha kalemdir o.Anlatabiliyo muyum acaba?Öyle o kütük gibi olur.E sonra yine böyle olur mu? Yok.Öyle yok.Neyse mevzuu uzattık ama bir şey anlaşılıyor herhalde değil mi?Ben bunu vaktiyle anlatmıştım seneler evvel yemişini gördüm.Bir çok insanlarda böyle değilken tesir etmiş böyle olmuş.O da me’cur olur öteki de rahat eder belki sizde de yapan olur siz de me’cur olursunuz.Hakk’ın rızası baha ile değil bahane iledir.Ahlak,tatbikat iledir.Anlatabildik mi acaba?Sultan Resul’un âdet i seniyyesindendi her gün kerimesinin evine uğrardı acaba neden? Bunun da bir hikmeti var hepsini nasıl söyleyim.Lazım olan yer .Kasıt yok efendiler kasıt yok.Bir gün girmiş Hazreti Fatıma da odayı süpürüyor ,o kız da odayı süpürüyor.Ama bir düşünce niyetiyle yahut bir tertib maksadla değil tesadüfen kız güneş tarafına düşmüş güneş vuran tarafı süpürüyor.
                                                                                              --/-

                                                                                              -4-

Cenab ı Fatıma da gölge tarafına düşmüş.Fahri Kainat diyor ki “evladım hukukuna riayet edebilir misin dedim” “Ne oldu efendim?” demiş.”Yavrumu güneş tarafına bırakmışsın kendin gölgedesin” İşte dedenin kabul ettiği mânada müsavat böyle.Eşitlik yani değil mi şimdiki tabirle.Yapabilir misin? VE bunları da yaparken kendin ara yerden çıkacaksın.Ben buna bu iyiliği yapıyorum bunu şöyle yapıyorum böyle yapıyorum yarın bunun da bana karşılığı olur filan Yook.Bunlar tamamen şey.Aksi çıktı bir de buna bunu böyle yapmıştık.Çürütürsün işi.Sen yaparken hizmeti Hakk’a yapıyorum diye yapıcan.Sen yaparsın yaparsın da o tamamen sana tersini yapar.O adilik onda kalır.Fakat sen ecrini ondan almıyacan Kudret’den alacan. Ondan bişey bekleme sen.Anlatabildim mi acaba?Tek bir kapının kulu ol.Ondan bişey bekleme.Sen böyle pervane olursun bütün cenahını açarsın o sana tamamen zalim de olabilir.Bu âlem imtihan ya .Hiç kaşını çatma.Çatmıycan.Karşılığını Kudret sana verecek.O’ndan alacan O verecek.O karşılık O’ndan alınır.Onun içün üç perde kalkmadıkca âlem i lahutun kapıları sana açılmaz.Üç perdeyi kaldıracan.Birinci perde,iki cihanın serveti saltanatı tamamen sana verilse şad olmıycan.Şad oldun mu haris olduğunu anlar.Haris olan mahrumdur… Ahlakda böyle esaslar var.İki cihanın bütün varlığı bütün devleti azametiyle beraber buyrun diye sana vermiş olsalar şad olmıycan kulaklarına kadar gülmeyeceksin.Öyle olursa ne olur?Harissin haris de mahrumdur.Dünya ve ukbayı da elinden alsalar gam çekmiycen niçin?Gam çektin mi Hakk ile muhabbetin neşatın gama tebeddül etmiş olur meyus olursun.Yeis de mânanın ,kemalin zıddını taşıyan insanda bulunur o da mahrumdur.Üçüncü perde nedir? Her ne suretle ne haysiyetle olursa olsun metheddikleri vakitde bir his i iftihar duymayacan.Zira medh insanın himmetini kısaltır himmeti kısalan adam da mahrumdur.Bu günkü söyleyeceğim konuşmanın özü buydu öbürküler işte muhabbet ediyoruz konuşuyoruz işte.Ha bu şeylere nerden girdim hatırlatın bakalım bana.Bir Hazreti Nuh insanların halinin felahına ,insan haklarındaki inceliklerin ,vazifelerin hakkın siyanetine ,tevhide,maadın tahakkukuna ve muhakkak beşerin mensi ve mühmel bırakılmayıb unutulmuş terkedilmiş bir köşede bırakılmayıb elbet bir gün muhasebe i nefsinden hisab vereceğine,ücretsiz,külfetsiz,minnetsiz insanlara beyana geldiği vakitde bu günün talebesi tabi bunu kabul etmedi.Buraya kadar söyledim.Fakat O ,bunu da söyledim. Tabi beşeriyetin Fahri Ebedisi gibi değildi.O zat başka dedim.Buraya kadar dedim.O zatın başka olduğuna ait misaller verdim.Şimdi neden başka?Çünkü beşeriyetin Fahri Ebedisi’nden başka herhangi bir zat insanların hücumlarına tahammül edemez Kudret’e yalvarır tepelenmesini ister ve tepelettirir.Fahri Âlem “bilmiyorlar” dedi.Anlatabildim mi acaba?Şu inceliği de anlattım.Mesela Uhud’da dişi şehit düşmüşdür.Bütün etrafı dağılmışdır,düşman tamamiyle etrafına gelmişdir.En nihayet öyle bir harb ki dünyada olmamış.Kendisinin öldürüldü haberi çıkmışdır.Kızı Fatıma harb meydanına koşmuşdur.Yaralanmış,derhal başındaki örtüyü çıkarıb yakmış kül yapmış yarayı bastırmışdır.Aşk bunun fotoğrafını çekmişdir.Yanında bulunanlar ne olursunuz biraz kırılın bu yapılan fenalıkdan ,biraz incinin de bu işe nihayet verilsin.”Biliyor musunuz sizin gibi bu işin fenalık olduğunu bilmiyorlar sabrediniz” demişdir.Bu bizim yapacağımız işler değil.Anlatamıyo muyum acaba?Nuh öyle mi ya? “Beni gönderdin,şimdi beni yalanlıyorlar,tekzib ediyorlar ,beni tekzib etmek dolayısıyla seni tekzib etmekdir.Ben hayatda yalancı cümlesinden ziyade nefret ettiğim hiçbir cümle yokdur.Bu kavim bana yalancı dedi.Bunların helâkini  derhal istiyorum.” dedi.Celallı adam.”Talimatım dahilinde ,Nazar ı Sübhanim önünde bir sefine yap” dedi.Bu uzun bir bahis şimdi oralarını biz bırakalım.Bu mevzular orası alakdar değil.O ayrı bir,sahası ayrı bir konuşma.Onun enfüs mânası var,afak mânası var,kısım kısım mânaları var.Yapıldıkdan sonra içeriye girince böyle bir niyaz et dedi.O da dursun. Girdiğin vakitde Benden şunları iste.İzahı uzun o da dursun.”İş bittikden sonra helak et dediğinin hepsini helak edeceğim.”Böyle yalvardı “helak et” dedi.Bunların içersinde oğlu da var.Bir oğlu var.Evlat .Gönlünden geçirdi onu gemiye alalım kurtaralım.”Ehlin değildir vicdanlarda birleşmemişsinizdir onu da boğacağım” dedi.Oğlum deme hüner belinden getirmek değil yolundan götürmekdir. O mânen, vicdanen hattı zatında seni tekzib edenlerdendir senin dediklerini kabul etmeyenlerden ve benimle azamet yarışına kalkanlardır sakın oğlum deme zalim hakkında bana hitab etme bişey söyleme. Nuh da bu sefer o kadar celalli iken o da sesini kesti o da geçti gitti.Şimdi indikden sonra bunu niye ben söylüyorum biliyor musun? Yani nedir bizim bu dedi kodu ,gıybet,kin,buğz,adavet bu âlemde yaşayışımızdaki netice nedir? Buna misal veriyorum da bu nazımdan bu misalin tadını çıkartmak istiyorum size.Kudret O’na öğretti. İndiğin vakit dedi şöyle bana yalvar Ve kul rabbi enzilnî munzelen mubâreken ve ente hayrul munzilîn” (Mu’minûn,29) Ya rabbi öyle de diyor bana kendisi. Yarabbi bana bir menzil i mübarek ,mübarek bir menzil ihsan et.Menzil i mübarek nedir biliyor musun?Menzil i müşahade.Öyle bir yer ver ki ,öyle bir hâlim olsun ki daima seni göreyim.Asıl bereket visal i ru’yetdir daima sana vasıl senin kurbiyetinle seni görerek yaşayayım.Anlatabiliyo muyum acaba?Bir an bizim aklımıza geliyor mu bu?Bana menzil i teslimi ihsan et.Değiş edeyim.Nefsimin,şeytanın vesveselerini tamamen orada bırakayım mahalli kurbe beni indir menazil i kuds de selamet i kalbimle kalayım.Kalbimin selametiyle beraber seninle olayım.Bunu istiyorum diye bana dua et.Yoksa neticesi şöyledir böyledir bişey getiremezsin dedi.Anlatabildik mi acaba? Ondan sonra aşağılar der ki kendisi hani dedim ya  “…inne fî zâlike le âyâtin …”(Nahl,79) .Allah’ın konuşma tarzı acayip ben şimdi size bunların hepsini  anlatmadım .Bunların hepsini anlatsak uzun vakit sürer.İşte diyor gerek Nuh’un bana müracaatı ,gerek Nuh’un irsali,gerek Nuh ile Nuh’un milletinin Nuh’a yapmış oldukları.Bir defa diyor rütbe sahipleri,cah sahipleri,eşrafı ,kodamanları tamaiyle tekzib ettiler iş fukaraya kaldı.O kodamanlar fukaraya sizi ezeriz dediler ,sizin gibi böyle adi bir adama mı inanacaksınız dediler.

                                                                                              --/-

                                                                                              -5-

Neticede bir çok tufan gösterdik bir çok .. gösterdik bunların her birisi birer ayatdır alametdir birer burhandır delildir dedikden sonra kendi kendine diyor ki “…ve in kunnâ le mubtelîn”(Mu’minûn,30) Ben de çok imtihancıyım ha.Öyle hoşuma gider ki Biz de çok imtihancıyız ha.Çok imtihan ederim ben diyor.Onun için burası darr ı imtihandır.Anlatabildim mi acaba?Kudret’in kendi sözü bu.”Ben de çok imtihancıyım ha” diyor Allah.“ve in kunnâ le mubtelîn”  Biz de çok imtihancıyız ha.(saat kaç?) . İnsan sayılı nefesini hesapsız bitirmemeli elinden geldiği kadar.Mümkün olduğu kadar muhasebei nefs ile yaşamalı.Konuşurken demişdik ki bunu yayın.İşin en canlı noktası insanın bu aleme gelmede gitmede ihtiyarı olmadığını anlamasıdır.Bir insan bu aleme gelib gittiğinin kendi elinde olmadığını anladığı vakitde ve bunu duyacak olursa pek öyle başı boş yaşayamaz.Yani öyle ulu orta can yakamaz.Biraz düşünür.Vicdanından yavaş yavaş “ebed ebed” sedasını duymasını arar ve o sedayı duydukdan sonra kendisine yol açılır.Görüyorsunuz ebediyet ve neş’et i saniyye yani ikinci hayat hususunda ilim,fen,felsefe durur.Orda iman ve aşkdan başka kimseye yol verilmemiş tabire dikkat edin ebediyet ve neş’et i saniyye yani ikinci hayat alem i ahiret mevzuunda ilim de durur fen de durur felsefe de durur.Durur.Akl ı beşer düçar ı hayret olur.Hakikat kapıları henüz kapalıdır.İstikbal yolları.. bu zulmeti yırtacak izale edebilecek tek bir nur vardır o da nur u nübüvvetdir.Anlatamadık mı acaba?Nur u nübüvetdir.E o vakit insan o nura yaklaşmaklık aşkını duyar onu duydukdan sonra orası gayet cömertdir.El verir ki ihlasını sezsin el verir ki temiz bir niyetle geldiğini görsün derhal elini uzatır.O el uzandıkdan sonra insan için teali terakki iç aleminde rahatlık püüü gayet boldur.Gayet boldur.Şimdi biz rahat yaşayamıyoruz.Mevzii konuşmuyorum bütün dünya.Bütün dünya sekenesi zavallı bir vaziyetde.Afitab ı muhabbetin nerden doğduğunun farkında değil.Bir defa onu bilmiyor.Sebeb i hilkat nedir? Allah öyle diyor “fe ahbebtü en urefe le halaktül halka le uref”  Muhabbet i Zatiyemle muhabbet ederekden bu mevcudatı meydana getirdim bineanelayh hilkatdeki sermaye muhabbetdir diyor bunu kaybetmiş beşeriyet bunu.Bunu elde etmenin senelerden beri konuşuyorum ben fakat henüz daha yemişini görmedim ve göremeden de öleceğim.Göremedim.Dinler dinler gelir daha şurada üç adam rahat oturamaz.On sene,yirmi sene dinlemişdir bir birinin aleyhindedir.On sene dinler daha henüz biri birisini sevmez.Faydası yok onun.Kalb,şeytanın vesvesesi ile delik delik olmuşdur ne kadar doldursan o ande dolar kaldırdığın vakitde kova delik olur dibi olmazsa çeşmenin büyük şeyine koy kaldırınca bişey kalmaz yine öyledir.Demiri korsun ateşe basarsın harareti hararet basıldığı vakitde nar ı beyza halinde çıkar o ande o ateşdir demir diyemezsin sıfat almışdır yakıyor.Biraz sonra demir olur.Faydası yok.Demek ki Kudret’de bir hatamız var .Hal bu ki geçen hafta okuduğum gibi her şey fani ..”Mutrib fâni vü bezmi sâki fâni sen kimlere oldunsa mülaki fani.” öyle ya hayatta kime mülaki oldunsa hepsi fani değil mi? Nerde baban,nerde deden,dedenin babası?Bunlar hepsi fani geçti gitti.”Geç kesreti suriye i alemden geç” evet bir çok suretler bir çook varlık görüyorsun ama yarın için bunların hiç birisi yok  “Allah ancak bâki vü bâki fâni.” O’ndan başkası hepsi fâni.Öyle bir mest i müstağrak olacan ki netice itibariyle o zevkte bütün elemin kederin eriyecek.Bizde erimiyor.Erimeyince ruh,kalıba tesir ediyor kalıblar hasta.Sıhhatsızlık neden geliyor biliyor musun?Muhakkak biz onu bedenin arızasından değil bir çokları da ruhun tesirinden geliyor.Şöyleyim böyleyim deriz neden hastalandık?Ruhda kabz var.Böyle durup dururken “sıkılıyorum” dersin.Nerden geldi bu sıkıntı?Bu sıkıntı nerden geldi? Yeri neresi kaç numarada?Gönlünü bir yere bağlayacaksın o bağladığın yerdeki bağ öyle seni tutacak ki afakın çirkinlikleri sana hiç tesir etmeyecek.Mesela ne güzel söylemiş “Mest olur duymaz  kolundan kapsalar İsa’sını” “Mest olur duymaz  kolundan kapsalar İsa’sını. Görse Meryem, mahımın didarını puthanede”  Belki bişey anlamadınız bundan biraz açayım da anlayın.Tabi bu misaldir ne bileyim açayım mı açmayayım mı?Öyle bir mesele.Açalım.Bizi yıkan nedir bilir misiniz?Cehil.Cehalet ,birbirimizle uğraştırır dedi kodu yaptırır adama.Sen benim aleyhimde,ben senin aleyhinde .Öyle bir şey lazımdır ki kanunun giremediği bir yerde insanın hukukuna tecavüz etmenin imkanını kaldıran bir şey lazım.Bunun adına ne derler? Öyle bir şey ki kanunun oraya girmiyor kanun girmediği halde hukuka tecavüz etmeklik sahası da açık ama hukuka tecavüz ettirtmiyor onun adına ne denir? Onun adına ahlak denir.Aşkdan doğan ahlak.O bizde yok.Şimdi burda misal getirmiş gayet güzel.Söylenmemiş sözdür bu hafızanda tut.Bulamazsın.Kalb sözü bu.erde bulucan?Ne buluş bu .Ne buluş.“Mest olur duymaz  kolundan kapsalar İsa’sını. Görse Meryem, mahımın didarını puthanede”  Şimdi kilisede Hazreti Meryem’in resmi vardır bilirsiniz değil mi tasviri .O kucağında da gayet güzel yapılmış bir şekilde de bir yavru halinde Hazreti İsa’nın resmi vardır.Hazreti Meryem başını böyle tutar Hazreti İsa’yıda böyle almışdır.Hıristiyanlar giderler ona taabbüd ederler,niyaz ederler,istimdad ederler kendisinden.Şimdi diyor ben öyle bir yere gönül vermişim ki –söyleyen- o puthanede ,o puthanede Meryem, kucağında çocuğu var ve herkes ona yaklaşıb istimdad ediyor ,arz ı niyaz ediyor,meded umuyor.İşte o Meryem diyor görse Meryem ,mahımın didarını o gönül verdiğim mahımın yüzünü Meryem ,puthanede görse yukarsını önce okumadım .“Mest olur duymaz  kolundan kapsalar İsa’sını. “ O’nu gördüğü vakitde o o vakit etrafındakilerden şundan bundan hiç bişeyden haberi olmaz.Kolunda duran İsa’sını elinden alsalar götürseler haberi olmaz diyor.Anlatabildim mi acaba? Sen öyle bir yere gönül ver ki İsa’yı kapıp da götüresin.Ondan sonra meratibi ikmal edesin.O makam ı sıfatı imzaya giresin.”Cism i bitabımda ey muhyi dil i nâlanım aahh bir vurulmuş murga benzer bir yıkılmış lânede.” Şah beyit..”Cism i bitabımda ey muhyi dil i nâlanım aahh bir vurulmuş murga benzer bir yıkılmış lânede.”
                                                                                              --/-

                                                                                              -6-

Ya hadisat âlemi öyle yapar.Fakat o hâl tamamıyla o devrelerini ikmal ede ede ede nihayet insanda aşk denilen .. O halin zevki ,feyzi tahakkuk ettikden sonra diğer şeyler zırıltıdan ibaret kalır.O vakit her sahada tekamül eder geçer gider.Sonra anlarsın ki hiçbir kuvvetin vicdaniyâta müdahale edemeyeceği farzolunan bu asırda vicdâniyatı vicdanları avucunda tutan büyük bir Kadir vardır Allah dersin.Yoksa öbür vicdan kelimesi filan onun tutmasının haricinde kalırsa ona vicdan denmez.Anlatamadık galiba? Bu günkü konuşma bu kadar yeter.(Tesmiye merasimi)

















0 yorum:

Yorum Gönder

 
Şemseddin Yeşil - Tüm Hakları Saklıdır..
Designed by CruelKeSh | 2017